Kâzım Karabekir’in Günlükler’i yayınlandı

Bizler ya şehitlik ya da gazilik duygusuyla Hakk'a bel bağlayalım. Tâ ki dinimiz kurtulsun, namusumuz masum kalsın. Nâm-ı millet yükselsin. Vatan ebedi şan ve şeref bulsun.
,

Erju Ackman [[email protected]]

TURKISH FORUM DANISMA KURULU UYESI

Kâzım Karabekir’in Günlükler’i yayinlandi. 1906 gibi hayli erken bir tarihte başlıyor ve öldüğü güne kadar sürüyor. Sadece on iki yılın kaydının tutulmamış olduğu görülüyor. 1908, 1912, 1915, 1928-1930, 1933-1937 ve 1946 yıllarına ait günlükler bulunmuyor. Yazilmadi ya da alindi geri verilmedi ya da bir sekilde yok edildi.Bilinmiyor.

Okuyucu, Karabekir’in zamanında el konulan evrakının akıbetini şu satırlarda bulabilir:

28 Kasım 1939: “Genelkurmay’a gittim. Benden alınmış olan evrakın evimde tetkikini Mareşal’den rica ettim. Müsaade ettiler.”
30 Kasım 1940: “Rauf Bey ziyaretime geldi. (…) Nutku okuyucunca yazdıklarımı çok haklı bulmanız icab eder; çünkü, o hakikate uygun olmayarak, bizi senin dediğin vaziyetten daha aşağı göstermiştir.

26 Mart 1945: “Maarif Vekili [Hasan Ali Yücel] ve İnkılap Ensitüsü Başkanı Enver Ziya Karal’a tarih fakültesinde [DTCF] istiklâl inkılabımız hakkında bir konferansımı verdim. Hakikatleri yeni öğreniyorlar!”

1926’da İzmir’de Atatürk’e karşı suikast planının ortaya çıkarılmasından sonra, ülkenin önde gelen muhalifleriyle birlikte İstiklal Mahkemesi’nde yargılandı, beraat etti.
1927’de milletvekilliği sona erince 12 yıl boyunca anılarını kaleme aldı. 26 Ocak 1939’da yeniden milletvekili oldu. 1946’da seçildiği TBMM başkanlığı görevindeyken öldü.

11 Ocak 1908: “Mektepte nöbetçi idim. Enver’den gelen mektubu ateşte ısıttım, limon suları sarı okundu. Teşkilâta germî verdim. Enver’e cevap yazdım.”
12 Ocak 1908: “Harbiye’de teşkilâtın kuvvetli olduğunu ve altı koldan teşkilâta başladığımızı Enver’e limon suyuyla ve kod usûlüyle yazmıştım.”
13 Nisan 1909: “İstanbul’da irticâ olmuş… İkinci Ordu mürteciler elinde, buraya güvenmeyin demiş… Bana söyledi; derhâl tashih ettirdim.”
14 Kasım 1914: “Fâtih’te cihat fetvâsı ilân edildi. (…) Cihat ilânıyla âlem-i İslâm kalkacak mı? Dedim: Osmanlı İslâmları bile kalkmaz; çünkü duymaz ve anlamaz.”
18 Kasım 1914: “Telefonla sultan hanım Enver’e geç kaldın diyordu. Cemâl Talât’a lâtife edip gülüştüler.”
28 Kasım 1918: “Müteessirim. Karârım, tek dağ başı mezar oluncaya kadar uğraşmalı dedim. İtilâf donanması bostan korkuluğu gibi…”
29 Kasım 1918: “Akşam İsmet geldi. Çiftçi olalım diyor. Tek bile kalsam uğraşacağım dedim.”
1 Aralık 1918: “Milletin istiklâlinin mahvolduğunu ve bunu şarkttan kurtarabileceğini takdir etmediniz mi dedim. Gözleri yaşardı. Seni getirmekle vatana ihânet ettim dedi. Vatanın istihlâsı ümidiniz var idiyse, kabineden istifâ etmemekliğiniz icâb ederdi. Kalmadı ise, beni derhâl şarka iâdeye çalışınız dedim.”
6 Aralık 1918: “Selâmlığa dâvet olundum. (…) Sûlh takarrür etmeden genç kumandanları işbaşından almayınız. Benim şarktan alınmaklığım büyük hatâ oldu, beni hemen iâde buyurunuz.”
1 Ocak 1919: “Mustafa Kemâl Paşa, Harbiye Nezâreti’ne geçmek sûretiyle teşekkül edecek kabinede iş göreceğine kâni… Husûsî yâver-i pâdişahi… Her cuma selâmlığında temasta… (…) İsmet, askerlikten çıkalım, köylü olalım diyor. Ben, mesele silâhla hâllolacak. Tek bile kalsam yılmayacağım. Anadolu’da bir millî hükûmet kurmalı… Şarka gidersem bunu yaparım.”
21 Mayıs 1919: “Mustafa Kemâl’den ilk şifre: Neden Samsun’a çıkmış, neden Samsun’da vakit geçiriyor; memuriyeti kabûl ettim diyor, neden daha evvel etmedi? Bu memuriyet nedir? Pâdişah ve Ferit Paşa’nın birer nefer gibi hizmet edeceğiz diye gazetelerde beyannâmeleri vardı. Kemâl Paşa’yıa mukâvemet için mi gönderdiler? Fahri yâver-i pâdişâhi dediğine nazaran pâdişah tarafından vazifedar mı idi?”
22 Haziran 1919: “Amasya’dan 23’te yazılan üç maddelik şifreyi aldım. Üçüncü maddesi garip; Bolşevik olmaya karar veriyorlar. Bereket benim 17 Haziran’daki ikâzım bir emniyet sübabı olmuş… (Gâzi, nutkunda bunlardan hiç bahsetmiyor).”
27 Ekim 1922: “Kemâlist tâbirinin devâmının sakatlığını Fevzi Paşa’nın yanında Kemâl Paşa’ya bir daha söyledim.”
14 Ocak 1923: “Muhaliflerden Ali Şükrü Ankara’ya makine getirmiş… Tan gazetesini çıkaracakmış… Gâzi yanımda Cevat Abbas’a dedi: Muhalifler matbaa yapıyor da, siz hâlâ uyuyorsunuz. Yakmalı, yıkmalı… Dedim: Paşam, bu tarzda mukâbele doğru mudur?”
7 Ağustos 1923: “Mecliste Halk Fırkası içtimaı. Gâzi Paşa, nutkunda Sivas Kongresi esastır dedi ve Erzurum Kongresi’ni Balıkesir Kongresi ile bir tuttu! Muhaliflerin daha Sivas Kongresi’nde Amarika mandası taraftarı olduklarını söyledi!”
6 Ocak 1924: “İsmet’e mektup yazdım. (…) Bir şeyden haberimiz yok. Enver’in zamânı gibi oluyor dedim.”
13 Nisan 1924: “Dâvet üzerine akşam Gâzi Paşa’ya… (…) Beni saatlerce çalışma odasında bekletti. (…) Birkaç kere yâveri Sâlih gelip, paşa biraz meşgûl, canınız sıkılarsa, resimli kitapları seyrediniz dedi. (…) Sâlih’e son gelişinde ne ile meşgûl olduğunu sordum. Rum terzi Altınmakas’ın müşir elbisesinin nasıl olmasını görüyor dedi!”
16 Haziran 1924: “Birçok ümerâmız açıktadır. (…) Erkân-ı Harbiye’ye tekiden teklif ettim ki, bunları Kürdistan’da kazâ kaymakamlıklarında kullansınlar.”
20 Haziran 1926: “Hâkimiyet-i Milliye’de Fâlih Rıfkı, nâmussuzca yine fırkaya taarruzla… (…) Nâmussuz herif, Kürt meselesinden, fırka teşekkülünden aylarca evvel hükûmet haberdar iken, isyan mıntıkasındaki vâlilere bile haber vermediği sâbit iken, bunu nas ıl hâlâ fırkaya atfediyorsun? (…) Suikast, fırkaya karşı olduğu anlaşılıyor.”
13 Temmuz 1926: “Beraat karârımız verildi. Halk müthiş alkışladı.”
5 Aralık 1927: “Bugün tekâütlüğümün tasdik-i âliye iktirân ettiğini 26 Kânunuevvel’de merkez kumandanlığından imzâ için gelen zarfsız kâğıttan anlaşıldı. Hamdolsun ve hayr olsun!”

Okumaya devam et  2. Abdülhamit Kıbrıs’ı İngiltere’ye verdi

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir