AB’de ikamet eden Türk’lerin Hakları

AVRUPA BİRLİĞİNE  ÜYE ÜLKELERDE  YASAL OLARAK İKAMET EDEN VATANDAŞLARIMIZIN  AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNDAN DOĞAN HAKLARI  KONUSUNDA  DUYURU - ab

AVRUPA BİRLİĞİNE  ÜYE ÜLKELERDE  YASAL OLARAK İKAMET EDEN VATANDAŞLARIMIZIN  AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNDAN DOĞAN HAKLARI  KONUSUNDA  DUYURU

T.C.

VİYANA BÜYÜKELÇİLİĞİ

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK MÜŞAVİRLİĞİ

Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki Ortaklık Hukukunu oluşturan temel anlaşmalar ve kararlar; 12.9.1963 tarihli Ankara Anlaşması, 23.11.970 tarihli Katma Protokol ile Ortaklık Konseyi Kararları (OKK) dır.

Söz konusu anlaşma ve  kararlar, AB üyesi ülkelerde yaşayan vatandaşlarımızı ve aile fertlerini son derece yakından ilgilendiren

*  AB üyesi ülkeler ile Türkiye arasında işçilerin serbest dolaşımının kademeli olarak  gerçekleştirilmesi,

*  AB üyesi ülkeler ile Türkiye arasında serbest dolaşımın gerçekleştirilmesine kadar üye ülkelerde

bulunan Türk işçilerinin istihdamının kolaylaştırılması,

*  AB üyesi ülkelerde çalışan Türk işçilerine ücret ve diğer çalışma koşulları açısından vatandaşlığa

dayalı ayrımcı işlem yapılmaması,

*  AB üyesi ülkelerde bulunan Türk işçilerinin ve aile fertlerinin sosyal güvenlik haklarının korunması,

*  Türkiye ile AB üyesi ülkeler arasında genç işgücü mübadelesinin teşvik edilmesi

gibi önemli  hükümler içermektedir.

Avrupa Birliği ile Türkiye arasında Ortaklık Hukuku’nun uygulanması ve gelişmesini   sağlamak üzere kurulmuş olan Ortaklık Konseyi, serbest dolaşımın birinci kademe uygulama esaslarını belirlemek üzere 20.12.1976 tarih ve 2/76 sayılı, ikinci kademe uygulama esaslarını belirlemek üzere 19.9.1980 tarih ve 1/80 sayılı kararlar ile AB üyesi ülkelerin sosyal güvenlik sistemlerinin üye ülkelerdeki Türk işgücüne ve aile fertlerine  uygulanması esaslarını belirlemek üzere de 19.9.1980 tarih ve 3/80 sayılı kararı almıştır.

Ortaklık Konseyi’nin almış olduğu bu kararlar, AB üyesi ülkelerde yaşayan vatandaşlarımızın bulundukları üye   ülkenin vatandaşları ile eşit haklara sahip olmalarını öngörmesine karşın, üye ülkelerce  maalesef tam olarak uygulanmamakta ve bu ülkeler, yasalarında anılan hakları dikkate alacak değişiklikleri yapmakta genellikle isteksiz davranmaktadırlar. Ancak, Avrupa Toplulukları Adalet Divanı’nın almış olduğu bağlayıcı kararlar ile, Ortaklık Konseyi kararları hayata geçirilme imkanı bulmuştur.

AB’nin  1986 yılı sonuna kadar serbest dolaşım hakkı ile ilgili yasal düzenlemeleri yapması gerekirken, bu ahdi yükümlülük yerine getirilmediği cihetle bu aşamada serbest dolaşım hakkından vatandaşlarımız yararlanamamaktadırlar.

AB serbest dolaşım hakkı henüz kullanılamasa da yukarıda belirtilen anlaşma ve kararların,  AB üyesi ülkelerde bulunan vatandaşlarımıza özel haklar sağladığı unutulmamalıdır.

1/80 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı, işçi ve hizmetli  (Angestellte) statüsündeki  vatandaşlarımıza ve aile fertlerine bulundukları üye ülkenin istihdam piyasasında bazı avantajlar getirmektedir. Bu Karara göre, vatandaşlarımızın  bulundukları üye ülkelerde çalışma süreleri arttıkça,  hukuki konumları da güçlenmektedir.

Bu nedenle, 1/80 sayılı  OKK’nın aşağıda belirtilen  maddeleri  hakkında bilgi sahibi olunmasında   yarar   bulunmaktadır:

6. Madde

Bir üye ülkenin yasal işgücü piyasasına kurallara uygun şekilde dahil olan bir Türk işçisi

* 1 yıllık yasal çalışmadan sonra,  aynı işyeri nezdinde çalışma iznini uzattırma hakkına,

* 3 yıllık yasal çalışmadan sonra, AB üyesi ülke vatandaşlarının öncelik hakkı saklı kalmak kaydıyla

aynı meslekte, dilediği işveren nezdinde açık bir işe başvurabilme hakkına,

* 4 yıllık yasal çalışmadan sonra bulunduğu üye ülkede dilediği meslekte ve dilediği işveren nezdinde çalışma hakkına  sahiptir.

7. Madde

Bir üye ülke işgücü piyasasına girmiş bir Türk işçisinin  aile birleştirmesi  yoluyla yanına gelen aile fertleri  o üye ülkede en az 3 yıllık ikametten sonra, AB üyesi ülke vatandaşlarının öncelik hakkı saklı kalmak kaydıyla her türlü işe başvurma hakkına; en az 5 yıllık ikametten sonra  da diledikleri her türlü işe serbestçe girme hakkına sahiptirler.

Bir Türk işçisinin üye ülkede mesleki eğitim  gören çocukları, eğitimlerini tamamlamaları halinde, anne veya babadan birinin  en az 3 yıl yasal olarak çalışmış olması kaydıyla,  ülkedeki ikamet süresi dikkate alınmaksızın işgücü piyasasına girme  ve  her türlü açık işe talip olma hakkına sahiptirler.

8. Madde

Toplulukta yapılan  bir istihdam arzı, üye ülkelerin istihdam piyasalarından temin olunabilir   işgücü için yapılan çağrı sonunda karşılanamadığı takdirde üye ülkeler, kendi yasal ve idari düzenlemeleri çerçevesinde Topluluk üyesi bir ülkenin vatandaşı olmayan işçilere de çağrıda bulunmak için karar almaya yetlkilidirler. Ancak, üye ülkeler bunu yaparken Türk işçilerine öncelik vermeye gayret ederler.

Üye ülkelerin Çalışma Daireleri, bir istihdam açığını yasal  iş piyasasına   dahil   Topluluk  üyesi  ülkelerin   işgücü  ile  karşılayamadıkları   taktirde, mutat ikâmetleri o ülkede bulunan,  işsiz  olarak kayıtlı Türk işçilerine öncelik vermeye gayret ederler.

9. Madde

Bir üye ülkede yasal olarak çalışmış veya çalışmakta olan anne ve babasıyla birlikte oturan  Türk çocukları;  genel eğitim, çıraklık  eğitimi ve mesleki eğitim bakımından bu üye ülkenin çocuklarıyla eşit  işlem  görme hakkına ve  bu ülkede ulusal mevzuatla sözkonusu alanlarda sağlanan avantajlardan yararlanma hakkına sahiptirler.

10.  Madde

Üye ülkeler, yasal işgücü piyasasına girmiş olan Türk işçilerine, ücret ve diğer çalışma şartları bakımından vatandaşlığa dayalı ayrımcı işlem yapamazlar.

Okumaya devam et  Bir dava adamını kaybettik…

6. ve 7. madde  hükümleri  saklı  kalmak  kaydıyla 1. fıkrada belirtilen Türk işçileri ile bunların  aile fertleri, Çalışma Dairelerinin işe yerleştirme hizmetlerinden Topluluk üyesi ülkelerin işçileri ile eşit olarak yararlanırlar.

11. Madde

Türkiye’de  iş piyasasına dahil olan Topluluk  üyesi  ülkelerin   vatandaşları  ve  onlarla birlikte ikâmet  eden  aile   fertleri,  6., 7., 9.  ve 10.  maddelerde   belirtilen   şartları    yerine    getirmeleri kaydıyla bu maddelerde öngörülen hak ve avantajlardan yararlanırlar.

12. Madde

Topluluk üyesi ülkelerden biri  veya  Türkiye;  bir bölgede,  bir   işkolunda veya   meslekte yaşam standardını veya istihdam seviyesini ciddî  surette  tehlikeye  düşüren  iş   piyasası     bozukluklarına maruz  kalırsa  ya da  böyle  olacağına  dair  ciddî  bir  belirti  varsa  ilgili ülke 6. ve 7. madde  hükümlerini uygulamaktan sarfı nazar edebilir.

13. Madde

Topluluk   üyesi  ülkeler  ve  Türkiye,  ikametleri  ve  istihdamları  yasal  olan  işçilere  ve  aile  fertlerine  iş piyasasına girmeleriyle ilgili  yeni kısıtlamalar getiremezler.

14. Madde

Sosyal hükümler çerçevesinde kazanılan haklara, ancak kamu yararı, kamu güvenliği ve kamu sağlığı nedenleriyle kısıtlamalar getirilebilir.

AVRUPA TOPLULUKLARI  ADALET DİVANI (ATAD) KARARLARI  İLE

AÇIKLIĞA KAVUŞTURULAN HUSUSLAR VE KAZANILAN HAKLAR

80’li yılların ikinci yarısından bu yana Birlik üyesi ülkelerde bulunan Türk işçilerinin birçoğu, Türkiye – AB Ortaklık Hukuku’ ndan doğan haklarının ihlal edildiğini düşünerek ulusal mahkemelerde davalar açmışlardır.

Ulusal mahkemelerin bir kısmı, verecekleri kararlarla ilgili olarak ATAD’ın yorum kararlarına ihtiyaç duyduklarından davaları anılan yüksek mahkemeye intikal ettirmişlerdir. ATAD, bu davalarla ilgili olarak 1987 yılından günümüze kadar vatandaşlarımızın lehine son derece önemli kararlar almıştır. Söz konusu kararlar çerçevesinde açıklığa kavuşturulan hususları ve kazanılan hakları esas itibarıyla aşağıda belirtildiği şekilde özetlemek mümkündür:

I.    Birlik Hukuku Alanında

ATAD, Türkiye-AB Ortaklık Hukuku’nun Avrupa Birliği Hukuku’nun bir parçası olduğunu saptayarak Ortaklık Anlaşması, Katma Protokol ve Ortaklık Konseyi kararlarıyla ilgili yorum kararları almaya yetkili olduğunu belirlemiştir. Sözkonusu tespit, işçi statüsündeki vatandaşlarımıza Topluluk Hukuku kapsamında hak  aramaları yolunu açmış; bunun sonucu olarak da hak  yelpazesinin genişlemesini ve hukukî  konumlarının güçlenmesini sağlamıştır.

II.  Çalışma ve İkamet Hukuku  Alanında

1. Çalışma ve İkamet İzinleri

1.1. 1/80 sayılı  OKK’nın  6.maddesinin 1.fıkrası, 7.,  9., 10. ve 13. maddeleri ile    Katma Protokolun   41. maddesinin   1. fıkrası  üye  ülkelerde   doğrudan uygulanabilir niteliktedir. Bu maddelere dayanılarak işçi statüsündeki vatandaşlarımız  tarafından üye ülke mahkemelerinde dava açılabilir.

1.2. Çalışma izninin verilmesi, ikamet izninin de verilmesini gerektirmektedir. 1/80 sayılı OKK’nın 6. ve 7. maddelerinde öngörülen  çalışma  ve ikamet süresi koşullarını yerine getirmiş işçi statüsündeki  vatandaşlarımız, bu maddelere dayanarak çalışma izninin yanısıra ikamet  izni alma hakkına da sahiptirler.

1.3. Çalışma ve ikamet izinlerinin uzatılması hakkı, ülkeye ilk giriş veya çalışma izni verilmesindeki amaçlardan bağımsızdır. Çünkü, “çalışılan süre”  doğrudan uygulanır Birlik Hukuku niteliğinde  olan 6. madde ile korunan kazanılmış bir hak doğurmaktadır. Dolayısıyla başlangıçta evlilik veya eğitim gibi nedenlerle çalışma izni verilmiş olmasına karşın bilahare bu nedenler ortadan kalkmış olsa dahi 6. maddede öngörülen çalışma süresi koşulu yerine getirilmiş ise, bu madde hükmüne dayanılarak çalışma ve ikamet  izninin uzatılması hakkı  vardır.

1.4. Ulusal mevzuat uyarınca çalışma ve ikamet izni alınmasını gerektirmeyen bir işte çalışan bir Türk işçisinin bu üye ülkedeki çalışması, 1/80 sayılı OKK’nın 6. maddesi 1. fıkrası anlamında yasal çalışmadır. Bu yasal çalışmanın mevcudiyeti, zorunlu olarak ikamet  izni hakkını da içermektedir.

1.5. 1/80 sayılı OKK’nın 6. maddesi 1. fıkrası hükmü, bir Türk işçisinin ikâmet izninin uzatılmasını, bu işçinin  bir ve aynı işveren nezdinde aralıksız 1 yıl çalışmış olması koşuluna bağlı kılmaktadır.

1.6. Çalışma ve ikamet izni belirli bir işle sınırlı, belirli bir işveren nezdinde ve süreli olarak verilmiş olsa dahi aralıksız 1 yıldan fazla bir ve aynı işveren nezdinde yasal olarak çalışmış olan bir Türk işçisi, 1/80 sayılı OKK’nın 6. maddesinin 1. fıkrası anlamında bu üye ülkede düzenli iş piyasasına dahil ve yasal olarak çalışmış sayılmaktadır. Bu itibarla sözkonusu Türk işçinin ikamet iznini uzattırma hakkı da vardır.

1.7. Bir Türk işçisi, bir üye ülkede yasal olarak 4 yıl çalıştıktan sonra başka bir işe girmek için kendi isteği ile

işinden ayrılma   hakkına   sahiptir.   Böyle bir işçinin, Çalışma Dairesinde (Arbeitsmarktservice) kayıtlı ve iş  almaya hazır olması  koşuluyla o üye ülkede yeni bir iş  bulmak için uygun bir süre ikamet hakkı vardır.

1.8. 1/80 sayılı OKK’nın 6. maddesinin 1.fıkrası 3. bendine göre seçmiş olduğu   ücret veya maaş ilişkisindeki   bir işe  girme hakkını henüz  kazanamamış bir  Türk  işçisi (gemi adamı),  iş piyasasından geçici  bir  süre uzak  kalmasını haklı kılan, 6.  maddenin 2. fıkrasında  belirtilen  türden  meşru  bir nedene  ( yıllık izin, analık, iş  kazası, kısa süreli hastalık  halleri nedeniyle  işten uzak kalma)  istinat edememesi   halinde üye   ülkede yasal ve aralıksız çalışma süresini tamamlamak zorundadır. ( ATAD, Sedef Kararı’nda gemiciliğe özgü işe ara vermelerin,  1/ 80 sayılı  OKK’nın   6. maddesinin 2.  fıkrası anlamında bir “işe ara verme” olduğunu saptayarak   özellikle “mesleğe / işe özgü ara vermeler”  in  de anılan madde hükmü  kapsamında yer aldığına hükmetmiştir.)

Okumaya devam et  ‘Aghet’ Protesto Mektuplarınız için Bilgi

1.9 ATAD  C-14/09 sayılı Genç Kararı’nda,  iş ilişkisinin bir bütün olarak değerlendirilmesinde sadece çalışma süresi ve iş ücretinin tutarı gibi faktörlerin değil, aynı zamanda ücretli izin hakkı, geçici iş göremezlik halinde ücret ödenmesine devam edilmesi, toplu iş sözleşmesinin  bireysel iş sözleşmesine uygulanması, iş ilişkisinin aynı işveren nezdinde devam ettiği  süre  gibi faktörlerin de  dikkate alınması gerektiğini ve bu faktörlerin gerçek ve fiili bir çalışmanın mevcudiyetine işaret ettiğini; bunları dikkate alarak menşe davada gerçek ve fiili bir  çalışmanın söz konusu olup olmadığı hususunun  karara bağlanması için gerekli  incelemeleri yapma görevinin  ilgili ulusal mahkemeye ait olduğunu  hükme bağlamıştır.

2. Aile Fertlerinin İş Piyasasına Girmesi

2.1. Bir   Türk işçisinin eşi,  1/80 sayılı OKK’nın 7.maddesi 1. fıkrasının öngördüğü iş piyasasına girme hakkından yararlanabilmek için eşi ile en  az  3 yıl  birarada  kesintisiz  ikamet  etmek  zorundadır.    Ancak,   elde olmayan nedenlerle  Türkiye’de eşinden ayrı olarak geçirmek zorunda kaldığı 6 ayı geçmeyen ikamet süresi hak kaybına yol açmamaktadır.

2.2. Bir üye ülkenin yasal iş piyasasına dahil bir Türk işçisinin eşi olarak aile birleşimi çerçevesinde bu üye   ülkeye  gelmesine  izin  verilen eş, 1/ 80  sayılı  OKK’nın 7. maddesinin 1. fıkrasında öngörülen 3 yıllık bekleme  süresini  doldurmadan  eşinden  ayrılmış  olsa  dahi ayrıldığı eşi ile yeniden  evleninceye  kadar onunla aralıksız  birlikte  yaşamış olması kaydıyla 7. maddenin 1.fıkrasında öngörülen şartları yerine getirmiş sayılmaktadır.

2.3. ATAD, C-337/70 sayılı Altun Kararı’nda 1/80 sayılı Kararının 7. maddesinin 1. fıkrasının 1. bent hükmünün, bir üye ülkede  iki buçuk yıl çalışan ve sonrasındaki altı ay boyunca işsiz kalan bir Türk işçisinin üç yıl boyunca kendisi ile birlikte ikamet eden çocuğunun iş piyasasına girme hakkından yararlanabileceği şeklinde yorumlanması gerektiğini hüküm altına almıştır.

3. Sınırdışı Edilmeye Karşı Koruma

3.1. ATAD, C-340/97 sayılı  Nazlı Kararı’nda bir  üye  ülkede, 1/ 80 sayılı  OKK   hükümlerine     göre  çalışma ve   ikamet hakkına sahip olan bir Türk  işçisinin  bu hakları, 1/80 sayılı   OKK’nın   14. maddesinin   1. fıkrası  hükmüne göre  ancak  kamu düzeni, kamu     güvenliği   ve   kamu sağlığı   gerekçeleriyle   sınırlandırılabileceğini,   dolayısıyla    bu hakları haiz bir Türk vatandaşının ikamet izninin sona erdirilmesi ve hakkında  “sınırdışı kararı”   verilmesi   konusunda üye ülkelerin idari mercilerinin, kendi ülkelerinin  yabancılar mevzuatı   hükümlerini   değil,  1/ 80  sayılı   OKK’nın   14. maddesi  hükmünü   uygulamak  durumunda olduklarını; bir Türk işçisinin, “diğer   yabancılar üzerinde caydırıcı etki sağlamak” amacıyla  yaşadığı üye ülkeden sınırdışı edilemeyeceğini hüküm altına almıştır.

3.2. Bir Türk işçisi, 1/80 sayılı OKK’nın 7. maddesinin 2.  fıkrasına  göre     kazandığı   her    türlü    işe    girme    hakkından    doğan  ikamet  hakkını,  sadece 1/ 80 sayılı OKK’ nın 14.    maddesinin 1.  fıkrasında  belirtilen  hallerde    ( kamu  düzeni, kamu  güvenliği ve kamu sağlığı  nedenlerine    bağlı kısıtlamalar)  veya  bulunduğu  üye    ülkeyi   haklı nedenler olmaksızın önemsiz sayılamayacak bir süre   terk etmiş olması halinde kaybetmektedir.

3.3. ATAD, C-373/03 sayılı Aydınlı Kararı’nda 1/80 sayılı OKK’nın  7. maddesinin   1. fıkrasına   göre bulunduğu    üye ülkede her  türlü işe girme hakkı   kazanmış  olan bir  Türk vatandaşının,  bu hakkı  ne,  bir veya birden   fazla   tutukluluk hali ve bunu takiben uzun  süreli bir tedavi sonucu iş piyasasından uzun bir süre uzak kalmış   olması nedeniyle,  ne de   sınırdışı kararı  verilen tarihte  reşit  olması  ve  ikamet  hakkının neşet  ettiği Türk  işçisinin yanında ikamet  etmemesi ve ondan bağımsız  bir   yaşam sürdürmesi nedeniyle  kaybetmeyeceğini hüküm altına alımıştır.

4. Oturma İzni Harçları

ATAD, C-242/06 sayılı  T. Şahin Kararı’nda 1/80  sayılı OKK’nın 13 maddesinin, bu Kararın ilgili üye ülke için yürürlüğe girdiği tarihten itibaren   oturma izninin verilmesini veya iznin geçerlilik süresinin uzatılmasını harç ödenmesine tabi kılan ulusal mevzuat  çerçevesinde bir düzeleme getirilmesine, Türk vatandaşları için öngörülen harç tutarının Birlik vatandaşlarına kıyasla  orantısız olması halinde engel teşkil edeceğine hükmetmiştir.

III. Yerleşme ve İş Kurma Hakkı Alanında

  1. 1. ATAD, C-317/01 sayılı Abatay ve C-369-/01 sayılı Şahin Kararı’nda

1.1.Katma   Protokol’ün  yerleşme ve iş kurma hakkı ile ilgili yasal ve idarî düzenlemelerde “ kötüleşme yapılamayacağı  ( yeni kısıtlamalar getirilemeyeceği)  hükmünü  içeren 41. maddesi 1. fıkrasının, üye ülkelerde doğrudan uygulanabilir nitelikte olduğunu ve  Türk vatandaşlarının,  bulundukları  üye  ülkenin  idarî  ve  yargı mercileri  nezdinde  bu  hükme  dayanarak dava açabileceklerini,

Okumaya devam et  Vatandaş Gazeteci Olun

1.2. Katma Protokol’ün 41. maddesi 1. fıkrasının,

*  hizmetin bir üye ülkede verilmesi kaydıyla Türkiye’ den kara yoluyla mal nakliyelerinde de uygulanması gerektiğini,

*  sadece,  merkezi Türkiye’de olup bir üye ülkede hizmet veren  işletmeler için  değil, aynı zamanda

hizmetlerin serbest dolaşımına yeni bir kısıtlama getirilmesini önlemek  için bu işletmelerin

çalışanları için de  uygulanabileceğini,

1.3. bir üye ülkenin ulusal mevzuatında, merkezi Türkiye’de bulunan bir işletmenin, bu üye ülkede hizmet sunması için çalışma izni almakla yükümlü kılınmasını  öngören bir düzenleme yapılmasını, eğer  böyle bir çalışma izni alınması  Katma  Protokol’ün   yürürlüğe   girmesinden önce gerekli değil idiyse  yasakladığı

şeklinde yorumlanması gerektiğini

hüküm altına almıştır.

2. ATAD, C-228/06 sayılı Soysal / Savatlı Kararı’nda Katma Protokol’ün 41.  maddesi 1.  fıkrasının,    Protokolün yürürlüğe girdiği tarihten itibaren     merkezi Türkiye’de bulunan bir işletme için  hizmet  sunmak     amacıyla    bir    üye    ülkenin    hükümranlık    alanına      girmek    isteyen   Türk  vatandaşlarından   vize talep   edilmesini, Protokolün   yürürlüğe girdiği  tarihte    böyle    bir   vize     talep     edilmiyor    idiyse    yasakladığı şeklinde yorumlanması gerektiğine hükmetmiştir.

IV.  Eğitim Alanında

1. Bir Türk işçisinin, bulunduğu üye ülkede mesleki eğitimini ( üniversite öğrenimi dahil)  tamamlamış  çocuğunun, bu ülkede  herhangi bir işe başvurabilmesi için anne veya babasının  söz konusu ülkede 3 yıl çalışmış olması yeterlidir. Yani, çocuğun iş başvurusunu yaptığı  tarihte annenin veya babanın hâlâ bu üye ülkede  çalışması veya ikamet etmesi gerekli değildir.

2. Bir üye ülkeye aile birleşimi dışındaki bir nedenle, örneğin eğitim amacıyla gelmiş olan bir Türk işçisinin çocuğu, 7. maddenin 2. fıkrasında belirtilen koşulları yerine getirmiş olması halinde o ülkede dilediği her türlü işe başvurabilme ve bu maddeye dayanarak ikâmet iznini uzattırma hakkına sahiptir.

3.ATAD, C-188/00 sayılı Kurz Kararı’nda

3.1.bir üye ülkeye eğitim amacıyla gelmiş, mesleki eğitimiyle ilgili pratik çalışmasına bağlı eğitim amaçlı ikamet izni almış ve işveren nezdinde fiili ve ekonomik değeri olan bir iş yapmış ve bunun karşılığında uygun bir ücret almış olan bir Türk vatandaşının, düzenli iş piyasasına dahil  işçi olduğunu,

3.2.böyle bir Türk vatandaşının aynı işveren nezdinde aralıksız en az 4 yıl çalışmış olması halinde seçeceği her türlü işe girme hakkı bulunduğunu,

3.3. 1/80 sayılı  OKK’nın  bir  hükmünün  öngördüğü  koşulları  yerine  getirmiş  ve  bundan  doğan  hakları elde etmiş  bir Türk vatandaşının zorla sınırdışı edilmesi halinde Topluluk Hukuku’nun,  zorla sınırdışı  etme  işleminin  yarattığı  etkilerin  sınırlandırıldığı  süre  boyunca ikamet izni verilmesini yasaklayan bir ulusal düzenlemenin  uygulanmasını engellediğini

hüküm altına almıştır.

4. Bir üye ülkede 3 yıldan fazla usulüne uygun olarak çalışmış olan bir Türk işçisinin çocuğu, ailesi ile birlikte ülkesine döndükten sonra bir eğitime başlamak amacıyla ilgili üye ülkeye yalnız başına dönmüş olsa dahi bu üye ülkede mesleki eğitimini tamamladıktan sonra 1/80 sayılı OKK’nın 7. maddesi 2. fıkrası gereğince iş piyasasına girme hakkına ve buna uygun ikamet hakkına sahip olmaktadır.

V.   Sosyal Güvenlik Alanında

1.1. ATAD C-262/96 sayılı Sürül Kararı’nda,   Ortaklık Konseyi’nin, AB üyesi ülkelerin sosyal güvenlik

sistemlerinin üye ülkelerde bulunan Türk işçilerine ve aile fertlerine uygulanmasına ilişkin 19.9.1980 tarihli ve 3/80 sayılı Kararı’nın, vatandaşlığa  dayalı  ayrımcı  işlemi  yasaklayan  3. maddesi  1. fıkrası hükmünün,  üye ülkelerin hukuk düzenlerinde doğrudan uygulanabilir nitelikte olduğunu, dolayısıyla üye ülkelerde  sosyal sigorta dalları itibarıyla bir  veya birden  fazla  riske  karşı  zorunlu  veya  isteğe  bağlı  sigortalı  olarak  çalışan Türk işçileri ve   bunların   üye ülkelerde bulunan aile fertlerinin, vatandaşlığa dayalı ayrımcı bir uygulamayla karşılaştıklarında bu  ülkelerin idari ve yargı mercileri nezdinde hak talebinde bulunabileceklerini hüküm altına almıştır.

1.2. ATAD, C-373/02 sayılı Öztürk Kararı’nda, 3/80 sayılı OKK’nın 3. maddesi 1. fıkrasının,  işsizlik nedeniyle  erken yaşlılık aylığı haksahipliğinin sadece işçinin yaşlılık aylığı talep dilekçesi vermeden önce belirli bir süre esnasında münhasıran bu üye ülkenin işsizlik sigortasından  yardım almış olması koşuluna bağlı kılan  mevzuatının uygulanmasına  engel teşkil ettiğine hükmetmiştir.

Bu konuda daha fazla bilgi edinmek isteyenlerin her zaman Müşavirliğimize müracaat edebileceklerine ve söz konusu ATAD kararlarının Türçe ve Almanca karar özetlerini Büyükelçiliğimiz Web sayfasından temin edebileceklerine işaretle durum vatandaşlarımızın bilgilerine sunulur.

Viyana,   10 Ağustos   2010

T.C. VİYANA BÜYÜKELÇİLİĞİ

ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK MÜŞAVİRLİĞİ

Hietzinger  Hauptstr. 29

1130  Wien

Tel:    (043) 1 877 71 81

Faks:  (043) 1 877 71 79


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir