RAVİKA: Akhisar’da söylenen bir Drama türküsü

Vural Savaş

2002 de bir köy kurulmaya başlanıyor Akhisar’da. Keskinoğlu Şirketler Grubu Manisa-Akhisar’da yaklaşık 100 dönüm kadar olan kendi arazileri içinde bir hayali gerçekleştirmeye başlıyorlar. “Güzel Ismayıl” olarak bilinen ve Keskinoğlu şirketlerinin kurucusu olan İsmail Keskinoğlu’nun 1900 yılında doğduğu Yunanistan’ın Drama kasabasına bağlı Ravika Köyü, bu projenin ilham kaynağı oluyor.

Dünya Gazetesi’nde 26 Haziran 2008 de Ahmet Çaldıran “Güzel Ismayıl” ve Ravika Köyü hakkında şöyle diyor:”Sizi hiç görmedim. Tanıma fırsatım olmadı. Hakkınızda çok şey anlatıldı. Anlatılanları dinledikten sonra, sizi yazmadan olmazdı. Ruhi Su’nun enfes ses ve yorumuyla yıllarca dinlediğimiz ‘Drama’ türküsünün anavatanından, yıllar önce gelip Akhisar’a yerleştiniz.

”Gezginliğinizin son durağı Akhisar’ı, kendinize vatan edindiniz. Artık, Akhisarlı’ydınız. Geriye dönüş mümkün değildi sizin için. Manisa’nın bu küçük ve şirin ilçesinde yaşamınızı idame ettirmek ve bu ilçeye yatırım yapmak sizin hayat felsefenizi oluşturuyordu. Yani, yaşadığınız yerden alıp, aynı yere yatırım yapmak sizin doğrularınızdı. Bu yolda bir adım duraksamadan yürüyüşünüze devam ettiniz. Her insan yaşamında zor anlar yaşar, bu bilinen bir gerçek. Fakat sizin yaşamınız daha da zordu! Hem yeni bir vatan, yeni bir yaşam tarzı ediniyorsunuz hem de ailenizi geçindirmekle yükümlüsünüz. Hayattan yılmamış olacaksınız ki, geriye değil hep ileriye dönük olarak yaşamınıza devam ettiniz.”

Köy meydanı ve muhtarlık

Mitolojiden Ravika’ya kadar gelirsek
Ravika Köyü ile ilgili olarak Keskinoğlu Şirketleri’nin sitesinde toplanan bilgiler şöyle: Yunan Mitolojisinin evi olan Olympos dağında toplantı vardı. Tanrıların Tanrısı, Kral Zeus, emir verdi, tüm Tanrılar toplanacaktı. Üç kardeş olan, Zeus, Hades ve Poseidon, Evreni pay edeceklerdi. Zeus, düzeltmek için, “gökyüzü ve dünyayı” istiyordu. Poseidon, “Denizi bana verin” dedi… “Yeraltı ve ölüm âlemi” Hades’e kaldı… Peki dediler, itiraz yoktu… Haber Tanrısı Hermes, durumu diğer Tanrılara bildirmek için, İda dağına çıkarak (Ayvalık yöresindeki Kaz dağı) borusunu kuvvetle üfürdü… Artık, 0lympos’ta herkes biliyordu. Dünya paylaşıldı.

Drama Yağhanesi (Çalışır durumda ve geleneksel sistemde, soğuk sıkma yoluyla yağ üretimi devam ediyor)

Bunun üzerine, Tanrılar Kralı Zeus, karısı Hera’yı da yanına alarak, iki beyaz atın çektiği, savaş Tanrısı Ares’in arabasına binip, Makedonya’da ortalığı kasıp kavuran, Mahşerin Dört Atlısı’nı, bulmak için yola çıktı. Ve dünyayı kana bulayan bu çılgınları buldular da. Birinci atlı; beyaz bir kısrağın üzerine oturup, başında tacı, Tanrının dünyası olan, yaşam ve umudu temsil etmek istiyordu. İkinci atlı, savaşın sembolü. Kan kırmızı bir küheylâna binip, elinde kılıcı, o harp senin bu harp benim diyerek ortamı kana bulamak sevdasında. Üçüncü atlı, elinde bir terazi, bindiği siyah atının üzerinden adalet kurmaya çalışıyordu. Yapabildi mi? Bilinmez. Nihayet dördüncü atlı, açlığın, sefaletin ve huzursuzluğun sembolü olan, soluk, kansız ve takatsiz bir atın üzerinde. Son darbeyi vurmak için harbin bitmesini bekliyordu. İşte, Zeus ve karısı Hera, bu adaletsizliği durdurmak için, Olympos dağından inerek, Makedonya ve Drama’nın yolunu tuttu.

Yağhanede sergilenen fayton (İ.Keskinoğlu ilk zamanlarında çok iyi bir araba yapım ustasıdır)

Kolağasının kurduğu belde II. Murat’ın yeniçerileri, 1430′da Balkan işgali için Selanik’e girdikleri zaman, Drama isimli kasabada, adı Namoğlu Mehmet olan bir Kolağası bıraktı. Mehmet Ağa sevilen bir Osmanlı subayıydı. Etrafına topladığı üç beş Türk asıllı aile ile birlikte, Drama kasabası civarında, Rumlarca terk edilen bir yerleşim birimini gözüne kestirerek, kökü yıllara uzanacak, barışçıl, millet ayrımcılığı yapmayan, kendisinden evvelki Rum idaresini aratmayan, insanca yaşamayı hedef alan, bir düzen kurdu. Ve bu düzen, hem onun zamanında ve hem de ondan sonraki nesillerce örnek alınarak yıllarca sürüp gitti. Kardeş gibi geçiniyorlardı. Bu şirin belde, yılların çarkında gelişip, aileler ile dolup taştı. Ve günün birinde bizim kahramanımıza yurt olacak olan, RAVİKA köyü kuruldu.

Şirin bir köy. Verimli yayla ve otlakları, etraf çağlayanlarıyla beslenen deresi, biblo gibi ufak ormanları ile tipik bir balkan yerleşim bölgesi. Hayvancılık ön planda. Bunu tütün ve ekin izliyor. İşte Ravika böyle bir köy… Ayrı dinlere bağlı köy halkı, hiçbir şeyde üstünlük taslamadan birbirlerine yardım etmek için yarış halindeydi. Ne Yorgo üstünlüğü, ne de Osman Ağa farkı vardı. Bölünen bir karpuzun iki yanı gibiydiler. Asla, Türk-Yunan bencilliği yoktu. Kardeş gibi geçinip gidiyorlardı. Kurulan RAVİKA köyü, Drama kasabasına bağlıydı. Mevsimlik hasatın satılması, bazı ticari ve sosyal işler, bu büyük kasabada yapılıyordu. Herkes, istediği zaman, serbestçe oraya giderek her türlü ihtiyacını karşılayacak durumdaydı. Osmanlıların idaresinde olan Drama kasabasındaki huzur, aynı köylerinde olduğu gibiydi. Hiçbir korku ve kısıtlama yoktu…

Köyün içindeki organik tarım yapılan sera ve korumaya alınmış anıt ağaç

Meydandaki Nalbant ve Marangoz  dükkanları

Bakkal

Ravika bir fikriyat olarak yaşatıldı
Tarihsel dönemler itibariyle 1. Dünya Savaşı yılları ve Osmanlı’nın zor zamanları; çekilme, dağılma dönemleri. Savaş sırasında göçler, kayıplar, acılar. Sonra Lozan anlaşmasıyla yerler yurtlar ayrılıyordu. Ravika yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde değildi. Köydeki ailelerin bir kısmına Anadolu yolları görünmüştü. Adını duydukları ama hiç bilmedikleri topraklara yöneldiler. Acılar, özlemler, kaybolmalar, aniden yoksullaşan ya da zenginleşenler birbiri ardında sıralanıyor.

1924 yıllarında Yunanistan’dan mübadele yoluyla gelenlere muhacir deniyor. Her muhacir kendi yerini, yurdunu, çıkıp var olduğu kültürü kafasında taşıyarak yeni vatanlarında yer tutmaya çaba gösteriyorlar.

Çayhane

Zaman içinde fırtına diniyor ve ayakta kalanlar bildikleri işleri yaparak yeniden toparlanmaya başlıyorlar. İsmail Keskinoğlu’nun yurt özlemi bir yandan büyüyor.

Neden bir köy, neden Ravika?
Evet, bu soruyu ve soruya ait cevabı köyün girişini ifade eden kapının yanında yazılı olan belgeden aynen alıyoruz:

“Bir asırlık yaşamdaki mücadelenin, cesaretin ve başarma azminin ilk kazandığı yerdir.” Güzel İsmayıl” lakabının kendisine yakıştırıldığı yerdir. Babasızlığın getirdiği üvey anne hışmının eziyetlerine, kız kardeşi ile yılmadan direndikleri yerdir.

Geçmiş kullanımı ve mobilyalarıyla bir berber dükkanı

Çocukluk ve delikanlılığın özdeştiği, dostlukların yanında aşk ile kavgaların kaynaştığı yerdir.

Yaşanılanların getirdiği maceralarda, terk etmek zorunda kaldığı yerdir, dönmemek üzere geriye.

Ravika… Yunanistan’da, Drama’ya bağlı Türk ve Rum çiftçilerinden oluşan şirin bir köydür ve yeni bir asrın başlangıcı olan 1900 yılında İsmail Keskinoğlu’nun doğduğu yerdir.
Bir asırlık yaşamındaki mücadelelerin, maceracı ruhu, başarılarındaki azmi, bu köyde tüm yaşadıklarından aldığı özellikleri olmuştur.

Köy Odası şimdi aynı zamanda bir toplantı mekanı, konferans salonu

Ravika köyü Keskinoğlu ailesinde önemli yer tutar.

Bugünün temellerinde oradaki yaşananların önemi çoktur.

Keskinoğlu ailesi tarafından yaptırılan bu köy, Ravika’nın bir kopyası değildir. Ancak oradan kazanılan mücadeleci ruhun buraya aşılanması ile “Güzel İsmayıl’ın” yaşadıkları anıları işlenmiştir her bir yana.

Gelecek kuşak dedelerinin bugüne gelinmesinde yaşadıklarının hikayelerini unutmayacak, anılarına aşk ve dostluklarının yanı sıra yaşadıkları eziyetleri ve çileleri de ekleyecektir. Ravika’nın ruhunu taşıyan bu köy, Keskinoğlu ailesinin yaşanılanlara bakmasını sağlayacak, başarılarının altında yatan nedeni unutmayacaktır.

İsmail Keskinoğlu’nun Darama’da yaşadığı evin benzeri olarak yapılan konak

İ. Ksekinoğlu Konağından  Köyün Meydanı

Sayın Sıdıka Keskinoğlu’nun, köyün oluşturulması ve projesinde öncülük ettiği, Keskinoğlu ailesinin tüm bireylerinin yapımına katıldığı bu köyde İsmail Keskinoğlu anılarıyla birlikte hep yaşayacaktır”

Görüldüğü gibi, bir tarih bilinci oluşturma ve onu nesneleştirme, geleceğe taşıma fikri esas olarak, köy projesini öne çıkarıyor. Yeni bir gelecek inşası aslında içinde bir geçmiş inşasını da içeriyor…

Ravika Köyü’nün yeniden doğuşu
Drama’nın Ravika köyünde doğan “Güzel Ismayıl” o günlerin savaş ortamında Türkiye’ye geliyor ve Akhisar’da mücadelesine başlıyor. Önce kesif başarısızlıklar ve Sakarya’da Adana’da verilen mücadeleler ve sonra başladığı nokta olan Akhisar’da bugünkü büyük tavuk, yumurta ve zeytinyağı imparatorluğunun kuruluşu…

Caminin içinden ve son cemamat yerinden şadırvan görünümü

Bir büyüme sürecinin ve bir ailenin isim yapma mücadelesinin hikayesindeki azim bir süre sonra çıktığı toprakları anımsamaya, doğduğu yeri anımsamaya, nostaljiyi hayata geçirmeye dönüşüyor.

İsmail Keskinoğlu 2001 de hayatını 101 yaşındayken kaybediyor. Aile onun anısına bugünkü Ravika Köyü’nü yaptırırken buna şu anda iki de müze ekliyor.

Süreci Keskinoğlu ailesi şöyle özetliyor: “Ailenin üçüncü kuşağı dedelerinin köyünü Akhisar da kurmaya karar verdiler. Temeller 2002 de atıldı. Keskinoğlu ailesinin adına Sıdıka Keskinoğlu ve Mimar Ercan Abaka Yunanistan’a giderek, Ravika Köyü’nü incelediler. Gezileri sırasında oluşturdukları fotoğraf arşivlerinden ve hala sapasağlam duran binaların mimari özelliklerinden yararlanarak kaynak oluşturdular. 1 sene süren detaylı araştırmalar sonucunda projeler hazırlandı. Akhisar’ın Kayışlar Kasabası’nda, yaklaşık 100 dönüm arazi üzerine projesi yapılan Ravika Köyü, Yunanistan’ın Drama Kasabası’na bağlı Ravika Köyü’nün aslına sadık kalınarak tam 2 yılda inşa edildi. Ravika köyü özenli ve uzun bir çalışmayla gündeme gelmiş oldu. Özellikle tavan ve duvar resimlerinde Balkan Mimarisi öne çıkıyor. Anadolu mimarisindeki motifleri de içinde yaşatan Ravika köyü bu iki ayrı kültürün birbirine ne kadar yakın olduğunun en hoş kanıtlarından.”

Köy Okulu ve Sınıfı

Ravika Köyü projesi kapsamında şu anda Drama Yağhanesi, köy muhtarlığı, berber, bakkal, manav, marangoz, demirci, nalbant, cami, ilkokul ve İsmail Keskinoğlu’nun eski Ravika’da yaşadığı evin benzeri konak ve bunları toparlayan köy meydanı şu anda inşa edilmiş ve ziyaretçilere hazır bekliyor. Yine bu alanın hemen yanında 2007 yılında eklenmiş olan İsmail Keskinoğlu müzesi ve onun yanında şimdilik tek katlı bir müze daha yer alıyor. Kompleks içinde bundan başka bir adet Mardin evi ve bir adet Bursa evi de yer alıyor. Köyün ve müzelerin çevrelediği alanın yakınında doğal yolla ekolojik tarım yapılan seralar ayrı bir özellik olarak bulunmaktalar.

Herşey biriktirmekle başlıyor ya da biriktirdikçe…
Bir yaşantının izlerini taşıyor diye biriktirmek ve saklamak, sonra bunları korumak, geçmiş yaşamın ayak izlerini hiç yok etmeden onların sürekli üzerinden gitmek farklı bir akıl yürütme biçimi şüphesiz. Bir yol çizmenin aracı olarak biriktirmek, yeni bir şey inşa etmek için geçmişi diriltmek, bir oluşumu perçinlemek için geriye dönüp genel tarih için “kişisel tarihi” yazmak, ontolojik bir çaba olarak görülmelidir.

İsmail Keskinoğlu Müzesi

Her yeniden var olmanın ve akabinde büyümenin, güç kullanmanın, gücü tesis etmenin bir kökünün bulunması, dayanaklarının ve nesnelere dayalı yazılı tarihinin oluşması şarttır.

İsmail Keskinoğlu bunu çok önceleri keşfetmiş ve bu yolda doğduğu yeri Ravika isminde özneleştirerek bugüne taşımış. Bazen bütün (bizdekinden farklı olarak…) dünyada müzelerin niye bu kadar fazla olduğunu düşündüğümüz olur herhalde. Uygarlık denen şeyin sadece akıl etmekle ve “şıp” diye kurulmadığı, birbirini takip eden olaylar ve birikimin sonucu olduğu biliniyor artık. Biriktirdikçe daha güçlü olunduğu söylenebilir bu yüzden.

Müzede yer alan İsmail Keskinoğlu’nun otomobil koleksiyonu

Gözlemcinin baktığı yerden
Ravika köyü için basında yazılan birçok yazıda İsmail Keskinoğlu’nun “doğduğu köyün aynısını” Akhisar’da yaptırdı diye yazıyor. Oysa köyün girişindeki kitabede yukarıda aktardığımız gibi “aynısı” değil, oradan izlenimler taşıyan, oranın ruhunu anlatan Balkan ve Anadolu mimarlığı öğelerinin kullanıldığı bu köy, fiziksel özelliklerinden çok taşıdığı anlamla öne çıkarılıyor. Bu bir anlamda “gözlemci” olarak bizim işimizi kolaylaştırıyor.

Gözlemci olarak işin hikayesinin anlatımından ve aktörlerin kendileri için kendi sunumlarını aktardıktan sonra bazı noktaları da irdelememiz gerekiyor.

Zira işin içinde naif bir köy ‘projesi’ var ama projeden çok öznenin kendisi anlatılıyor, dönemsel verilerin aktarımına ait belge sayılacak bilgiler arka planda flulaşıyor. Mimar var belki ama ismi “bir” yerde geçiyor, ailenin fertleri tarafından düşünülmüş ve neredeyse ’tasarlanmış’ olduğu söyleniyor. Ve söz konusu Ravika köyünün “projesi” belki de bizim bu “gözlem” bölümüz dışında mimarlık alanına hiç sürülmemiş gibi duruyor. Acaba niye? Yapılan iş, taşıdığı anlamı dışında hacim açısından az-buz bir iş değil ama bir mimarlık yayınına (mimdap bu konuda ilk oluyor) geçmiş değil henüz.

Okumaya devam et  Makedonya Türkleri ayakta kalma mücadelesi veriyor…

Köyün içinde her binanın yanında tanıtım yazıları var ve bu köy ve müze projesinin ilerleyeceği söylem olarak yer alıyor ancak mimari dilde ortaya konan bir plana şu anda rastlayamıyoruz. Umarız yakın zamanda ilgililer köyün şu andaki durumunu ve gelecekte alacağı şekle ilişkin bir planı izleyicilere sunarlar.

Mardin Evi

Bursa Evi

Bir adım daha atalım, projenin uygulaması ağırlıklı olarak taş-tuğla kullanılarak yapılmış ve ‘eski’ yapı tarzı ön plana getirilmişse de, özellikle ahşap işlerinde, dönemsel ahşap işleme ve süsleme tekniği ile alakası olmayan bölümler arada sırıtıyor. Kapıların bir kısmı, basit kabartmalar ve çıtalar, ahşap tavanlardaki süslemelerin bir bölümü için orijinalliğinin tartışılmasından çok basit ve gözleme, etüde dayanmayan ‘ucuz’ işler olması öne çıkıyor. Her ne kadar yukarıda bahsettiğimiz gibi “Drama’daki köyün aynısı”nın yapılmadığı söylendiği için proje; bu tür eleştirilerden bir anlamda muaf tutulmayı istemiş olsa bile, bu denli iddialı olunan bir konuda daha rafine araştırmalara ve daha titiz uygulamalara yer verilmeliydi.

Oysa berber, bakkal dükkanında, yağhanede ve konakta birçok mobilyanın seçimesi, eskiden kalan koleksiyonların sergilenmesi çok başarılı. Yine Keskinoğlu Müzesi bina olarak da sergileme düzeyi olarak da övgüyü hak ediyor. Hele içindeki araba koleksiyonu, bir benzeri daha var mıdır acaba dedirtiyor.

Dolayısıyla “gözlem”cinin baktığı tarafta mimarlığın daha fazla önemsenmesi gereği görülüyor. Köyün adı olan “Ravika”nın bir marka düzeyine yükseltildiğini, bütün söylemin bu marka etrafında döndüğünü fark ediyoruz.

Tavan detayı

Oysa Ravika’nın anlatılan hikayesi kadar ortaya konulan ürünün yapılış süreci, nedeni, tasarım fikri, temsil edilen geçmişle kurulan bağın niteliği kavramsal düzeyde dengeli bir şekilde ele alınıp, bu tarafı da ortaya konabilirdi.

Olumlu sayılabilecek bir “müze” köy yapma cesareti ve başarısı, umarız bundan sonraki Ravika’nın,  ilerisi için planlanan yapım aşamalarında mimarlık boyutunu ifade etmeyi göz ardı etmeden gerçekleştirilebilir.

mimdap

İLGİLİ HABERLER
 
Ravika: Akhisar’da söylenen bir Drama türküsü 10.07.2009
İzmir’e iki yeni yatırım daha 20.07.2008
Akhisar’da yapılan park ve gölette sona gelindi 31.12.2008
Çocuk Filmleri Festivali Feshane’de başlıyor 20.10.2008
Antik kentte Veysel ezgileri 26.04.2008
Projeyle 350 yıllık köyün sokakları düzenlenecek 10.10.2008
Sörf cennetine kum tehdidi! 04.05.2008

122 Yorum

  • çok ilginç burası türkiyedemi diye önce merak ettim sonra devamını okudukça manisada olduğunu gördüm niye peki bu müzeler şu anda açılmıyor ziyaretçilere ne zaman halkın tamamen hizmetine sunulacak yapanlara teşekkürler nebahat kılıçlar | 10 Temmuz 2009
  • Bence bu tür açısından çok başarılı bir deneme. Üstelik içinde zeytinyağı ve ekolojik tarım üretimi yapılıyor olması kuru bir müze köy olmaktan orayı kurtarmış. Bir manada yeni bir tarih yazımı biçimi. Tarih anlatılırsa ve belgelerile ortaya konursa bir değer taşıyacağından bu fiil burada yüksek gayretlerle oluşmuş.
    Tebrik derim.   Kerim Köseler | 11 Temmuz 2009
  • geçmişi canlandıran ve geçmiş gibi olan yerler yaratılması fikri avrupalıların çok iyi bildiği bir yoldur ve neredeyse her adımda ülkelerini kültrel bir sergiye çevirmişlerdir. viyana dünya savaşında yıkılmış yeniden yapılmıştır biliyorsunuz. onun haricinde bütün gelişmiş ülkeler kendi geçmişlerini daha feodaliteden bu yana yaşam biçimlerini bir yerlerde sergiliyorlar bunların küçük üretim örneklerini sergiliyorlar. bu onlara büyük turizm getirisi sağlıyor. bence bu şirket kendini anlatmak için aynı zamanda kendi geçmiş köklerinin bulunduğu ravika yı iyi bir poligon noktası olarak seçmiş. seçim doğru.
    gözlem formatınızda bulunan eleştirel bölümler meslek insanları için önem taşıyor. tabi avrupadaki diriltmelerde bir yere aynısını kopyasını yapmaktan çok izleri kaybolmaya yol açanları belgelere dayalı olarak rekonsrükte etmek vardır. bazı boşlukları bilgi-belge doğrultusunda doldurmak vardır. dolayısıyla değininlen eleştiri uçları mesleki alanda tartışılmalıdır. bu olumlu girişimlere meslek alanlarından süzülen eleştiriler yol gösterici bir yol oynayabilir.   Metin Kuruca | 12 Temmuz 2009
  • Ravika ne ilginç bir müze köymüş sahiden. Bu girişimlere öne ayak olanları kutlarım. Ülke turizmi bu temel üzerine inşa edilebilir eğer her tarafta bunun gibi köyler kurulursa. Çok iyi benzetilmiş bence herşey geçmiş hayatlar gibi. peyami selim akça | 15 Temmuz 2009
  • müze bölümünde bulunan Keskinoğlu’na ait eşyalar müthiş. arabalar ne kadar hoş ne kadar nostaljik. köyün havası çok güzel verimiş hakikaten. zeytinyağı çıkarma -sıkma yerleri çok canlılık katmış. mimari olarak kullanılan dil eski zamanla örtüşmüş. başarılarını kutlarım. Kamil Erden | 17 Temmuz 2009
  • Ravika kendi ölçeğinde mükemmel bence. Daha büyük ölçeklisi ileriki yıllarda yazıdan anladığımız kadarıyla. Yaşayan ve büyüyen bir proje. 2002 den beri adımlıyorsa artık sergilenmeye ve ziyarete açılmalı. Mimdap yazarlarının söylediği gibi ben konulu bir mimarlık yayınında daha henüz görmedim Ravika’yı. O yüzden bu gözlem Ravika’nın tanıtımı için iyi bir yerden kaliteli bir başlangıç olmuş. Ravika kamusal bir proje diğer yanıyla. Kamu alanına bir an önce açılmalı derim. olcay temiz | 18 Temmuz 2009
  • müze fikri çok güzel ama başka yerdeki bir mekanı kopyalamak gerekmez. o zaman yapılan başka birşey oluyor. müze gelişime daha açık bir mekan ve onun içindeki sergilerle geçmiş anlatılabilir. geçmişteki bir yerin kopyalamasının başka bir sürü koşulu olması lazım. burada benzerinden söz edilmesi biraz durumu hafifletiyor fakat işin doğrusu gerçekte de burada olan bir sönmüş gitmiş bugüne ulaşamamış mekan dizisi varsa onu yerinde diriltmek. örneğin akhisarın tarihi geçmişteki çarşısı bir sokak olarak canlandırılabilirdi. bence yine tekrarlıyorum buradaki asıl itici güç müze. müze geliştikçe köy onun bir eki olarak kalabilir. ve bence doğrusu bu olur.
    saygılar   Orhan Şimşek | 18 Temmuz 2009
  • Ravika bu haliyle gelecek projeler için yol gösterici. Niyet, hedef ve sonuç bütünlüğü açısından bakıldığında başarılı. Sanırım bu gibi “kendi arazi” si kavramlarının kültürel ya da turizm amaçlı köy olabilmesi için bir takım imar müsadeleri olması lazım. Onun için bu spesifik örnekten daha fazlalarının ileride teşebbüs edilmesi sırasında sorun çıkmaması için bakanlığında bir mevzuat düzenlemesi ve tanımlar oluşturması icap eder. Bu anlamda Ravika bakanlık ve ilgili kurumlara bir ev ödevi gibi.
    Saygıyla   Perran Su | 19 Temmuz 2009
  • guzelim projeye boyle bir berbat yorum gormedim.herşeyden evvel insanda bir ruh olmalı.500 sene yaşadığımız toprakları toprağımıza ihanet ederk onlara mı bırakacağız.yada burada yaşayan rumları topraklarından hangi sebeplerle surduk..herkes tarihine ve toprağına sahip cıksın.balkanlarda mal varlığı olanlar kökenlerine ve bıraktıkları dede mallarına avrupa mahkemelerinde hesap sorsunlar.kılıçla soramadık bari hukukla soralım.Ne guzel olurdu selaniğin şimdi turk olması ah….ah… ömer faruq aydın | 19 Temmuz 2009
  • gerçekten farklı bir yaklaşım bu. çok alışık olmadığımız bir yatırımcının kendi isteği ve arzusuyla ve bütçesini kendi karşılayarak yaptığı kültürel bir girişim bir tarafıyla. mimari üslup ve planlama yönleriyle bir miktar tartışılabilir elbette ve gözlemci oralara not düşmüş zaten.
    çok beğendim. devamı gelir umarım.
    başarılar.   tülin bal | 21 Temmuz 2009
  • Ravika üzerinde daha fazla durulması lazım. Örnek alınacak yanları başka uygulamalar için değerlendirilirken tarihi canlandırmacılıkla ilgili diğer hususlar bilimsel açıdan tespit edilmelidir. Üniversiteler mesela bir tez konsu olarak incelense daha faydalı emsallere ulaşılır. Rahmi Erdal | 23 Temmuz 2009
  • Cok garip bir duygu ile seyrettim..Bu insanlar farkli bir inanctanmi geliyor acaba diye sordum kendime,zira Max Heidell in 1906 da söyledigi”Toplumlarin Gelismisligi ,Inanclari ile Paralellik arz eder.’’sözünü cürütür nitelikte. Ali Serdar | 10 Ağustos 2009
  • Hakikaten çok beğendim ve çok etkilendim. Bizlerle paylaştığınız için çok teşekkürler. AYŞE GÜL TURNA | 10 Ağustos 2009
  • rahmetli ismail abiyi ve oğullarını canı gönülden tebrik ederim. bu müzezin ileride bizim çocuklarımıza ışık tutacağı kanatindeyim. çünki devamlı büyüklerimizden orayı dinleyip merak etmişimdir. sami AKTAŞ | 11 Ağustos 2009
  • Gerçekten insanda merak uyandırıyor. Sanki başka bir alemde başka bir kültürde yaşıyor insan tez günde gidip gezeceğim. lerHazırlayıp sunanlara teşekkür M.Volkan Güneri | 12 Ağustos 2009
  • Bu köy nerededir?Akhisar Manisa arasında demek yeterli bir adres değil. Atila Çetin | 15 Ağustos 2009
  • fevkalade enteresan. Türkiyede kimbilir daha nice böyle yerler var da haberimiz yok. Ben ilk defa öğreniyorum. Vesile olanlara minnet ve şükran…. ali adnan inal | 17 Ağustos 2009
  • Böyle bir köy Türkiye’de var mı?
    Rüyamı diye düşünüyorum..
    Bu köyü bu konumda koruyan, restöre eden emeği geçen herkesi yürekten kutlarım…..
    Adresi tam olarak bildirirseniz ziyarete gelmek isterim..   Şener Demirkol | 17 Ağustos 2009
  • Geçmişine sahip çıkan duyarlı köy halkını kutluyorum.Yolumuzun düşmesini beklemeden ziyarete zaman ayırmalıyız.Nicelerine örnek olması dileğiyle Tülay BERKİ | 18 Ağustos 2009
  • Kültürümüzün zenginlikleri arasında böylesi güzellikler bizi öylesine mutlu ediyorki. Hala Türk’lüğünden utananlara yokat gibi bir cevap olduğunu düşünüyorum.Ey gafiller kendinize gelin çok geç olmadan .Bu güzellikleri görün utanın .Türk Milleti BİN lerce yıldır var olmuştur olmaya devam edecektir .NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE : Selamlar sevgiler. Behice Eryıl Ha-Kad Başk. | 19 Ağustos 2009
  • 30 yıl önce İtalya’da, Piacenza kentine bağlı Carpaneto kasabası yakınında, Visconti ailesine ait otantik şato çevresinde, film çekmek amacıyla kurulmuş bulunan film seti-köy Grazzano Visconti’yi görünce bayılmıştım. Çok turist çekiyordu. Bence Ravika onu çok aşmış. Emeği geçenlere şükranlarımı sunuyorum. Bir gün sokaklarında dolaşmayı planladım bile. F. BÜLENT KOCAMEMİ | 20 Ağustos 2009
  • Henüz halka açık değil. Kısa bir zaman sonra gezilebilecek bir yer olacak. Orası düşünüldüğü gibi kopyalanmış bir müze-köy değil, içerisinde çalışanları, üretimi ve yetişen hayvanları ile yaşayan bir köy. Biz fotoğraf çekimi için gitmiştik, camisinde ezan okunuyor, fırınında ekmek pişiyor, kahvesinde çalışanlar çay içip dinleniyor. Tekrar gidebilmek için ben yakın takipteyim açılınca herkeze haber vericem. Yelda Tekmen | 20 Ağustos 2009
  • çok güzel
    bayıldım
    umarım turizme açılır ve örnek olur
    en kısa zamanda ziyaret edebirim inşallah   yasemin yılmaz | 20 Ağustos 2009
  • çok güzel olmuş.
    fikir ve emek harcayanlara helal olsun.
    fazla söze gerek görmedim resimler anlatıyor zaten
    saygılarımla   sacit subaşı | 21 Ağustos 2009
  • Sadece helal olsun, ellerinize sağlık demek isterim hayati | 21 Ağustos 2009
  • tebrik ederim emeği geçen herkese saygılar… mutlaka geleceğim ve bu güzel köyü ziyaret edeceğim… bir de isteğim var yol haritası koyarsanız sitenize çok daha iyi olur… murat kürüz | 22 Ağustos 2009
  • Sevgili Esen,
    Bunca yıldır seni tanırım ama muhacirlere olan sempatini yenice farkediyorum.Kendime kızgınım;Ravikayı yağ olarak alıyorum ama yılda 5-6 kere Salihliye giden ve Ataları akıncı uçları olarak yıllarca balkanlarda yaşamış,bu mücadelelere omuz vermiş bir torun olarak,bu yeri keşfinden ve bu emeğinden dolayı sana teşekkürler.
    Ben bunu mutlaka bulurum ama bazı meraklılar yol haritasını sanırım tam olarak istiyorlar.Bunu lütfen yerine getir.
    Tekrar tekrar müteşekkirliğimi belirtmek istiyorum.
    Sevgi ve selamlar.
    İsmail AKSOY   İsmail AKSOY | 22 Ağustos 2009
  • Tüm önceki pozitif yorumlara katılıyorum, örnek alınması gereken harika bir proje gerçekleştirilmiş.tebrik ediyor , gerçekleştirenleri kutluyorum….Belediyeler görsün , hiç olmazsa yeni yapılara belli bir türk karekteritaşıyan yapı imar şekline izin versin…ne güzel olur….. ilk fırsatta bu köyü ziyaret etmek ümidiyle……saygılar AYZİN ÖZKOZACI | 22 Ağustos 2009
  • Bu ilginç köyü görmek isterdim ama akhisar’ın neresinde olduğu ve ulaşım konusunda hiçbir bilgi yok. Bence bu büyük eksiklik. savaş çevik | 23 Ağustos 2009
  • Keskinoğlu ailesinin yarattığı tarihi esere bayıldım Erzurumdan orayı gidip görmek isterim Erzurumda tarihi zenginlikleri olan köyümüz (Kümbet köyü) var Allah kısmet ederse bende bu köyü ihya etmek isterim En derin selam ve sevgiler Sadrettin Haşıloğlu | 23 Ağustos 2009
  • Hayret insan yaşadıkça neler öğreniyor. Şahsen Keskin oğolarını
    tavuk ve yumurta ticareti yapan bir firma olarak biliyordum. Ne ka-
    dar yanılmışım. bu günlerde memleketini seven insanlar o kadar
    azaldı ki, böyle güzellikleri duydukça hayretler için de kalıyorum
    Keskinoğullarını içten tebrik ediyorum.   mesut kromer | 23 Ağustos 2009
  • Efe’de çok köy gördüm ama böylesini hiç görmemiştim. Köy jalkını gayretlerinden dolayı tebrik ediyorum. mkütükoğlu | 23 Ağustos 2009
  • Türkiye de gerçek burjuvazinin oluşmaya başlaması umut verici. Yerleşik toplum olmamıza, söylencelerden gerçek tarihe geçmemize katkısı olacak; takdir edilesi bir davranış. Keskinoğlu ailesine şükranlarımı sunuyorum. YUSUF VİZE | 24 Ağustos 2009
  • Tebrik ediyorum, hakikaten örnek ve insanın aidiyet duygularına hitap eden bir eser.
    Benim ailemin bir kısmı da selanik göçmenidir.
    Şu anda Drama belediyesi genel müdürü benim üniversiteden arkadaşım ve kendisi de samsun dan oraya göç eden bir ailenin çocuğu. Müsade ederseniz bu mail’i kendisine göndermek istiyorum
    Saygılarımla   metin tayar | 25 Ağustos 2009
  • Dear Sir,
    I am Costas Triantafillidis and I am the General Manager of Drama’s Municipality. Congratulations!! As I see, I understand the great love you feel for your homeland Ravika. (Now, we call it “Kallifitos” and belongs to Drama’s Municipality)
    My friend Metin Tayar introduce to me this particular site.
    For any kind of help or information, you can count on me.
    Greetings!   Costas Triantafillidis | 26 Ağustos 2009
  • keskınoglu aılesı kutlar basarılarının devamı dler akhısar a daım olsunlar der tebrıklerımı sunarım rıza kırkagaclı | 26 Ağustos 2009
  • çok müthiş geldi bana… cesaretli, yürekli… bir o kadar amatör ve kendini yeniden tanımlayıp var eden bir proje… ziyarete açılması dileğiyle, bekliyoruz… affan | 27 Ağustos 2009
  • Böyle bir yerde ,böyle bir güzellik yaratmak , hayret verici bir olay doğrusu ; sebep olan ve katkıda bulunanlardan allah razı olsun . Bu başlangıcın devamı gelir inşallah .
    Başarılarınız daim olsun der sevgiler sunarım . mim.yerk   yılmaz erk | 29 Ağustos 2009
  • keskinoglu’na bu eserinden doleyı teşekkürler avrupada olsa bu tür yatırımlara devlet yerdım eder.bizde ise devlet yetkilileri teşekkür bile etmezler hatta zorluk bile cıkartırlar belkide buraya köy kuramassın diyenler bile cıkan devlet yetkilileri cıkmıştır.avrupada destek burada köstek işte az gelişmişliğin ifadesi dir bu
    bana kızanlara sorsunlar devlet bu güne kadar tarihi evi olan rastore eden kişiye kaç kişiye 3 kuruş proje yardımı yapmış
    avrupada binanın masrafının yarısı hibe edilmektedir.   ayse | 29 Ağustos 2009
  • Keskinoğlu ailesine sonsuz teşekkürler. yurdumuzun güzelliklerini paylaşmak çok güzel. umarım bundan sonra daha fazlalarıyla karşılaşırız. ümran özbay | 29 Ağustos 2009
  • Keskinoglu sirketler gurubu ve degerli patronları bolgeleri ve Turkıye icin yaptıklarıyla gurur duyabilirler . BULENT USAL | 31 Ağustos 2009
  • Keskinoğlu ailesinin ellerine binlerce sağlık.Başka birileri olsaydı,bu parayı yata kata harcar,burayı kurmak için gösterilen özen ve emeğin binde birini böyle konulara ayırmazdı.Kutluyor ve iyi korunabilmesini diliyorum ayşen dalgıçoğlu | 1 Eylül 2009
  • daha geçenlerde eşimle konuşurken bir konut sitesi formasyonundan ziyade bir köy yada kasaba inşa edebilmeyi çok istediğimi söylemiştim.her yönüyle estetiğe önem verilen ama fonksiyonel olarak kullanılabilen bir kasaba.bir belediyenin lütfen vereceği hizmetlerden çok kendi yağıyla kavrulabilen bir kasaba.şimdi hayalimin birileri tarafından gerçekleştirildiğini görmek çok sevindirici.ama buranın daha yaşama açılması ve sakinlerinin olması güzel olmazmıydı. erciyes tezcan | 1 Eylül 2009
  • ALLAH YAPANDAN YAPTIRANDAN RAZI OLASUN. DEVLETI MİLLETİ İŞ YAPTIM DİYE ALDATANLAR GÖRSÜNLER DE ÖRNEK ALSINLAR. HÜSEYİN ÖZKAN | 3 Eylül 2009
  • sayın keskinoğlu ellerine sağlık.geçmişine sahip çıkan insanlar lazım bu memelekete tıpkı sizler gibi murat gülbaş | 4 Eylül 2009
  • Ne kadar güzel.
    Örnek olur inşallah…   şehriban kasapoğlu | 5 Eylül 2009
  • Tek kelimeyle SÜPER, çok güzel olmuş murat | 5 Eylül 2009
  • Köy bazında değilse de ev bazında tek tük çalışmalar vardı. Ama bu çok güzel.. Bir de Şirince de ki gibi yaşamı da canalandırabilirlerse, yeniden içinde yaşayıp, üretmeye devam edebilirlerse.. gerçek bir “Açıkhava Folklor Müzemiz” olur… ellerinize sağlık… “Suyun öte yakası!” Drama dan gelen mesaj da çok anlamlı…Envkısa zamanda ziyaret etmek ümidi ile.. BİLLUR YILMAZ | 5 Eylül 2009
  • Böyle bir köyümüzün varlğından haberim yoktu,öyle sevindim ve mutlu oldum ki anlatması zor. Böyle bir köy yapılabiliniyorsa öbür köylerimizin ne günahı var ki???? Tek günahı halkımızı eğitimsiz bırakanlara buluyorum. Böyle yerlerin çoğalması dileğim ile Sevgiler.Sili Sili Giraud Özerdim | 5 Eylül 2009
  • Gelenek ve göreneklerine bağlı erişkin ileri görüşlü bir beynin ikinci vatanında ilkini yaşatmak için ortaya koyduğu değerli eserler göz kamaştırıcı. Keskinoğlu’nun önünde saygı ile eğilip şapka çıkartılır.
    Dinmez Er / Çeşme /   DİNMEZ ER | 5 Eylül 2009
  • Sili hanımın görüşlerine aynen katılıyorum…
    Harika bir iş başarmışlar! Bütün kalbimle kutluyor, bu örnekten hareketle, benzer projelerin hayata geçirilmesini; “Tarih bilinci”nin de yansıtılmasıyla turizmimize katkı sağlamasını diliyorum…   Selâm ve sevgilerimle,
    Nihâl Nihâl GÜLBAHAR | 5 Eylül 2009
  • TEBRİKLER, TEBRİKLER… İNŞALLAH GİDİP GEZMEK İSTERSEK İZİN VERİLİR. MÜZE GİBİ YAPMIŞSINIZ. ANALAR NE EVLATLAR DOĞURUYOR. SİZİ DESTEKLEMEK İÇİN KESKİNOĞLU’DAN BAŞKA YUMURTA ALMAM ARTIK. RAVİKA YAĞI DA SİZİN Mİ ACABA. KÖYDEN ÇIKMIŞ DİĞER ZENGİNLER DE KENDİ KÖYLERİNİ BÖYLE YAPSA, TÜRKİYE NE GÜZEL BİR ÜLKE OLUR .. TEBRİKLER… H.HÜSNÜ CULUM | 5 Eylül 2009
  • Tek kelimeyle muhteşem!Tarihte toplumları harekete geçiren olaylar, kişiler, eserler vs vardır. Revika Köyü de bunlardan biri.Belki toplumu harekete geçirebilir. Sözgelimi bir vakıf kurulabilir. Önce her ilde böyle bir köy seçilebilir. Halka yavaş ayvaş genişletilemez mi? Bu eseri kazandıranlara sağlık, esenlik liliyorum. Mehmet Dağıstanlı Mehmet Dağıstanlı | 6 Eylül 2009
  • Keskinoğlu ailesini içtenlikle kutluyorum.
    En kısa zamanda ziyaret etmek istiyorum.
    Keşke bu proje gerçek yerleşim olarak sunulabilse.
    Tebrikler…ve saygılar   Aykut Duatepe | 7 Eylül 2009
  • şahane, bir köymü yoksa müzemi en yakın zamanda ziyaret etmek istiyorum yapanlara helal olsun. halit kutluay | 7 Eylül 2009
  • Ne mutlu TÜRKüm diyene, benim atalarım da dramadan Akhisara gelip yerleşmişler, daha sonra Samsuna göçetmişler. Değerli hemşehrimizi böyle bir hizmetinden dolayı kutluyorum, gerçekten önemli bir örnek. Aziz oral | 7 Eylül 2009
  • ÜRÜNLERİNİZİN LİSTESİNİ GÖNDERİRSENİZ, ONLARI ALMAK VE KATKIDA BULUNMAK İSTERİZ, LÜTFEN ÇEVRE VE İÇ MEKAN TEMİZLİĞİNDE DE DOĞANIZI VE YAPINIZI BOZMAYAN ÜRÜNLER KULLANIN , HATTA BU KONU İLE İLGİLİ SİZE YARDIMCI OLABİLİRİZ. SELAMLAR, SEVGİLER, EN KISA SÜREDE GÖRMEK VE SİZLERLE GÖRÜŞMEK DİLEĞİYLE. Nurten Girgin | 8 Eylül 2009
  • çok güzel harika.emeği geçenlerin yüreğine sağlık fazla söze gerek yok .tek ümüdüm dünya gözü ile görmek. Tuncay Tüzüntürk | 8 Eylül 2009
  • aileyi yakından tanıyan biri olarak benim fikrim Keskinoğlu ailesinin örnek çalışmasını sadece Türkiyede değil uluslararası boyutta tanıtmak lazım.Bunun için de STK lardan destek alınırsa bu güzel çalışma ile Türkiye nin ne kadar hem modern hem de geçmişine ne kadar sahip çıktığı anlaşılır.
    tebrikler Keskinoğlu ailesi,   Gülfem Perçin | 9 Eylül 2009
  • Öncelikle bu örnek davranışınızdan dolayı tebrik ederim. Bu fikri düşünen ve gerçekleşmesinde emeği geçen kişilerede ayrıca teşekkür ederim. Umarım başkalarına da örnek olur ve devamı gelir. Geçmişine sahip çıkamayanlar gelecek hakkında söz sahibi olamazlar. Nursel Ersoy | 9 Eylül 2009
  • bu köyde yaşamayı kim istemez ki
    bu duruma getirenlerin ellerine sağlık   ebru | 9 Eylül 2009
  • saygıdeğer ismail kekinoğlunun köyüne yapmış olduğu sanat adına örnek hizmetlerinden dolayı kendisini yürekten kutlarım..her şey tek kelimeyle çok harikaydı.. akçaydan selam ve saygılarımla…ibrahim yılmaz. ibrahim yılmaz | 10 Eylül 2009
  • Boylesine gerçekçi davranip, bircok degerin yozlaştığı ve yozlaştırıldığı güzel ülkemizde, böylesi güzellikleri düşünüp yaşama geçirenlere sonsuz minnet duyguları ve saygılarla. Muhsin Karaş | 10 Eylül 2009
  • tüm ürünlerinizi kullanıyorum son derece sağlıklı buluyorum bu konudaki duyarlılığınız için kutluyorum nice yıllara diyorum efser çalım | 10 Eylül 2009
  • Keskinoğlu ailesini yürekten kutluyor, ravika’nın bir an önce ziyarete açılmasını diliyorum. turgay pasinligil | 10 Eylül 2009
  • ” KÜLTÜR VE SANAT İLTİFAT GÖRMEDİĞİ YERDEN GÖÇ EDERMİŞ”.TÜM DEĞERLERİN YOZLAŞTIĞI ÜLKEMİZDE NADİDE BİR ÇİÇEK GİBİ DURAN KÖYÜN YARATICILARINA BİNLERCE TEŞEKKÜR. EROL SARAÇ | 10 Eylül 2009
  • Daha önce bu müze köyün kuruluşunu duymuştum ve mutlu olmuştum ancak bu detayları okuyup fotoğrafları görünce çok etkilendim… Bir an önce ziyarete açılıp, turların düzenlenmesini
    isterim.
    Bir Öneri: Sinevizyon salonun oluşturulması. Gelen ziyaretçilerin, var olan gerçek REVİKA’yı da (görsellikle) sokak sokak gezmelerinin, yerel halk ile söyleşileri izlemenin sağlanması… vs. vs. Ziyaretçiler köye gitmiş gibi hissetmeliler gezerken. İngiltere’de böyle oluşturulmuş müzeler var, gezerken bir zaman tüneli içinden geçiyormuş gibi hissediyor insan kendini… Tebrikler.
    Turist Rehberi NURDAN KELLECİ MORGAN   Nurdan Kelleci Morgan | 11 Eylül 2009
  • Etkileyici bir proje. Diger is adamlari, firma ve holdingler icin ornek olusturuyor. Cogalmasi dilegiyle. Zafer Oter | 11 Eylül 2009
  • Tebrikler Keske sizin gibi insanlar çoğunlukta olsa . nerminbaşsorgun | 11 Eylül 2009
  • Böylesine güzel bir düşünceyle ve yoğun bir emekle ortaya çıkarılmış bu eserin ziyarete açılarak insanlarımıza pek çok açıdan ders vermesini sağlamak gerek.
    Tebrikler.   AHMET ÖZPINAR | 11 Eylül 2009
  • Gerçekten çok güzel olmuş, bizler bazen tarihi yapılarımızı ve geleneksel değerlerimizi yaşatalım ve sergileyelim derken biraz yozlaştırıyoruz, bu çalışmada ise masraftan ve emekten kaçınılmaksızın bütün güzellikler ortaya zarif bir biçimde çıkarılmış.
    Emeği geçen herkesi yürekten kutluyor, örnek olarak alınmasını diliyorum…   Rahime Halide SOYSAL | 11 Eylül 2009
  • Teşekkürler,teşekkürler;çok çok güzeldi. metin güvener | 11 Eylül 2009
  • 55 yaşındayım ve İzmir’de yaşıyorum..1900 lü yıllarda Drama’dan mübadele ile gelmiş dedelerim ve babamın yerleştikleri Akhisar’a Merhum İsmail KESKİNOĞLU ve ailesinin yaptırdıkları bu güzel eseri en kısa zamanda görüp atalarımın Drama’daki yaşantılarını kültürlerini bir nebze olsun görmek ve yaşamak istiyorum..Emeği geçen herkesi kutluyor..Şükranlarımı sunuyorum.. Levent DEMİRBAĞ | 11 Eylül 2009
  • değerlerine sahip çıkmak bu olsa gerek. Tebrikler gürkan hatipoğlu | 11 Eylül 2009
  • çok güzel.En kısa zamanda ziyaret etmeyi ve böyle bir yerde yaşamayı düşünebilirim G.BİHTER ÜNER | 11 Eylül 2009
  • Müthiş bir disiplin azim ve insanlık örneği diyebileceğim bir durum. 21.y.yıla yakışır bir köy. Ne diyim herkes birazcık ders almalı. İlla ki bir köy yaratmak olarak almamalıyız. Bundan alınacak ders oldukça çok. Düşünenlerin ve gerçekleştirenlerin ellerine sağlık. handan | 11 Eylül 2009
  • çok nefis bir çalışma tüm emeği geçenleri gönülden kutluyorum devamını bekliyor bu arada değerli dostum NURİ PINAR YILDIRIM’I da hasretle öpüyorum.
    en kısa sürede görüşme ümidi ile.
    sayın YILDIRIM 28.09.2009 pazartesi günü çalışmamız başlıyacak bekliyoruz.selam ve sevgilerimizle.   EROL ALTINMEKİK | 11 Eylül 2009
  • KESKİNOĞLU ailesi sanki tüm tarihi dokuyu sihirli deynekleriyle biraraya getirmişler.Ellerine sağlık,atalarına verdikleri değerlerden dolayı emekli öğretmen olarak kutlar,en yakın zamanda bu muhteşem yeri görmek dileğimle…..12.Eylül 2009 ALİ AKSOY | 12 Eylül 2009
  • entellektüel bir yaklaşım. Büyük bir aile ,kutluyorum .Siz de diger zenginlerimiz gibi Avrupa da moda evlerinde para yer gezebilirdiniz ,paraları transfer edebilirdiz ama bu yaklaşım dilerim diğerlerine de örnek olur. belgindibek | 13 Eylül 2009
  • BU YAŞANILASI GÜZEL KÖYÜ HAZIRLAYAN KESKİOĞLU AİLESİNİ CANDAN KUTLUYORUM .BEN DE BİR MUHACİR TORUNU OLARAK GIPTA İLE SEYRETTİM .GÜN ÜMÜZDE VE YURDUMUZDA DA BÖYLE KÖYLERİMİZ OLSA VE BİZ DE KÖYDE YAŞASAK DİYE DÜŞÜNDÜM DOĞRUSU. ZAFER TECİRLİOĞLU | 13 Eylül 2009
  • Keşke tüm varlık sahipleri Keskinoğulları gibi olabilse..Adlarını böyle güzelliklerle sonsuza değin yaşatabilseler..
    Bu aileye sonsuz teşekkürler..O tarafa gittiğim de mutlaka görmek isterim.   Bilhan Uluçay | 14 Eylül 2009
  • Rüya gibi bir şey bu yapılan. Keşke herkes geçmişine bu kadar sahip çıkabilseydi herşey ne kadar farklı olurdu günümüzde…. Mücella ÖZ | 14 Eylül 2009
  • Bu örnek aileyi candan kutluyorum.İlk fırsatta görmek istiyorum.Bu güzeliğin sonsuza kadar yaşaması dileklerimle….. Fehmi Yilmaz | 14 Eylül 2009
  • Kültürümüzün bu denli pervasızca tüketildiği bir ülkede,geçmişini gelecek kuşaklara bu kadar emek ve masrafla tanıtan ,bırakan Keskinoğlu Ailesi ‘ne her türlü övgü az kalır…Keşke her işadamımız ticareti yalnız yatırımlarını artırmak yolunda kullanmasalar da sanat ve kültür adına ülkemde daha çok yatırım yapılabilse…Sayın İsmail Beyin önünde sygıyla eğiliyorum…Tanrı başarılarını daim etsin.. Ufuk Toydemir | 15 Eylül 2009
  • Anne ve Babbam,ın Dramalı olmaları nedeniyle çok gururlandım. Selahattin Babat | 15 Eylül 2009
  • ANNE VE BABAMIN AKHİSARLI OLMASI NEDENİYLE YARATTIĞINIZ KÖY BENİ ÇOK GURURLANDIDI.ÇOK DUYGULANDIM.ELİNİZE,KOLUNUZA,KESENİZE VE YÜREĞİNİZE SAĞLIK.KUTLARIM SİZİ.TÜM AKHİSARLILAR ADINA TEŞEKKÜRLER.ÖRNEK OLSUN HERKESE.. SEVİL ERSOY | 15 Eylül 2009
  • ben de muhacır torunu olduğum için çok duygulandım harika bir köy ilk fırsatta ziyaret edeceğim inşallah yaratan kişilerin eline koluna yüreğine sağlık. var olsunlar gül dönmez | 16 Eylül 2009
  • MAZİ Yİ YAŞADIM SAYENİZDE. İŞTE AÇILIM BU. EROL GÜMÜŞ | 16 Eylül 2009
  • Muhteşem..yeniden bir köy kurulmuş hemde özenle…Biz mevcut köyümüzü güzelleştirmek için büyük çaba harcıyoruz.Geçtiğimiz yıl bir park yaptık,bu yıl köy konağı çevresini güzelelştirmek için çalışmalarımız devam ediyor.her yol köyümüz için bir şeyler yapmak istiyoruz.Emeğimizi birleştirip el birliği gönül birliği ile imece usulü eğlenceli çalışmalarımız oluyor.Lakin Maddiyat en büyük derdimiz bu..Köyümüzün adı BUDAKDOĞANCA KÖYÜ Edirne iline bağlı minik bir köy.. www.budakdoganca.com YILMAZ FINDIK | 16 Eylül 2009
  • Ben de Akhisarlıyım. Anne tarafım Selanik, baba tarafım da Yenişehir’den muhacir olarak gelmişler. Bu köyün oluşturulduğunu daha önce duymuştum. Akhisar’a da sık geliyorum. Ancak bizlere açık olduğunu bilmiyordum. Ziyaret etmekten mutluluk duyarım. Emeğinize sağlık. Keskinoğlunu da ayrıca tebrik ediyorum, yüzlerce Akhisarlıya iş imkanı sağladığı için. Başarıllarınızın devamını dilerim.
    Nuray OKTAR (Akhisar/ Pınarcık)   Nuray Oktar | 16 Eylül 2009
  • mükemmel. fevkaladenin fevki daha da doğru. hayran oldum. uygar beyin farkı. kalite de haliyle ortaya çıkıyor. kamil karadağ | 16 Eylül 2009
  • Gerçekten benimde çok hoşoma gitti bu yerler.Egeli değilim ama keşke birgün sevdiğimle oralarda ömrümün kalanını geçirecek kadar yaşasam diyorum…
    Sevgiler-Ankara /ÇÖLÜ   Can TARAS | 16 Eylül 2009
  • Gozlerim yasardi. Timuralp Prof.Dr. Bilgin Timuralp | 16 Eylül 2009
  • bu köyü bana gönderilen bir mailden öğrendim,daha önce böylesine güzel bir yer ve canlandırılmış bir hatıra köyü hiç duymamıştım. aile hatırasını yaşatan yeni nesil keskinoğullarını kutluyor ve bir fırsat bulabilirsem ziyaret etmeye özeniyorum.yaratıcılarını candan kutlarım.elveda rumeli ve akhisara hoşgeldin ravika köyü…….. solmaz sağlam | 16 Eylül 2009
  • TEK KELİMEYLE MUHTEŞEM.BU DURUMA GETİRENLERİ KUTLUYORUM.SON SÖZ OLARAK;AYMAZLARIN DİKKATİNE ,DEMEKKİ İSTENİRSE OLUYOR.ELLERİNİZE KOLLARINIZA SAĞLIK. Turgut SERDARLI | 16 Eylül 2009
  • Emeği geçen herkesi candan kutlarım .Üşenmeden bütün yorumları okudum hepsi aynı mihval üzre .Bence en anlamlısı Belediye başkanı Sayın Costas Triantafilidis’in yorumu ona teşekkür etmeyi de ben görev edinmek istediğim .Halklar arasındaki dostluğa katkısı olması dileği ile nice ravika köylerir yaparız inşanlah Mustafa Kartal | 17 Eylül 2009
  • çok güzel zaten biz yaştakiler böyle büyüdük ellerine sağlık ulvi akcakayaa | 17 Eylül 2009
  • Türkiye de böyle köy.!!!!.İnanması zor.Mutlaka ziyaret edeceğim. BayarGokce | 17 Eylül 2009
  • 15 Ekim Bodrum dönüşünde muhakkak uğruyacağım.Çünkü bende Selanik kökenliyim.Keskinoğlu şirketler grubuna şimdiden teşekkürler. Hasan KÖRPE | 17 Eylül 2009
  • Benim köyüm de güzeldir ve çevresinde “örnek” köy olarak bilinir.Ama Verika’ya şapka çıkarmaktan gayri yapacak bir şeyde yok. Kuranlara ve koruyanlara bin selam olsun. Kadir YILDIRIM | 18 Eylül 2009
  • Tek kelime ile ‘Muhteşem’…
    Düşünce, proje, uygulama herşey mükemmel.
    İnsanın hala bu ülke için yapacak çok şey var duygularını harekete geçiriyor.
    Keskinoğlu Ailesini kutluyorum.
    Bunca yoğun tempoma rağmen ilk fırsatta bir hafta içi günü gidip göreceğim. O havayı koklamak başka olsa gerek.   Gülay Vural | 18 Eylül 2009
  • Gerçekten de bu köy varmı ???
    Olamaz diyeceğim ama işte ortada…..
    Helal olsun ve bizim akrabağlarımızın nekadar önce batılı olduğunun örneği. tekrar tekrar tebrikler
    enkısa zamanda ziyaret edeceğim..   aytaç tümer | 19 Eylül 2009
  • İnanılmazın tam karşılığı.Neden olmasın.Kaliteyi seçerek ürünleri kullanıyoruz ama bundan sonra yeminli olmak gerekiyor.Ortaya çıkartanları sürdürenleri candan yürekten kutluyorum. feritgiray | 21 Eylül 2009
  • Sayın Keskinoğlu ailesi,Emeği geçen herkezi kutluyorum.İnanılmaz.Böyle olaylar İspanya’da falan oluyor.Demek bizde başarabiliyormuşuz.Azim,inanç ,disiplin ve çalışma.Çok duygulandım ve beğendim.İlk fırsatta geleceğim.Selam ve sevgiler F.R.Işık Bingöl | 22 Eylül 2009
  • Tebrikler , gidip görmemiz lazım ,
    köyünden çıkmış tüm zenginler
    bunu örnek almalı. gerçekten, bir müze gibi .
    Emeğinize sağlık .
    Bolu’da İzzet Baysal diğer örnektir.
    Dr Burhan Topal Ankara   Burhan Topal | 23 Eylül 2009
  • Gezip goremedigim icin ancak yazilanlara istinaden yorum yapabilecegim. Herseyden once yaratilan muzenin arkasinda iyi niyet, nostalji ve emek var. Takdir etmek gerekiyor! Proje cercevesinde, ortaya konulanin bir ‘yorum’ oldugunu on plana cikarmakta dogru. Ozellikle bunu ziyaretcilere izah etmek gerekiyor. Dunya’nin bircok yerinde ve Turkiye’de ‘kulturel mirasa’ yaklasimda bir eksiklik var. Gecmisi korumak ve yasatmak fiziksel korumaciliktan ziyade aslinda o seye (nesne, bina, cevre vs.) yuklenen anlam, deger, hatira ve hikayelerin korunmasidir. Dolayisiyla, korumak ve yasatmak istediginiz hersey aslinda ’soyuttur’, insan boyutu herseyin uzerindedir. Bunu basaramazsaniz klasik muze/sergileme formatinin disina cikamazsiniz. Bu muzenin yasayan bir muze olmasi gerekiyor. Bunun icinde, bu guzel girisimin Sayin Keskinoglu’nun Drama Koyu ve Anadolu’ya gelis seruveni ile ilgili hikayelerinin, anilarinin muzesi olmasi gerekiyor. Diger degisle yasayan bir muze olmasi gerekiyor. Muze yonetimine calismalarinda basarilar diliyorum. Saygilarimla, Dinc Sarac | 23 Eylül 2009
  • Güzelliğini duyduğum ve bir Akhisar’lı olarak merakıma neden olan bu yeri,görmek için 31 ağustos günü Bodrum dönüşü ziyaret etmek istedim.Ancak girişte karşılayan güleryüzlü güvenlik elemanları,ziyaret edemiyeceğimizi ancak ,belli günlerde açık olduğunu ya da grup olursak önceden haberle gezebileceğimizi söyledi.Benim sonraki zamanlarda gezebilme şansım çok anacak geçerken ziyaret etmek isteyenler için olumsuz bir durum.Yine de görmesek de,gezmesek de o köy bizim köyümüz. VEDAT SAÇKIRK | 23 Eylül 2009
  • KESKİNOĞLU AİLESİNİN TAVUK ÇİFTLİKLERİNİ GÖRDÜĞÜM ZAMAN ÇOK TAKDİR ETMİŞTİM AMA BU YARATILAN KÖY MUHTEŞEM VE BEN BİR İZMİRLİ OLARAK,BURNUMUZUN DİBİNDEKİ BU ERİ GÖRMEDİĞİM İÇİN UTANDIM……
    TEBRİKLER KESKİNOĞLU AİLESİ..
    ALLAH RAHMET EYLESİN İSMAİL KESKİNOĞLU…   bahire ilgüy | 23 Eylül 2009
  • Teşekkürler Keskinoğlu ailesi. Ülkeye hizmet budur… Coşkun AĞAN | 24 Eylül 2009
  • Çok güzel bir yer olmuş. Birde içinde köy evi tarzında kalınabilecek yerler olursa
    Emeği geçenlerin ellerine sağlık   Ahmet Yaşar | 24 Eylül 2009
  • TEK KELİME İLE HARİKA.ÜLKEMİZİN SAYIN KESKİNOĞU AİLESİ GİBİ AİLELERE ÇOK İHTİYACI VAR. İSTANBUL-BODRUM ARASI GİDİŞ GELİŞLERİMİZDE KESKİNOĞLU TESİSLERİNİ HAYRANLIK LA SEYREDERİZ,EĞER RAVİKA KÖYÜNE GİDİŞ İÇİN BİR YOL HARİTASI DA BULURSAK MUTLAKA ORAYI DA GÖRÜRÜZ.BÖYLE BİR YOL HARİTASININ BU SAYFADA BULUNMASI UYGUN OLUR DÜŞÜNCESİNDEYİM. ATİLA BOZKURT | 24 Eylül 2009
  • sayin keskinoglu ailesi,
    yaptiginiz cok guzel. keske paranizi boyle bir yerde bile olsa bir sanat muzesi yapmaya harcasaniz. Turkiye 80 milyon. Bir milli sanat muzesi yok. tarihde her one gecmis ve ilerlemis devletler, insanlar gurubu sanatda ileri gitmis devletler ve insanlar olmustur. ne yazikki musluman dininin yanlis anlasilmasi ve geri kafalilar tarafindan asirlarca Turk halkinin aldatilmasi yuzunden Turkler guzzel sanatlardan mahrum edilmisler ve sevgili Ataturkun kurdugu cumhuriyetle azicik bu gerilik atilmissada zamanimizdaki Turkiyeyi idare eden politikacilar yuzunden Turkiye Cumhuriyeti sanat alaninda yerinde saymis ve saymaktadir. Siz on ayak olup bir milli muze kurdugunuz taktirde ben kendi koleksiyo9numu ve turkiyenin en buyuk koleksiyoncularinin koleksiyonlarini bu muzeye erebileceklerinine ve Turk halkina asirlarca mahrum kaldiklari sanata kavusabileceklerine inaniyorum. Eger bir iylik yapmak istiyorsaniz ve cennete gitmek istiyorsaniz bu is canmi yaptirmak fakiri doyturmak veya mekkeye 10 kere gitmekle olacak bir sey degildir. Bir ionsanin baskalarina yararli olmasi ve milletine yapab8ilecegi en buyuk yardinm ve iylik Ataturkun de dedigi gibi ve istedigi gibi Turk halkina guzel sanatlari getirmek ve ogretmekle bu is olacaktir. HADI BIR CESARET EDIOP TURKIYEYE BIR MILLI SANAT MUZESI YAPIN, VERIN VE MILYONLARIN DUALARINI VE GUZEL SOZLERINI HAK EDIN.   onur akincilar | 25 Eylül 2009
  • Okuduklarımdan, ve resimlerden çok etkilendim. Yapanların ve düşünenlerin ellerine, keselerine sağlık. Acaba ne zaman halka açılacak. Bana kim bilgi verir. Merakla bekliyorum. iffet Dirlen | 25 Eylül 2009
  • Keskinoğlu ailesinden yaşayanlara ve bu güzel köyü kurarark bize yaşatanlara sağlık ve huzur niyaz ederken, hakka yürüyenlere rahmet diliyorum. Bu güzel beldeyi ve çevresini ziyarete gelmek isteyenlerin kalacağı yerler varmı. Bilgi notu olsa iyi olur. Müteşebbis Gelişim Vakfı Başkanı. Nurettin KONAKLI | 27 Eylül 2009
  • Birileri özlem duyup yapmış ama oradaki insanlar halk yok yani ruh yok,kendi kendine oyalanıyor işte.O parayla doğuda bir yatırımlar yapsaymış olsaymış da keşke, bir işe yarasaymış.Oralarda tavuk fiyatları ne alemde acaba? Erhan Öztürk | 27 Eylül 2009
  • sadece internette incelerken bile kendime hakim olamadım,anında oraya ulaşmak için durduğum yerde duramadım.bu haftasonu gideceğim.yapılan proje eşsiz bir başarı . sanırım yapabileceğim tek destek te keskinoğlu üretimi ravika marka zeytinyağlarını satın almak olacak.okyanusta bir damla da olsa katkım olsun diyerek.
    tebrik ederim.   adnan akıncı | 28 Eylül 2009
  • Tebrik ederim,harika bir yer.Ben kendimde B.Trakya dan(Gümülcine) göç eden birisi olarak çook duygulandım,
    Helal olsun.
    Saygılarımla   Nihat Recep Ulusoy | 28 Eylül 2009
  • doğduğu yere ve tarihine saygısından doğan, yaşadığı vatana ait olmak duygusuyla yoktan varedilmiş bir köy, dileğim bu bilinçli insanlarin girişiminin bütün Turkiye köylerine, o köylerden yetişip büyük adamlar olup, bir yerlere gelmişlere (bilhassa devlet adamı olup, bütün imkanları elinde bulunduranlara) örnek olması ve yapabilecek ve başarabilecek insanlarin kendi köylerini kurtarması, her köşede kurtarılmış bir köy kurulmasıdır, vatanımızın her köşesinin kendine has öylesine can alıcı mimarisi var ki, yürekten kutluyorum, ailenin kaybedilmis büyüklerinin ruhları şad olsun, hayatta olanların da yüreğine, ellerine sağlık olsun, saygim ve sevgilerimle,
    Z.Sevim Asilkefeli / Beykoz   Z.Sevim Asilkefeli | 29 Eylül 2009
  • İnsanoğlu geçmişiyle geleceğine sürekli ayna tutar. TÜRK tarihide örf ve adetleriyle Dünya kültürüne hep renk katmıştır. Geçmişe Ataya duyulan özlem onların varlığımızı simgelemeleri hepimiz için bir gurur ve onur kaynağı olmuştur. Bu sebeple geçmişimizi büyüklerimizden dinlemek yaşanması gerekli olanları yaşatmak bizler için bir hizmettir. Akhisarımızın en büyük işvereni olan KESKİNOĞLU Şirketler gurubunu Türk tarihinin yaşanmışlıklarını bize yaşantığı için kutlar, kültürümüzün tanıtımında vermiş oldukları mükemmel destekden dolayıda kendilerine teşekkürü bir borç bilirim. SU. Sabahat Uzun | 29 Eylül 2009
  • Basta,Keskinoglu Ailesini temsilen Sn.Sidika Keskinoglu ve tabiiki
    tum diger Keskinoglu ailesine ve cok emegi gectigini dusundugum Mimar Sn.Ercan Abaka ya,boyle bir eser yarattiklari icin sonsuz tesekkurlerimi iletirim.
    En kisa zamanda eseri gezebilme umidi ile,
    Saygilar
    OLGAY   Olgay Bilgin | 29 Eylül 2009
  • BÖYLE BİR YERİ KAZANDIRDIĞINIZ İÇİN CAN-I YÜREKTEN TEBRİKLER. BU GÜZEL KÖYÜ VE MÜZELERİNİ GÖRMEK İSTERİZ. BU NEDENLE SİTE’NİZE BİR HARİTA VE YOL TARİFİ EKLERSENİZ ÇOK İYİ OLUR DİYE DÜŞÜNÜYORUM.
    YAPILANLAR VE YAPILACAKLAR İÇİN ŞİMDİDEN TEŞEKKÜRLER.
    TARIK TALA   TARIK TALA | 29 Eylül 2009
Okumaya devam et  “Pasaportsuz gelmeyin” uyarısı

Oncelikle Keskinoglu ailesini kutluyorum. Sizler gibi insanlara hakikaten ihtiyacimiz var. 112 No.lu yazinin metnine aynen katiliyor ve tesekkurlerimi iletiyorum. Yakinda oraya gelip verilen emekleri gormek isteriz. Saygilarimla, Inci Ozgor

inci ozgor | 29 Eylül 2009


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir