Site icon Turkish Forum

FETULLAHIN YAZARINDAN – FETULLAHIN DERNEGINE (ATAF) OVGULER

Salon hınca hınç dolu. Ben diyeyim 500, siz deyin 700 davetli var. Aralarında 7 ABD senatörü, 53 Temsilciler Meclisi üyesi ve en az 200 Kongre üyesi asistanı da bulunuyor. Onlara Türkiye'den özel olarak teşrif etmiş sekiz TBMM üyesi eşlik ediyor. Amerikalı senatörler ve milletvekilleri tek tek kürsüye çıkıp organizatörleri tebrik ediyorlar, Türkiye'yi ve Türk halkını övüyorlar, Türk-Amerikan dostluğunun öneminden bahsediyorlar. Türk milletvekilleri de aynı nezaketle karşılık veriyor. Kısacası, tarihî bir gece yaşanıyor. - fethullahgulen

ALİ H. ASLAN

a.aslan@zaman.com.tr

Türk lobisinin yükselişi

Washington’daki prestijli Willard-Intercontinental otelinin balo salonuna inen merdivenlerin başında bir bayan geleneksel Anadolu kıyafetleriyle Türk lokumu ikram ediyor.

Salon hınca hınç dolu. Ben diyeyim 500, siz deyin 700 davetli var. Aralarında 7 ABD senatörü, 53 Temsilciler Meclisi üyesi ve en az 200 Kongre üyesi asistanı da bulunuyor. Onlara Türkiye’den özel olarak teşrif etmiş sekiz TBMM üyesi eşlik ediyor. Amerikalı senatörler ve milletvekilleri tek tek kürsüye çıkıp organizatörleri tebrik ediyorlar, Türkiye’yi ve Türk halkını övüyorlar, Türk-Amerikan dostluğunun öneminden bahsediyorlar. Türk milletvekilleri de aynı nezaketle karşılık veriyor. Kısacası, tarihî bir gece yaşanıyor.

Amerikan Kongresi’nde çalışan bir Amerikalı dostum yanıma yanaşıyor. Sohbet ettiği Türk milletvekillerinden birinin Amerikan Kongresi’nden bu denli yüksek katılımın ne manaya geldiğini idrakte zorlandığını söylüyor. Amerikan sistemini pek tanımadığı anlaşılan bu sayın milletvekilimiz, ‘Türk-Amerikan ilişkileri çok iyi. Dolayısıyla bu kadar senatör ve milletvekili gelmiş olması normal değil mi?’ demiş dostuma. Oysa Amerikan Kongresi’nden toplam 60 kanun yapıcıyı ve yüzlerce asistanını bir yerde toplayabilmek her babayiğidin harcı değildir. Her şeyden evvel, Türkler, bunu ilk kez başarıyor. Haddizatında, bu çapta bir katılımı kotarabilecek etnik lobiler pek nadirdir. Onlardan biri Yahudi lobisidir. Geceye katılan Yahudi lobisi temsilcileri bile şaşırmış, soruyordu: ‘Siz Türkler bu işi nasıl başardınız?’ Şakayla karışık, ‘Yoksa bizi mi taklit ediyorsunuz?!’ diye ekleyenler de oluyordu…

Peki kim bu Türkler? Nereden çıktılar? Bu işi nasıl başardılar? Anadolu’nun bağrından çıkıp özellikle son 10-15 yılda Amerika’ya gelmiş, ülkenin hemen her yanına çil çil kurumlar serpmiş, yapıcı faaliyetleriyle mahalli yetkililerin ve halkın gönlünü kazanmış Türkler bunlar. Amerikan sisteminde eyalet bazında iyi örgütlenenlerin ve tabanı (grassroots) aktif olanların federal yapılarda da nüfuzu artar. Eyaletlerde ekilen, başkentte biçiliyor. Doğru stratejinin samimi gayretlerle mezci, böyle güzel tablolara vesile oluyor. Olmaya devam edeceğinden de eminim. Bu muazzam sivil sinerjinin Türk-Amerikan ilişkilerini daha geniş toplumsal tabanlara yayarak ABD Başkanı Barack Obama’nın ortaya attığı ‘model ortaklık’ tabirinin gerçek manasını bulmasına, yani halklar arası ortaklığa evrilmesine katkıda bulunacağını düşünüyorum.

Yapılan iş büyük; icra edenler ise bir o kadar mütevazı. Hakk’ın rızasına ve halkın saadetine odaklanmış bu gönüllüler ordusu, karınca gibi ses çıkarmadan işine dört elle sarılır. Ve ortaya çıkan ürünle parmak ısırtırlar. Barışçı faaliyetleriyle artık Türkiye’den neşet etmiş en muteber dünya markalarından biri haline gelen o çevreyi siz iyi tanıyorsunuz. Ancak ben yine de Amerika’daki bu büyük projeye imza atanların resmi sıfatlarını da arz edeyim. Yüzölçümü Türkiye’nin yaklaşık 12 katı olan ABD coğrafyasının dört bir yanında kurulan 180 dolayında dernek kendi bölgelerinde birer federasyon oluşturmuştu. Ve altı federasyon yakın zamanda bir araya gelerek Türki-Amerikan Federasyonları Asamblesi’ni kurdu. Çarşamba gecesi işte bu çatı organizasyonunun Washington’da kuruluşunu kutlamak için bir araya gelinmişti. Birlikten nasıl kuvvet doğduğunu gözümüzle gördük.

Birlik demişken, bir noktaya işaret etmeden geçemeyeceğim. Amerika’daki Türk toplumunun birlik ve beraberliği önemli. O nedenle sahneye çıkan yeni aktörler, eski aktörlere saygıda kusur etmemeli. Eski aktörlerinse yenileri kıskanmasına ya da kendini tehdit altında hissetmesine gerek yok. Sonuçta Amerika büyük bir hizmet pazarı ve tüm Türklere kapılar açık. Türkleri ve Türkiye’yi temsil, kimsenin tekelinde de değil. Hizmette tatlı tatlı yarışıp, ortak semereden nasiplenmek ve gurur duymak lazım.

Bu bağlamda, Türk-Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA), Türk-Amerikan Dernekleri Federasyonu (TADF), Amerika Türk Koalisyonu (TCA) ve adını burada zikredemediğim diğer tüm nitelikli Amerikan Türk örgütlerinden de takdir ve teşviki esirgememek şart. Hizmet grupları arasındaki ideolojik çeşitlilik -birbirlerine çelme takmadıkları sürece- zenginliktir. Çünkü her grubun kendine göre hitap ettiği bir kitle, farklı tarzları ve daha uzman olduğu alanlar var. Aynı alanlarda çalışanların dahi illa tek bir çatı altında girmesi şart değil. Mümkünse birbirlerinin tecrübelerinden istifade ederek çalışsınlar, yeter. Bu noktada, gerek Washington Büyükelçiliği aracılığıyla Türkiye Cumhuriyeti devleti, gerek Amerikan yetkili makamları, Türklerin muteber sivil toplum örgütlerine eşit yakınlıkta durarak önlerini açmalıdır.

Yeni kurulan Türki-Amerikan Federasyonları Asamblesi’nin ve ona bağlı federasyonların ‘Türk’ (Turkish) kelimesinden ziyade ‘Türki’ (Turkic) kelimesini ön plana çıkarması, Doğu Türkistan’dan Balkanlar’a tüm Türklerin Amerika’da sesinin daha gür çıkmasına zemin hazırlama gayesi taşıyor. Bu kuşatıcı sivil yaklaşıma Türkiye kökenli Türklerin önderlik etmesi hem Ankara’nın hem Washington’un stratejik vizyonuyla da örtüşüyor. Başta Türki-Amerikan Federasyonları Asamblesi olmak üzere, Amerika’daki Türklerin artan sivil enerjisi kendi aralarında ve bazı hasım gruplarla kavgadan ziyade mümkün mertebe pozitif angajmana ve yeni açılımlara yönlendirilmeli. Hayalim, Amerika’daki Türklerin en çok karşı karşıya geldiği Ermeni, Rum gibi Osmanlı kökenli gruplarla bir gün tamamen barışıp ortak faaliyetler düzenlemesi. Bir ‘Osmanlı lobisi’ kurabilsek ne harika olurdu!..

17 Mayıs 2010, Pazartesi


|
Yazarın Diğer Yazıları
17.05.2010 – Türk lobisinin yükselişi
10.05.2010 – Amerika’da hayal sınırını zorlayan Türkler
03.05.2010 – Amerika’da Türklerin ateşine odun taşımak
26.04.2010 – Obama neden ‘soykırım’ demedi?
19.04.2010 – Türkiye ile de olmuyor, Türkiye’siz de
12.04.2010 – Şu hafta kazasız belasız geçse…
29.03.2010 – [Washington] Obama’dan İsrail’e ‘one minute’
22.03.2010 – Küpe zarar vermeden
15.03.2010 – Türk-Amerikan inatlaşması
08.03.2010 – [Washington] 2172 No’lu salonda yaşananla
Exit mobile version