SKANDAL… ŞERAFETTİN HALİS “CHP VE ATATÜRK CELLAT”

24 Nisan 2010 tarihinde İzmir Tüyap Kitap Fuarında 1 Nolu salonda akşam saat:19 00 da gerçekleştirilen " Dersim 37-38 katliamı ve politika" konulu konferansta BDP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis CHP’yi ve ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ü  CELLAT olmakla suçladı. Atatürkçü Alevilerin de Stockholm Sendromu (celladını seven mahkum) olduklarını söyleyen Şerafettin Halis CHP ve Mustafa Kemal Atatürk’ten önce Osmanlı İmparatorluğunda da Alevilerin katledildiğini iddia etti. - Serafettin Halis

24 Nisan 2010 tarihinde İzmir Tüyap Kitap Fuarında 1 Nolu salonda akşam saat:19 00 da gerçekleştirilen " Dersim 37-38 katliamı ve politika" konulu konferansta BDP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis CHP’yi ve ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ü  CELLAT olmakla suçladı. Atatürkçü Alevilerin de Stockholm Sendromu (celladını seven mahkum) olduklarını söyleyen Şerafettin Halis CHP ve Mustafa Kemal Atatürk’ten önce Osmanlı İmparatorluğunda da Alevilerin katledildiğini iddia etti. - Serafettin Halis24 Nisan 2010 tarihinde İzmir Tüyap Kitap Fuarında 1 Nolu salonda akşam saat:19 00 da gerçekleştirilen ” Dersim 37-38 katliamı ve politika” konulu konferansta BDP Tunceli Milletvekili Şerafettin Halis CHP’yi ve ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ü  CELLAT olmakla suçladı. Atatürkçü Alevilerin de Stockholm Sendromu (celladını seven mahkum) olduklarını söyleyen Şerafettin Halis CHP ve Mustafa Kemal Atatürk’ten önce Osmanlı İmparatorluğunda da Alevilerin katledildiğini iddia etti.

İşte O Panelde tesadüfen bulunan ve sonuna kadar konuşmayı takip ederek gizli bir kamera ile görüntülemeyi başaran arkadaşımızın çektiği o görüntüleri ve yaptığı konuşmayı şimdi sizlerle paylaşıyor Türkiye Cumhuriyeti’nin yürekli savcılarını göreve davet ediyoruz… 

ÖNCE KIYIM VE KATLİAMLA SUÇLADI…

1921 Anayasası Kürtleri yurttaş olarak tanımlar ama Türk değildir. Uluslar arası güç dengeleri ile iç dengeleri kendi lehine çeviren Mustafa Kemal 1924 anayasasın da Türk’lük kavramını oturtur. Bundan sonradır ki kürtlerde kalkışmalar başlar bundan sonradır ki Şeyh Sait hareketi başlar. Hareket ayaklanma zincirleri devam eder en son Dersimden öncede ağırzilan hareketi bastırılır bir KATLİAMLA. Ağırzilan hareketinden başka artık yaprak kımıldamaz olmuştur Kürtlerin yaşadığı coğrafyada ama Dersim bir çıban olarak hala duruyordur. Dersimin üzerine mutlaka gitmek gerekiyor. 1927 ıslahat dahilinde 1935 yılında herkesin bildiği gibi Tunceli kanunu çıkarılıyor 1937 4 Mayısında Tunceli fermanı olarak kabul edilen bakanlar kurulu kararı çıkarılıyor ve sonrası malum, KIYIM ve KATLİAM.

ALEVİLER STOCKHOLM SENDOROMUNA YAKALANMIŞ…

Şimdi, bunları herkes biliyor ama dersim insanının yaşadığı sıkıntılar ve çelişkiler ciddi bir sancı yaratıyor bu günkü sosyal psikoloji açısından. Ve bunu hep duyarız Dersimlileri KIYANLAR, KATLEDENLER neden bu kadar çok sevilir bir insan bu kadar celladına hayran olabilir mi? Yani insanların celladına hayran olduklarını duyduk bunu. STOCKHOLM SENDROMUolarak adlandırır dünya literatüründe. Stocholm’ da bilirsiniz bankayı basan saldırgan ile rehine alınan banka memuresi arasında memurenin bir sempatisi bir aşkı başlar. Bu dünya literatüründe stocholm sendromu olarak geçer. Şimdi de dersimliler içinde görüntüde böyle bir durum vardır.
CHP ve MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü CELLATLIKLA SUÇLADI…

Ama bir STOCKHOLM SENDROMU varsa gerçekten Dersim’ lilerin kendi celladına bir hayranlığı varsa daha doğrusu bunu daha somut ifade edersek Dersim’ lilerin Dersim’i katleden CHP  ve Mustafa Kemal’ e karşı bir hayranlığı varsa bunu irdelemek ve bunun tarihi arka planına biraz gitmek gerektiğine inanıyorum.

SIRA OSMANLIYA GELDİ…
Osmanlıdan dersimin ne kadar çok çektiğini bütün tarihler yazar. Kuyucu Murat Paşaların Yavuzların katliamını tarih yazar öyle ki yavuz 70.000 kızılbaşın kellesini atfeder Allaha ve dersim üzerine gelir ola ki kıyımda 70.000 sayısını doldurmamış olabiliriz diyerek atfi yerine gelsin diye mezar taşlarını kırdırtır. Şimdi böyle bir kıyımdan geçen izole edilmiş olduğu coğrafyada alabildiğine korku psikozu içinde yaşayan bir toplumun genç cumhuriyeti kurtuluş umudu görmesi kadar doğal bir şey olamaz.

ATATÜRK DERGAHTAN İCAZET ALMIŞ…
Çünkü Mustafa  Kemal yine dengeler üzerinde oynuyor ve icazeti Hacı Bektaş Dergahından alarak yola çıkıyor. Tabi böyle olunca da kısa sürede aleviler arasında yayılan bu durum genç cumhuriyeti Aleviler için bir umut kaynağı haline getirmiştir. Ama ne yazık ki bu umut boşa çıkmış 1946 lara kadar sesini çıkaramayan Dersimliler 1946 da yeni partinin kuruluşuyla çok partili sisteme geçilmesiyle beraber yönünü Demokrat Parti’ye döndürmüş ama orada da çok fazla kalmazlar çünkü demokrat parti kendi hedef kitlesini sağ cemaat ve tarikatlerden seçer. Literatürünü, dilini siyasetini böyle geliştirir, böyle olunca da Aleviler yeni baştan tarikatlerden cemaatlerden İslami gericilikten duyduğu korku yüzündendir ki yine chpye döner.

CHP TEK PARTİLİ DÖNEMDE İNSAN YERİNE KOYMAMIŞ…

Ama chp tek partili dönemde insan yerine koymadığı Alevileri bu defa çok partili dönemde insan yerine koymaya başlar buda şu nasıl kendi arka bahçem olarak kullanırım bu konuda yayınlanmış 1949 yılında yayınlanmış ilk raporu vardır. Dönemin CHP müfettişi ve Kahramanmaraş milletvekili Hasan Raşit Tankut diye bir milletvekili “Aleviler elden kaçırılmamalı ama Alevilerin ne kadar tehlikeli olduğu unutulmamalı” demiştir. Yine böyle olmakla beraber CHP Alevileri sadece arka bahçe olma arka bahçe gibi görme huyundan anlayışından vazgeçmez çünkü Alevilere hak verme gibi bir niyeti yoktur.
ALEVİLERİN KURDUĞU BBP KENDİNİ DEMİREL’E SATMIŞ…
Geliyoruz daha sonraki süreçlere 1968 sol sosyalist gençlik hareketi ile beraber kısmi doğan rahatlamalar üzerine ALEVİLERİN bir partisi kurulur BBP. Ancak BBP çıkarmış olduğu milletvekillerinin Demirel’ e doğru kaymış olmasıyla Demirel’ in bunları satın almasıyla beraber Alevilerin kendilerine olan öz güveni de biter. Böylece Aleviler bugüne kadar ciddi kendilerine sarmalayan bir sığınak bir yer bulamadığından bugün çok ciddi şekilde bir dağılma yaşıyorlar.
SIRA GELDİ SOL SOSYALİSTLERE…
Denilebilir ki sol sosyalist hareketler sarmalamadı mı? Sol Marksist bakışın bir afyondur algısıyla  hareket edilerek Aleviliğin bir mezhep olarak algılandı. Dolayısıyla mezhep olarak dinin parçası bir kolu olarak Afyondur diye değerlendirildi. Oysa ki bu sol sosyalist yapılanmaların tüm iyi niyetine rağmen yanlış bir değerlendirme yanlış bir algılamasıydı. Sadece Aleviliğin Mezhep üzerinde değerlendirilmesi Aleviliği tanımlamaya yetmeyen bir algılamaydı. O yüzdendir ki Sol Sosyalist yapılanmalarda Aleviliği sarmalama yada Aleviliğin toplumsal sorunlarını görme noktasında zayıf kaldılar, geri kaldılar.
ALEVİLERİN BİR UCU SOL SOSYALİSTLERDE BİR UCU MHP’DE
Daha sonra bir uyanış başladı ama Alevilerde bu sefer feodal toplumdan gelen o birlikteliğini artık kentleşmeyle beraber dağıtmışlardı. Denilebilir ki bir ucu Sosyalistlerdeydi diğer ucu  MHP’ye gidebilecek kadar dağılmışlardı.

BİRGÜN DERSİM MİLLETVEKİLİ OLARAK ÇIKACAK MIŞ…

Dersim’de Dersim’li halka yada Dersim’li aydınlara sesleniyorum. Dersim adını geri alma gününde vermiş olduğum teklifi bütün Dersim’ liler tarafından sahiplenilmesi halinde iddia ediyorum bugün biz Tunceli değil oranın resmi adının da Dersim olduğunu görmüş olacaktık. Çünkü ikili çalışmalarım var bana söylenen şu Bu Dersim de ne kadar isteniyor. Bu Dersim’de vali tarafından, Cumhurbaşkanına %98 Dersim’li bu adı istiyor denilmesine rağmen ama Cumhurbaşkanı tarafından parlamentoya intikal etmiş bir durum yok. Ama bilmenizi istiyorum ilk adımını attık deyim yerindeyse tabular kırıldı bu noktada ama hala Dersim adı verilmedi ama hala Dersim adı verilmedi ama alacağımıza inanıyorum. Birgün karşınıza Tunceli Milletvekili Değil Dersim Milletvekili olarak çıkacağıma inanıyorum…
http://www.gazeteusak.com/Siyaset/564-SKANDAL…-SERAFETTIN-HALIS-“CHP-ve-ATATURK-CELLAT”.html

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir