MİLLİ MARŞ

Gazete haberlerine göre; İsrail Eğitim Bakanı Gideon Sa'ar, eğitim sisteminde bir dizi reform yapmayı amaçlarken, Amerika'da olduğu gibi her sabah okullarda ulusal marşın okutulmasının zorunlu kılmayı düşündüklerini söylemiş... Yeni öğretim yılında okullarda, öğretmenler sınıfa girdiğinde öğrencilerin ayağa kalkması ve okullarda üniforma zorunluluğu da öneriliyormuş. Planlanan değişikliklerle, Siyonist mirasın kuvvetlendirilmesi ve askere gitmenin teşvik edilmesi amacıyla, Siyonizm ve Yahudilik için özelliği bulunan ya da önemli savaşların yapıldığı alanlara sınıf gezileri düzenlenmesi öngörülüyormüş. - huseyin mumtaz

Gazete haberlerine göre; İsrail Eğitim Bakanı Gideon Sa’ar, eğitim sisteminde bir dizi reform yapmayı amaçlarken, Amerika’da olduğu gibi her sabah okullarda ulusal marşın okutulmasının zorunlu kılmayı düşündüklerini söylemiş… Yeni öğretim yılında okullarda, öğretmenler sınıfa girdiğinde öğrencilerin ayağa kalkması ve okullarda üniforma zorunluluğu da öneriliyormuş. Planlanan değişikliklerle, Siyonist mirasın kuvvetlendirilmesi ve askere gitmenin teşvik edilmesi amacıyla, Siyonizm ve Yahudilik için özelliği bulunan ya da önemli savaşların yapıldığı alanlara sınıf gezileri düzenlenmesi öngörülüyormüş.

Hadi İsrail’i bir kenara bırakın.. Siyonist, semitist, ırkçı, faşist, adam öldürmeyi iyi bilen bir devlet..

Fakat ben yukarıdaki haberde başka bir konuya takıldım..

“Amerika’da olduğu gibi her sabah okullarda ulusal marşın okutulmasını zorunlu kılmak..”

Bakın hele Amerika’ya..

Özgürlükler ülkesi, fırsatlar ülkesi..

“Amerikan rüyası”nın, yeşil kartların ülkesi..

Cümle “Amerikanlılaştırılmış” dinler ilişkilerinin, cümle “Destiny Manifest”leştirilmiş medeniyetler ittifaklarının “özgür” ülkesi..

1492’den bu yana onlarca ırk ve din, yüzlerce mezhep, binlerce dilin göçtüğü birarada yaşadığı bir “mozayik”..

“Farklılıklardan, zenginlik” çıkaran bir çağdaş Roma, dünya devi, son imparatorluk..

Ne demek “her sabah okullarda zorunlu olarak ulusal marş okutmak”?

Halbuki her ırk, bütün milliyetler kendi dillerinde yayın-öğretim yapsa; gazete-televizyona sahip olsalar ne güzel olurdu?

Hele “Vatandaşlık yemini” yaptıktan sonra; dili-dini-rengi ve ırkı ne olursa olsun, Amerika’ya vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Amerikalı sayılmasının dayatılması tam bir zorbalık örneği değil mi? Yakışıyor mu Amerika’ya?

Dünya âleme ayıp değil mi?

Bütün bunların yanında “Başkan” Obama’ya; yeni bir yasa ile bir de “ulusal siber güvenliği tehdit eden durumlarda” özel sektör ve sivil bilgisayar sistemlerinin denetlenmesi-internet bağlantılarının kesilmesi, “internetin sadece kamu siteleri tarafından kullanılması”nı sağlama yetkisi verilmesine ne diyorsunuz?

“Amerikan ulusal güvenliği”nin, “Manifest Destiny” kapsamında ne kadar geniş bir kapsama alanı olabileceğini; bunun sadece Amerika’da değil, bütün dünyada “internetin kesilmesi”nin “başkan”ın iki dudağı arasında olduğunu sonucunu doğurabileceğini düşünebiliyor musunuz?

Ayıp olmuyor mu?

Yazıyı, “bizim” Milli Marşımızın, daha doğrusu “İstiklâl Marşı”mızın tek bir kelimesi ile bitirelim..

“KORKMA!” 31/08/09

57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAY’IN NEFERLERİYİZ

[email protected]


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir