TARIHDEN BIR YAPRAK: Kunuri

Ankara radyosunda Feridun Fazıl Tülbençi isminde çok değerli bir program yapımcısı vardı. Tarihten bir yaprak adı ile o güne rastlayan tarihte iz bırakan konuları ele alır, ağır aksak sesi ile hikaye olarak bizlere aktarırdı. Bu programı çok severdim. Bazı yerlerde sevinir dikkat kesilir , kimi yerde ise hüzünlenirdim. Geçenlerde Baltacı Mehmet  Paşa nın meşhur Prut nehri  üzerinden geçerken aklıma 1711 seneleri gelmişti, Osmanlı birlikleri bu nehirin bir yerlerinde Rus birliklerini kuşatmış, Çar Deli Petro Moskova’ya yazı göndererek yardım dilemişti. - kore savasi

Ankara radyosunda Feridun Fazıl Tülbençi isminde çok değerli bir program yapımcısı vardı. Tarihten bir yaprak adı ile o güne rastlayan tarihte iz bırakan konuları ele alır, ağır aksak sesi ile hikaye olarak bizlere aktarırdı. Bu programı çok severdim. Bazı yerlerde sevinir dikkat kesilir , kimi yerde ise hüzünlenirdim. Geçenlerde Baltacı Mehmet  Paşa nın meşhur Prut nehri  üzerinden geçerken aklıma 1711 seneleri gelmişti, Osmanlı birlikleri bu nehirin bir yerlerinde Rus birliklerini kuşatmış, Çar Deli Petro Moskova’ya yazı göndererek yardım dilemişti.

Çariçe I. Katherina ise Osmanlı Devletinden bu kuşatmayı kaldırmasını arzu etmişti. Ordu içinde  Baltacı Mehmet Paşanın yağmaya müsaade etmemesi  , Yeniçerilerin arasında isyan belirtileri göstermelerine neden olmuştu. Osmanlıya Çariçenin yapıtığı ricayıda değerlendiren ve kabul eden Baltacı Mehmet Paşa, Yeniçeriye güvenmediğinden , muhasarıyı kaldırmış olduğunu söylerler. Burada tevatür olan başka konuları dile getirmek istemesemde başka hikayelerinde mevcut olduğu hakikattir. Prut’ta etrafı gözlemlerken bile Feridun Fazıl Tülbençi ‘nin davudi sesinin kulaklarımda çınladığını hissettim.

Bu gün, bu program radyoda yapılsa, belki unutmaya başladığımız bazı tarihsel konuları işler, onlardan bazı dersler çıkarırdık diye düşünmekteyim. Bundan 60 sene önce Tuğgeneral Tahsin Yazıcı komutasında 259 subay, 18 askeri memur,4 sivil memur, 395 astsubay ve 4414 er ve erbaş tan teşkil edilmiş 1 inci Türk Tugayı Iskenderundan hareketle bir ay içinde Pusan limanına gelmişti. Türkiye’den giden askeri götüren treni geçirmek için Ankara Kurtuluş’taki tren istasyonunda bütün bir gün bekledik ve onları el sallıyarak meçhule uğurladık. Birleşmiş Milletler Ordusunun sağ kanadı onlara teslim edilmişti.

Çin sınırına doğru Müttefik kuvvetlerle beraber  ilerleyen Türk birlikleri Tokchon’a doğru yola çıktı. Türk birliklerinin arkasına sızan Çin birliklerinin var olduğu  istihbaratı Amerikalı ve Guney Kore’lilere ulaşmasına bağlı olarak, Türk birliklerine bilgi vermeden, kendi birliklerini geri çekmeye başlamaları, Türk Birliğini kendi kaderi ile baş başa bırakmıştır.

Amerikan birlikleri, bu istihbarata bağlı olarak geri çerkildiler. Geri çekilme emri Türk Birliklerine ulaşmadığından dolayı etrafı sarılan 3 üncü Tabur süngü takarak bu çemberi kıramaya çalışıp, Chongchon nehri boyunca geri çekildiler. Bu çemberin yarılması Amerikan ve Kore kuvvetlerine geri kaçmak için  zaman kazandırmış, 9 uncu bölük bu savaşta imha olmuştur.

Nedenini hiç düşündünüzmü. Amerikan askerlerinin kurtulabilmesi için harcanan Mehmetcik, Kunuride destan yazmıştır. Bu haberleri her akşam radyodan dinlerken, kimi zaman gözlerim dolardı. Her akşam hayatını kaybeden askerlerimizin isim , soyadı,  birliği ve hangi köyden olduğu söylenirdi. Hani Mehmet Akifin söylediği gibi “ uğruna ne güneşler batıyor” her gün onlarca güneş bir hiç uğruna batmaktaydı.

Okumaya devam et  Heimtückegesetz – Kancıklık Yasası

Bu günlerde olan olaylarda her gün bir askerimizin cenaze namazı var.  Rütbeli Askerlerimiz bir o camiye, bir bu camiye koşmaktan yorulduğunu, kirli siyasetin oyununa kerhen boyun eymekte olduğunu görmekteyiz. Elli sene sonra yaşasa Feridun Fazıl Tülbentçi geçtiğimiz 30 seneyi nasıl hikayelendirir diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

Metin Atamer

Kunuri Savaşı hakkında ansiklopedik bilgi

Bu savaş, Amerikan ve bağlı Birleşmiş Milletler birliklerinin bozulması ve büyük çapta geri çekilmesiyle sonuçlanmış, tüm Kore Savaşı’ndaki en zorlu muharebelerden biri olmuştur. Amerikalılar Çinlilerin sayıca çok üstün olduklarını ve bir çok noktadan saldırdıklarını anlayınca geri çekilme kararı verirlerken, bir yandan da Türk Kuvvetlerine Çinlilerle sıcak temas emri vererek, geri çekilmek için zaman kazanmaya çalışmışlardır. Bu müthiş ezici saldırı sırasında direk ateş hattında kalan 5455 kişilik tugayımız onbinlerce kişilik Çin kuvvetlerine karşı kahramanca direnmiş, 27-28 Kasım geceyarısı askerlerinin %70’ini kaybetmek pahasına Amerikalıların az bir kayıpla geriye çekilmesine olanak yaratmıştır.

Savaş

26 Kasım günü Çin kuvvetleri Amerikan 1. ve 9. Kolordularına ve bunlara bağlı diğer birliklere karşı çok güçlü saldırılara başladılar. İlk olarak Çin birlikleri dağlardan aşağıya doğru Tokchon civarında bulunan Güney Kore’lilere saldırdılar. Güney Kore savunması ezici saldırı karşısında çok kısa bir sürede bozguna uğrayarak dağıldı.

Çinliler genellikle gece ilerliyorlardı. 18 gün boyunca günde yaklaşık 30 km. yol almışlardı. Gündüz saatlerinde sadece keşif birliklerinin dolaşmasına izin veriliyor, diğer Çin askerleri dağlık arazide saklanıyorlardı. Çinli komutanların gündüz yerini belli eden askeri vurma yetkisi bulunuyordu. Olumsuz hava ve arazi şartları da düşman Çin ve Kuzey Kore birliklerine avantaj sağlıyordu.

Türk Birliği Açısından Kunuri Savaşında Karşılaşılan Genel Durum

Bu sırada Türklere Amerikan birliklerinin sağ (Doğu) kanadını koruma görevi verildi. 1. Türk Taburunu Kunuri’nin 15 mil (24 km) Doğusundaki Wawon’a acilen sevketmek için Amerikan kamyonları tahsis edilmişti. Bu kamyonlar daha sonra geri dönerek 2. Taburumuzu nakledeceklerdi. Durumun aciliyeti karşısında askerlerimizin bir kısmı yaya olarak yola çıktılar. Türklere gelen emir karayolunu tutarak, Unsong’u emniyete almaktı, ancak tugayımızın karanlık basmadan Unsong’a varıp, orada mevzilenmesi için yeterli zaman yoktu. Üstelik, Chongsong’da bulunan düşman Amerikalıların tutmamızı istediği çizgiye çok yakın bir konumdaydı. Bu da tugayımızın daha mevzi almadan bir sürpriz saldırıyla karşılaşması riskini getiriyordu. Ayrıca bu bölgede çete taraması yapılmadığından halk arasına karışmış olabilecek gerillalar geri çekiliş yolunu kaparlarsa tugayımız sarılabilir ve yok olma tehlikesiyle karşılaşabilirdi. Bütün bunlara ek olarak, sağ kanadını savunma görevi aldığımız Amerikan kuvvetleri geri çekilmekteydi. Öte yandan birliklerimizin o anda bulundukları yerden savunma görevi yapması da arazi şartları yüzünden hemen hemen imkansızdı. Bizden istenen Kunuri­Tokchon yolunu tutmak için 12 mil (20 km) uzunluğunda bir cephe gerektiriyor ve bu da sayıca çok üstün olan Çinlilere karşı bizi tümüyle zayıf düşürebilecek bir durumdu. Arazinin topların etkili bir şekilde kullanımını engellemesi ve düşmanın araziyi çok iyi bilme avantajı da eklenince ortaya çıkan tablo Türk kuvvetleri için hiç de iç açıcı değildi. Güney-Doğuya geri çekilmekten başka yapacak bir şey yoktu. Ancak durum, geri çekiliş sırasında bile düşmanla karşı karşıya gelmeyi gerektirecek kadar karmaşıktı. Amerikan kuvvetleriyle temas kesilmişti. Türk Tugayı Tuğgeneral Tahsin Yazıcı’nın emrinde kendi başının çaresine bakmak durumundaydı. Kunuri’nin Kuzey-Doğusuna doğru ilerleyen askerlerimiz, Wawon’da mevzilenmeyi amaçlıyorlardı. Wawon’a vardıktan hemen sonra Tokchon’a doğru Tongjukkyo Nehri boyunca yokuş yukarı, yaya olarak ve tank desteği olmadan bir ilerleyiş başlamıştı.

Okumaya devam et  Deli Petro

Amerikalılar, uçakla yaptıkları keşifler sonucunda Çinlilerin Tokchon’a doğru ilerlediklerini ve oradan büyük bir saldırı yapacaklarını büyük bir ihtimalle tahmin etmişlerdi. Amerikalılardan istihbarat alınamayışı ve genel durumun bilinememesi sonucunda yapılan manevralar tugayımıza ait iki keşif birliğini, artçı birlik haline getirmişti. Bu arada iyice yaklaşan Çinliler tugayımızı yakın takibe almışlardı. Bir öncü keşif kolumuz Karil L’yong Geçidinde Çinlilerle ilk temas eden birliğimiz oldu. Keşif birliğimizden kurtulan olmadı.

Birliğimizin Geri Çekilişi

Bütün olumsuz koşullara rağmen Türk askeri düşmanın ilerleyişini durdurmayı başarmıştı. Türk mevzilerini ele geçirmek için ardı arkasına bir çok saldırı düzenleyen Çinliler her seferinde geri püskürtülmüş ve büyük kayıplar vermişlerdi. Cephe savaşıyla sonuç alamayacaklarını anlayan Çinliler bir toplu imha planı hazırlamışlar ve sessizce tugayımızın etrafını sarmaya başlamışlardı. Komutanlarımız bu planı zamanında farkederek bir an önce geri çekilme emri verdi, çünkü sayıca çok üstün olan Çinlilerin tüm yönlerden yapacakları bir saldırıyı durdurmak imkansızdı. Askerlerimiz o gece sıfırın altında bir hava sıcaklığında ve yorgun bir şekilde sayıca kendilerinin onlarca misli olan düşmanla başbaşa kalmıştı. Çinliler bütün gece ani gürültüler, davul, ıslık ve çığlık sesleri çıkararak askerimizin moralini çökertmeye ve dinlenmesine olanak vermemeye çalışıyordu.

Geri çekiliş sırasında birliklerimiz tekrar Wawon’a yaklaşırlarken ağır düşman ateşiyle karşılaştılar. Çinliler, askerlerimiz tam olarak mevzilenemeden saldırmışlardı. Çinliler tarafından sarılan öndeki 1. Taburumuz çetin bir süngü savaşına girmişti. Amerikalıların raporlarına göre o gün öğleden sonra taburdan geriye kalan iki bölüğümüz 400 yaralıyla hala savaşıyordu. Tugayımızın geri kalan kısmı bu durum karşısında buradan da geri çekilme emri aldı. 9. Bölük geri çekilen diğer birliklerimizi arkadan koruma görevini üstlenmişti. 3. Taburun 10. Bölüğü ise tugayımızın ileri hattını oluşturuyordu. Birliklerimiz sayıca çok üstün olan düşmanı oyalayarak, zaman kazanmaya ve tekrar toplanarak, mevzi tutmaya çalışıyorlardı. Savaşın en hararetli bu anında 9. bölük zor durumda olan 10. ve 11. bölüklere yardım görevini almıştı. 29 Kasım sabahına karşı Çinliler birliklerimizin direnişini kırmayı başardılar. 9. Bölüğümüz, 3. Tabur Komutanı Binbaşı Lütfü Bilgin de dahil olmak üzere tamamıyla şehit edildi.

Okumaya devam et  Fransa’da, 13 yasindaki Turk ogrenciye ‘soykirim’ cezasi

30 Kasım 1950 – Son Durum

Geri çekiliş sırasında Çinliler Türk Birliğine müthiş bir kuvvetle saldırmışlardı. 30 Kasım 1950 günü tugayımızın yarısından çoğu kaybedilmişti. Bu çetin mücadelede kahraman Türk askerleri saatlerce süren süngü savaşı sonrasında şehit düşerken, geride bulunan diğer Birleşmiş Milletler birlikleri silahlarını ve teçhizatını bırakarak da olsa kurtulabilmişti. Amerikan karargahı sonradan kendilerinde de yeterli bilgi olmadığı için Türklere bilgi veremediklerini açıklamışlardır.

Savaşın Ülkemiz için Sonuçları

Kasım 1950’deki Çin saldırısına karşı Birleşmiş Milletler kuvvetleri bozguna uğramış ve bu savaş tüm Kore Savaşının en zorlu anlarından bir olarak tarihe geçmiştir. Amerikalılar, hava koşulları, arazi ve Türklerle aralarındaki dil sorununun yol açtığı anlaşmazlıklar yüzünden Kunuri Savaşının bir bozguna dönüştüğünü, özellikle Türkler için çok kanlı ve trajik bir şekilde sonuçlandığını söylemişlerdir.

Sadece bir-iki gece süren Kunuri Savaşında Türk Tugayı 741 şehit, 2068 yaralı, 163 kayıp, 244 esir ve 298 diğer olmak üzere toplam 3514 kayıp vermiştir.

Amerikada yayınlanmış çeşitli kaynaklarda Kore’deki Türk Tugayından şöyle sözediliyor: “Savunmadan çok saldırı pozisyonlarında çok daha başarılıydılar ve asla geri çekilmek istemiyorlardı. Türkler en zor şartlarda bile kendilerini son derece cesur ve asil bir şekilde gösterdiler. Ağır kayıpları onların onur ve kararlılıklarının sembolüdür. Cesaretleri ve kahramanlıkları için bizim hiç bir şey söylememize gerek yoktur”.

A.B.D. Başkanı Clinton: “Aramızdaki derin güven bağı Kore Savaşında serpildi ve bu dostluk 40 yılı aşkın sürede NATO’da omuz omuza çalışmada güçlendi. A.B.D. her zaman Türkiye’nin güvenliği ve toprak bütünlüğü, demokrasinin güçlenmesi ve Türk halkının refahının yanındadır”. Ekim 1995.

Kore Savaşının ülkemiz için önemli sonuçları olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri Türklerin Kore Savaşında gösterdiği cesarete ve fedakarlığa karşılık, ülkemizin 1952’de NATO’ya kabul edilmesinde önemli rol oynamış ve çeşitli yardım paketleri çerçevesinde ülkemize önemli maddi yardımlarda bulunmuştur. Kore Savaşının ülkemiz açısından diğer bir önemli sonucu da Güney Kore ve Türk halkları arasındaki yakın dostluk ve güven ilişkisinin başlaması ve gelişmesidir. Türkiye ve Güney Kore halkları arasındaki kardeşlik 2002 Dünya Kupası sırasında bir kere daha tüm dünyaya karşı açıkça sergilenmiştir.

Kaynak


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir