KİMSE GÖRMEDEN KİMSE BİLMEDEN

<p> 
           KİMSE GÖRMEDEN KİMSE BİLMEDEN
        Başbakan Erdoğan "Kürt Açılımı"nda PKK'nın silah bırakması ardından,
        TCK 220.maddesine -örgüt kurmak,yardım ve yataklık yapmak gibi fiillerin cezai hükümlerine, işlerlik kazandırılması,
        Kürtçe engelinin kaldırılması,yurtdışındaki kürtlere vatandaşlık,Güneydoğu politikalarına ağırlık verilmesini hedefliyordu!
        Onlarca yıldır PKK terörüyle savaşımında kıpkırmızı kana bulanmış TSK ise açılım için silah bırakılması ilk şart görüyordu...
        *
        AKP'leşmiş Devlet ve Kürt hareketinin önce 12 Eylül referandumu şimdilerde Haziran'da seçimlere yönelik,
        Kimi müzakerelerle belirlediği ateş-kes;o hedeflerden vazgeçildiğini gösteriyor.
        Elbette  çok önemli bir seçim öncesinde ateş-kes müzakerelerinde belirlenen hususların açık edilmesi de
 beklenmiyor!
        Rağmen Kürt Hareketi -işte;Demokratik Toplum Kongresinde belirlenen "Demokratik Özerk Kürdistan Projesini";seçim öncesi ve sonrasında  hükümetlere  yol haritası olması bakımından   gündeme getiriyor!
        Çünkü menzilini tutmasının fırsatını almıştır...
         
        *
        O nedenle Türkiye'yi tartışmaya boğan "Demokratik Özerk Kürdistan Projesi"ne dair;
        Başbakan Erdoğan herhangi bir açıklamadan kaçınıyor.
        Bir süre sessiz kaldıktan sonra yeniCHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu;
        "Başbakan'ın sessizliğini anlamıyoruz.Gerçi kendisi ülkeyi pazarlamakla görevli olduğunu daha önce açıklamıştı.
        Sessiz kalması acaba perde arkasında yapılan görüşmelerin bir sonucu mudur,diye kaygıyı da gündeme getiriyor." diyor!</p>
<p>        *
        Tam isabet!
        Bu sıralarda BDP;2004'te  AKP'nin Kamu Yönetimi Temel Yasasıyla "Demokratik Özerk Kürdistan" projesini desteklediğini savunuyor!
        Hatırlayınız! Yasa ile merkezi yönetim görev ve yetkileri sınırlandırılıp özel görevli duruma düşürülüyordu...
        Yerel yönetimler genel görevli sayılıyor,merkezi yönetimin taşra örgütlerinin kimileri kaldırılır kimileri yerel yönetimlere devredilirken,
        Yetki genişliğine dayanan güçlü merkez yerine ,görev ayrılığına dayalı yerel yönetim yapılanması getiriliyordu!
        Anayasada öngörülen tekil devlet yapısına,idarenin bütünlüğüne ve kamu yararına uygun olmaması ve Anayasaya aykırı bir yönetim modeline geçilmesine  neden olacağı niteliğiyle de,
        Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto ediliyordu...</p>
<p>        *
        2004'te AKP'nin  Kamu Yönetimi Temel Yasası;
        BM  Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ve AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartına dayanıyor.
        Mesela AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartında "Daha yüksek demokrasi ilkelerine dayalı Avrupa için yerel idarelerin güçlendirilmesi,özerkliklerinin savunulması,yerinden yönetim temel koşuldur " hükmü;
        Bugün Kürt hareketinin "Demokratik Özerk Kürdistan Projesi"nin temelini oluşturuyor.</p>
<p>        *
        "Demokratik Özerk Kürdistan Projesi" seçimle oluşan yerleşik kurumları dışlamakta,yerel ekonomiyi tüm topluma mal eden bir anlayışı  getirmektedir.
        Bu;yerel yönetimlerin temel gelir kaynakları olan öz gelirler,genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylar,bağışlar,yardımlar ve borçlanmanın,
        Ya da yerel yönetimlerin gelirlerini belirleyen;Belediye Gelirleri Kanunu,Belediyelere ve İl Özel İdarelerine Genel Bütçeden Pay Verilmesi Hakkında Kanun ve Emlak Vergisi Kanununun da dışlanması anlamına geliyor!
        İyi ama,"Demokratik Özerk Kürdistan Projesi"nde azami kârı  hedeflemeyen,kullanım değerini esas alan ekonomik yapının gelirleri  nereden ve nasıl sağlanacaktır?</p>
<p>        *
        Su uyur, AKP uyumaz kuralı işliyor!
        Bu soruya yanıtı; AKP' nin geliştirdiği  Başbakanlığa bağlı Kalkınma Ajansları, KÖYDES ve BELDES veriyor.
        Dicle,Fırat,Doğu Anadolu,Serhat,Kuzey Doğu Kalkınma Ajansları;Doğu ve Güneydoğu'da
tarım,hayvancılık,imalat sanayi,madencilik,turizm,enerji üretiminde,
        BELDES;yerel  idarelerde belediyelerin yol,su,kanalizasyon alt yapı projelerinde,
        KÖYDES; köy yolları,içme suları projelerinde  ekonomi üretmektedir.
        Tıpkı emme-basma pompası tekniğiyle çalışılıyor...
        Ajanslar,KÖYDES ve BELDES  bölgedeki her türlü işi; Başbakan emri altında iktidarın cemaat kadroları nezaretinde emerken,yandaş sermayeye basmaktadır!
       -Ki;Sermaye;istihdam,hayır,hasenat,sadaka ile AKP'ye sür-git "oy" getirmektedir...
 
        *
        "Demokratik  Özerk Kürdistan Projesi" AKP'leşmiş devletin bu payından istiyor!
        Hükümet "yukarı  tükürse bıyık, aşağıya tükürse sakal" noktasındadır.
        Çünkü Kalkınma Ajansları, KÖYDES,BELDES'te ilişkiler seçimlerde AKP yararına işleyen mafyatik
örgütlenmeye işaret ediyor.
        O yüzden, Başbakan Erdoğan konuşmuyor...
        Müzakere sürüyor, pay verilecekse -ki, bu hem oy hem ekonomidir; bunu kimsenin görmesi- bilmesi gerekmiyor!</p>
<p>        *
        Bir gün önce BDP nin seçimlerde varlık göstermesi için seçim barajının düşürülmesini,
        BDP'ye  hazine yardımı yapılmasını isteyen ve bu konuda önerge veren;
        YeniCHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu; "Başbakan'ın sessizliğini anlamıyoruz.Gerçi kendisi ülkeyi pazarlamakla görevli olduğunu daha önce açıklamıştı."diyor.
        Besbelli  bölgede  AKP nin kaybedeceği oyun BDP için daha fazla oy anlamına geldiğini bu taktirde yeniCHP'nin yararının da farkındadır.
        O nedenle  o'da Başbakanın neleri pazarladığını açıklamıyor!
        Nasılsa kimse görmüyor,kimse bilmiyor...</p> - kilicdaroglu partisinin grup toplantisinda konustu 111777 5

 
           KİMSE GÖRMEDEN KİMSE BİLMEDEN
        Başbakan Erdoğan “Kürt Açılımı”nda PKK’nın silah bırakması ardından,
        TCK 220.maddesine -örgüt kurmak,yardım ve yataklık yapmak gibi fiillerin cezai hükümlerine, işlerlik kazandırılması,
        Kürtçe engelinin kaldırılması,yurtdışındaki kürtlere vatandaşlık,Güneydoğu politikalarına ağırlık verilmesini hedefliyordu!
        Onlarca yıldır PKK terörüyle savaşımında kıpkırmızı kana bulanmış TSK ise açılım için silah bırakılması ilk şart görüyordu…
        *
        AKP’leşmiş Devlet ve Kürt hareketinin önce 12 Eylül referandumu şimdilerde Haziran’da seçimlere yönelik,
        Kimi müzakerelerle belirlediği ateş-kes;o hedeflerden vazgeçildiğini gösteriyor.
        Elbette  çok önemli bir seçim öncesinde ateş-kes müzakerelerinde belirlenen hususların açık edilmesi de
 beklenmiyor!
        Rağmen Kürt Hareketi -işte;Demokratik Toplum Kongresinde belirlenen “Demokratik Özerk Kürdistan Projesini”;seçim öncesi ve sonrasında  hükümetlere  yol haritası olması bakımından   gündeme getiriyor!
        Çünkü menzilini tutmasının fırsatını almıştır…
         
        *
        O nedenle Türkiye’yi tartışmaya boğan “Demokratik Özerk Kürdistan Projesi”ne dair;
        Başbakan Erdoğan herhangi bir açıklamadan kaçınıyor.
        Bir süre sessiz kaldıktan sonra yeniCHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu;
        “Başbakan’ın sessizliğini anlamıyoruz.Gerçi kendisi ülkeyi pazarlamakla görevli olduğunu daha önce açıklamıştı.
        Sessiz kalması acaba perde arkasında yapılan görüşmelerin bir sonucu mudur,diye kaygıyı da gündeme getiriyor.” diyor!

        *
        Tam isabet!
        Bu sıralarda BDP;2004’te  AKP’nin Kamu Yönetimi Temel Yasasıyla “Demokratik Özerk Kürdistan” projesini desteklediğini savunuyor!
        Hatırlayınız! Yasa ile merkezi yönetim görev ve yetkileri sınırlandırılıp özel görevli duruma düşürülüyordu…
        Yerel yönetimler genel görevli sayılıyor,merkezi yönetimin taşra örgütlerinin kimileri kaldırılır kimileri yerel yönetimlere devredilirken,
        Yetki genişliğine dayanan güçlü merkez yerine ,görev ayrılığına dayalı yerel yönetim yapılanması getiriliyordu!
        Anayasada öngörülen tekil devlet yapısına,idarenin bütünlüğüne ve kamu yararına uygun olmaması ve Anayasaya aykırı bir yönetim modeline geçilmesine  neden olacağı niteliğiyle de,
        Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto ediliyordu…

        *
        2004’te AKP’nin  Kamu Yönetimi Temel Yasası;
        BM  Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ve AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartına dayanıyor.
        Mesela AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartında “Daha yüksek demokrasi ilkelerine dayalı Avrupa için yerel idarelerin güçlendirilmesi,özerkliklerinin savunulması,yerinden yönetim temel koşuldur ” hükmü;
        Bugün Kürt hareketinin “Demokratik Özerk Kürdistan Projesi”nin temelini oluşturuyor.

        *
        “Demokratik Özerk Kürdistan Projesi” seçimle oluşan yerleşik kurumları dışlamakta,yerel ekonomiyi tüm topluma mal eden bir anlayışı  getirmektedir.
        Bu;yerel yönetimlerin temel gelir kaynakları olan öz gelirler,genel bütçe vergi gelirlerinden ayrılan paylar,bağışlar,yardımlar ve borçlanmanın,
        Ya da yerel yönetimlerin gelirlerini belirleyen;Belediye Gelirleri Kanunu,Belediyelere ve İl Özel İdarelerine Genel Bütçeden Pay Verilmesi Hakkında Kanun ve Emlak Vergisi Kanununun da dışlanması anlamına geliyor!
        İyi ama,”Demokratik Özerk Kürdistan Projesi”nde azami kârı  hedeflemeyen,kullanım değerini esas alan ekonomik yapının gelirleri  nereden ve nasıl sağlanacaktır?

        *
        Su uyur, AKP uyumaz kuralı işliyor!
        Bu soruya yanıtı; AKP’ nin geliştirdiği  Başbakanlığa bağlı Kalkınma Ajansları, KÖYDES ve BELDES veriyor.
        Dicle,Fırat,Doğu Anadolu,Serhat,Kuzey Doğu Kalkınma Ajansları;Doğu ve Güneydoğu’da
tarım,hayvancılık,imalat sanayi,madencilik,turizm,enerji üretiminde,
        BELDES;yerel  idarelerde belediyelerin yol,su,kanalizasyon alt yapı projelerinde,
        KÖYDES; köy yolları,içme suları projelerinde  ekonomi üretmektedir.
        Tıpkı emme-basma pompası tekniğiyle çalışılıyor…
        Ajanslar,KÖYDES ve BELDES  bölgedeki her türlü işi; Başbakan emri altında iktidarın cemaat kadroları nezaretinde emerken,yandaş sermayeye basmaktadır!
       -Ki;Sermaye;istihdam,hayır,hasenat,sadaka ile AKP’ye sür-git “oy” getirmektedir…
 
        *
        “Demokratik  Özerk Kürdistan Projesi” AKP’leşmiş devletin bu payından istiyor!
        Hükümet “yukarı  tükürse bıyık, aşağıya tükürse sakal” noktasındadır.
        Çünkü Kalkınma Ajansları, KÖYDES,BELDES’te ilişkiler seçimlerde AKP yararına işleyen mafyatik
örgütlenmeye işaret ediyor.
        O yüzden, Başbakan Erdoğan konuşmuyor…
        Müzakere sürüyor, pay verilecekse -ki, bu hem oy hem ekonomidir; bunu kimsenin görmesi- bilmesi gerekmiyor!

        *
        Bir gün önce BDP nin seçimlerde varlık göstermesi için seçim barajının düşürülmesini,
        BDP’ye  hazine yardımı yapılmasını isteyen ve bu konuda önerge veren;
        YeniCHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu; “Başbakan’ın sessizliğini anlamıyoruz.Gerçi kendisi ülkeyi pazarlamakla görevli olduğunu daha önce açıklamıştı.”diyor.
        Besbelli  bölgede  AKP nin kaybedeceği oyun BDP için daha fazla oy anlamına geldiğini bu taktirde yeniCHP’nin yararının da farkındadır.
        O nedenle  o’da Başbakanın neleri pazarladığını açıklamıyor!
        Nasılsa kimse görmüyor,kimse bilmiyor…


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir