KUMAR ACILIMI

KUMAR AÇILIMI - erdem bey11

KUMAR AÇILIMI

Milli varlıklarımızı satıyor, geyik programlarını satın alıyoruz.
En son satın aldığımız.
“Canlı Para”
Ne demekse…

Ya sattıklarımız :
Türk Telekom Araplara,
Telsim İngilizlere,
Tekel Amerikalılara,
Turkcell Fin ve Ruslara
Demir Döküm Almanlara,
POAŞ Avusturyaya,
Sümerbank, Etibank, SEKA, Petrol Ofis, TPAO, Tüpraş, barajlar, elektrik santralleri ve daha niceleri…

Satın aldıklarımız ise:
Fear Factor,
Wipe Out,
Deal or No Deal yani “Var mısın Yok musun” ile meşhur sorusu “kutunda ne hissediyorsun !” ve daha niceleri…
Bu ve benzeri programların sahibi; dünyanın en zengin 500 kişisi arasında yer alan Hollandalı John de Mol’un kurduğu “Endemol” daha sonra, 2.6 milyar Euro’luk anlaşma ile Silvio Berlusconi’nin İtalyan “Mediaset”i ile birleşen şirketi.

Son örnekleri de “Yok Böyle Dans” ve
“Live Money” Türkçeye çevrilen adı ile “Canlı Para”.
Aslında bu çeviri de tamamen hatalı ve Türkçe dil kurallarına aykırı.
Olması gereken çeviri “Paralı Yaşam” veya programa yakışan şekli ile “tiko para” olmalı.

Burada “eleştirilen husus” medya kuruluşlarımızın bu programlara yer vermesi değil.
Canlı para isimli program İngiltere, Rusya, Yunanistan ve Amerika Birleşik Devletleri dahil tam 13 ülkede gösterilmektedir. Almanya’da daha ilk yayınında 6 milyon kişiye ulaşmış, İsrail’de yayına girdiği gün son 5 yılın en çok izlenen programı olmuştur. Üstelik bu programlar, Türk medya ve televizyon kuruluşlarında “çok daha başarılı” olarak yer almakta “özellikle sunucuları” harikalar yaratarak, programa yeni ve canlı bir görünüş katmaktadırlar. Ama yayınlanan diğer ülkeler; fabrika ve üretim tesislerini satarak bu programlara yer vermemekte, kendi öz kültür, eğitim ve dillerini korumaktadırlar. Türkiye’de; eğitim ulusal niteliğini kaybeder, kültür yozlaşır, yerli malı fabrikalarımız, tesislerimiz yabancılara satılırken, magazin ve yabancı versiyon kumar ağırlıklı programlara avuç dolusu paralar verilerek satın alınmaktadır.

İş bununla da bitmiyor.
Çeşitli isimler altında sergilenen ve nitelik değiştiren “Desti İzdivaç” programları ayrı bir “kültür erozyunu” yaratıyor.
Haftanın her günü devlet eliyle oynatılan; sayısal, şans topu, süper loto, on numara, kazı kazan, iddia, milli piyango yanında özel yayın kuruluşlarında yer alan: Kim 500 milyar ister, Turnike, Şansa Bak, Düello, Çarkıfelek, Rus Ruleti, Şans Kapıyı Çalınca, Million Pound Drop, Akademi Türkiye, Extra Small, Biri Bizi Gözetliyor ve benzeri programlar birbirini kovalıyor.

Programların yarışma soruları KPSS sorularına taş çıkarır.
Tam bir bilgi ve uzmanlık sonucu saptandığı görülüyor !
“- Aşağıdakilerin hangisi aşağıdadır ?”
Sorular böyle olunca, cevaplar da zeka mahsulü oluyor :
“- Hangi ünlü daha kısadır?
– Boy olarak mı? ”

Sabahtan akşama kadar seyrettiğimiz para ödüllü şans, yarışma veya evlilik programları giderek bir kumar hüviyetini kazanıyor. Örneğin kendisine verilen büyük miktardaki parayı belli kutulara koyarak oynanan oyun tam bir rulet görünümünde.
Bu tarz oyunlar “ruletin televizyon versiyonu”ndan başka bir şey değil.
Aynı oyunu bir başka yerde oynayanların yakalanması halinde, düzenleyenleri ve katılımcılarının tek sıra halinde dizilerek, kazakları ile yüzlerini örtmüş vaziyette götürülmeleri kaçınılmaz olacaktır.

İnsanların çaresizliği, bu programlara olan düşkünlüğü artırıyor. Öğrenim olanağı bulamayan, iş bulamayan, bulduğu işte karnını doyuracak ücret alamayan, geleceğe ilişkin hiçbir umudu ve güvencesi kalmayan insanların “tek umudu şans oyunları ve kumar” oluyor.
Kredi kartını ödemek, en temel gereksinmelerini karşılamak, ameliyat olmak, yaşamak veya ölmek için başka çıkar yol bulamayan, bütün ümidini yitirmiş binlerce insanın kuyruğa girdiği, en yüksek reytingin yapıldığı yerler bu programlar.
Satılan fabrikalara karşı, satın alınan bu programlar Türkiye’de; bilgi, çalışma ve aydın düşünce döneminin bittiğini ilan ediyor.
Varsa yoksa; kolay para, magazin, eğlence…
Tüm dünyayı etkileyen ekonomik kriz sonucunda insanlar işsiz kalırken bundan bile bir
show yaratan, gelir elde eden firmalar ve karşısında uyuklayan insanlar.

Orhan Veli’nin dediği gibi;

Ne atom bombası
Ne Londra Konferansı
Bir elinde cımbız,
Bir elinde ayna;
Umurunda mı dünya.

Veya benzettiğimiz yeni versiyonu ile :

Ne bağımsızlık eylemi
Ne Cumhuriyet özlemi
Bir elinde kumanda
Gözü kulağı ekranda
Umrunda mı dünya.

Av.A.Erdem Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği
Genel Başkanı
[email protected]


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir