DEMOKRATİK ÖZERKLİK TALEBİ

DEMOKRATİK ÖZERKLİK TALEBİ - islamcilik demokrasi hayir

DEMOKRATİK ÖZERKLİK TALEBİ

Okuma- yazma seferberliği sırasında Millet Mekteplerini takiben,
Halkevleri; 1932’de 3.CHP Kurultay kararıyla, ulus devlet toplumu inşası için kuruldu.
Halkın, Kemalist Devrimler ışığında yetiştirilmesini ve kitleselliğini amaçlıyordu.
Dil-edebiyat, güzel sanatlar,tiyatro,kütüphanecilik,müzecilik,köycülük ve daha bir çok konuda,
Çok önemli gelişmeler sağladılar.
1951′ de kapatılmalarıyla uluslaşma hamlesinde ciddi bir açık daha oluştu.

*
Bugün kurumsal kimlik peşinde farklı ideoloji, görüş ve inançta, kısıtlı, içe kapalı siyasi oluşumlar,
Demokratikleşme perspektifinde ortak dil, siyasal nicelik ve niteliklerini geliştirmeye çalışıyorlar.
AKP Siyaset Akademileri ortak amaçlarda birlik sağlamak için 81 ilde faaliyettedir.
Siyasetine binlerce vatandaşın katılımıyla, dirliğini sağlıyor….
BDP Eşbaşkanı AbdullahÖcalan’da ( ! ) birlik ve dirlik için aynı yöntemi talimatlıyor.

*
Nitekim,19-20 Haziran’da BDP Belediye Başkanları ve İl Genel Meclis Başkanları,
Diyarbakır,Kayapınar Siyaset Akademisinde;
“Özgür Demokratik Yerel Yönetim Anlayışının Geliştirilmesi, AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı” konusunu görüştüler…

*
BDP’li belediyeler yönetimlerinde yeni bir model geliştirdikleri iddiasındadırlar.
Örgütlü toplum,demokratik katılım,ekolojik yaklaşım ve toplumcu ekonomi modeliyle,
Kürtlerin konfederal ulus,anayasa,siyaset ve vatan konseptinde,
Cumhuriyetin ulusalcı ve milliyetçi esası ve duruşuna karşı gelişiyorlar…
Toplantı sonuç bildirgesiyle yerel yönetimler üzerinden “demokratik özerklik” gayretini ilan ediyorlar!

*
Avrupa Konseyinin, ortak ideal ve ilkeler doğrultusunda daha ileri bir birlik sağlanması yönünde,
Türkiye, “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı”nı;
Kimi maddelerine çekince koyarak imzalamıştır.
Şart; yerel makamları her türlü demokratik rejimin temellerinden biri kabul ediyor.
Vatandaşların kamu işleri sevk ve idaresinde bulunmasını en temel demokratik hak sayıyor.
Özerk yerel yönetimlerin korunması ve güçlendirilmesi,
İdarede adem-i merkeziyetçiliğe dayanan bir Avrupa oluşması hedefleniyor.
Ya, ulusal devletlerin egemenlik haklarının korunması kaygısı?
AB kurucu unsuru Maastricht Anlaşmasına konulan “yerindenlik ilkesi” kaygının giderilmesini temin ediyor.
Ne ki yerindenlik ilkesi; ayrılma ya da bölünmeye karşı geliştirilen bir hukuktur, iyi ama;
Konfederal taleplere engel olmuyor…

*
Türkiye’nin haklı olarak bölücü ve ayrılıkçı Kürtçü terör olarak adlandırdığı hareket;
Dünya’da, bir halkın demokratik siyasi hakları mücadelesi ve gerektiğinde başvurduğu şiddeti olarak algılanıyor!
Kimlikleri,dilleri ve kültürleri baskılanmaktadır!
Medeniyet, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik vaadine rağmen yoksulluluğa ve suça yöneltiliyorlar…
Toplum olarak itildikleri noktadan sisteme direniyorlar ve gerektiğinde derinden gelen bir protesto duygusuyla şiddet gösteriyorlar!
Kürt isyancıları olarak algılanıyorlar…
Bunun anlaşılmasıyla birlikte Abdullah Öcalan; ayrı bağımsız devlet olmak siyasetini arka plana almıştır.
Şimdi konfederal ulus,anayasa, siyaset ve vatan siyasetini geliştiriyor.
Günümüzün karşılıklı bağımlılıklar dünyasında Kürtlere; uluslararası hukukun, angajmanların önünü açıyor.
Konfederal Türkiye düşünde, ilk adım yerel yönetimler vasıtasıyla demokratik özerkliğin ilanıdır.
Siyaset Akademisi toplantıları sonuç bildirgesi bu hususta geleceği gösteriyor,

*
Sonuç bildirgesinde; AB, Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nda Türkiye’nin çekince koyduğu maddelerin,
Demokratikleşme ve Kürt sorununun çözülmesini olanaksızlaştırdığı,
Dolayısıyla bu maddelerden çekincenin kaldırılması konusunda mücadele kararı açıklanıyor!
Mesela yerel yönetimlerin planlama ve karar süreçlerinde söz hakkı, iç örgütlenme özgürlüğü,
Mali kaynakların kendi politikaları çerçevesinde kullanımı, hakların savunulması için uluslararası işbirliği talep ediliyor.
Avrupa’da, Amerika’da siyasi ofislere,lobilere, birimlere trafiğin artacağı ve Türkiye’nin baskılanacağı anlaşılıyor…

*
Konfederalist Kürtçü çaba ve terörü; ulusalcı ve milliyetçi temelde Türkiye’yi kuşatıyor.
Ulusal ve milliyetçi kaygılar taşımıyan AKP iktidarının vereceği ödünlerle,
Türkiye’yi adım adım konfederal yapıya götüreceği pek açıktır.
Terörle mücadelenin de ilk adımı olarak;
Önünde engelleri ne ise mutlaka kaldırılması suretiyle,
Ulusal ve milliyetçi tema’da, bireyin demokratik hak ve ödevlerini çağdaşlaştıran bütün bir anayasa;
Çözüm olarak görülüyor.
Anayasal kararlılık ve bütünlük, birlik ve dirlik ile uluslararası hukuk ve angajmanların karşısında ve birlikte olmak gerekiyor…
Aksi halde Türkiye çözülüyor…


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir