ŞEYTANIN YAMAKLARI

Mustafa Kemal Atatürk

         ŞEYTANIN   YAMAKLARI
      
        TBMM açılması,teokratik ve çok uluslu Osmanlı Devletinin lâik,demokratik Türkiye ulus devletine dönüşmesi devrimini içselleştirmiş  Türk devrimciler;
        Bugün Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerindeki gelişmelerin analizini  çok net yapıyor.
    
        *
        İslam ülkeleri onlarca yıldır emperyalizm uşaklığı ve polis devleti iktidarlarının desteğiyle yoksul halklarını ezerlerken,sözde lâik yapılarıyla islamda kimlik bunalımına neden oldular-bu suretle, İsrail’in bekasını kolladılar.
        Şimdi İran’ın siyonist İsrail’e karşı amansız gelişmesi üzerine yeni bir sürüm geliştiriliyor.
        Mısır’dan onlarca ülkede yaratılan islami kimlik bunalımı yasa dışı İslami Uyanışın temsilcisi İslami örgütlerin etkisini arttırmıştır.
        O nedenle sıra; yasalaşmaları ardından yoğun yoksulluk,yolsuzluk ve asayiş  sorunlarıyla boğdurulmasındadır.
        Dertleri boylarını aşan İslam Ülkelerinin örgütleriyle birlikte  İsrail karşısında etkisizleştirilmesi planlanıyor.
        Olacaksa İran tehditiyle-işte;coğrafyada başbaşa kalınıyor! 
  
        *
        Nitekim Tunus’tan,Mısır’dan yoksul halklar İslami örgütlerin kılavuzluğunda “yoksulluk ve yolsuzluk” sloganıyla isyan ediyor.
        Türkiye’den BOP Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan’da isyan eden halkı yüreklendiriyor.
        Hüsnü Mübarek’e “Sokağa kulak ver,taleplerini yerine getir” çağrısında bulunuyor.
       Giderek kendilerine “demokrasi” diye yutturulana isyan ederken bilmedikleri bir demokrasiye yelken açıyorlar.
         
        *        
        Ankara’da da demokratik kitle örgütlerinin protestosu yürüyor.
        Görüşmeleri TBMM’de devam eden Torba Yasa tasarısını protesto eden  emek ve meslek örgütleri mensupları,
        Hepsi hepsi yasadan hak gasplarını içeren maddelerin ayıklanması,iş güvencesi kapsamının genişlemesini talep etmektedirler -ki;
        Hak arayan binlerce mensuba karşı antidemokrat AKP iktidarının aldığı  polisiye sert tertibat-elbette, protesto edilmeyi yerden göğe hak ediyor.
        *        
        Dünya Ekonomik Özgürlükler Endeksi; ülkeleri serbest rekabet,özel mülkiyet hakları,devletin faaliyet alanı genişliği,iş yapma,emek,ticaret,mali,finansal,yatırım özgürlükleri,işgücü gibi çeşitli ölçütlerde sıralıyor.
        179 ülkeden ilk üçü Hong Kong,Singapur,Yeni Zelanda ve 6.ülke ABD;80 üstü puanla özgürdürler, gelişmiş ülke sayılıyor. 
        Türkiye 64.2 puanla 67.sıradadır-ki;60-70 puan kısıtlı özgürlüğü gösteriyor, gelişmekte olan ülkedir.
        Tunus,58.5 puanla 100. sırada ve az seviye özgür sayılıyor.        
        Kısıtlanmış özgürlükten başlayarak alt sıralar yolsuzluğu, yoksulluğu,birey haklarına saygılı olmayan baskıcı hükümetleri gösteriyor.        
        *
        Türkiye’de 2 milyon emekçi ailesinin kentlerde yaşadığı tahmin ediliyor-ki,bu sayı kentlerde yaşayan 6 milyon ailenin üçte birini oluşturuyor.
        Kentlerde yaşayan 1 milyon ailenin gelir seviyesi iyi olarak kabul edilse geride kalan 3 milyon esnaf, sanatkar, işportacı, seyyar satıcı, pazarcı, sigortasız ve sendikasız işçi ailelesinin durumu çok alt seviyede bulunuyor.
        Türkiye ailelerinin çok büyük bir kısmı hayatlarından her tür sosyo-kültürel faaliyeti silmiştir ya da hiç bilmiyor.
        Tarım ve Hayvancılık ile geçinenlerin durumu da parlak değildir.
        Zeytin,  pamuk,  fındık,  gül,  kayısı üreticilerinin birlikleri vardır ama tek yanlı rakabet altında olsalar dahi varlıkları ve gelişimlerini  ancak devam ettirebiliyorlar.
        Hububat, meyva, sebze, hayvancılık üretici birlikleri yoktur ve  piyasalarına aracılar hakimdir.
        Girdiler pahalı,  aracı kârları yüksek , onların kârı da son derecede küçüktür.
        Üreticidirler ama tüketici olamıyorlar!          
         

        *     
        Küresel mali ve ekonomik krizin patladığı günlerde İtalya’nın L’Aquila kentinde endüstrileşmiş ülkelerin son toplantısında-ki;Recep Erdoğan da bilgilendiriliyor,
        Krizin üçüncü dünya ve gelişmekte olan ülkelerde en az 100 milyon insanın daha açlık ve yoksulluk çemberine  girdiği konu ediliyor.
        Milyarlarca dolar yatırım vaadi ,çuval-çuval pirinç, un paraşütle açların üzerine atılması yerine yeni tarım alanları oluşturulması ve gıda güvenliği açılımı kararlaştırılıyor.
        Ne ki yapılan görülüyor!
        İsrail’in elini kolaylamak için İslam ülkelerinin garip-guraba,fakir fukarasının aklını asla demokrasi ile değil,
dinin meçhulüyle çeliyorlar;onlara bir yığın  daha ekonomik ve güvenlik sorunu bırakıyorlar.
        *
        Türkiye’de bu politikayı;
        Uluslararası kurumlar,hazine bonusu sahipleri, şirketini- bankasını yabancıya satmak isteyenler,
        Fonların başında oturan,  onları yöneterek kâr realizasyonu yapmak isteyen profesyoneller, sahibinin sesi  liberal gazeteciler ve  Atatürk Cumhuriyetine   karşı  karşı-devrim  ajandasına sahip olanlar onaylıyor.

        Tunus’ta,Mısır’da olanlara “vay canına! Devrim’e bak!” diyorlar!
        Recep Erdoğan’ın polisi de torba yasada taleplerini duyurmak üzere toplanan demokratik kitle örgütleri mensuplarına bir güzel dayak atıyor.
        Onlara da “Tayyip sonun Mübarek gibi olsun” dualarını yanık bağırlarıyla bağırmak düşüyor.
 
        *
        Dua’ya  “amin” denmelidir!
        Fakat Erdoğan’ın düzenini çevirmek için Türkiye ekonomik aktivitesinin  yüzde 40′ ı ya da yaklaşık 250 milyar dolarlık bölümünü  kayıt dışı bırakan ve sadakacı devletinin alt yapısını oluşturan payın kayıt altına alınmasına,
        Dolayısıyla o kafanında “albız”ına  gönderilmesine ihtiyaç bulunuyor.
        Bu taktirde yüzde10’u vergilendirilse alınabilecek vergi tutarının 25 milyar dolarlık yeni bir kaynak oluşturması halinde kamu borçlarında azalma karşılığı-mesela; emekçinin taleplerinin karşılanacağı,
        Kimsenin kimseye sopa atmasına gerek kalmayacağı  çok açıktır!
 

       
         
       

 .
              

          Ahmet Kılıçaslan AYTAR


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir