YÜZÜNE GÖZÜNE BULAŞTIRANLAR
Bazı ülkelerin İsrail’in tehdit altında olduğu söylemine inancını yitirdiği ve Filistin Devletini tanımaya yakın olduğu kısa bir süre önce,
Başkan Obama;İsrail’i, Batı Yaka’da yahudi yerleşim birimlerini kurma çalışmalarını üç ay durdurmasını,
Filistin Özerk Yönetimini; Natenyahu hükümetiyle doğrudan müzakerelere kayıtsız şartsız başlamaması halinde kötü olacağı konusunda uyarıyor.
Ne ki,İsrail egemenlik sağlamak üzere Kudüs’ün kuzey,güney ve doğusunda ve kent içinde yahudi yerleşim birimleri kurmaya devam ediyor!
*
Kudüs;İsrail-Filistin barışının ötesinde Batı ve Arap Medeniyetleri arasındaki çatışmanın odağını oluşturmaktadır.
İsrail Filistin Özerk Yönetiminin bölünmüşlüğünden yararlanarak Kudüs’ü barış görüşmelerinin merkezi haline getirmek isterken,
Bazı İslam ülkeleri de Arap Devletleri Cemiyetinden;BM’de ve uluslararası düzeyde İsrail’in Batı Yaka ve Kudüs’te Yahudileştirme çalışmalarının durdurulması için çaba göstermesini istiyor.
*
Yerleşimler konusunda anlaşmazlık üzerine Batı yeni planlar geliştirmektedir.
İran;İsrail ve Filistin Devletinin iki devletli bir çözümde ilerlemesi ve varlığının uluslararası boyutta kabul görmesi için engel görünüyor.
BM yaptırımlarından çok daha etkili yaptırımların İran’ı nükleersizleştirme amacını da pekiştireceği hesaplanıyor.
*
Yeni planı, İngiltere Savunma Bakanı Liam Fox, “Bölgesel ilişkiler İran için BM yaptırımlarından daha etkilidir ya da yaptırımlar ancak bölge ülkeleri ve komşularının işbirliği ile etkili olur. İsrail,Filistin Özerk Yönetimi ile barış yapar,yaptırımları engelleyen bölgesel güçler ve komşuları ise barışçıl çözüme engel olanlardır” şeklinde formüle ediyor.
*
Bölgesel işbirliklerinin geliştirilmesine Tunus ve Mısır ile başlanıyor.
Wikileaks belgelerine yansıyan ABD-Tunus,ABD-Mısır ilişkilerine göre Washington’da;Tunus’ta Bin Ali, Mısır’da Hüsnü Mübarek’in yaşlandığını ve haleflerinin olmadığının konuşulduğu belirtilmektedir.
Batı ve İsrail’in kimi kaynaklarından ivmelenen Tunusluların ayaklanması karşısında Washington konuşmalarından endişeli Bin Ali,ordudan göstericilerin bastırılmasını istiyor.
Ne ki ABD’ye ilişik Tunus Genel Kurmay Başkanı Ammer,ayaklanmanın Bin Ali’yi devirmesine yol veriyor ki,Mısır’da da benzeri oluyor!
*
İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak süreci,”Mısır’da gücün en güçlü ve en istikrarlı Müslüman Kardeşlere geçtiğini,seçimlerin Müslüman Kardeşlerin başa geçmesini sağlayacağını ve İsrail-Mısır ilişkilerinin tehlikede olmadığını, Mısır Devriminin 1979 İran Devriminden ayrı tutmak gerektiği”şeklinde memnuniyetle açıklıyor.
Halk ayaklanmalarıyla ülkelerin politik anlayışları değiştirilirken,ABD/İsrail’e yönelik geniş bir bölgesel güvenlik alanı oluşuyor.
*
Müslüman Kardeşler ya da benzeri örgütler, “İslami hareket önce insanları İslama çağırmalı, Allah’ın birliğine inanmalarını, tüm yaşamda Allah’ın hükmünden başka hüküm tanımamalarını bildirmelidir. Bunlar gerçekleşmeden İslam’dan söz edilemez ve hiçbir kimse bunları yerine getirmeden Müslüman sıfatını kazanamaz” düşüncesinden yükseliyor.
Kardeşler;Osmanlı Devleti çöktüğünden beri Mısır’dan tüm Arap toplumlarına Müslüman-Arap kimliğini yaymak ve siyasal islam düşüncesinin egemeni olmak istiyor.
Üstelik uzun süredir CIA ve MOSSAD tarafından kullanılıyor!
Şimdi ABD/İsrail’in sunduğu projeyi bazı Arap rejimleri ve hükümetleri katılımlarıyla onaylıyor,uluslarının yaşadığı zulüm,yoksulluk,işsizlik ve aşağılanmaya aldırmadan ABD/İsrail’e boyun eğiyor.
Çünkü, siyasal islam olarak adlandırılan siyasi anlayışlarının kendilerini aldatmalarına yol veriliyor!
*
İngiliz Savunma Bakanı Liam Fox’un açıkladığı plan ilerleye-dursun, diğer taraftan bazı Arap-İslam ülkeleleri de yaşadıkları ağır tecrübeden hareketle Siyonist Amerikan projesinden arınmış bir Ortadoğu istiyor.
Halkı,liderleri,yaratıcıları ve savunucularının Arap ve o toprağın evlatları olmakta övündükleri yeni Ortadoğu!
*
Çünkü ABD’nin;ne Libya’da Kaddafi’nin yeşil devrimini ne de İran’ın Şii Devrimini algılamamış olduğundan mükemmel bir fırsatın doğduğuna inanılıyor.
Kaddafi; 40 yıllık yeşil devriminin cemahiriye örgütlenmesi gücüyle halk isyanına karşı azami süre direnebileceğini göstermektedir.
İran;halk ayaklanmalarından etkilenen muhalefetini engellerken Şii Devrimini;halk ayaklanmaları vasıtasıyla Yemen’de, Bahreyn,Ürdün’de yaymaya ve genişlemeye çalışıyor.
Yoksulluk,yolsuzluk söyleminde ayaklanan Arap halkları;olayların da etkisiyle artan fiyatlar ve enflasyon nedeniyle şaşkındır,kısa vadede umduklarını bulamayan halkların ABD’ye nefreti de endişe yaratıyor.
*
En ilginç ve Türkiye’yi çok yakından etkileyecek hareket Suriye’de gelişiyor.
Ankara Suriye’ye reform çağrısında bulunurken,iktidarın reform sözüne rağmen muhalifler direnmeye devam ediyor.
Suriye geriliminde Türkiye’den beklentilerin büyük olduğu anlaşılıyor.
*
Doğrusu süreç her geçen gün Büyük Ortadoğu Projesinin Eşbaşkanı Türkiye’yi gerekli kılıyor.
Bu güne kadar İran ve İsrail’in din özlü soğuk savaşında Türkiye; İran’ın İsrail’e sürdürdüğü söylemin bir üst seviyesinde söylem sergiliyor,bir kaç özel düzenlenmiş vaka ile İsrail’e karşı söylemde hep vites yükseltiyor,
Bu suretle sahte bir gerilim yaratırken gerçek gerilime paratoner oluyor-ki, Ortadoğu’da gerilimi yumuşatıyor.
Öte yanda Türkiye, Ortadoğu’da bin yıllık ortak İslam tecrübesinden hareketle “yeniPan-İslamizm” siyasal islam savıyla ilgili coğrafyada küresel serbest piyasaların güvencesini teminen ekonomik ve siyasi kriterlerini oluşturma görevi de yapıyor.
Böylece Türkiye hem siyasal islamla Arap-İslam halklarını damardan yakalıyor hem İran’a paratoner olmak siyasetiyle;İsrail’e emniyet duvarı oluşturuyor.
*
Ne ki, Suriye geriliminde Türkiye’nin-elbette,sahaya çekileceği ve eteğindeki taşları dökmek zorunda kalacağı görülüyor.
Hızla mezhepsel ayrılığa giden Ortadoğu’da Türkiye’nin koyacağı ağırlık;
Ortadoğu’nun Büyük Ortadoğu Projesi gereğince Siyonizmin mi yoksa Siyonist Amerikan projesinden arınmış bir Ortadoğu olacağının işaretini vermesi bakımından çok önem kazanıyor!
Bir yanıt yazın