Avrupa Konseyi Kıbrıslı Rumları kızdırdı

Avrupa Konseyi’nin “Avrupa Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi Danışma Komitesi” tarafından Kıbrıs hakkında perşembe günü Strazburg’da yayımlanan görüş raporunda, adanın güneyinde yaşayan Kıbrıslı Türklerin, “azınlık” olarak birçok haktan yararlanamadıklarına vurguda bulunuldu. - kuzeykibris

Avrupa Konseyi’nin Kıbrıs’ın güneyinde yaşayan Türkleri “ulusal azınlık” olarak tanımlaması Kıbrıslı Rumların tepkisine neden oldu. Raporda Kuzey için de ‘hükümet kontrolü altında olmayan topraklar’ ifadesi kullanıldı.

Avrupa Konseyi’nin “Avrupa Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi Danışma Komitesi” tarafından Kıbrıs hakkında perşembe günü Strazburg’da yayımlanan görüş raporunda, adanın güneyinde yaşayan Kıbrıslı Türklerin, “azınlık” olarak birçok haktan yararlanamadıklarına vurguda bulunuldu. - kuzeykibrisAvrupa Konseyi’nin “Avrupa Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi Danışma Komitesi” tarafından Kıbrıs hakkında perşembe günü Strazburg’da yayımlanan görüş raporunda, adanın güneyinde yaşayan Kıbrıslı Türklerin, “azınlık” olarak birçok haktan yararlanamadıklarına vurguda bulunuldu.

Bu görüşe şiddetle karşı çıkan Kıbrıs hükümeti; Kıbrıslı Türklerin, Avrupa Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi kapsamında “ulusal azınlık” olarak tanımlanamayacaklarını bildirdi. Hükümet, rapora gönderdiği yanıtta, Kıbrıslı Türklerin, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin “asli unsuru” olduğunu ve bu sıfatla tüm Kıbrıs vatandaşları gibi eşit anayasal hak ve güvencelerden faydalandıklarını savundu. Yanıtta, adanın güneyinde yaşayan Kıbrıslı Türklerin tüm kamu hizmetlerinden sorunsuz biçimde yararlandığı da öne sürüldü.

‘Hükümet kontrolü dışındaki topraklar’

Kıbrıs hükümeti, raporda adanın kuzeyi için kullanılan “hükümet kontrolü altında olmayan topraklar” terimini de şiddetle eleştirdi. Hükümet bu terim yerine “işgal altındaki topraklar” ibaresinin kullanılmış olması gerektiğini savundu.

Kuzey için ‘hükümet kontrolü dışındaki topraklar’ ifadesi Rum yönetimini kızdırdı

Raporu yayımlayan komite ise adanın güneyinde yaşayan Kıbrıslı Türklerin eşit haklardan faydalanamadığını bildirdi. Raporda, Kıbrıs hükümetinin son yıllarda attığı adımlara rağmen, Kıbrıslı Türklerin sosyal ve eğitimle ilgili konular başta olmak üzere, birçok alanda ciddi sorunlar yaşadıkları not ediliyor. Rapora göre, Türkçe adanın resmi dillerinden biri olsa da kamusal yaşamda çok kısıtlı kullanılıyor, bu da güneyde yaşayan Türklerin birçok kamu hizmetinden yararlanamamasına neden oluyor.

Rum öğretmenlere eleştiri

Komite, Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkler arasında karşılıklı anlayış ortamı yaratmak için okullarda başlatılan kampanyalara Rum Öğretmenler Birliği’nin karşı çıkmasını da eleştiriyor. Bu tespitlerden yola çıkan komite, Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumlar arasında hak ve fırsat eşitiliğinin sağlanmasını, Rum öğretmenlerin okullarda gösterdiği direnişe karşı önlem alınmasını ve Kıbrıslı Türklerin kültürel, sosyal ve ekonomik planda kamusal yaşama fiilen katılımlarını sağlayacak önlemler geliştirilmesini istiyor.

Okumaya devam et  Doğrudan Ticaret Senaryosu

Raporda, adanın güneyindeki diğer azınlık gruplarının sorunlarına da değinilmekte. Avrupa Konseyi komitesi, bu çerçevede Kıbrıs hükümetini Ermeni ve Maronilerin kendilerini “ulusal azınlık” olarak tanımlamalarına izin vermeye çağırıyor. Kıbrıs hükümeti, kendi egemenlik alanında yaşayan Ermeni ve Maronileri “dini grup” olarak tanımlıyor. Raporda, adanın güneyinde yaşayan Roman ve göçmenlere yönelik önyargılarla mücadele edilmesi çağrısı da yer alıyor.

‘Azınlık’ kavramı tartışması

Avrupa Konseyi, ulusal azınlıklar hakkında Avrupa genelinde mevcut ve yürürlükte olan en önemli sözleşmeyi yaratmış olsa da, Avrupa devletleri “azınlık” kavramı konusunda anlaşamadıklarından bu kavramın net ve müşterek bir tanımı bugüne kadar yapılabilmiş değil. Avrupa Konseyi bu konuda üye devletlere geniş yetki marjı tanıyor.

1995 yılında imzaya açılan Avrupa Ulusal Azınlıkları Koruma Çerçeve Sözleşmesi bugüne kadar Avrupa Konseyi üyesi 47 devletten 39’u tarafından imzalanıp onaylanmış durumda. Sözleşmeyi imzalayıp henüz onaylamamış 4 devlet (Belçika, Yunanistan, İzlanda ve Lüksemburg) var. Sözleşmeyi henüz ne imzalayıp ne de onaylamış devletler ise Fransa, Türkiye, Monako ve Andora. Fransa ve Türkiye, “ulusal azınlık” kavramını kabullenmedikleri için sözleşmeyi imzalamıyorlar.

© Deutsche Welle Türkçe
Kayhan Karaca / Strazburg
Editör: Beklan Kulaksızoğlu


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir