DÜĞÜNÜN KAMBERSİZİ

UFKUN ÖTESİNİ GÖREBİLMEK (5) DÜĞÜNÜN KAMBERSİZİ - 7593

UFKUN ÖTESİNİ GÖREBİLMEK (5) DÜĞÜNÜN KAMBERSİZİ

Hüseyin MÜMTAZ

 

            Nasıl kambersiz düğün olmazsa hem bulunduğumuz, hem de başka coğrafyalarda Amerika’sız plân-proje-organizasyon yapılamayacağı gerçeğinden hareketle bu dizinin de Amerikasız olamayacağını fark etmiştiniz umarım..

            “Manifest Destiny”i herhalde daha önceki yazılarımızdan duymuş-okumuşsunuzdur.  

            Haberiniz yoksa vah size, ve bir zahmet araştırıverin lütfen..

            Ancak ondan sonra; huzura kabul edilebilmek için aylar öncesinden randevu taleb edilen Beyaz Saray’a, devlet ve hükümet başkanlarının yanısıra “kabile reisi-peşmerge lideri” Barzani’nin neden davet edilip Obama ile görüşebildiğini, eş zamanlı olarak da peşmergelerin neden “paralı asker” olarak yeni “vitrin”imiz Yemen’de boy gösterdiklerini anlayabilirsiniz..

            Tabii bunu, Obama ile Oval Ofis’te görüşmek pek de önemli değilmiş gibi algılamak da mümkün..  

            Aslında Barzani “dönemin” yükselen yıldızı.. Obama’dan sonra Avusturya’ya gidiyor, Viyana’da, Avusturya Cumhurbaşkanı ile birlikte “şeref locasında” Kürtçe konser izliyor.

            Yanlarında Dengir MM Fırat ve Gülşen Orhan, Sırrı Sakık, Ahmet Türk, Aysel Tuğluk da bulunuyor. “Siyasilerin” konser öncesindeki resepsiyon sırasında ve arada “Irak’taki gelişmeler ile Türkiye’deki açılım hakkında” görüş alışverişinde bulundukları öğreniliyor.. (www.cnnturk.com 31.01.2010 16:20:07)

            “Siyasiler” bu alışverişte; eminim Obama’nın “Irak’taki gelişmeler ile Türkiye’deki açılım hakkında”ki düşüncelerini de Barzani’nin ağzından ve birinci elden öğrenme olanağı bulmuşlardır.

            Şu Yemen meselesi doğrusu midemi bulandırıyor.. Hele Holbrooke ve Rasmussen’in son söylediklerinden sonra..

            “ABD’nin Afganistan ve Pakistan Özel Temsilcisi” Richard Holbrooke, Washington’da Yabancı Basın Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında bir soru üzerine, Türkiye’nin, bölgede çok önemli bir unsur olduğunu ifade ederek, bölgede meşru güvenlik ve stratejik çıkarları bulunan ülkeler arasına Türkiye’yi de rahatlıkla dahil edebileceğini belirtiyor.  Holbrooke, “Türkiye, tabii ki NATO’nun bir üyesi, ISAF’ın da kilit bir üyesi ve Afganistan’daki İl İmar Timleri’nin bir tanesi de Türklere ait. Türkler tarım gibi alanlarda çok değerli çalışmalar yaptılar, savaşın sona ermesinden sonraki ilk soğuk hava deposunu inşa ettiler. Bu çok önemli, çünkü soğuk hava deposu olmadan her şey çürür. Türkiye ile işbirliğimizi derinleştirmeye büyük saygımız var ve buna en büyük önemi veriyoruz” diyor.. Türk hükümetine ve halkına bölgeye olan destekleri için teşekkür eden Holbrooke, “Afganistan içindeki operasyonlar açısından, ISAF bünyesinde Türkiye’nin rolünden daha önemli bir role sahip başka ülke düşünemiyorum”  ifadesini kullanıyor.

            Meğer “soğuk hava depoları”, operasyonlar açısından ne kadar önemli bir role sahipmiş?

            Benzer bir övgü de Rasmussen’den geliyor.

NATO Savunma Bakanları zirvesi için İstanbul’da bulunan NATO Genel Sekreteri de; “Türkiye’nin sunduğu katkılara ilişkin derin takdir duygularımı ifade etmek isterim. Türkiye Afganistan’da askeri açıdan hayati rol oynuyor. Aynı zamanda önemli siyasi rol de üstlenebilir. Müttefiklerimizi eğitim çabalarımıza daha fazla destek sunmaları yönünde teşvik etmek isterim” diyor.

Peki şu habere ne diyorsunuz?

Stratfor’un siyasi analistlerinden Marko Papic; “Türkiye, Rusya ve İran gibi bölgesel güçlerin hiç istemedikleri halde bir Karabağ çatışmasının ortasına sürüklenme tehlikesiyle karşı karşıya bulunduklarını” söyledikten sonra “Olaylar kontroldan çıkabilir. Türkiye, Rusya veya İran kontrolden çıkmasını istediği için değil, Azeri-Ermeni çatışmasının 1914’te Bosna’da çıkan yerel bir savaşın bir dünya savaşına dönüşmesine benzer bir etki yapma ihtimalinden dolayı bu böyle” yorumunu yapıyor. Türkiye, Rusya ve İran’ın kendi ellerinde olmayan bir nedenle kendilerini bir çatışmanın ortasında bulabileceğini iddia eden Stratfor uzmanı, “Bu bölgesel güçlerin kendi aralarındaki ilişkilerin gelişimi de Azerbaycan ile Ermenistan’a bağlı olarak değişecek” diyerek şöyle devam ediyor: “Rusya’nın çıkarları başından beri, bu çözümü zor soruna Türkiye’yi de dahil etmek. Türkiye bu yüzden bölgede zaman ve enerji kaybediyor. Rusya ise rahat hissediyor. Ermenistan’ la Azerbaycan’ın Türkiye’ye doğru yönelmesinin kendisi konumunu etkilemeyeceğini düşünüyor. Bu arada Türkiye ile Ermenistan arasındaki görüşmelerden rahatsız olan Azerbaycan ise yavaş yavaş Rusya’ya doğru sürükleniyor.”

            “Bazıları”, ABD’nin en etkili stratejik araştırma kuruluşlarından olan Stratfor için “gölge CIA” nitelemesini kullanıyorlar. (www.milliyet.com.tr 11.01 – 2.2.2010)

            Siz de benim gibi bize cümbür cemaat ve külliyetli miktarda gaz verdiklerini düşünmüyor musunuz?

                       

“57’İNCİ ALAY HERYERDE..

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAY’IN NEFERİYİZ.”


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir