Türkleri soykırımla suçlamak saçmalıktır!

Ermeniler’in bölgeden sürümü pratik bir zorunluluktan doğmuştur. Bölge halkı hayati tehlike altındaydı. - Turkey map

Türkleri soykırımla suçlamak saçmalıktır!

19 Mart 2010, 02:01
Bhaber’in özgün haberi / Frankfurt’tan seslenen dost ses: Prof. McCarthy
“Siz Türkler, çok kibar, hassas insanlarsınız. Bu konuda haklı olduğunuzu biliyor, saldırılar karşısında sessiz duruyorsunuz…”
„Türkleri soykırımla suçlamak bir saçmalıktır! Türkler’e yapılan bu suçlama gerçek dışıdır!
Osmanlı Hükümeti, Aileleri öldürülen ve bu yüzden öc duygusuyla Ermeniler’e saldıran Türkleri yargılayıp astırdı bile.
Soruyorum, Ermenistan ya da Rusya’da Türkleri öldürdüğü için mahkemeye sevk edilen biri hiç oldu mu?“

DÜNYACA ünlü Amerikalı Tarih Profesörü Justin McCarthy’yi hepiniz duymuşsunuzdur. Sözde Ermeni Soykırımı tezlerinde Ermenileri yalan söyledikleri için şiddetle kınamış, hep Türkler’in yanında olmuştur. Türkler’in haklılığını, Türkler’e iftira atıldığını, Türkler’in kendilerini doğru dürüst anlatamadıkları için böyle iftiraya uğradıklarını, Ermeniler’in tarihi gerçekleri çarpıttıklarını, tarihin yanlış anlatıldığını, Ermeniler’in tehditlerine, baskılarına aldırmadan her konferansında bıkmadan yorulmadan anlatmıştır…
Bizi yönetenler haklı olduğumuz, küresel bir saldırıyla karşı karşıya olduğumuz  bu konuda dut yemiş bülbül gibi susarlarken, bu denilen „makul değil“ gibi yumuşakça laflarla ortalığı idare etmeye çalışırlarken  eloğlu( McCarrthy) bizi savunmayı, doğrudan yana olmayı kendine vazife bilmiştir…
Prof. Justin McCarthy, hafta başında,( 15 Mart 2010) Almanya Türk Toplumu’nun (TGD) davetlisi olarak  Frankfurt’a geldi. Konferansı Almanya Türk Toplumu (TGD) ve Rhein-Main Türk Toplumu ortaklaşa düzenlediler…
Toplantı kentin en büyük otellerinden birinin konferans salonunda yapıldı. Beş yüzü aşkın Türk ve Alman dinleyici kendilerine ayrılan salonu hıncahınç doldurdu.
Konferansı Profesör Mccarthy kendi diliyle yaptı. İngilizce bilmeyenler için anında konuşmalar Almanca’ya çevrilerek kulaklıklarla izlenme olanağı da sağlandı.
Prof. McCarthy konuya hakim bir bilim insanı olarak bir yazılı metne bakmadan konuşmanın doğal akışı içinde konuyu ele aldı…Konuşmasının bitiminde de izleyicilerden gelen soruları yanıtladı…
Konuşmasında biz Türkler’le ilgili bir tesbit de yaptı. Dedi ki:
„Siz Türkler, çok kibar, hassas insanlarsınız. Bu konuda haklı olduğunuzu biliyor, bu yüzden ortalığı ayağa kaldırmıyor, saldırılar karşısında sessiz duruyorsunuz…Ama böyle olmayacağı anlaşıldı artık. Başka türlü olmaya çalışın. Kendinizi anlatın. Olanları anlatın. İftiraları kabul ediyormuş gibi sessiz durmayın!..“
Konferansta konuşmayı not tutarak, İngilizce orjinal haliyle dinledim. Konuşmanın önemli yerlerini sizlerle paylaşmak isterim.
Profesör McCarthy anlatıyor:
Osmanlılar’ın soykırım işlediğine dair tez ortaya atanlar, bu tezlerini desteklemek için şunları öne sürüyorlar:
1) Türkler doğuya (Orta Asya’ya) gitmek için Ermeniler’in yaşadığı bölgelerden geçmek zorundaydı. Geçerken soykırım uyguladılar.
Verilecek cevap: Doğuya giden yollar Suriye-İran üzerinden geçmekteydi. Ermenilerin yaşadığı bölgeler dağlık bölge olduğundan bu varsayım gerçek dışıdır.
2) Türkler Ermeniler’i Balkan savaşı yüzünden göç etmek zorunda kalan Balkan Türkleri için yer açılsın diye soykırıma uğrattılar.
Verilecek cevap: Balkan ülkelerinden Türklerin göç ettiği doğrudur. Ama pek azı Doğu Anadolu bölgesi’ne yerleşmiştir. Dolayısıyla bu suçlama da saçmalıktan başka bir şey değildir.
3) Müslüman Türkler Ermeniler’i farklı dinleri için kestiler.
Verilecek cevap: 900 sene barışık bir şekilde yaşayan farklı iki dinden olan Ermeni ve Türk topluluğu neden birden birbirine düşman olsun? Hele hele 1915 hükümeti en az dindar sayılan hükümetlerden biri olduğu halde! Gerçek bir müslüman, öldürmenin cehenemlik bir günah olduğu da bilir.

Ermeniler’in bölgeden sürümü pratik bir zorunluluktan doğmuştur. Bölge halkı hayati tehlike altındaydı.

İki  Ermeni partisinin o günkü programlarını bir hatırlayalım:
Hınçak  (Hunchak)manifestosu der ki: “Düzene isyan edin!”
Taşnak Parti (Dashnak) programı der ki: “Ayaklanın!”

Devlete karşı ihanetin belgesi değil mi bu?

Rus ordusu Ermenileri gizli ajan olarak görevlendirdi. Ermeni çeteleri halkı isyan ettirmek ve halkı kışkırtmak üzere organize ettirildi.

Dönemin (İngiliz ve Osmanlı) istihbarat servisleri, Kıbrıs’tan kaçak olarak silah ve mühimnat kaçakçılığı yapıldığını rapor eder Van’daki Ermeni kiliselerinin bodrumlarında silah ve cephanelik bulunmuştur. Ancak büyük kısmı başarılı bir şekilde gizlenebilmiştir. Bu silahlar sonra Osmanlı ordusuna karşı kullanılacaktır…

Ermenilere verilen görevler:
– Kara ulaşımını sekteye uğratmak (Doğu Cephesi için silah ve asker aktarmaları sadece iki ana yoldan yürüdüğü için bu yolların büyük önemi vardı.)
– İletişimi engellemek (telegraf tellerini keserek, Osmanlı Ordusu’nun Erzurum ve İstanbul komuta merkezleriyle bağlantılarını bozmak.) Kesilen hatların yerine geçirilen atlı postacılar yardımıyla iletişim yürütülmeye çalışıldı. Telgrafları korumak için 30 bin Osmanlı askeri görevlendirildi. Bu askerlerin cephedeki yerleri, Ruslara karşı savaşılırken  eksik kalacaktı…

-Ermenilerin askerlikten kaçmaları sağlandı.

Bu günkü para birimiyle Rusların Ermenilere (Taşnak partisine) 15 milyon dolar yardım ettiği biliniyor.

Ermeniler bazı stratejik görevleri üstlendiler ve yerine getirdiler.
Bunlardan üç tane örnek vermek gerekirse, bu görevler şunlardı:
Sivas Karahisar’da yerli halkın sadece yüzde onunu(% 10) oluşturan Ermeniler isyan çıkarttılar. İginçtir ki, tam o bölgeden ordunun destek sağladığı doğu yolu geçiyordu… Yüzde onluk bir azınlığın isyan etmesi ilk bakışta anlamsızdır. Fakat bu isyanın kazanmak amaçlı olmadığı aşikârdır. Tek emelleri Osmanlı Ordusu’nu meşgul edip, Rusların Osmanlı’yı yenmesini sağlamaktı. Bunu da başardılar sonunda.
Adana’da İngilizler’e ortaklık teklif eden Ermeni çeteleri (15 bin kişi) silah istediler. İngilizler Ermeniler’e güvenmeyerek işbirliğine yanaşmadılar. Tren hatlarının eksik olduğu yerlerde Osmanlı ordusu kara ulaşımına geçmek zorundaydı.
Van’da Osmanlı Ordusu pasaj geçişlerini (vadi geçitlerini) müdaafa etmek zorundaydı. Saray-Kotur ve Başkale-Dil geçişleri büyük önem taşıyordu.
Ermeni çeteleri Osmanlı müdafaa hattını arkadan kuşatarak savunmayı zayıflattılar. Geçtikleri köylerde kadın, bebek, yaşlı demeden insanları kesip öldürdüler. Osmanlı ordusu bölge halkını korumak için destek birimlerini cepheden geri yollayarak (Malazgirt / Van) çetelerle başetmek için görevlendirmek zorunda kaldı.

Kürt ağaları ikna olup Azeriler ile beraber Ruslara karşı birleşip Osmanlı ordusuna katılmışlardır.

30 Nisan 1915 itibariyle Azerbeycan üzerinden Ruslara beklenmedik bir darbe yaşatan Osmanlı Ordusu Dilman’da az bir farkla mağlup olmuştur. Ordu 10 Temmuz 1915’te Malazgirt’e kadar geri çekilmek zorunda kalmıştır. Dilman yenilgisi büyük önem taşımaktaydı. Savaşın seyri değişti böylece… 30 bin Ermeni çetesi mensubu  haydutun telegraf tellerini tahrip etmesini önlemek için  görevlendirilen 6 bin asker o meydan savaşında cephede olabilseydi, Türkler bu savaşta  mutlak galip gelecekti.
Savaş sonunda Van nüfusunun üçte ikisi savaşta hayatını kaybetti.

Kaç Ermeni öldü tehcirde?


440 bin Ermeni Anadolu’dan güneye göçe zorlandı. Yüzde 80’i hayatta kaldı. Yüzde 20’si genelde hastalıktan, açlıktan öldü.
350 bin Ermeni kuzey doğuya Ruslar’ın bölgesine göç etti. Ruslar Ermeniler’i acımasızca açlığa terk edip ölümlerine sebep oldu.
Unutulan bir ilginç bilgi:
900 bin Müslüman da Doğu Anadolu’dan aynı zamanda göçe zorlandı.
Osmanlı hükümeti göcü güvenli kılmak için orduyu görevlendirdi. Aileleri öldürülen ve bu yüzden öc duygusuyla Ermeniler’e saldıran Türkleri yargılayıp astırdı bile.

Soruyorum, Ermenistan ya da Rusya’da Türkleri öldürdüğü için mahkemeye sevk edilen biri hiç oldu mu?

Soykırım ‘jenozid’ nedir?
Birleşmiş Milletler’in soykırım tanımı bir insanı ya da topluluk üyelerini o topluluğa ait oldukları için onlara zarar vermeyi kapsamakta. Bu durumda bir insana belli bir ırka mensup olduğu için yumruk atan biri bile soykırım suçu işlemiş  oluyor.
Almanlar’ın Yahudiler’e uygulamış oldukları sistematik yok etme plânı Osmanlı döneminde olmamıştır. İstanbul ve diğer batı bölgelerinde Ermenilere niye hiç dokunulmamıştır? Çünkü onlar devletlerine ihanet etmemişlerdir.

Her iki tarafin da öldürmeleri olmuştur. Osmanlı vatandaşı olan Ermeniler Ruslar’la işbirliğine girmişlerdir ve dolayısıyla savaşa dahil olmuşlardır. Başka bölgelere göç ettirilmeleri devlet güvenliği açısından zorunlu olmuştur.
Türkler haklı oldukları bu davada seslerini yükseltmelidir. Susmayla bir yere gelinmiyor bu dünyada.

Ermeniler 80 senedir propaganda yapmaktadırlar. Amerikan Dışişleri  komitesindeki kararın az oy farkla geçmesi bile bir mucize. Bu oylama 20 sene önce olsaydı  tüm komite üyeleri Türkiye aleyhine karar verirdi.

Amerikan halkı Türkler’e halen önyargılı bakmakta. Hıristiyan misyonlerlerin Türkleri hayvanlara benzettiği kitaplar hala hafızalarda yerini korumaktadır sanki…

Haber: Eren Tiryaki,
Frankfurt bhaber.net  Muhabiri
Not: Bu haber muhabirimiz tarafından gazetemiz için özel olarak hazırlanmıştır.
Haber fotoğrafı da orjinal olup bu konferans sırasında gazetemiz için Hamide Küçükler tarafından özel olarak çekilmiştir.
Bu haber 1750 defa okunmuştur.
Okumaya devam et  Sarkisyan: Soykırım siyasetinden vazgeçmeyiz

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir