V A Z G E Ç M E Z

<p> 
          VAZGEÇMEZ
      
        Başbakan Erdoğan'a Türk Telekom Arena açılışında yapılan protestoya iktidarın tepkisi dinmiyor.
        Erdoğan ve çevresinin  dinmeyen tepkisi karşısında  Galatasaray camiasının da tepkisi büyüyor.
        Kanal D- Haber programında Mehmet Ali Birand camianın bir mensubu sıfatıyla ilgili haberi geçerken,
        "Yeeteeer! Yeter artık Galatasaray defalarca özür diledi,daha ne yapsın"diyor!
        Ne ki Bertrand Russell'in "Kişinin duyguları bildikleri ile ters orantılıdır.Ne kadar az bilirse o kadar çok kızar"vecizi;Erdoğan ve çevresinde geçerli değildir!
        Onlar akıllarınca İslami felsefe ve şeriatı olarak;imamet (yol gösterme),hilafet (temsil etme) ve imaret (başkanlık yapma) kavramlarından hareket ediyor,
        İştişare(fikir alış verişi),meşveret(danışma),biat(seçim) ve itaat  yolundan gidiyor.
        İştişare yapılmış,karar alınmış ve itaat gereği;Galatasaray camiasına vuruluyor -ki asla vazgeçilmiyor!
 
        *
        Bugün Başbakan Erdoğan, 12 Eylül 2010 referandumu öncesinde;
        "Ülkenin menfaati için şu anda gelinen noktada bitaraf olanlar yarın bertaraf olurlar.
        Sessiz kalanlar yarın bizim huzurumuza gelince biz de onlara karşı sessiz kalırız" diyerek tepki gösterdiği,
        TÜSİAD Genel Kurulunun onur konuğudur.
 
        *
        Başbakan Erdoğan,referandum öncesi  TÜSİAD'a " bitaraf olan bertaraf olur" tehditinde  bulunurken,
        MÜSİAD Uluslararası İş Forumu Kongresinde konuşmasında,
        "Türkiye'nin demokratikleşmesinde MÜSİAD'ın çabaları müstesna bir yer tutuyor.
        Bir sivil toplum örgütü olarak MÜSİAD  bir yandan ekonomik büyüme ve kalkınma mücadelesinde ön safta yer alırken,
        Aynı zamanda demokratik haklar ve özgürlükler noktasında da takdire şayan bir imtihan veriyor" ifadesiyle;
        TÜSİAD'a tepkisinden vazgeçmediğini gösteriyor ve köprüleri atıyordu.
 
         *
        Çünkü TÜSİAD; girişim özgürlükleri,lâik hukuk devleti ve katılımcı demokrasinin paylaşımcısı olmak iddiasındadır.   
        Gelir getiren faaliyetlerde "kaynaklara el atma biçiminden" gelişip zamanla uluslararası ölçeğe taşınmış,
        Aldığı kararlarla ve uyguladığı politikalarla ülke ekonomisini etkileme gücünde bir baskı grubu!
        Temsil adaletini,yüksek biçimde uzlaşmayla yeni bir anayasayı, batı standartlarında demokrasiyi talep ediyor.
        Ne ki seçime gidilirken bu niteliklerin hiçbiri Başbakan Erdoğan ve iktidarı tarafından paylaşılmıyor...
 
        * 
        Üstelik TÜSİAD Yönetimi; referandum öncesi tartışmalarda "evet"çi liberal ekonomiden yana olanlarla,
        "Hayır"cı girişim özgürlükleri,lâik hukuk devleti tarafları arasında bölünmüş ve zayıflamıştır.
        İlave olarak bir avuç İstanbul'lu,gayrimüslim ve levanten patronun sosyo-ekonomik örgütü  TÜSİAD, yıllarca Anadolu'ya,halk'a ve  sermayesine kapalılığının açmazını yaşıyor.
        Ve bulundukları noktada yıllar boyu Siyonist-Amerika'ya angaje olmalarına rağmen,
        Yeni dünya düzeninde  Büyük Ortadoğu ve Medeniyetler İttifakı Projeleri doğrultusunda,
        YeniTürkiye'de  ikincilleştiklerini farkediyor;yanlışlarına  bilinmez ama aldatılmalarına yanarlarken geleceklerinden  korkuyorlar...
        
     
        *
        Çünkü TÜSİAD'ın temsilde adalet,yüksek biçimde uzlaşmayla yeni anayasa,batı standartlarında demokrasi talepleri-bir yana!
        TÜSİAD'ın MÜSİAD'la ekonomi vizyonlarındaki farklılığı görmek;
        Başbakan Erdoğan ya da başkası iktidarıyla yürüyecek yeni Türkiye'nin yarınını,
        Ve Başbakan'ın tepkilerinde sonun neden gelmediğini anlamaya yetiyor...
        *
        Büyük Ortadoğu Projesi gereği,kuruluşu ardında -elbette,küresel sermaye olan İslam Kalkınma Bankası; üye ülkelerin ekonomik kalkınması ve sosyal gelişimlerine katkıda bulunuyor.
        Bu suretle küresel sermayenin  kesintisiz küresel sirkülasyonu amaçlanıyor.      
        İç pazar ilişkisi ile yetinmeyen kamu ve özel kurumlara yüksek rekabetin gerektirdiği pazarlarda sermaye,teknoloji ve know-how desteği sağlanıyor.
        İslam hukukuna göre alışverişte vade farkı ve kâr haddi ,
        Para ve Faiz,
        Faizsiz Kredileşme Sistemi,
        Risk Sermayesi,Özel Finans Kurumları ve Para Vakıfları,
        Zekat Müessesesi,
        İşçi-İşveren Münasebetleri; İslam felsefesi ve şeriatiyle belirleniyor ve uygulanıyor.
        İslam iktisadı ile ilgili bu konularda Türkiye'de İslami Araştırmalar Vakfı,Ensar Vakfı,Faysal Eğitim ve Yardımlaşma Vakfı benzeri kuruluşlar mütemadiyen eğitim veriyor,MÜSİAD uyguluyor.
        *
        Mesela küçük bir örnek olsun;vergi yerine zekat vermek isteyen şahıslar ya da kurumların,
        Kuruluş sözleşmelerinde gıda bankacılığı yazan vakıf ya da derneklere bağış yapması çok cazip hale getirilmiştir.
        Türkiye'de yüzde 100 vergi teşvikinde 20 adet gıda bankacılığı yapan derneğe yapılan bağışların tamamı, gelir ve kurumlar vergisi matrahından indiriliyor.
        Bağışlar seçmen sandığı bazında güncellenen;
        Bir kısmı Allah ile kandırılmış ve o'na kavuşmak arzusuyla  murşidine muhabbetle bağlı  ihtiyaç sahibi muridlere,
        Çoğunlukla da çaresiz fakir-fukara,garip-guraba'ya fakat "oy"ları  karşılığı veriliyor.
        *
        AKP iktidarı benzer  suretlerde ve normal şartlar çerçevesinde sadece MÜSİAD'a  bağlı 155.000 şirketin;
        Mesela bir bölüğü Gıda Bankalarına yaptıkları zekat karşılığında  onbinlerce "garanti oy" kazanıyor.
        Ne Galatasaray taraftarına ne de TÜSİAD'a ihtiyaç kalmıyor.
        Nasılsa Galatasaray taraftarları arasında  binlerce Hakan Şükür, TÜSİAD'da da onlarca ulusal ve sosyal  sorumluluğu   olmayan patron bulunuyor!
        TÜSİAD şirketlerinde  her kademede çalışan binlerce parti gönüllüsü veya cemaatçi cabası!
        Başbakan Erdoğan ve çevresinin tepkisi bu kesimleri motive ediyor ve  her daim gerekiyor...
 
        *
        Yeni Türkiye'nin ağırlıklı olarak islami ekonomiyle yürüyeceği anlaşılmaktadır.
        TÜSİAD'ın felaketi bu noktada başlıyor -ya, İslam ekonomisinin Batı ekonomisine aktarımında Batılı kurumlara taşeronluk yapabilirse; ne alâ'dır!
        Ya da  hiç alışık olmadığı "Bağımsız Türkiye" fikrine samimi olarak katılmalıdır!
     
        *
        O nedenle de Başbakan Erdoğan tepkilerinden vazgeçmiyor!
        Ne zaman,nereden bakılsa oyları  "hazır asker" yüzde 45'ten aşağıda bulunmuyor...
        Bu rahatlık içinde  40. yılını  bu yıl kutlamakta olan TÜSİAD Genel Kurulunun bugün ki  onur konuğudur.</p> - referandum

 
          VAZGEÇMEZ
      
        Başbakan Erdoğan’a Türk Telekom Arena açılışında yapılan protestoya iktidarın tepkisi dinmiyor.
        Erdoğan ve çevresinin  dinmeyen tepkisi karşısında  Galatasaray camiasının da tepkisi büyüyor.
        Kanal D- Haber programında Mehmet Ali Birand camianın bir mensubu sıfatıyla ilgili haberi geçerken,
        “Yeeteeer! Yeter artık Galatasaray defalarca özür diledi,daha ne yapsın”diyor!
        Ne ki Bertrand Russell’in “Kişinin duyguları bildikleri ile ters orantılıdır.Ne kadar az bilirse o kadar çok kızar”vecizi;Erdoğan ve çevresinde geçerli değildir!
        Onlar akıllarınca İslami felsefe ve şeriatı olarak;imamet (yol gösterme),hilafet (temsil etme) ve imaret (başkanlık yapma) kavramlarından hareket ediyor,
        İştişare(fikir alış verişi),meşveret(danışma),biat(seçim) ve itaat  yolundan gidiyor.
        İştişare yapılmış,karar alınmış ve itaat gereği;Galatasaray camiasına vuruluyor -ki asla vazgeçilmiyor!
 
        *
        Bugün Başbakan Erdoğan, 12 Eylül 2010 referandumu öncesinde;
        “Ülkenin menfaati için şu anda gelinen noktada bitaraf olanlar yarın bertaraf olurlar.
        Sessiz kalanlar yarın bizim huzurumuza gelince biz de onlara karşı sessiz kalırız” diyerek tepki gösterdiği,
        TÜSİAD Genel Kurulunun onur konuğudur.
 
        *
        Başbakan Erdoğan,referandum öncesi  TÜSİAD’a ” bitaraf olan bertaraf olur” tehditinde  bulunurken,
        MÜSİAD Uluslararası İş Forumu Kongresinde konuşmasında,
        “Türkiye’nin demokratikleşmesinde MÜSİAD’ın çabaları müstesna bir yer tutuyor.
        Bir sivil toplum örgütü olarak MÜSİAD  bir yandan ekonomik büyüme ve kalkınma mücadelesinde ön safta yer alırken,
        Aynı zamanda demokratik haklar ve özgürlükler noktasında da takdire şayan bir imtihan veriyor” ifadesiyle;
        TÜSİAD’a tepkisinden vazgeçmediğini gösteriyor ve köprüleri atıyordu.
 
         *
        Çünkü TÜSİAD; girişim özgürlükleri,lâik hukuk devleti ve katılımcı demokrasinin paylaşımcısı olmak iddiasındadır.   
        Gelir getiren faaliyetlerde “kaynaklara el atma biçiminden” gelişip zamanla uluslararası ölçeğe taşınmış,
        Aldığı kararlarla ve uyguladığı politikalarla ülke ekonomisini etkileme gücünde bir baskı grubu!
        Temsil adaletini,yüksek biçimde uzlaşmayla yeni bir anayasayı, batı standartlarında demokrasiyi talep ediyor.
        Ne ki seçime gidilirken bu niteliklerin hiçbiri Başbakan Erdoğan ve iktidarı tarafından paylaşılmıyor…
 
        * 
        Üstelik TÜSİAD Yönetimi; referandum öncesi tartışmalarda “evet”çi liberal ekonomiden yana olanlarla,
        “Hayır”cı girişim özgürlükleri,lâik hukuk devleti tarafları arasında bölünmüş ve zayıflamıştır.
        İlave olarak bir avuç İstanbul’lu,gayrimüslim ve levanten patronun sosyo-ekonomik örgütü  TÜSİAD, yıllarca Anadolu’ya,halk’a ve  sermayesine kapalılığının açmazını yaşıyor.
        Ve bulundukları noktada yıllar boyu Siyonist-Amerika’ya angaje olmalarına rağmen,
        Yeni dünya düzeninde  Büyük Ortadoğu ve Medeniyetler İttifakı Projeleri doğrultusunda,
        YeniTürkiye’de  ikincilleştiklerini farkediyor;yanlışlarına  bilinmez ama aldatılmalarına yanarlarken geleceklerinden  korkuyorlar…
        
     
        *
        Çünkü TÜSİAD’ın temsilde adalet,yüksek biçimde uzlaşmayla yeni anayasa,batı standartlarında demokrasi talepleri-bir yana!
        TÜSİAD’ın MÜSİAD’la ekonomi vizyonlarındaki farklılığı görmek;
        Başbakan Erdoğan ya da başkası iktidarıyla yürüyecek yeni Türkiye’nin yarınını,
        Ve Başbakan’ın tepkilerinde sonun neden gelmediğini anlamaya yetiyor…
        *
        Büyük Ortadoğu Projesi gereği,kuruluşu ardında -elbette,küresel sermaye olan İslam Kalkınma Bankası; üye ülkelerin ekonomik kalkınması ve sosyal gelişimlerine katkıda bulunuyor.
        Bu suretle küresel sermayenin  kesintisiz küresel sirkülasyonu amaçlanıyor.      
        İç pazar ilişkisi ile yetinmeyen kamu ve özel kurumlara yüksek rekabetin gerektirdiği pazarlarda sermaye,teknoloji ve know-how desteği sağlanıyor.
        İslam hukukuna göre alışverişte vade farkı ve kâr haddi ,
        Para ve Faiz,
        Faizsiz Kredileşme Sistemi,
        Risk Sermayesi,Özel Finans Kurumları ve Para Vakıfları,
        Zekat Müessesesi,
        İşçi-İşveren Münasebetleri; İslam felsefesi ve şeriatiyle belirleniyor ve uygulanıyor.
        İslam iktisadı ile ilgili bu konularda Türkiye’de İslami Araştırmalar Vakfı,Ensar Vakfı,Faysal Eğitim ve Yardımlaşma Vakfı benzeri kuruluşlar mütemadiyen eğitim veriyor,MÜSİAD uyguluyor.
        *
        Mesela küçük bir örnek olsun;vergi yerine zekat vermek isteyen şahıslar ya da kurumların,
        Kuruluş sözleşmelerinde gıda bankacılığı yazan vakıf ya da derneklere bağış yapması çok cazip hale getirilmiştir.
        Türkiye’de yüzde 100 vergi teşvikinde 20 adet gıda bankacılığı yapan derneğe yapılan bağışların tamamı, gelir ve kurumlar vergisi matrahından indiriliyor.
        Bağışlar seçmen sandığı bazında güncellenen;
        Bir kısmı Allah ile kandırılmış ve o’na kavuşmak arzusuyla  murşidine muhabbetle bağlı  ihtiyaç sahibi muridlere,
        Çoğunlukla da çaresiz fakir-fukara,garip-guraba’ya fakat “oy”ları  karşılığı veriliyor.
        *
        AKP iktidarı benzer  suretlerde ve normal şartlar çerçevesinde sadece MÜSİAD’a  bağlı 155.000 şirketin;
        Mesela bir bölüğü Gıda Bankalarına yaptıkları zekat karşılığında  onbinlerce “garanti oy” kazanıyor.
        Ne Galatasaray taraftarına ne de TÜSİAD’a ihtiyaç kalmıyor.
        Nasılsa Galatasaray taraftarları arasında  binlerce Hakan Şükür, TÜSİAD’da da onlarca ulusal ve sosyal  sorumluluğu   olmayan patron bulunuyor!
        TÜSİAD şirketlerinde  her kademede çalışan binlerce parti gönüllüsü veya cemaatçi cabası!
        Başbakan Erdoğan ve çevresinin tepkisi bu kesimleri motive ediyor ve  her daim gerekiyor…
 
        *
        Yeni Türkiye’nin ağırlıklı olarak islami ekonomiyle yürüyeceği anlaşılmaktadır.
        TÜSİAD’ın felaketi bu noktada başlıyor -ya, İslam ekonomisinin Batı ekonomisine aktarımında Batılı kurumlara taşeronluk yapabilirse; ne alâ’dır!
        Ya da  hiç alışık olmadığı “Bağımsız Türkiye” fikrine samimi olarak katılmalıdır!
     
        *
        O nedenle de Başbakan Erdoğan tepkilerinden vazgeçmiyor!
        Ne zaman,nereden bakılsa oyları  “hazır asker” yüzde 45’ten aşağıda bulunmuyor…
        Bu rahatlık içinde  40. yılını  bu yıl kutlamakta olan TÜSİAD Genel Kurulunun bugün ki  onur konuğudur.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir