TUNUS-MISIR VE FAŞİZM YOLUNDA TÜRKİYE

<p>         TUNUS-MISIR VE   FAŞİZM YOLUNDA  TÜRKİYE
        Tunus'ta başlayan dünyanın 25.ekonomisi Mısır'da devam eden yönetim karşıtı hareketlerin hangi yönde gelişeceği,
        Türkiye'yi  nasıl etkileyeceğini anlamak için film makarasının başa alınması gerekiyor.
  
        *
        Savaşlar ve ekonomik istikrarsızlıktan yorgun dünyaya,barışın ve ekonomik gelişimin sağlanabilmesi yolunda;
        ABD Başkanı Obama'nın; "Değişim" ya da "Diyalog ve Uzlaşma"  konsepti yürüyor.
        Mayıs 2010'da  Dışişleri Bakanı Hilary Clinton; Ulusal Güvenlik Stratejisini takdiminde,
        "Amerika'lıların ülkelerinde ve yurtdışında güvenlikleri;noksanlıkları olan uluslararası sisteme rağmen küresel işbirliği sayesinde yaratılacak barışcıl ve istikrarlı dünya ile sağlanacaktır.
        Bu gücün kaynağını; ABD'nin askeri kapasitesi,dünya çapında erişim olanakları,üstün kaynakları,diplomasi,angajmanları,ekonomik kalkınma ve etki  sağlamaya yönelik gücü oluşturuyor" ifadesi, ABD'nin küresel liderliğine  vurgu sayılıyor.        
        Ulusal Güvenlik Stratejisi barışçıl ve istikrarlı dünya için farklı coğrafyaların sorunlarının sadece askeri değil "yeniden yapılanma,kalkınma,yetki devri,eğitim" gibi insan odaklı yöntemlerle  çözüleceğini yansıtıyor.          
        Nitekim 25 Ocak 2011'de Başkan Obama "Birliğin Durumu" konuşmasında,
        "Tehlikede olan şey, Amerika’nın dünya haritasında yalnızca bir yer edinmesini sağlayan değil aynı zamanda tüm dünyayı aydınlatmasını sağlayan liderliğini sürdürüp sürdüremeyeceğiyle ilgilidir" dedikten sonra,
        Liderliğin sürmesi için Ulusal Güvenlik Stratejisinde belirtilen farklı coğrafyaların sorunlarının sadece askeri değil yeniden yapılanma,kalkınma,yetki devri,eğitim gibi insan odaklı yöntemlerle çözüleceğini tekraren ima ediyor!
        
        *
        ABD önderliğinde oluşturulan uluslararası gücün barışçıl ve istikrarlı dünya için askeri,istihbari ve mali baskısına rağmen,
        Radikal dinci El Kaide örgütü birçok islam ülkesinde yapılanmasıyla dünyanın her tarafında eylem yapma gücündedir.
        Kuzey Afrika'da;Tunus,Fas,Cezayir ve Libya'dan hareketle Avrupa'da her ülkeye sarkılıyor-ki;
        El Kaide'yi Tunus'ta, İslami Savaşçılar Cemaati ile Tunus İslami Cephesi temsil etmektedir.
        Mısır'dan İslami Cihad ve Cemaat-i İslamiye örgütleri de Ortadoğu'ya eylem koyuyor.
  
        *      
        Üstelik islamın  içine düştüğü kimlik bunalımına tepki olarak doğan ve islami uyanışı temsil eden;
        Müslüman Kardeşler Örgütü Mısır'dan hareketle  onlarca ülkede açık ya da gizli faaliyette bulunmakta ve hükümetlere en güçlü muhalefeti oluşturmaktadır.
        Filistin'de HAMAS ile birlikte  fiili eylemler koyuyor diğer ülkelerde tebliğ ve davet çalışmaları yapıyor.
        Tunus'ta faaliyeti ve iletişimlerinde yasaklı  İslami Yöneliş Hareketine (NAHDA) yön veriyor.
        İslam halkları tabanında büyük gücüne rağmen Mısır Parlamentosuna ancak  bağımsız milletvekili olarak girebiliyor.
        İslam ülkelerinde faaliyetleri hükümetleri zayıflatıyor;dolaylı olarak terör örgütlerine ortam hazırlıyor...          
        Etkinliği İsrail'de de dehşetle karşılanıyor!</p>
<p> 
        *                 
        Başkan Obama'nın "değişim" konsepti;barışçıl ve istikrarlı dünya için demokratik standartların yükseltilmesi esasına dayanıyor.
        İslam ülkelerinde islami uyanışı temsil eden örgütlerin siyasetleri dikkate alınmalı fakat tepkilerine fırsat tanınmamalıdır.                   
        Pekala ama nasıl?          
        Ulus ve birey olmak bilinci oluşmamış  Tunus'ta; NAHDA, Mısır'da; Müslüman Kardeşler Örgütü olmaksızın bir halk ayaklanması ya da hareketinin başlayacağı  alt yapı  bulunmuyor.
        O nedenle bir şekilde  sokakta ortaya çıkarılan enerjinin hedefine uygun yönetilmesi için muhalif güç merkezlerinin devreye girmesi gerekiyor-ki; polis ve ordu muhalif güç merkezleri rolündedir.
        Sokakta halkın mücadelesi polisin ya da ordunun müdahalesiyle büyütülüyor.
        Bir kıvama geldiği andan itibaren sokak hareketinin ardında olan ve o güne kadar silahla ya da yasakçılıkla mücadele edilen örgütlerin; polis ya da ordunun iradesiyle siyasetlerinin; legalize,
aykırılıkların; marjinalize edilmesi,
        Tehditlerinin ya da verdikleri  korkunun ehlileştirilmesi planlanıyor...
        Tunus ve Mısır-işbu;plandan yürüyor.
        *
        BOP Eşbaşkanı ve Başbakan Erdoğan'ın  hedefinin; seçimle birlikte tek başına anayasa yapmak ve yürürlüğe koymak,
        Başkanlık sistemini yapılandırmak ve cumhurbaşkanının seçilmesini sağlayarak,
        Türkiye'yi ekonomik,siyasi ve kültürel olarak ılımlı islam devleti  sömürgesine dönüştürmek  üzere;İslami Faşizme doğru yol aldığına dair  yaygın inanış bulunuyor.
        Rağmen Başbakan'ın  meclis çoğunluğuna dayanarak yüksek yargıda reform içeren hükümet taslağına karşı,
        "Yargının AKP'lileştirilmesi"  kaygısını taşıyan  CHP milletvekillerinin ulusalcı kaygıyla halkı direniş çağrısına,
        "Halkı sokak sokak,mahalle mahalle direnmeye çağırıyorlar.Ne zamandan beri eşkiyalık,anarşi CHP nin politikası haline geldi?
        CHP yöneticilerinin sorumsuz davranışları başlı başına bir demokrasi sorununa dönüşmektedir. Fakat bu tahrik siyasetini aynen MHP Genel Başkanı'nda da görüyorum" diyor.
        Meclis çoğunluğu,devlet organizasyonunu  ve yargıyı partileştirmiş olması güvencesiyle, 
        Elbet, hırsı aklını aşmıştır; Türk Halkının Ulusal Bağımsızlık Savaşıyla "ulus",lâik demokrasiyle "birey" olmak vasfında  mevcudiyetinin ve istikbali temelinin Türk istiklâli,Türk Cumhuriyetini  korumak olduğunu unutuyor.
        Halkı kafeslemek yolunda sınırı zorluyor.
        Oysa demokrasiye bağlılığı yolunda Türk halkının; "sermayesi" ve "gücü" ile çıkarlarının örtüştüğü tarihsel bir geçitten geçilmektedir.
        Tunus ve Mısır'ın meydan vermediği diktatöre;Türkiye'de göz yumalacağına -nasıl da;inanıyor?</p> - israil turkiye

         TUNUS-MISIR VE   FAŞİZM YOLUNDA  TÜRKİYE
        Tunus’ta başlayan dünyanın 25.ekonomisi Mısır’da devam eden yönetim karşıtı hareketlerin hangi yönde gelişeceği,
        Türkiye’yi  nasıl etkileyeceğini anlamak için film makarasının başa alınması gerekiyor.
  
        *
        Savaşlar ve ekonomik istikrarsızlıktan yorgun dünyaya,barışın ve ekonomik gelişimin sağlanabilmesi yolunda;
        ABD Başkanı Obama’nın; “Değişim” ya da “Diyalog ve Uzlaşma”  konsepti yürüyor.
        Mayıs 2010’da  Dışişleri Bakanı Hilary Clinton; Ulusal Güvenlik Stratejisini takdiminde,
        “Amerika’lıların ülkelerinde ve yurtdışında güvenlikleri;noksanlıkları olan uluslararası sisteme rağmen küresel işbirliği sayesinde yaratılacak barışcıl ve istikrarlı dünya ile sağlanacaktır.
        Bu gücün kaynağını; ABD’nin askeri kapasitesi,dünya çapında erişim olanakları,üstün kaynakları,diplomasi,angajmanları,ekonomik kalkınma ve etki  sağlamaya yönelik gücü oluşturuyor” ifadesi, ABD’nin küresel liderliğine  vurgu sayılıyor.        
        Ulusal Güvenlik Stratejisi barışçıl ve istikrarlı dünya için farklı coğrafyaların sorunlarının sadece askeri değil “yeniden yapılanma,kalkınma,yetki devri,eğitim” gibi insan odaklı yöntemlerle  çözüleceğini yansıtıyor.          
        Nitekim 25 Ocak 2011’de Başkan Obama “Birliğin Durumu” konuşmasında,
        “Tehlikede olan şey, Amerika’nın dünya haritasında yalnızca bir yer edinmesini sağlayan değil aynı zamanda tüm dünyayı aydınlatmasını sağlayan liderliğini sürdürüp sürdüremeyeceğiyle ilgilidir” dedikten sonra,
        Liderliğin sürmesi için Ulusal Güvenlik Stratejisinde belirtilen farklı coğrafyaların sorunlarının sadece askeri değil yeniden yapılanma,kalkınma,yetki devri,eğitim gibi insan odaklı yöntemlerle çözüleceğini tekraren ima ediyor!
        
        *
        ABD önderliğinde oluşturulan uluslararası gücün barışçıl ve istikrarlı dünya için askeri,istihbari ve mali baskısına rağmen,
        Radikal dinci El Kaide örgütü birçok islam ülkesinde yapılanmasıyla dünyanın her tarafında eylem yapma gücündedir.
        Kuzey Afrika’da;Tunus,Fas,Cezayir ve Libya’dan hareketle Avrupa’da her ülkeye sarkılıyor-ki;
        El Kaide’yi Tunus’ta, İslami Savaşçılar Cemaati ile Tunus İslami Cephesi temsil etmektedir.
        Mısır’dan İslami Cihad ve Cemaat-i İslamiye örgütleri de Ortadoğu’ya eylem koyuyor.
  
        *      
        Üstelik islamın  içine düştüğü kimlik bunalımına tepki olarak doğan ve islami uyanışı temsil eden;
        Müslüman Kardeşler Örgütü Mısır’dan hareketle  onlarca ülkede açık ya da gizli faaliyette bulunmakta ve hükümetlere en güçlü muhalefeti oluşturmaktadır.
        Filistin’de HAMAS ile birlikte  fiili eylemler koyuyor diğer ülkelerde tebliğ ve davet çalışmaları yapıyor.
        Tunus’ta faaliyeti ve iletişimlerinde yasaklı  İslami Yöneliş Hareketine (NAHDA) yön veriyor.
        İslam halkları tabanında büyük gücüne rağmen Mısır Parlamentosuna ancak  bağımsız milletvekili olarak girebiliyor.
        İslam ülkelerinde faaliyetleri hükümetleri zayıflatıyor;dolaylı olarak terör örgütlerine ortam hazırlıyor…          
        Etkinliği İsrail’de de dehşetle karşılanıyor!

 
        *                 
        Başkan Obama’nın “değişim” konsepti;barışçıl ve istikrarlı dünya için demokratik standartların yükseltilmesi esasına dayanıyor.
        İslam ülkelerinde islami uyanışı temsil eden örgütlerin siyasetleri dikkate alınmalı fakat tepkilerine fırsat tanınmamalıdır.                   
        Pekala ama nasıl?          
        Ulus ve birey olmak bilinci oluşmamış  Tunus’ta; NAHDA, Mısır’da; Müslüman Kardeşler Örgütü olmaksızın bir halk ayaklanması ya da hareketinin başlayacağı  alt yapı  bulunmuyor.
        O nedenle bir şekilde  sokakta ortaya çıkarılan enerjinin hedefine uygun yönetilmesi için muhalif güç merkezlerinin devreye girmesi gerekiyor-ki; polis ve ordu muhalif güç merkezleri rolündedir.
        Sokakta halkın mücadelesi polisin ya da ordunun müdahalesiyle büyütülüyor.
        Bir kıvama geldiği andan itibaren sokak hareketinin ardında olan ve o güne kadar silahla ya da yasakçılıkla mücadele edilen örgütlerin; polis ya da ordunun iradesiyle siyasetlerinin; legalize,
aykırılıkların; marjinalize edilmesi,
        Tehditlerinin ya da verdikleri  korkunun ehlileştirilmesi planlanıyor…
        Tunus ve Mısır-işbu;plandan yürüyor.
        *
        BOP Eşbaşkanı ve Başbakan Erdoğan’ın  hedefinin; seçimle birlikte tek başına anayasa yapmak ve yürürlüğe koymak,
        Başkanlık sistemini yapılandırmak ve cumhurbaşkanının seçilmesini sağlayarak,
        Türkiye’yi ekonomik,siyasi ve kültürel olarak ılımlı islam devleti  sömürgesine dönüştürmek  üzere;İslami Faşizme doğru yol aldığına dair  yaygın inanış bulunuyor.
        Rağmen Başbakan’ın  meclis çoğunluğuna dayanarak yüksek yargıda reform içeren hükümet taslağına karşı,
        “Yargının AKP’lileştirilmesi”  kaygısını taşıyan  CHP milletvekillerinin ulusalcı kaygıyla halkı direniş çağrısına,
        “Halkı sokak sokak,mahalle mahalle direnmeye çağırıyorlar.Ne zamandan beri eşkiyalık,anarşi CHP nin politikası haline geldi?
        CHP yöneticilerinin sorumsuz davranışları başlı başına bir demokrasi sorununa dönüşmektedir. Fakat bu tahrik siyasetini aynen MHP Genel Başkanı’nda da görüyorum” diyor.
        Meclis çoğunluğu,devlet organizasyonunu  ve yargıyı partileştirmiş olması güvencesiyle, 
        Elbet, hırsı aklını aşmıştır; Türk Halkının Ulusal Bağımsızlık Savaşıyla “ulus”,lâik demokrasiyle “birey” olmak vasfında  mevcudiyetinin ve istikbali temelinin Türk istiklâli,Türk Cumhuriyetini  korumak olduğunu unutuyor.
        Halkı kafeslemek yolunda sınırı zorluyor.
        Oysa demokrasiye bağlılığı yolunda Türk halkının; “sermayesi” ve “gücü” ile çıkarlarının örtüştüğü tarihsel bir geçitten geçilmektedir.
        Tunus ve Mısır’ın meydan vermediği diktatöre;Türkiye’de göz yumalacağına -nasıl da;inanıyor?


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir