Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği basın toplantısı

18.01.2011 16:55 - CYDD

18.01.2011 16:55 - CYDD

18.01.2011 16:55

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) 22 yıldır, çağdaş eğitim yoluyla, çağdaş insan ve çağdaş topluma ulaşmak amacıyla sürdürdüğü hizmetlerine, kamuoyunun ve bağışçıların değerli destekleriyle devam ediyor…

BASIN BÜLTENİDİR.
ÇYDD, 22 yıllık çalışmalarıyla ilgili bilgi vermek, projeleriyle ilgili özet sunmak ve Genel Merkez Yönetim Kurulu üç üyesiyle ilgili, Ergenekon silahlı terör örgütüne üye oldukları iddiası ile açılmış olan dava hakkında kamuoyunu bilgilendirmek amaçlı bir basın toplantısı düzenledi. 18 Ocak 2011 Salı günü Taxim Hill Hotel’de gerçekleşen basın toplantısında ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel ve derneğin avukatı Hüseyin Karataş yürütülen çalışmalar ve dava süreciyle ilgili konuşma yaptı.

Genel Başkan Prof. Dr. Aysel Çelikel’in ÇYDD faaliyetleri ile ilgili konuşması: Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Cumhuriyetimizin temel değerlerini korumak, çağdaş eğitim yoluyla, çağdaş insan ve çağdaş topluma ulaşmak, insan hak ve özgürlüklerini yaygınlaştırarak demokrasimizin gelişimine katkıda bulunmak amacıyla 1989 yılından beri tam 22 yıldır eğitime yönelik çalışmalarını sürdürmektedir. ÇYDD, Türkiye genelinde 100 şubesi, 14.720 üyesi, gönüllü ordusu, bireysel ve kurumsal bağışçılarının katkısıyla, çocuklara, gençlere, kadınlara, öğrenci ve öğretmenlere, kısaca toplumun her kesimine, eğitim ve sosyal hayata aktif katılım, kız çocuklarının eğitimde fırsat eşitliğinden faydalanması, üniversite öğrencilerinin eğitimlerini tamamlayıp meslek sahibi bireyler olabilmesi için geliştirip yürüttüğü projeleri ile ülkemizin her köşesine ulaşma olanağı buldu

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin kuruluşundan bu yana tüzüğü gereğince sürdürdüğü eğitimde fırsat eşitliğini sağlamaya yönelik projelerinin sayısı 40’a ulaşmıştır. ÇYDD, Milli Eğitim Bakanlığı, Valilikler, Kaymakamlıklar, İl –İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri, Okul Müdürleri işbirliği ile bireyler ve kurumların maddi desteği sayesinde yürütülmekte olan ilk ve ortaöğretim kız çocuklarına yönelik burs desteği ve üniversite öğrencilerine yönelik burs desteği projeleri ile 81 ilde 85.388 öğrenciye eğitimlerini sürdürmeleri için olanak sağlamıştır.

Sadece 2010 – 11 eğitim döneminde yeni bağışlar sayesinde 21.753 ilköğretim ve lisede okuyan kız öğrenci, 2.868 üniversite öğrencisi ÇYDD’den burs almaktadır.

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin eğitimde fırsat eşitliğine yönelik yürüttüğü tüm Türkiye geneline yayılmış diğer projeleri;
– Üniversiteler ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın yerel teşkilatına teslim edilen 32 öğrenci yurdu,
– Yapımı/donanımı tamamlanarak bulundukları bölgelerdeki Milli Eğitim Müdürlüklerine devredilen 731 anasınıfı, 555 oyun parkı donanımı, 5 anaokulu, 30 köy okulu, 24 ilköğretim okulu, 1 Lise,
– Türkiye genelinde 81 ilde ihtiyaçlarını bildiren 1130 kuruma kitap, kitaplık gönderimi, kütüphane kurulması,
– 159 okulun bilgisayardan projeksiyona, her türlü onarımdan öğrenciler için kışlık bot – kaban- kırtasiye yardımına kadar tüm ihtiyaçlarının karşılanması,
– 115 Yatılı İlköğretim Bölge Okulları (YİBO)’nun rehabilitasyonu.

2011 yılında 4’ü Baba Beni Okula Gönder (BBOG) kampanyası kapsamında olmak üzere toplam 5 kız öğrenci yurdu hizmete açılacaktır.

ÇYDD ayrıca, eğitim, kültür ve sanat alanında farklı çalışmaları ile toplumun tüm katmanlarına ulaşarak, insan hak ve özgürlüklerinin yaygınlaşması, demokrasimizin gelişimine katkıda bulunmak, çözümün bir parçası olmak için var gücüyle hizmet vermiş ve vermektedir.

13 Nisan 2009 günü derneğimiz Genel Merkezi ile 35 şubemizin Ergenekon Terör Örgütü kapsamında sabah erken saatlerde baskın biçiminde arama işlemi ile başlayan, Genel Başkan Prof. Dr. Türkan Saylan ve bazı Yönetim Kurulu üyelerimizin, bazı şube başkanlarımızın evlerinin aranması, bilgisayarlarımızın, evraklarımızın, 20 bin kadar öğrenci dosyamızın götürülmesi, 5 asıl, 2 yedek Yönetim Kurulu üyesi, iki gönüllü arkadaşımız ve 9 şube başkanının yasaya aykırı olarak 3 – 4 gün gözaltında tutulması, Dernek Başkan Yardımcımızın 8 gün tutuklu kalması ile devam eden süreçte geldiğimiz noktada Aralık 2010’da 3 Genel Merkez Yönetim Kurulu üyemiz Ergenekon davaları ile irtibatlandırılmış, haklarında bir iddianame düzenlenmiştir. Bilinmelidir ki, üç arkadaşımızın diğer Yönetim Kurulu Üyelerinden, alınan kararlar ve yapılan işlemler açısından farkları yoktur. Dava ile ilgili cevaplar ve savunmalar Avukat Hüseyin Karataş ve hukukçularımız tarafından hazırlanmaktadır.

ÇYDD bütün Türkiye için kamu yararı doğrultusunda kamu hizmeti veren, devletimizin tüm birimleriyle ortak çalışan bir kuruluştur. Aynı amaç doğrultusunda çalışmalarına devam edecektir. Çalışmalarımız ve hukuki süreç konusunda kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceğiz.

Ülkemizin tüm yurttaşları şunu bilmelidir ki, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, eğitim olanaklarına sahip olmayan çocuklarımızın aydınlık geleceğinin umudu olmaya devam edecek, Aydınlık ve Çağdaşlık, karanlıkları yenecektir.


İrtibat:
ÇYDD Kurumsal İletişim
0212 252 44 33 / 116

Prof. Dr. Aysel Çelikel’in İddianameye ilişkin saptamaları;

  1. İddianame, ÇYDD Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ayşe Yükse, Prof. Dr. Filiz Meriçli ve Av. Nur Gerçel’i suçlarken başka bir eğitim kurumu olan “Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV)” ile ÇYDD’nin birlikte hareket ettiği varsayımına göre hazırlanmıştır. İddianamede, suç olarak öngörülen delilleri güçlendirmek ve “ÇEV” sanki “ÇYDD’nin bir Vakfı imiş gibi yanlış bir izlenim yaratmak ve bu şekilde örgütlü hareket edildiği vurgulanmak istenmiştir. Oysa ÇEV, Merkezi, Yönetim Kurulu Üyeleri, üye profili, projeleri farklı ve ÇYDD ile hiçbir ilişkisi olmayan saygın bir eğitim vakfıdır.

  1. Biz sürmekte olan bir yargılama ile ilgili olarak delilleri kamuoyu önünde tartışmak gibi bir adet ve alışkanlık içinde değiliz. Ancak gelişen süreçteki hukuksuzluklara ve usul hukuku açısından yaşananlara da hukuksal bir sonuç bağlamak zorundayız. 14 Ocak akşamı iddianame düzenlemiş olan davamız ile ilgili olarak TRT ekranlarında yarım saatlik program yapılmış, bazı kişiler tanık olarak kamuoyuna açıklamalarda bulunmuşlardır. Yani yargılama TRT ekranlarında başlamıştır. Yanlı olarak hazırlanan programda, şüpheliler mahkum edilmişlerdir bile. Şüpheliler, kamuoyu önünde yalancı tanıkların beyanları ile mahkum olarak mahkeme huzuruna çıkacaklardır.

Devam etmekte olan bir dava ile ilgili bir DEVLET televizyon kanalı ekranlarında duruşma yapıyorsa Mahkemede duruşmaya ne gerek var? Türk Ceza Kanunu’nun 288. maddesi niye var? Bu adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs değildir de nedir? Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunuyor, kendilerini göreve davet ediyoruz.

Bu haksız ve çirkin durum karşısında bizim bazı açıklamalarda bulunmak zorunluluğumuz doğmuştur.

  1. ÇYDD Kadıköy Şubesinde ele geçen bilgisayardaki suçlamaların, merhum Türkan Saylan’ın olduğu iddia edilen bazı ifadelerin, aslı yoktur. Hukuken delil olma vasfı da yoktur. Yedeklemesi yapılmadan alınmış bilgisayarların hard disklerinin hukuken delil olma vasfı olamaz. Bizler, bu suçlamaları yaklaşık bir yıl önce hükümet yanlısı bazı basın organlarının köşe yazıları ve haberlerinden duymuştuk. Gizli olması gereken bu iddiaların belirli basın organlarına çok önceden servis edilmiş olması, ÇYDD’yi itibarsızlaştırma, çökertme amacının açık örneğidir.




  1. ÇYDD, öğrenci burslarını her zaman savcılıkça, suç işlemediğini bildiren adli sicil belgesini aldıktan sonra, tahakkuk ettirmiştir. Suç işlediğine dair adli sicil kaydına rağmen daha sonra o öğrencinin polis kayıtlarına göre bazı eylemlere karışmış görünmesi, burs verenin suçlanması için haklı bir neden değildir. Bu öğrencilerin bazılarının devletten öğrenci kredisi de almış olduğu bazılarının halen devlet kurumlarında çalıştığı tespit edilmiştir.
  2. Üç arkadaşımız hakkındaki suçlamaların kişisel olmayıp dernek yönetim kurulunda Başkan Yardımcısı, Genel Sekreteri olmaları nedeniyle yapılmış olduğunu belirtmek gerekir.

  1. ÇYDD’nin yasal izinle yapılan Cumhuriyet Mitinglerine katılmış olması da en doğal insan hak ve özgürlüğü olmasına karşılık suç unsuru olarak gösterilmiştir.
  2. Cumhuriyet Halk partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun iddianamede şüpheli gösterilen arkadaşlarımızdan birini aramasının dahi ekler arasında yer alması olayın ciddiyetsizliğine delildir.

Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosu’nun telefonunun anılan arkadaşımızın not defterinde bulunması, Mustafa Balbay ile irtibatı olmak anlamına gelmekte imiş. Mustafa Balbay henüz yargılanmaktadır ama sanki isnad edilen suçtan mahkûm edilmiş gibi onunla irtibatlı olan kişiler de suç örgütü ile bağlantılı kabul edilmektedir. Bu durum, Anayasamızın 38. maddesinde yer alan “suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” ilkesine ve dolayısıyla Anayasaya aykırıdır.


Prof. Dr. Aysel Çelikel
Genel Başkan


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir