Başbakana İkinci “One Minute” Uyarısı Kıbrıstan

Başbakana İkinci "One Minute" Uyarısı Kıbrıs'tan - Basbakanin araci

Başbakana İkinci “One Minute” Uyarısı Kıbrıs’tan

Malumları olduğu üzere; Türk Milleti, geçtiğimiz 29 Mart günü yapılan mahalli seçimlerde AKP’ye %38 oranında oy vermek suretiyle tabiri caizse Sayın Başbakan’a “One Minute Prime Minister” demişti. Çünkü bu oy oranı, 22 Temmuz 2007 genel seçimlerine göre AKP’nin, dolayısıyla Başbakan’ın yaklaşık %9’luk oy kaybı demekti.

Başbakan bu uyarıdan son derece etkilenmiş olacak ki; soluğu hemen Antakya’da aldı! Maksadı birkaç gün tatil yapmaktı. Antakya ve tatil kelimelerini yan yana görünce tıpkı sizin gibi ben de biraz afalladım ama neylersiniz ki doğrusu da bu idi. Yani Başbakan tatil için Antalya’ya değil, gerçekten de Antakya’ya gitmişti.

Şimdi bir kısmınız diyecek ki; biz tatil deyince hep Antalya’yı hatırlarız, şimdi durduk yerde bu Antakya da nereden çıktı? Bir kısmınız da diyecek ki; adam sende ha Antalya, ha Antakya ne fark eder? Ancak, Antakya durduk yerde çıkmadı elbette. Ayrıca, Antalya yerine Antakya’nın tercih edilmesi arasında çok fark vardır. Bildiğiniz gibi Antakya, 29 Mart yerel seçimlerinde Trabzon ve İstanbul’dan sonra, bütün Türkiye sahilleri boyunca AKP’nin kazanmış olduğu tek sahil kenti. Erdoğan, işte bunun için tercih etti Antakya’yı. Yani tabiri caizse; Antakya, AKP’nin denize açılan üçüncü ve son kapısı! Bu sebeple Sayın Başbakan, Türk halkının birinci “One Minute” ikazı üzerine Antakya’da aldı soluğu. Sırf Antakyalılara teşekkür için…

AKP, denize açılan kapı sayısını dörde çıkarmak için Adana seçimlerine çok fazla itiraz etti ama bu sefer “One Minute” uyarısı YSK’dan geldi. YSK, bütün itirazları değerlendirdi, oyları yeniden saydırdı ve Adana’yı MHP’nin aldığını resmen karara bağladı. Aytaç Durak, dur durak bilmeden 5. dönem için resmen Adana Büyükşehir Belediye Başkanı artık. Aytaç Durak’ı durdurana aşk olsun; A partisinden kovuluyor, B partisinden kazanıyor, B partisinden kovuluyor C partisinden kazanıyor. Bu adamda şeytan tüyü mü vardır ne?

Okumaya devam et  Arınma Semineri (2)

Sayın Başbakan’a bir “One minute” uyarısı da kardeş Azerbaycan’dan geldi. ABD’nin telkin ve tavsiyeleriyle Türkiye’nin Ermenistan’a gereğinden fazla yakınlaştığını hisseden Azerbaycan yönetimi, derhal “One minute” dedi. İlham Aliyey, parlamenterlerini Ankara’da Atatürk’e gönderirken, kendisi Moskova’daki Lenin ve Stalin’e koştu Türkiye’ye “one minute” demek için! Azeri milletvekilleri, bir anlamda Anıtkabir’de Sayın Başbakan’ı Atatürk’e şikâyet ederlerken ve Azerbaycan’ın Türkiye için Atatürk’ün vasiyeti olduğunu yüksek sesle haykırırlarken, İlham Aliyev, Moskova’da Lenin’in ve Stalin’in manevi huzurlarında, onların halefleri olan D. Medvedev ve V.Putin ile görüşüyordu. Atatürk de öyle yapmıştı çünkü. Milli Mücadele sırasında, Lenin’e ve Stalin’e elçiler göndermek suretiyle Sovyetlerden önemli miktarda maddi para ve silah yardım almıştı. Başbakan Yardımcısı Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek’in dünkü bakanlar kurulu toplantısının ardından yapmış olduğu açıklamalar, Azerbaycan’ın “one minute” ikazının hükümet tarafından algılandığını gösteriyordu.

Azerbaycan’ın ki bin yana; Sayın Başbakan’ın 29 Mart Mahalli seçimlerinden sonra almış olduğu ikinci önemli “one minute” ikazı KKTC’den gelmiştir. Kıbrıs Türkleri, 19 Nisan’da yapılan genel seçimlerde AKP’nin tasvip ve tercih etmediği Ulusal Birlik Partisi’ne %44 oranında oy ve 50 sandalyeli mecliste 26 milletvekilliği vererek hem KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Talat’a, hem KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer’e, hem de bu iki şahsiyeti destekleyen Sayın Başbakan’a bir anlamda “one minute” demiştir. Hatta KKTC’nin kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın oğlu Serdar Denktaş’ın Demokrat Parti’sine(DP) verilen %10.73 oy ve 6 milletvekilliğini de hesaba katarsak, bu “one minute” ikazının 32 kişilik bir koro tarafından %55 desibel yüksekliğinde yapıldığı sonucuna varırız ki; bu 55 desibel, insan kulağını rahatsız eden seslerin en yüksek perdesidir. Bundan sonrası insanı zaten hasta eder! Dolayısıyla; Sayın Başbakan’ın Kıbrıs’tan yükselen bu “one minute” ikazını duymaması ve dikkate almaması herhalde imkânsızdır.

Okumaya devam et  Özgürgün: Ban’ın Raporu Rum Tarafına Ciddi Uyarı Niteliğinde

Talat-Soyer ikilisi ve bunların anavatandaki hamileri, Rauf Denktaş ve Derviş Eroğlu’nu her ne kadar ellerinin tersiyle itmeye ve tarihin çöplüğüne süpürmeye kalkışmışlarsa da sağduyulu Kıbrıs Türkleri, bütün bu karalamalara “one minute” demiştir. Solcu Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile onun solcu başbakanı Ferdi Sabit Soyer’in, seçime beş kala Denktaş ve Eroğlu’nu Türkiye’de devam etmekte olan Ergenekon soruşturmalarına bulaştırma girişimleri de böylece ters tepmiştir. Kıbrıs Türkleri Talat ve Soyer’in partisi olan solcu Cumhuriyetçi Türk Partisi’ne (CTP) ancak %29 oy ve 16 milletvekilliği vererek, özellikle Rauf Denktaş faktörünün göz ardı edilemeyeceğini bir kez daha cümle âleme deklare etmiştir. Bu seçimler, aynı zamanda 24 Nisan 2004 günü yapılan referandumun da artık hiçbir geçerliliğinin kalmadığını ortaya koymuş bulunmaktadır.

Bilindiği gibi Annan Planı olarak isimlendirilen plan 24 Nisan 2004 tarihinde Kıbrıs’ta eş zamanlı olarak halkoyuna sunulmuş, bu plan KKTC’de %64.91 ”EVET”, %35.09 ‘HAYIR’ oyu almıştır. Güney Kıbrıs’ta ise yüzde 24.17 ”EVET”, yüzde 75.83 ”HAYIR” sonucu çıkmıştır. Böylece KKTC’de Annan planının kabulünden 5 sene sonra olmak üzere 19 Nisan 2009 günü yapılan genel seçimler de göstermiştir ki; Annan Planı’na verilen %64.91’lik “KABUL” oyu, aslında Kıbrıs Türkü’nün gerçek kanaatini yansıtmamaktadır. Bu sonuç, daha çok AKP yönetimindeki Türkiye’nin dayatmasıyla elde edilmiş bir sonuçtur. KKTC’de Annan planını ve bu plan hakkında 24 Nisan 2004 günü yapılana Referandumu destekleyenlerin sadece Mehmet Ali Talat ve Ferdi Sabit Soyer yönetimindeki CTP olduğu biliniyor. Dolayısıyla; bu partinin geçtiğimiz 19 Nisanda sadece %29 oranında oy aldığını düşünürsek, KKTC halkının 19 Nisan’da %71 oyla Annan Planı’nı rafa kaldırdığı sonucuna da rahatlıkla varabiliriz.

Milliyet Gazetesi’nin haberine göre AKP tarafından desteklenen Özgürlük ve Reform Partisi (ÖRP) ise ancak %6.31 oy ve 1 milletvekilliği çıkarabilmiştir(bk. . internet sitesinde bulunan 20.04.2009 tarihli ve “KKTC’de yeni dönem” başlıklı haber). Söz konusu gazete haberinde; “UBP mecliste tek başına iktidar olmak için gerekli 26 sandalyeyi elde etse de, bir milletvekili Meclis Başkanı olacağı için dışarıdan destek almak veya bir parti ile koalisyon kurmak zorunda” deniliyor. Biz, şahsen, tıpkı Mehmet Ali Talat iktidarı öncesinde olduğu gibi KKTC’de hükümetin Derviş Eroğlu’nun Başbakan, Serdar Denktaş’ın da Başbakan Yardımcısı ve Dış İşleri Bakanı olduğu UBP-DP koalisyonu şeklinde kurulacağını tahmin ediyoruz. Esasen KKTC’ye yakışanın da bu olacağına inanıyoruz. Zira biz, Denktaş soyadının Kıbrıs’a, Kıbrıs’ın da Denktaş soyadına pek güzel yakıştığını sovunuyoruz…

Okumaya devam et  Biz Nasıl Bir Milletiz

21 Nisan 2009
Ömer Sağlam


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir