DOĞU’YA GİDEN GEMİ – AV.A.ERDEM AKYÜZ

DOĞU’YA GİDEN GEMİ - gazze gaza

DOĞU’YA GİDEN GEMİ

Türkiye’yi anlatan sözlerden biri “Türkiye; doğu’ya giden gemide, batıya doğru yürüyen insanlardan oluşmaktadır.” Şeklindedir.
Gemi içindeki insanların büyük bir kısmı, batıya doğru yürüdükleri için mutlu oluyorlar ve batı uygarlığına doğru yol aldıklarını sanıyorlar ama içinde bulundukları gemi büyük bir hızla doğu’ya doğru gidiyor ve onları doğu muhafazakarlığına götürüyor. Onlar “koşar adım” batıya gittiklerini sanadursunlar, gemi onları “pupa yelken” doğu’ya götürmektedir.
Bu bakımdan “eksen kaymasından” söz etmek doğru değil, şimdilerde “eksen” yerine oturdu. Olsa olsa bir “çap kaymasından” çapsızlıktan söz edilebilir.
Foreign Policy’nin yazarı ve Dış İlişkiler Konseyi Üyesi James Traub “Birdenbire herkes Türkiye’de ne olduğunu merak etmeye başladı ama tam olarak ne olduğunu bilen de yok gibi” diyor.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu “Yakında Kudüs başkent olacak ve hep birlikte gidip Mescid-i Aksa’da namaz kılacağız.” Diyor.
Eski Dışişleri Bakanı ve şimdinin AB den sorumlu Devlet bakanı Ali Babacan ise; Sn.Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığına aday gösterildiği zaman “Devlete, millete, islam alemine hayırlı olsun” demişti.
Sn.James Traub, olaylara bu açıdan bakarsa, neler olduğunu anlayacaktır.
İsrail’in Gazze’ye giden gemiye uyguladığı müdahale sonucu, yapılan eylemler ve ısrarlı davranış, diğer ulusal sorunlarda gösterilmemektedir. Oysa Türkiye’nin gündeminde en ön sırada, daima ve daima; ulusal sorunlar, ulusal yararlar ve Türk Dünyası yer almalıdır.
Türkiye’de Türk Milletinin bağrından farklı milletler çıkarma, bunları “yabancılaştırma” ve “ötekileştirme” sonra da “çarpıştırma” çabalarının artarak yoğunlaştığını izliyoruz.
Bu oyun yalnızca Türkiye’de değil, bütün “Türk Dünyasında” sahnelenmektedir.
Daha önce yaşanan, Özbekistan Türkleri ile Ahıska Türkleri arasındaki Fergana çatışmasının temelinde bu yatmaktadır. Kırgızistan’da yapılan da bunun bir örneğidir. Kırgızistan’da yaşayan ve aralarına çatışma sokulan Kırgız Türkleri de, Özbek Türkleri de birer Türktürler. Sanki değişik birer ırk veya etnik kökenden gelmiş gibi birbirlerine düşürülmek istenmektedirler.
Türk uluslarını birbirinden ayırmak için çalışan, ayrı dil, ayrı kültür, ayrı etnik köken, ayrı alfabe yaratan küresel efendiler ve onların çalışanları Türkiye’de de aynı oyunu sahneye koymak istemektedirler.
İşte, Türkiye’de yaşanan olayların temelinde yatan da bu; ötekileştirme, yabancılaştırma ve çarpıştırma oyunudur. Olaylara bu açıdan bakıldığı zaman sorun çözülecektir.
Av.A.Erdem Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği
Genel Başkanı, [email protected]


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir