Erdoğan’ın ABD gezisi

Savaş Süzal - cumhurbaskani erdoga 97a665602c16938dc855
,

Savaş Süzal

[email protected] 

Başbakan Erdoğan’ın bu ay sonunda yapacağı ABD ziyareti ne denli önemli. Gerçekten de bir şeyler mi danışmaya gidecek ABD’ye yoksa ABD Başkanı Obama ile çekilecek birkaç kare resmin kendisinin kamuoyuna hala bulunmaz Bursa kumaşı olarak lanse etmesine yarar sağlayacak. Bunu doğru değerlendirmek gerek.  

         Öncelikle Erdoğan’ın ABD’ye gidişinin altında resmen iki amaç var. Bunlardan birincisi Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda bir konuşma yapması. Biliyorsunuz geleneksel olarak Genel Kurul çalışmalarına başlamadan önceki toplantılarda ülkelerin liderleri birer konuşma yapar. Bunda bir anormallik yok. Ayrıca Genel Kurul’a katılan liderler onuruna ev sahibi ABD Başkanı bir resepsiyon verir ve herkes bir dakikalık ABD Başkanı ile hoş geldiniz temennisi ile çekilen resimlere inanılmaz hikâyeler ve haber başlıkları atılır. Genelde bu bir palavradan öte bir şey değildir.  

         Bu 3 ila 5 dakika arasında süren ( genelde dil ve tercüme süresidir bu da- bizimkinde de seliz bir İngilizce olduğu için aynı durum geçerli) karşılaşma sırasında adam hoş geldiniz ve nasılsınız gibi nezaketen söylenen sözler geçer. Ama geçmişte gördük ki bizim özellikle kaleminden yeşil mürekkep damlayan Türk basını bu konuşma sırasında Kürt sorunu Ermenistan kapısının açılması ile öteki bir dizi konuda senaryolar üretir ve ürettiler de. Dolayısıyla bu toplantılardan benim beklentim sıfıra sıfır elde var sıfır sonucu çıkar.  

         İkinci konu ise Başbakanın G-20’ler zirvesine katılması. Burada daha fazla zaman harcanır nezaket sözlerinin yanı sıra Obama Türkiye’ye yaptığı ziyaretten ne kadar etkilendiğini falan söyleyecektir büyük bir olasılıkla. G-20 zirvesinin konusu bizim Ermenistan protokolü veya Kürt açılımından onlarca çok daha önemli olan ekonomik krizle mücadeledir.  Bu konuda da Türkiye öteki ülkelerin aksine “hamdolsun” ekonomisi ile yönetilip, “kriz teğet geçtiği” içinde burada söyleyecek sözü yoktur. Dolayısıyla kimse Erdoğan’ın Kürt krizine destek vermeyecek veya Ermeni protokolü için kendisini kutlamayacaktır.  

Okumaya devam et  Homo homini lupus ve Arap Arabın düşmanıdır

         Ama bizim kaleminden yeşil mürekkep damlayan gazetelerimiz ve gazeteci kimliği altındaki imamlarımız bu toplantılar konusunda görün bakın ne senaryolar yazacaktır. Görün bakın, bir kere Erdoğan zirvenin en popüler şahsiyeti seçilecektir. Bakarsınız orada liderlerden birini dişine göre bulup “one minutes” diyecektir. Tabii dönüşünde de AKP’liler ellerinde gene önceden hazırlanmış pankartlarla havalarında muhteşem bir karşılama ile kendisini kahraman ilan edecektir.

 

Ama ben 30 yıllık Washington’da yaptığım gazetecilikten biliyorum ki kazın ayağı böyle değil. Arkadaşlar Türkiye, neresinden bakarsanız bakın artık küme düşmüştür. Bakın haftada bir Avrupa’ya giden AKP’li lider kadrosu artık Arap çöllerini kendilerine gezi yeri olarak seçmişlerdir. Ve hatta bu konuda Tayip beyin eşi de katkıda bulunmakta ve Kaddafi’yi Libya çöllerindeki çadırında ziyaret etmektedir.  

         O Kaddafi ki bir zamanlar zamanın Türkiye Başbakanı Necmettin Erbakan’a ziyaretinde yamak muamelesi yapmıştı. Dolayısıyla ABD’nin ve çok sayıda Avrupa ülkesinin tepkisini çekmiş iktidar dönemi de kısa olmuştu. Erdoğan’a ABD’de kimse Kürt konusunda veya Ermeni protokolü için aferin demese de iddiaya girerim Obama’nın ağzından bu yemyeşil insanlar dedirteceklerdir. Şaşırmayın.  

         Obama’nın Kürt açılımı umurunda bile değildir. Zira zaten planın asıl sahibi onlardır. Obama’nın Ermeni protokolü umurunda değildir, zira Tayip bey ve ekibi Washington’un talimat ve telkinleri ile böylesine bir girişimde bulunmuşlardır. Belki yeni olarak ona yeni talimatlarının habercisi olarak “yahu şu Kıbrıs konusu da çok uzadı çözün şunu” diyecektir veya diyebilir. Bu da bu sene sonunda veya gelecek sene başlarında Kıbrıs’tan asker çekip Talat’ı da Rumların emrine verme şeklinde gerçekleşebilir. Talat bu fırtınayı önceden gördüğü içinde şimdilerde ileride suçlanmamak için tribünlere oynamaya başlamıştır.  

Okumaya devam et  ‘Ülke bölünüyor’

         Ha birde bu toplantılarda yeni olabilecek şey, bu toplantılara katılacak IMF başkanına bizim Erdoğan’ın “yahu abi ne oldu şu bizim kredi işi” yakınması şeklinde gerçekleşebilir. IMF’in ise böyle toplantılarda ayaküstü kredi konularını çözmediklerini bildiğim içinde görüşürüz temennisinden öte bir şeylerin olacağını sanmıyorum. Ama bizim yemyeşil adamlarımız “bunu da yırttık, IMF kredisi yolda” diye haber yapacağından emin olabiliriz.  

         İşte size benim Erdoğan’ın Eylül 20 tarihinde yapacağı ABD gezisinden beklentilerim. Hemen değilse bile tarih kimin haklı çıkacağını gösterecektir.
07/Eylül/2009

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir