Site icon Turkish Forum

“Ne Mutlu Türk’üm Diyene” Anlayışından Rencide Olmak ve Açılıma Destek

Ne Mutlu Türk'üm Diyene

Van’ın Bahçesaray ilçesi yakınlarından bir tepenin yamacındaki “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” sözünün yerini “Önce vatan” aldı.

Peki, neden?

“Önce vatan” sloganı kimin vatanı için söyleniyor? Ve içinde hangi anlamları barındırıyor? Bilmek istiyorum.

İddia edildiği gibi; “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” sözünün ırk, din, mezhep ayrımı ile alakası yok.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğun da; çeşitli ırk, din ve mezhepten millet vardı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması esnasında mücadele veren “Türkiye halkı” Türk milleti.

Daha net ifade etmek gerekirse; Türkiye coğrafyası üzerinde ortak bayrak, ortak kültür, ortak dil ve ortak ülkü bağı ile birbirine bağlı olan, üniter devlet yapısı içinde yaşayan millet Türk ulusu.

Her ulusun bir adı var; Amerikan ulusu, Rus ulusu, İngiliz ulusu ve Türk ulusu…

Ve bu anlayış, “ortak payda, ortak ideal uğruna verilen mücadeleyi kutlayan, bu topraklar üzerinde yaşayan insanların birlik ve beraberliğinin” göstergesi.

“Ne Mutlu Türk’üm Diyene” sözü Türk ulusundan olmanın mutluluğunu ifade ediyor. Bunda ne bir böbürlenme, ne bir üstünlük ne de ırkçı bir yaklaşım var.

Dağlara yazılan “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” sözü Doğuda yaşayan halkın duygularını “Siz Kürt değil Türksünüz ve Türk olmaktan gurur duymalısınız” şeklinde rencide ettiği yönünde.

Kimsenin, kimseyi rencide ettiği, baskı kurduğu yok.

Her ne kadar Başbakan da, “Sen, ne mutlu Türk’üm diyene dersen, o da sana ne mutlu Kürt’üm diyene der” dese de;

Bu yaklaşım ancak ve ancak ulus/millet olgusundan yoksun, birlik ve beraberliğin öneminin kavranamayışının bir göstergesi olabilir.

Ülkemizde yaşayan birçok çeşitli etnik kökenli Türk Vatandaşı var;

Ve Arnavutlar, Romanlar, Osetler, Süryaniler, Rumlar, Museviler…

Biz bu kadar çeşitli etnik kökenli insanlarla birlikte yaşıyoruz. Aynı topraklar üzerinde, aynı havayı soluyarak, aynı suyu içerek, aynı dili konuşarak.

Şimdi nasıl oluyor da yıllarca beraber yaşamış bu “aile parçalanmaya” itiliyor?

Kürtlere ayrı dil olsun, ayrıcalıklar sağlansın, neden çünkü PKK öyle istiyor. Araplar demez mi ben de ayrıcalık istiyorum diye… Bulgarlar ben de ayrı bayrak istiyorum derse, ne olacak?

Ailenin parçalanmamasını, birlik içinde yaşamını sürdürmesini devlet sağlar. Tıpkı, bir aile babası gibi.

Açılım ile;

“Türkçe konuşmayabilirsin, ortak duyguları paylaşmayabilirsin, ortak bayrak altında olmayabilirsin” anlamı oluşuyor.

Her ulusun kendini ifade eden bir dili, bayrağı var. Türk ulusunu ifade eden, bizi anlatan, bizi biz yapan dilimiz Türkçe.

Ve bizi biz yapan, devlet millet olmanın anlamını taşıyan her şeyin bütünlüğünden vazgeçen bir zihniyetle, terörü, katilleri muhatap alıp teröre ve bölgeye çözüm aranıyor.

Kapı kapı dolaşarak destek isteniyor.

Kapısı çalınmadığı halde, Sezen Aksu’yu bu açılımda desteklerken bulmak ayrıca şaşırtıcı;

Bölgede, kanın durmasını, çocukların, anaların gözyaşlarının dinmesini istiyor, her vicdanlı insan gibi, benim gibi, sizin gibi.

Ama bunu yaparken, açılım ile “canlı bomba” olmaya gerek yok.

Körü körüne destek olmak veya olayı tüm yönleri ile değerlendirmeden balıklama dalmak hiçbir şey kazandırmaz.

Bölgede çözüm için terörü muhatap alıp, bu amaç uğruna demokrasiyi araç olarak kullanmak hangi çağdaş medeniyetler seviyesine yükseltir ki? Hiç…

Çözümü, “birlik ve beraberliği bozmak da”, “dilini inkâr etmekte”, “ortak ülküyü, ortak vatanı yok saymak ta” ve bu “büyük ailenin parçalanmasında” bulmak, toplu intihardır.

Dahası yok!

Nuran.Talay@politikadergisi.com

Exit mobile version