Protokoller ve Turkish Forum

Arkadaslarım. - pulat tacar
, , , , , , , , , ,

LOGO

KAYA

Arkadaslarım.

Turkish Forumyönetiminin Türk Ermeni protokolleri konusunda analizi ve görüsü

Sayın E. Buyukelci Pulat Tacar bey tarafından Aşağıdaki satırlarda son derece sade ve acık bir üslup ile size sunulmuştur.

Bizim bugünkü görüşümüz, Turkiye nin bu sorunu tek başına çözmeye gücü yoktur. Ermenistan ise Karabag’dan vazgeçmemek için her turlu Politik oyunu deneyecektir.

Turkiye ve Ermenistan’ı imza atmaya zorlayan ABD Ve Rusya ise bütün kozları ellerinde tutmaktadır. Bu Ağabeylerimiz ile Her üç devlet (Turkiye-Azerbaycan-Ermenistan) arasında, ağabeylerimizin isteklerine dayalı oyun devam edecektir.

Oyunu dikkatli oynamaz isek, Oyunu dikkatli oynayabilecekleri doğru olarak seçmez isek, zayıf bir anımızda oyunu kaybetmememiz için hiç bir sebep göremiyorum. “Su Uyur Düşman Uyumaz” atasözü’nü yasadığımız müddetçe unutmamalıyız.

Su an için Turkiye yi içerden kemiren onu ya bir Iran yapmak isteyen ya da toprak bütünlüğünü bölmek isteyen güçler hazır olarak beklemektedir. Turkiye ye “Osmanlının devamı Olacaksın Diyen” ve hatta ona Musul ve Kerkuk ü verip kendisi için yönetmesini isteyen bir Dis güç de mevcuttur.

İhtiraslarını, maddi çıkarlarını  Turkiye nin üzerinde tutan Türkiyeli politikacılar ise her zaman olacaktır. Bu politikacıların aramızda olacağını Ulu Önderimiz bize maziden yolladığı. Asırlarca ileri gören  mesajları ile Nutukları ile acık olarak belirtmiştir. Bu konuda daha fazla yazmaya lüzum yoktur.

Arkadaşlarım. Şayet ulusumuzun liderliğini yapacak kişi veya kişiler, Ulu önderimize yakin bir şekilde Turkiye yi ve Turkiye nin gücünü bilmiyorlar veya anlayamıyorlarsa, Kuvvetli bir Dis politika kuramıyorlarsa ve Uniter devlet yapısını sağlam bir şekilde sağlayamıyorlarsa. Protokoller sıfıra sıfır ve elde var sıfır olarak mevcudiyetini devam ettirecektir.

Bu protokolleri onaylamanın veya onaylamamanın buğun için bir mana ve ehemmiyeti cok buyuk degildir. Bekleyelim, görelim ve bize düseni yapmaya devam edelim. Unutmayalım ki Turkiye yi Turkiye yapan Sivil Toplum Kuruluşları ve bu vatana kanlarını, canlarını adamış olan Şehit ve Gazi aileleridir. Hepimiz bunların bir parçasıyız, SON SOZ BIZLERIN, Bu vatan için karşılık beklemeden çalışan, didinen ve ölmeyi göze alanların

Hürmetlerimle

Dr. Kayaalp Buyukataman, Başkan

Turkish Forum – World Turkish Coalition


Pulat TACAR, Retired AmbassadorUNESCO, Vice President of Turkish National Comission

From: Pulat Tacar [[email protected]]
Sent: Friday, October 16, 2009 11:17 AM
To: [email protected]
Subject: [TFAB:6219] Protokoller

Degerli TF katilanlari

Soykitimi savlari ve  Ermeni Turk iliskilerinin hukuksal ve psikolojik yonleri  konusunda  bir kac makale yayimlamis oldugum halde,  Zürih’te imzalanan Protokoller konusundaki gorus degis tokusuna  neden katkida bulunmadigimi   mesaj  yollayarak ve telefon ederek soranlar   ve   suskunluguma farkli anlamlar yukleyenler  oldu. Oysa, bu konuda soylenebilecek her sey soylendigi icin.  naciz goruslerim  bilineni  tekrar etmekten ibaret olacagi kaygisi  agir basmaktaydi.. Ben de  ayni seyleri sakiz gibi cignemekten bikmistim.  Hatta  Erkaniharblerin  pek mebzul oldugu  bir ortamda, “Fussvoelker’e” (ayak takimi diye de  terceme edilebilir) dahil olmayi  bir ayricalik saymis ta olabilirim.

Goruslerimi ozetlemem gerekirse, ( soykirim iddialarina  sonra donecegim)  kimi Ermenilerin  Dogu Anadolu topraklarinin bir bolumunu  Bati Ermenistan olarak nitelemelerinin  hukuksal ve  fiili olarak bir   deger tasimadigi gorusundeyim. Bu,   provokasyon,  densizlik  ya da bir  dudak istimnasidir (bilmeyenler icin yazayim “masturbation”  demektir )  bence;  Bu  fillleri yegleyenler de maasallah  pek mebzul…

Bu nedenle  protokollerde  var olan uluslararasi metinlere   yollama yapilmasini   diplomatik metinlerde  sikca kullanilan  bir yontem olarak degerlendirdim.  Amiyane tabirle , “Ayvaz kasap, hepsi bir hesap” ta derler  buna
Kars Anlasmasina  dogrudan  atif  yapilmamis  bulunmasi konusunda,  Ermeni yoneticilerinin  Ermenistan ile Azerbaycan arasindaki  toprak ve sinir ihtilaflari  pozisyonlarina  odaklandirmak gerekir .  Ne  de olsa   Ermeniler, Azerbaycan topraklarini bilfiil isgal etmis durumdalar ve  Yukari Karabag’da  kabul edebilecekleri  bir cozume  ulasmaga cabaliyorlar.

Protokoldeki yollama ise  ise  Kars Anlasmasinin  Turk-Ermeni sinirini  ilgilendiriyor. Esasen imzadan once de  Ermeni Hukumeti sozcusu  Kars’ta  saptanan   Turk-Ermeni sinirini kabul ettiklerini soyledi.  Bunu rahmetli  Hrant Dink te bir kac kez yazmisti.

Ben Ermeni   diyasporasinin  bu konudaki tepkisine  onem vermiyorum. “Batı Ermenistan pasaportu” konusunda  dolasan mesaji da   alay yonu  agir basan  bir  tebessumle karsiladim. Bundan iki yil once  Paris yakininda Versailles’da Batı Ermenistan konusunda  bir  toplanti da yapilmisti. Eveeet. İt urur  kervan yurur. “Caniniz cok ister ise ,  gel de  al  ”  dersiniz.

Ote yandan, Turkiye’den toprak talep edenler  sadece  bazi Ermeni fanatikleri  degil.  Suriye  Hatay konusundaki taleplerinden  resmen   vazgecti mi?   En azindan vazgectigini  resmen  aciklamadi.  Karakolarda, okularda  Suriye haritalari Hatay’i  Suriye sinirlari icinde gosteriyor.   “Oh olsun,  pek iyi yapiyorlar”  demiyorum.  Kimliklerinin bir parcasini olusturan  dogmalar  derinlere inmistir. İz birakmistir. Bu yaralar zamanla kabuk bağlar. Kabuk dusunce de  sacede  ustu kapanmis bir yara izi kalirUzun zamanda  unutulur.

“Su haritalari bir kaldirin  da oyle el sikisalim”  demeyen  Hariciye Vekilimiz  basta olmak uzere    Turkiye Suriye sinirini    ayiran baryer    el ustunde tasinarak  sembolik olarak kaldirildi  iki gun once.    Maasaallah, ” Yeni Mezopotamya uygarligindan soz ediliyor gunumuzde (Davutoglu); veya Osmanli Milletler Toplulugu’nun yeniden olusturulmasindan    dem vuruluyor (Hasan Celal Güzel)   Ne  güzel…?  Bu gunlerei de gorduk. Allah  istikbalimizi  hayir etsin…

Gecen ay bizi ziyaret eden  bir  AB temsilcisi ile  yaptigim gorusmede   AB Turkiye’yi dislamaga devam ederse, akacak su yolunu bulur , ama    akacağı yon    dogu veya guney olur diye  soylesmistik.

Dun   sayin Basbakan   Iraklilara  soyledi : Firat uzerinden  Irak’a   saniyede  ortalama 550  litre  su veriyormusuz.  Bunu saglamak icin gerektiginde Ataturk barajini baska kaynaklarla  beslemekteymisiz. Sinifta kalmis  ogrenci gibi sasirdim, kaldim… Yaa Huuuu    bu   Firat  Suriyeye akmiyor mu?  Dicle uzerinde baraj mi yaptik ta  Irak’in suyunu  kestik?   Yas ilerledikce  insan cografyasini da sasiriyor…. Vay halime.  Peki  Irak’in  suyunu  Suriyede yapilan  baraji    dizginlemiyor  mu?   Peki Asi’nin suyunu  Suriye kesmiyor mu ?  Uzatma  diyecekiniz.    Kisaltayim.

Bu  gelismeler, Turkiye’nin  dunya uzerindeki konumunun  yeniden  cizilmege baslanmasi nin adimlari  sayilabilir mi?   Dun    askeri tatbikatin  uluslararasi  kanadinin  iptal edilmesi (ertelenmesi diyelim isterseniz)   “stratejik derinlik” duvarinin  ustune bir tugla daha konulmasi  anlamina geliyor mu?

Bunu  alkislayanlar  Arap  ulkeleri tarihini  biraz  okumali bence…Suudiler ile  Suriyeliler arasindaki gerginligin tam bu sirada bir kac derece birden yukselmesinin anlami nedir? diye sorarak, sorunun yanitini veremeden   ve dagitmadan,  “esas oglana”   yani  ana konumuza  doneyim ve gelecege yonelik bazi tahminlerde bulunayim:
a) Azerbaycan ile Ermenistan arasindaki sorunun cozumu bir kac asamada  olabilir. İlk etapta  5 veya 7 reyon Azerbaycan’a iade edilir. Ermenistan’i  Yukari Karabag’a baglayan koridor  Ermenistan tarafindan korunur. Azerbaycan’i Nahcivan’a baglayacak  koridoru ise   vermek istemeyecektir Ermenistan. Rusya kolunu bukebilir mi?  Gorecegiz.
b) Daha sonra , buyuk cogunlugu  ( tamami dememek icin)  Ermeni nufusundan olusan Yukari Karabag ‘in statusu  tartisilacaktir.  Adina  konfederasyon mu denir, tam ozerklik mi denir ? bilemem , ama  burasi  ilk asamada Ermenistan’a baglanamaz ise  kuramsal olarak Azerbaycan icinde gozuken ama bilfiil ordan ayri olan bir bolge durumuna donusur. Ayni modele  Gurcistan’da da  rastlamaktayiz. Rusya    Gurcistan icin  de  gecerli bir  emsal olacagi icin  boyle bir cozume yonelecektir. Ya da  Kosova’ da pazarlanan ornek te  bir  cozum olabilir.  Avrupa Birliginin  saman altindan su yuruterek Bosna’da Sirpska Republika icin  uygulamaya koydugu cozum  de   bir secenektir. Begen, begendigini al…
( Meraklisi hemen not etsin: bu  modellerin  KKTC icin uygulanmasi tabudur, yassahtir  hemserim …)
c)Turkiye  Hukumeti ve TBMMdeki  Adalet Kalkinma Partisi cogunlugu acisindan  yukarida  (a) da belirtilen  etap     protokolun TBMM’de gorusulup ,”onaylanmasina izin verilmesi” icin  yeterli midir?
(Bilen, bilmeyen icin bir parantez daha acayim. Zira, basin ve TV  yorumculari yalnis konusuyor…  Anayasamiza gore  TBMM  uluslararasi anlasmalari  onaylamaz. Hukumet tarafindan onaylanmasinı uygun goren  bir  kanunu onaylar. Arada fark var. Onaylanmasi uygun gorulurse  Hukumet   takdir edecegi bir zamanda bunu onaylar veya   onaylamaz ,   bekletir..)
Bu  sorunun yaniti da   pek  belli degil. Basbakanin bazi sozleri  Yukari Karabag’da  cozum  alaninda ilerleme kaydedilmesini yeterli    olacagina  isaret ediyor.  Baska sozleri ise   ” cozum ” kosulunu  vurguluyor.
Esasen  bizde  dananin kuyrugu da bu nedenle  kopacak.  Muhalefet , hukumeti sozunu tutmamakla  elestirecek. Yani “cozum” denilen sey neleri kapsar?
Zira, Yukari Karabag sorununun   yukarida (b)  de  ele alinan cozumu icin   koprunun  altindan daha cok su akmasi gerekecektir.  Tam olarak cozum beklenirse  protokollerin onayi  cok  -ama cok- bekler.  Bu  da    arkalarinda  ayakta  durarak   ogrencilerinin gorevlerini yapmalarina nezaret eden hocalarimizin canini sikar.   Kuran kursu hocasi gibi Hoca efendi gibi  sallarlar sopayi, “yoksa mamanizi keseriz”  derler… Netekim..(Sayin Evren   cumlelerinin sonunda   hep netekim”  derdi. O donemden kaldi bu kotu  aliskanlik )

Protokoller konusunda  soylenecek epey  sey var. Ama  baskalarini tekrar etmemek icin  susayim ve   gumus  yerine, altin alayim . Gene de bir hususa işsaret etmeden duramayacagim:

Tarih  Komisyonu  denen   komite,  ya  toplanir, ya toplanmaz. Toplanmasi gecikir  diyelim  daha dogru olur.  Toplanir ise  soykirimi  konusunun  (tabusunun) ele alinmasini Ermeni tarafi kesinlikle kabul etmez.

Soykirimi : yani  a)1915  doneminde vuku bulan olaylarin  1948 sozlesmesine gore   soykirimi sucu  sayilip sayilamayacagi  konusu.
yani   b)  o olaylarin faillerinin,  Osmanli Ermenilerini  sirf Ermeni olduklari icin  yok etme kastini  tasiyip tasimadiklari konusu
esas itibariyle  bir hukuk ve yargi sorunudur. Boyle bir kasit bulundugunu  en ufak bir kuskuya yer vermeden isbat edilmesi gerekiyor.  Bosna soykirimi davasinda
Uluslararası Adalet Divani boyle dedi.

Ermeniler  ve onlari destekleyenler bunun  gerceklesemeyecegini cok iyi biliyorlar. Bu nedenle  siyasal anlamda soykirimi terimini   ortaya attilar. Bir  de  “varligi tartisilamayacak tarihsel gercek”  terimi var.  Bu ikinci terim Holokost’un varligini inkar  edenlere   acilan   davalar  munasebetiyle  Avrupa İnsan Haklari Mahkemesi ictihatina girdi. İsvicre  Mahkemeleri   ve  isvicre Federal
Mahkemesi ise  iki kararinda buna atif yapti. İlk  kararinda ise   Ermeni soykiriminin inkarini   suc saymadi  . (Bu konuya merak duyan  TF  okuyuculari   servis edilen iki makalemi okuyabilirler. Uzun konu burada tekrar etmeyeyim )
Simdi ise   2010 yilinda yururluge girmesi beklenen AB Adalet ve İcisleri Bakanlari Konseyinin kabul ettiigi bir Yonerge var  onumuzde.  Bu  Yonerge 1948 Sozlesmesi kurallarini cigneyerek  ulusal mahkemelere  yetkili mahkemenin kararini beklemeden once, soykiriminin  yadsinmasini  suc sayma yetkisini veriyor. Daha dogrusu  bu  secenek  uye ulkelerin  Yonergeyi onaylarken kabul edebilecekleri seceneklerden biri.  Bir  cesit   “Demokles kilici”  denebilir.

Tarih Komisyonuna doneyim:
Efendim, kurulacak komisyon bir yargi organi degildir. Oraya bazi belgeler  ve veya veriler  getirir uzmanlar.Bu belgelerin icerdigi   fiillerin  soykirimi sayilip sayilmadigina  karar veremez uzman komitesi.  tartiğsamaz da. Diyelim ki yetkili olmadigi halde konuyu acti birileri.Bunlardan  bir bolumu   soykirimi sayilir diyecektir. Bir bolumu  sayilmaz  diyecektir. Ayrica hepsi  soykirimi  sayilir  dese bile, bunlar yargic degil ki. Ayni gorusu paylasmayanlari   temsil etmiyor ki.
Esasen olaylarin soykirimi oldugunu dusunenlerin gorusleri  ile    soykirim niteligi yoktur diyenlerin de  gorusleri  de   degismez . Zira,Dogmadir bu. Dogma kayasini parcalamak   hemen  hemen imkansizdir.

Bu nedenle bazi  hukumet uyelerimizin   “komisyonun varacagi sonucu kabul ederiz”  seklindeki  ifadeleri  yersizdir kanisindayim .
Calismaya baslayacak komisyonun,  soykirimi  iddialarini  ileri surenlerin   soylem ve faaliyetlerini durdurmayacagini  simdiden bilmemiz  ve  olasi senaryolari buna gore  sekillendirmemiz gerekir .

Diyaspora gibi Ermenistan Cumhuriyeti de  1915 olaylarinin soykirimi niteligi tasimadigini  soyleyemez.  Sayin Disisleri Bakaninin, Zurih’te yapmak istedigi konusmada  son derecede  ilimli bir ifadeyi bile  dinleyemediler. Soykirimi hukuku konusunda konusmak uzere Mart 2009’da Stokholm’e gidecektim. . Ele alacagim konulari sinirlamak  istediler ve sadece Avrupa  Parlamentosunun  soykirimina iliskinm kararlari konusunda  konusabilirsiniz  , baska soz ederseniz  sozunuzu keseriz  dediler  Su sirada  bu hastalğiklarinin tedavisi yoktur.

Bu nedenle, kurulacak komisyonun  dolayli bile olsa  soykiriminin varligini yadsiyacak   belgelerin aciklanmasi konusunda bire mutabakat saglayamayacagi   kanisini tasiyorum.
Olsa olsa  taraflar tarihte vuku bulan olaylar  hakkinda belge teati edebilirler. Viyana’da  kurulan bir uzlastirma girisimi bunu denedi. Ermeniler bizim belgelerimizi  aldilar, kendileri belgelerini vermediler. Zira verirlerse  “o konuyu ve o tabuyu ”  tartismaya acmis olacaklardi.

Bu  durumda, protoklou hatali okumuyorsam ve yalnis  tefsir etmiyorsam,   isgal edilen Azeri topraklari alaninda  bir gelisme  saglanir  da  TBMM   ptotokollerin onaylanmasini uygun gorur ise ve Hukumet te onaylar ise,  sinirlar acilacak ve diplomatik iliski kurulacaktir.  Komitelerin kurulmasi ise  daha sonraya atilmist,r  protokoldeki takvimde.   orun buradadair. Bu  durumda  Ermeni tarafi  bizim soykirini savini gecersiz kilacagini umdugumuz Komitenin faaliyetini  engelleyecek, her  turlu bahane ile erteleyecektir.  –Bu  konuya   ve arzettigi   tehlikeye  Sayin Profesor Suheyl Batum da bir konusmasinda  degindi ve dogrusunun  Komitelerin  sinir acilmasindan once calismaya  baslamasi  oldugunun altini cizdi. eyse, simdiden  hazirlikli olalim diye istitraten  yazdim.

Komite   basarisiz olursa  ne olacak?  Turkiye  diplomatik yoldan veya  bilim adamlarini  soykirimi savi ile karsilasilan ulkelere  yayarak, konunun tartismali oldugunu  ve   o  fiilerin  varligi tartisilamayacak olcude bir soykirimi sayilamayacagini  anlatmaga calisacak. Yani karsi gorusunu  anlatacak.  Karsi gorus ise   olaylarin  mukatele oldugu  kelimesinde dugumlenir kanisindayim.
Bu   son derecede hassas  bir konudur ve  kanimca  ” carikli”  amatorlerin  insafina birakilamayacak derecede   ozen ister.  İkna sureci konusuna  Tanitim  sorunsalini ele alan bir baska incelememde   deginmistim.

Daha acik  soyleyeyim :  Isvicre’de  Federal  Mahkemenin   aldigi  beraat kararindan sonra   Dogu Perincek’in ve  daha sonra  uc Turk vatandasinin   soykirimini inkar nedeniyle mahkum edilmesinin ardinda, o ulkede yapilmak istenen  provokasyon yatmaktadir. Bunu  birinci elden biliyorum . Bu nedenle Talat Pasa Komitesi faaliyetlerinin   ulkemize ve davamiza  bir yarar  saglamadiigi kanisinday,m. Asiri sagci, yabanci dusmani  İsvicre Halk Partisinin Baskani  ve o zamanlar Adfalet Bakani Blocher  , Sn. Perincek’i ve onu destekleyenleri  oyuna getirmistir.   Perincek te  İsvicre’de halk oyu ile  degistirilmis bulunan  Ceza Yasasinin  yeniden eski haline getirilmesini  isvicredeki eylemleri ile saglayacagini iddia etmisti. Oysa Blocher,   yabancilara  hakaret edebilmenin veya irk ayrimciliginin İsvicrede  cezasiz kalmasini  istiyordu.  Tum Avrupa  ülkeleri gibi  İsvicre de Ceza  Yasasina   irk ayrimciligi ve yabanci dusmanligi  sucunu koymustu. Buna  diger bazi Avrupa ulkeleri gibi  soykiriminin inkarini da eklemisti.  Bu geri donulmez bir  gelisimdi.  Bu   egilimi   – hele o ulkenin uyrugu olmayan bir politikacinin- tersine cevirecegini ileri surmesi  kabul edilemeyecek bir kiskirtma  sayildi o ulkede.   Ayni sekilde   Turkiye’de  disardan biri gelip te  bize gazel okumaga kalkarsa, neler olacagini siz dusunun…
Ayrica, Ermeni tarafinin   Uluslararasi  Ceza Mahkemesini olusturan Roma Statusunun ongordugu suclar arasinda  soykirimi uzerine yogunlasmis bulunmasinin da  sonucta  pek te aleyhimize olmadigi  kanisindayim.  gecerken soylemis olayim. Neden boyle   dusundugumu  ise   adi Arif olan anlayacaktir. Daha fazla actirmayin kutuyu.

Summa sumum
Soykirimi  sanayii  yoluna devam etmek isteyecektir. Buna mukabil , basta ABD baskani olmak uzere  Metz Yegern’ciler  kendi cikarlarinin geregi   olarak  Turkiye- Ermenistan  protokollerinin  bir sekilde  uygulanmasini teminen taraflara baski uygulayacaklardir. Bu baglamda  soguk kanliligimizi muhafaza edelim derim.  Her   havlayan  yaratiklar, Harutlar  sinirlerimizi alt ust etmesin.  Hakli olan goruslerimizi  karari etkileyecek noktalara  anlatmak icin daha  fazla caba harcamaliyiz.  Ama bilelim ki  kitap yazmak   sorunu cozmuyor. Etkilemege calistiklarimiz , yazilanlari okuyarak  veya  binlerce sayfa belgeyi  inceleyerek gorus  degistirmeyeceklerdir.  Bir kac uzman disinda ,  digerlerinin okumaga  zamani  yoktur.
Benden gorus serdetmemi isteyen bir kac arkadasimin  vebalidir yukaridaki  uzun sunus.   Degerli vaktinizi aldim ise ozur dilerim.

Saygilarla ve dostlukla

Pulat Tacar

Okumaya devam et  Suudi Arabistan'ın Dış Politikasını Şekillendiren Faktörler

Pulat Tacar (Tacar, Pulat)

  • Kulturel Haklar, Dunyadaki Uygulamalar Ve Turkiye Icin Bir Model onerisi
    by Pulat Tacar
    Hardcover, Gundogan, ISBN 9755201351 (975-520-135-1)

  • Teror Ve Demokrasi
    by Pulat Tacar
    Hardcover, Bilgi Yaynevi, ISBN 975494847X (975-494-847-X)

Pulat TACAR, Retired Ambassador
UNESCO, Vice President of Turkish National Comission
Articles in the Journals
» The Tale of European Parliament’s 1987 Resolution Entitled
Review of ARMENIAN STUDIES,Volume 3 – 2005, Number 9
» The Analysis of the Alleged Armenian Genocide from the Legal and ethical Perspectives (English Summary of the Turkish Article)
Armenian Studies,June-July-August 2001, Issue 2

2009 ÜYELİK AİDATLARI VE BAGIŞLARINIZ

THE FOLLOWING LINKS WILL TAKE YOU TO THE DUES AND DONATIONS PAGE

Turkish Forum

Hakkımızda (About Us) | Kayıt Ol (Subscribe) | Bize Yazın (Contact Us) | Bağışlarınız (Donations) | Güncelle (Update)

Okumaya devam et  BANU AVAR – TURKIYE : 18 dakikalik BELGESEL

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir