Abant Platformu Kuzey Irak’ta

İlki geçen yıl 4-6 Temmuzda Abant’ta yine aynı başlık altında yapılan toplantı bu sefer 15/16 Şubat 2009 tarihlerinde Selahattin Üniversitesi ve Mukriyan Araştırma Merkezi işbirliğiyle Erbil’de düzenlenecek. Erbil’deki toplantının başlıkları şöyle; Durum Değerlendirmesi, Ortak Kültürel Değerler ve Gelecek, Karşılıklı Bağımlılık ve Fırsatlar, Gelecek Perspektifi. - washington 1212917 640
, ,
A A A A
Abant Platformu Kuzey Irak’ta
Abant Platformu “Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak” başlığı ile Erbil’de toplanıyor.

İlki geçen yıl 4-6 Temmuzda Abant’ta yine aynı başlık altında yapılan toplantı bu sefer 15/16 Şubat 2009 tarihlerinde Selahattin Üniversitesi ve Mukriyan Araştırma Merkezi işbirliğiyle Erbil’de düzenlenecek. Erbil’deki toplantının başlıkları şöyle; Durum Değerlendirmesi, Ortak Kültürel Değerler ve Gelecek, Karşılıklı Bağımlılık ve Fırsatlar, Gelecek Perspektifi.

Khanzad Otel’de düzenlenecek olan toplantının açılışını Kuzey Irak Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani yapacak. Toplantının diğer açılış konuşmacıları ise şöyle: Erbil Valisi Nevzat Hadi, Abant Platformu düzenleme kurulu üyesi Mümtazer Türköne, Erbil Üniversitesi Rektörü Muhammed Sadık, Mukriyani Araştırma Merkezi Başkanı Aso Kerim.

Düzenleme heyetinde Ali BULAÇ, Prof. Dr. Mümtaz’er TÜRKÖNE, Altan TAN, Doç. Dr. Ferhat KENTEL ve Platform Genel Sekreteri Salih Yaylacı’nın bulunduğu toplantıya her iki taraftan yüz civarında fikir adamı ve STK temsilcisinin eşlik etmesi bekleniyor. Katılacaklar içerisinde dikkati çeken bazı isimler şöyle; Mithat Sancar, Abdülmelik Fırat, Beril Dedeoğlu, Etyen Mahcupyan, Abdurrahman Kurt, Şevket Süreyya Sırma, Fazıl Hüsnü Erdem, Bejan Matur, Cengiz Çandar, Cüneyt Ülsever, Soli Özel, İbrahim Kalın, Sedat Yurttaş, Sertaç Bucak, Haşim Haşimi.
PROGRAM DETAYI

“Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak” (Khanzad Otel), 15 – 16 ŞUBAT 2009, Erbil

Program Akışı :

15 Şubat Pazar
Açılış Programı: Saad Adbullah Kongre Salonu
10:00 – 12:00  Açılış ve Protokol Konuşmaları
12:00 – 14:30 Öğle Yemeği

14:30 – 17:00  I.Oturum ve Müzakere  Durum Değerlendirmesi
Başkan: Prof.Dr. Şirzat Neccar (Selahattin Üniversitesi)
Doç. Dr. İbrahim Kalın (Seta Vakfı Başkanı) – Güven Sorunu ve Karşılıklı Kaygılar
Ferit Eserset  -Dr.Halit Salih – Nasıl Bir Irak ?
Ali Bulaç (Sosyolog-Yazar) – Ortadoğu’nun Geleceği
17:00 – 17:30 Çay – Kahve Arası

17:30 – 20:00  II. Oturum ve Müzakere Ortak Kültürel Değerler ve Gelecek
Başkan: Dr. Reşat Miran (Selahattin Üniversitesi)
Halkewt Abdullah ( Gazeteci-Yazar)
Murat Hekim (Araştırmacı Yazar) – Birlikte Yaşama İradesi; Kültürel Çoğulculuk
Bejan Matur (Şair-Yazar) – Dil, Kimlik, Kültür ve Ortak Değerler
Prof. Dr. Salih Hoşoğlu (Işık Üniversitesi Rektörü) – Eğitim

16 Şubat Pazartesi
09:30 – 12:00  III. Oturum ve Müzakere Karşılıklı bağımlılık ve Fırsatlar
Başkan: Prof. Dr. Mehmet Altan (Akademisyen-Yazar)
Galip Ensarioğlu (Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı) – Ekonomik
Karvan Akreyi (Yazar) – Siyasi
Nasuhi Güngör (Gazeteci-Yazar)
Abdurrahman Sıddık – İlişkilerin Şekillenmesinde Medyanın Geçmiş ve Geleceği
12:00 – 13:30 Öğle Arası

13:30 – 16:00  IV. Oturum ve Müzakere Gelecek Perspektifi
Başkan: Prof. Dr. Eser Karakaş (Akademisyen-Yazar)
Sami Soreş (Gazeteci-Yazar) – Türkiye – Kuzey Irak
Altan Tan (Yazar) – Bölge
Cengiz Çandar (Gazeteci-Yazar) – Küresel Ölçek
16:00 – 16:30 Çay –Kahve Arası

16:30 – 18:00 Kapanış ve Değerlendirme Oturumu
Başkan: Haşim Haşimi

Farklı düşünce ve fikirdeki aydınların bir araya geldiği Abant Platformu’nun Erbil’de düzenleyeceği bu program da geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi tartışmaları ve sonuç bildirisi ile oldukça ses getireceğe benziyor.

1998 yılında ilk toplantısını gerçekleştiren Abant Platformu’nun uluslararası çapta düzenlediği başka toplantılar da oldu:
• Nisan 2004’te Washington D.C.’de, Johns Hopkins Üniversitesi’nin işbirliğiyle “İslam, Demokrasi ve Laiklik: Türkiye Deneyimi”;
Aralık 2004’te ise Brüksel’de, Avrupa Parlamentosu’nda,  Leuven Üniversitesi’nin işbirliğiyle “Türkiye’nin AB’ye giriş sürecinde Kültür, Kimlik ve Din”;
• Nisan 2006’da ICCI Conseil International des Sciences Sociales (Uluslararası Sosyal Bilimler Konseyi) ve La Maison Des Sciences de l’homme (İnsan Bilimleri Merkezi) işbirliğiyle Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde “Türkiye-Fransa Söyleşileri: Cumhuriyet, Kültürel Çoğulculuk ve Avrupa”;
• Şubat 2007’de  Mısır Al Ahram Politik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi İşbirliği ile, “Türkiye-Mısır Söyleşileri: “İslam, Batı ve Modernleşme” konulu toplantıları gerçekleşmişti.

Program hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak için aşağıdaki bilgilerden yararlanılabilir.

Ceyda SÜNBÜL
E-posta               :  [email protected] [email protected]
Telefon               :  +90  212 343 59 38  –  +90 212 232 17 51
Gsm                    :  +90 533 551 42 97
Faks                    :  +90 212 232 15 88
Adres                  :  Cumhuriyet Cad. No:129/3 Harbiye / İstanbul
Web                     :  www.abantplatform.org.tr

Yazılma Tarihi:05.02.2009 15:50

—–—–  GEÇEN SENEKİ KONFERANS ÖZETİ  ——–——-

Kürt Sorunu’nda Arayışlar Ve Çözümler tartışıldı

Abant Platformu’nun 4. oturumu “Arayışlar Ve Çözümler”de sorunun çözümünde yollar arandı. Mustafa Karaalioğlu’nun başkanlığını yaptığı oturumda Mustafa Akyol “Çözüm dilinin oluşmasında medyanın rolü”nü, Altan Tan ise “Gelecek perspektifi: Ne yapmalı?” konusunu sundular. Toplantının müzakere kısımlarında özellikle şiddetin bırakılması ve birlikte yaşam mesajları ön plana çıktı.

Mustafa Akyol

Kürt sorunu, Osmanlı sonrası bir sorun
Araştırmacı yazar Mustafa Akyol, Abant Platformu’nda medyanın rolünü anlatırken Kürdistan kavramı üzerinde durdu. Abant Platformu’nun, “Kürt sorunu: barışı ve geleceği birlikte aramak” konulu tartışma programının ikinci günün ikinci oturumunda araştırmacı yazar Mustafa Akyol konuştu. Mustafa Akyol özetle şunları söyledi:

“Kürt sorunu Osmanlı sonrası sorunu. Daha açık ifade ile Cumhuriyet dönemi sorunu. Ama bu sorun artık geriye döndürülerek de dönülemez. Sosyal konular tersine dönmüyor maalesef. Ama buradan ilham alınacak taraflar vardır.

Türkiye’de liseden mezun olduğunuzda Kürt adına rastlamazsınız. Kürt kelime geçmez. Bir kere geçer, o da zararlı cemiyetler sıralanırken, “Kürt Teali Cemiyeti” sözüdür. Ben liseyi Ankara’da okudum. İlk Kürtçe konuşan kişiyi İstanbul’a geldiğimde bir inşaatta çalışan iki kişinin konuşması beni şaşkına uğrattı. Bunlar turist değildi ve hangi dili konuştuğunu anlamadım.

Çok satan bir gazetenin logosunun hemen yanında “Türkiye Türklerindir” ifadesi var. Bu hangi anlama geliyor. Oradaki ifade Türk ifadesinden Türkiye’de yaşayanlar kastediliyorsa bu malumu ilama ne gerek var. Türkiye, Çinliler’in olmayacak elbette.

Bir başka konu da Kürdistan ifade. Tarihimizde Kürdistan bölgesi var olageldi. Güneydoğu ve Kuzey Irak’ın bulunduğu coğrafya, “Bilad-ı Etrak” olarak anılıyordu.

Kuzey Irak’taki yapılanmaya Kürt yönetimi derseniz, Türkmenler itiraz ediyor. “Biz de varız bu yönetimin içinde diyorlar”. Türkiye’de artık bir coğrafi

Bütün Türkiye Kürdistandır, İstanbul başkenttir. Çünkü en büyük Kürt kenti İstanbul’dur. Bütün Türkiye aynı zamanda Türkistandır.

Türk medyasında devlet ideolojisinde kendini kurgulamış olan medya, Kürt sorununda bir açılım yapmadı. Yalnız Kürt konusunda değil, başörtüsü konusunda da yapmadılar.”

Altan Tan
Gelecek perspektifi: Ne yapmalı?

Abant toplantısının ikinci günündeki son oturumunda tebliğ sunan AltanTan, Kürt sorunun çözümü için önce sükunet hakim olmalı, sonra silahlar susması ve daha sonra iyileştirme programlarının uygulamaya alınması gerektiğini belirtti. Özellikle Kürtçe yer isimlerinin geri iadesi ile Diyarbakır Cezaevinin bir müze olmasını, diasporayı da kapsayacak bir af ilan edilmesi gerektiğini belirtti.
Altan Tan konuşmasında özetle şöyle devam etti:

“Kürt sorunu çözümü için üç ana akım var. Bunlar şunlar. 1- Ulusalcı Bağımsız Kürdistan akımı, 2- Otonomi, Muhtariyet, Etnik federasyon çözümü, 3- Birlikte yaşama, anayasal vatandaşlık, demokratik cumhuriyet denilen birlikte yaşama projesi.
1-Kürtler Ulus Devleti neden kuramadı? İngilizler ve emperyalist irade istemedi. Kürtler de istemedi. Batılı devletler de istemedi. Ulus devlet günümüzde çözüm getirir mi? Birinci itirazım, ulus devlet modeli, Ortadoğu ve İslam toplumlarına uymamaktadır. Modern anlamda ulus devletin dünya sahnesi nasıl çıktığı malum. Bir, Ortadoğu tarih boyunca büyük devletlerce yönetilmiştir. Pers, Roma, Asurlar, Abbasi, Emevi, Selçuklu, Osmanlı ve Eyyübiler dönemi de böyle. Küçük devletçikler fetret dönemlerinde olmuş. Ekonomik olarak da coğrafya olarak da bütündür. Birinci dünya savaşında sınırlar çizilirken, Türkiye, Suriye, Irak, İran topraklarındaki bir bütün olan ekonomik hareketlilik tamamen kesilmiştir. Mesela hayvancılık tamamen bitmiştir. Ortadoğu da proloterya, sınıfsal ayrım ve tecrübe yoktur. Batı gibi değildir. Ortadoğu da kimlikler millet ve kavim değil, dinle tanımlanır. Müslüman, Hıristiyan, Musevi’dir. Hatta kendi iç mezhepsel ayrımları vardır. Etnisite hiçbir zaman sosyal ve siyasal olaylarda dominant olmamıştır. Etnik savaş olmamıştır. Türkler arasında olmuştur. Özbek Timur, Yıldırım arasında, Fatih Sultan Mehmet ile….. Yavuz-Şah İsmail arasında kavga olmuştur. Hepsi Sünni ve Türktür. Etnik bir savaş yaşanmamıştır bu bölgede. Mardin, Midyat, Urfa, Halep, Kahire, iç içe çoğu yerde aynı yerde yaşamaktadır. Avrupa gibi birbirlerinden ayırmak, 10 vilayet, Kürt, Türk, Arap diye ayırmazsınız.
Ulusculuk fikri çok yenidir ve hala ortam bulmamıştır. Ortadoğu da din ve mezhep en önemli kimlik unsurudur.
2- Kürt nüfusun yüzde 60’ı bulunduğu bölgenin dışında. Evlilik ve entegrasyon had safhada. Kürt ve Türklerin çıkarları ekonomik olarak da iç içe girmiş durumda.

3- Çözüm birlikte yaşama modeli olarak yeni bir anaya ve toplumsal sözleşme en kestirme yol olarak gözüküyor.  Siyasi olarak vatandaşlık tanımı yeniden yapılmalı, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı esasa alınmalı. Ya da vatandaşlık tanımı yapılmamalıdır. Din mezhep, etnisite ve benzeri her türlü ayrımcılık ortadan kaldırılmalıdır.

Sınırsız ve sayısız Kürtçe yayın serbest bırakılmalı (hem özel yayıncılara hem de devlet kurumlarında).  Devlet televizyonu da aynı şekilde. Bütün değiştirilen isimler iade edilmeli. Sosyal politikalar olarak bölge 3 bin köy boşaltılmıştır. Bunlarla ilgili ciddi bir rehabilitasyon politikası uygulanmalıdır. Af ilk madde olarak gündeme gelmemeli. Toplum önce sakinleşmeli, silahlar susmalı. Af hem dağdakini hem Türkiye, hem de diasporadakileri kapsamalı. Diyarbakır Cezaevi anıt haline getirilmeli, ya da yıkılmalı…
Kürt Federe Devleti demokratik cumhuriyet olarak ilan edilmeli. Herkesin kimlik ve hukukunu sağlayan bir yapıda olmalıdır. Entegrasyonu da sağlayacaktır.

Irak’a Kürdistan, Türkiye’ye demokrasi…
Kürtleri yanına almayan hiçbir politika başarılı olamaz. Bütün Ortadoğu’ya yeni bir yapılanma getirmeliyiz. Yemen’e kadar gitmek değil, İslami ve insanı bir kardeşlik görevidir.”

Haşim HAŞİMİ
Medyanın haber yapma tarzı sorumsuz. Olaylar çıktığında, çatışmalar yaşandığında öyle bir haber veriliyor ki, ortalama vatandaş, “Türkiye bölündü bölünecek” sanıyor. Medya olaylar yatıştığı zaman da hiçbir şey yokmuş havasına dönüyor. Oysa Kürt konusu ikisi de değil.

Türkiye’de siyasetin zemini değişti. Kürt meselesi ile ilgili olduğunu gündeme getiren parti 4 kez kapandı, beşinci kez de kapanıyor.
Yargının, medyanın ve devlet kuruluşlarının bir konsensüsü olmazsa çözüm sağlanamaz. Kendimizi kandırmış oluruz.
Af konusu son derece önemli. Rahşan affı yanlış oldu diye bundan vazgeçemeyiz. PKK olgusu olmasa da 4 milyon dosya birikti. Bunlar için gerekli.

Rebbar / Kuzey Iraklı gazeteci
İki nokta benim ilgimi çekti. Çok tarihi acılardan bahsedildi. Çünkü Türkler Kürtler’in acılarını bu kadar yüreklerinde hissetmemiş olsalardı bu toplantı yapılamazdı. Kürtler 200 bin kişi kaybetti. 1982’de idi bu olay. Sonra Kürt liderler gittiler Saddam ile masaya oturdular. Komşu ülkelerdeki Kürt sorunu, Türkiye’deki sorunlara benzemiyor. Biz bir takım haklar elde ettik. Diğer Kürtler’in bu haklardan yoksun kalması bizi üzüyor. Biz Kürt olduğumuz için diğer Kürt kökenli halklara kardeşlerimiz gibi bakıyoruz. Bugünkü realite ile bakarsak macera gibi görünüyor. En son Türkiye ile krizler yaşadık. Suriye ile İran ile yaşadık. Sorunlar çözülürse bu bizim için de avantaj sağlar. Bu yapılırsa yeni ufuklar açılacak. Halkların refahı çok üste taşınacak. Türkiye AB’ye girerse, Iraklı Kürtler Türkiye ile federasyona girebilirler. Buradaki tartışmalar, Kuzey Irak için çok yüzeysel kalıyor. Daha alfabeyi konuşuluyor.

Süleyman ÇEVİK
Edebiyat fakültelerinde dünyanın her dili ile ilgili eğitim veriliyor. Sümeroloji var, Hititoloji var. Ama Kürtçe ile ilgili bir eğitim yok.
Bir başka konu da bölgeye gönderilen imamlar, bölge insanının dilini bilmiyor.
Bölgede Kürt liderlerinin türbeleri var. Ama bakım yapılmıyor.
Bir başkası, Kürt tarihinin ve liderlerinin isimlerine yer verilmeli.

Faik TUNAY
Ben yaşadığım bir olayı anlatacağım. Geçen gün bir toplantıda telefonum çaldı.

Naci BOSTANCI
Kürt konusu Ortadoğu’dan ayırt edilmemeli. Bu coğrafya alacakaranlık coğrafyası.
Bir diğer husus, 20. yüzyılın başında çıkmaya başlayan Tanin diye bir gazete vardı. Bu Anadolu’ya muhabir gönderdi. Ama Türk medyası bunu önyargısız yapamıyor. PKK’nın yürüttüğü şiddeti mahrem olarak onaylanmış gibi görünüyor. Bundan kaçmak gerek. Bu tuzağa düşmemek gerek. PKK, Diyarbakır’da neşvünema buldu. Ama devletleşme yolunda bir argüman olarak kullanıldı. PKK şiddeti, Kürt sorununun çözümünde engel olarak ortada duruyor.

Hüseyin YAYMAN
Kürt sorunun çözümünün önündeki zihinsel engeller neler?
Altan Tan’a da: Önerilerinin pratiği ne kadar var. Sosyalist Kürtçülerin bir çözümü var, İslamcı Kürtçülerin bir çözümü var. Güneydoğu’da PKK’nın zemin kaybetmesine bağlı olarak, batıda aksine bir süreç işliyor. PKK sizin çözüm önerilerinize ne diyor, ya da ne diyecek?

Berat ÖZİPEK
İspanya’da 1978 anayasası yazılırken, orada da statükocular en küçük bir açılıma engel olmak istediler. İşin ilgi çekici tarafı, orada da statükoyu savunan partinin adı Halk Partisi idi.

Şerif Ali TEKALAN
Ben Abant toplantılarına hep katıldım. Alevilik toplantısında tatmin olarak ayrıldım. İki gündür iyi bir şekilde takip ediyorum. Acaba biz olmayan bir sorunu mu tartışıyoruz. Acaba PKK’nın temelinde ne vardı, konuşulmadı. Kürtler her yerde var. Acaba sorun Kürt sorunu mu yoksa bölgesel bir sorun mu? Bir başka nokta da başka hangi ülkeler bizim bu sorunu çözmemize engel oluyor.

Mahmut ORTAKAYA
Kürt sorunu ve Kürtlerin sorunu ile ilgili iki boyutu var. Ama esas olarak Kürtlerin sorunundan söz etmek istiyorum. Yıllardır devam eden asimilasyon sorunu hız kesmeden devam ediyor. MGK’da neler konuşulduğunu bilmiyoruz. Ama asimilasyon çok ağır bir şekilde var. Bunda en önemli unsur göç olayı. Şiddet olaylarından yararlanarak köylerin boşaltılması da asimilasyonun bir parçası. Niçin GAP bitirilmiyor. Çünkü insanlar bölgede üretim yapamayanlar göç etmek zorundadır. Biz Kürtler fakirdik ama muhtaç değildik. Kürtleri üretimden uzaklaştırıldı. Özgürlüğümüzü beklerken onurumuzu kaybetmek durumunda bırakıldık.

Ömer TAŞPINAR
Ortada çok ciddi bir çıkmaz var. Türkiye kendi iç dinamikleriyle kolay kolay demokratikleşemiyor. Türkiye, AB ile ilişkilerinde bir çıkmaz yaşanıyor. Ben ABD’de yaşıyorum. Orada insanlar, “Türkler neden bu kadar anti amerikancı oldu” diye soruyor. Kürt meselesini halledebilmemiz için Batı ile ilişkilerimizi iyileştirmemiz gerekiyor. Oysa Batı ile ilişkilerimizin temelinde Kürt konusu var. Kemalizm Batı ile çatışma halinde.

Rojbin
Medyanın Kürt bakışını önemsiyorum. Medya Kürtler konusunda bir prototip oluşturmuş durumda. 1930’lu yıllarda “mahlukat” tanımlaması devam ediyor. Kürt konusunda güven konusunun çok önemli olduğunu biliyorum. Bu devletten gelecek her şeyi tereddütle karşılıyor. “Haydi kızlar okula” çok doğru  bir kampanya. Ama bunu sırf bölgedeki insanlara kendi dillerini unutturmak isterseniz çok yazık olur. İnsanlar aşıya bile karşı çıkıyor. Ama onları bu endişeye sevk edecek adımlar atılıyor.
Kürt sorununu Anayasa ile çözmek uzak gibi görünüyor.
Halen DGM’lerin verdiği mahkumiyet kararları tartışılmadı. Bu dosyalar yeniden açılıp tartışılmalı.

Mehmet METİNER
Öz eleştirel konuşmak gerek. Kürt sorunu aynı zamanda bir iktidar sorunudur. Bir devletin Kürt ya da Türk olmasının ne anlamı var. Özgür olmadığı sürece. Hizbullah’ın yönetimindeki bir Kürdistan’da burada kaç kişi yaşamak ister. Bir Kürt devletine izin verilse büyük bir iktidar yarışı olacak. Makbul Kürt yaratma projesi hayata geçirilmeye çalışılıyor. PKK silahları bırakmadığı sürece çözümün önü açılmaz.
Burada Kürt sorunundan beslenen kesimleri de konuşmamız gerek.

Leyla İPEKÇİ
Bu ülkedeki Arap ve Kürtler, okullara başladığında kendi kültürleri ile ilgili ne öğretiliyor. Biz önce her birimiz, gasp edilmiş bütün haklarımızı geri almalıyız. Başörtülü, Alevi, Kürt her ne ise.

Yılmaz ENSAROĞLU
Sorun başlı başına insan hakları sorunu. Bir uluslaşma süreci var. Kürtler, “Bizim kaderimiz Türklerle beraberdir” diye bunu reddediyor. Türkiye’de Kürtler ve Aleviler’in yaklaşımları Avrupa’dan kopuyor. Batılılar, “Siz bunları azınlık olarak tanıyın” diyor. Buna önce Kürtler karşı çıkıyor. Yeni Anayasada, bu ülkenin kurucusu olarak “Türkler ve Kürtler” diye bir hüküm eklenmeli. Türkler için self determinasyon hakkı yok mudur? Bütün farklı kimlikler güvence altına alınması için çalışmalıyız.

Muhammet AKAR
Biz acılarımızla başbaşa değiliz. Bizi anlayanlar var. İşadamları oraya geliyor, bizimle birlikte olduğunu ortaya koyuyor. Kürt sorununda muhatap aramamak gerek. Türkiye’nin uluslararası alandaki çekinceleri kaldırmalı. Kürtçe her yerde konuşulmalı. İstiklal Mahkemeleri’nde mağdur olanların yakınlarına cenazelerinin yerleri gösterilmeli.

Samir SAHA
Midyatlıyım. Ben Arap’ım. İki bacanağım var ikisi de Kürt. Onlarla gayet iyi uzlaşabiliyoruz. Esas sorun, bizi Güneydoğu’da izleyenler bizim için de böyle bir organizasyon yapılsın derler. Lübnan’da 25 bin Türk var. Ama onlara Kürt deniyor. Küreselleşmeyi bir kenara bırakarak bölgeyi okuyamazsınız.

Şah İsmail BEDİRHANOĞLU
İki gündür izliyorum. Sivil bir anayasa yapacağız ve AB’ye güçlü bir şekilde girmeliyiz. Sisteme bakınca görüyoruz ki sistem herkesle kavga etmiş. Kürtlerle kavga etmiş, Alevilerle kavga etmiş, Müslümanlarla kaga etmiş. Bu ceberrut sistem mutlaka değişmeli. 1999’da Öcalan yakalandı ve bundan sonra mücadelenin kültürel alanda verilmesi gerektiği söylendi. Şimdi ise çatışma sürüyor. Erdoğan 2005’te Erdoğan, “Kürt sorunu benim sorunum” diyor. Sonrasında Beşiri çatışması başlıyor ve hızla devam ediyor. Bu çatışmayı birileri bir argüman olarak kullanıyor. Demokrasiyi mutlaka kendi içimizde işletmemiz gerekiyor.

Ali BULAÇ
Altan Tan’a bütünüyle katılıyorum. İSlamcı aydınlar da Kürt aydınlar da “Biz eziliyoruz” diye ağlamayı bırakmalı. İkinci nokta, Cumhuriyeti Türkler ve Kürtler birlikte kurdu, sonra tasfiye edildi, şimdi yeniden sisteme dahil edilirse sorun çözülür. Yeni bir anayasa gerekli ama illa yurttaşlık kavramı yapılmamalı.

Mehmet KAYA
Medyanın dili, devletini dili ile aynı. Batıdan toplanan kaynaklar doğuya aktarılıyor gibi gösteriliyor. Zenginlik kavramı yeraltı ve yerüstü varlıkları olarak ele alınır. Baktığımızda Güneydoğu’da kaynak var. GAP’a kaynak aktarılıyor deniyor. GAP’a yapılan yatırım belli,  oradan elde edilen elektrik tutarı 270 milyar lira.
Irak ile ticaret önemli. Sosyal yardımlar önemli.

Sedat YURTTAŞ
Kürt sorunu geçmişteki korkulardan arındı. Kürdistan sözcüğü de aynı şekilde korku olmaktan kurtulacak. Coğrafi bölge olarak kullanılacak. Kürtler, eğer mevcut devlette kendilerini ifade edemezlerse, yeni arayışlar içinde olacaklar. Valilerin seçimle işbaşına gelmeleri çok önemli.

Ergün YILDIRIM
Modelller aranıyor. Dışardan otomobil alıyoruz, model de alınır deniyor. Oysa toplumsal konular model alınarak çözülemez. dünyadaki küreselleşme yeni bir toplumsal düzen dikte ettiriyor. Avrupa ve ABD’de siyahlar ve göçmenler öne çıkıyor. Böyle bir modelle yola gidemeyiz.

Cevat ÖNEŞ
Türkiye’nin potansiyeli, sınırları aşan açılımı var. Bu durum zihinsel bir değişime gerek duyulmasını gündeme getiriyor.

Ali FUAT BUCAK
Siyasi aktörlerin çözüm önerisi ortaya çıkmamışken, önce demokratikleşme yolunda adımlar atılmalı. Ancak ondan sonra Kürtlerle ilgili çözüm yolu ortaya çıkar.

Abdurrahman KURT
Üzerinde durmak istediğim kon şu: Mustafa Akyol’un söylediklerini parti programına dönüştürmek çok farklı bir şey. Siz bir sorunu ortaklaştıramamaşsınaz çözüm bulamazsınız. Ben Bayburtlu biriyle evliyim. Onların gözünde Kürt konusunu gözlemleme imkanı buldum. STK’ların neler yapması gerektiğini iyi gözlemlemeliyiz.
GAP’la ilgili yapılan yorumlar çok zayıf idi. Buna çok üzüldüm. Diyarbakır’da 650 bin yeşil kartlı insan var. Bu rakam İstanbul’da bile yok. Birileri yapılan ayni yardımları küçümsüyor. Oysa o yardımların ne kadar önemli olduğunu ancak oraya gidenler görebilir.
Kerkük’te birşey istiyorsanız, burada Kürtler’de bir yansıması olacağını bilmeniz gerekiyor.
TRT’den yapılan yayının başka sembolik anlamı var. Bunu kimse küçümsemesin. Benim çocuğum, bana soruyor, “Baba annemin kahramanı çok da senin yok mu? diye soruyor.
Biz Kürtler şimdi bir de PKK ile uğraşıyoruz.

Şaban İÇLİ
Ortak ara kurumlar konusunda çalışmalar yapmamız gerek. Medrese tekke ve zayiveler bu bağlamda çok önemli. Gönül köprüsü kurma noktasındaki isimleri kolay harcamamız gerektiğini düşünüyorum.

Abdülmelik FIRAT
Bir mahkeme bana Kürtme merhaba dedim diye beni cezaya mahkum etti. Biz burada aydınlarla bunu konuşuyoruz.
Şair, “Aşan bilir karlı dağın ardını, çeken bilir ayrılığın derdini” diyor. Siz bir program sunmuyorsunuz deniyor. Yahu kafanıza bir silah dayanmış. Siz de diyebilirsiniz.

Başbakan 2005’te Başbakan bir açılım yaptı. Sonra geri adım attırdılar. Kürtçe tabirle “yehte siyaset”le bu iş çözülemez. Bu sistem çok gaddardır. Bir andıçlandı ondan sonra irtibatımız kesildi. Mehmet Altan burada idi gitti. İstiklal Mahkemesi’nin başsavcısı Süreyya Evren, “Bir Kürt delikanlısı getirildi. Türkçe bilmiyor. Heyet ‘bundan hayır gelmez asalım’ dediler. Heyet ihtilafa düşünce Ankara’ya yazıldı. Başbakan İnönü, bana cevap yazdı, ‘heyetin görüşüne uy’ cevabı verdi. Yani asın dedi.

Türkiye’de bir laiklik meselesi çıkardılar. Laik kelimesi Latince. Yunanca’da Laikos deniyor. Laikler 3’e ayrıldı. Laikos Kemalikos Öcalanos, Laikos Kemalikos Müslümanos, Laikos Kemalikos…

Mete TUNÇAY
Kürt sorununun esas taraflarından birisi de askerin kontrolü elden bırakmak istememesinden kaynaklanıyor.

Mustafa AKYOL
Bir katılımcı GAP’a yatırım yapılmadığını söyledi. Bu tek parti döneminden sonra doğru bir yaklaşım değli. Batı’dan gelen değerlerle kenedine uyguladı değerler farklı. Batıdan gelen herşey doğru değil. Bölgeye ulus devletler zorla geldi belki ama artık bir tarihleri oldu.

Altan TAN
PKK’siz bir çözüm olur mu? PKK bir varlık. Kabul etsek de etmesek de var. Kürt sorunun çözümü ayrı, PKK sorunu ayrı, terör ayrı, terörizm ayrı. PKK’nin silahsızlandırılması, siyasal taleplerini şiddete gerekçe gösterenlerin ellerindeki silah alınır. Ben coğrafi anlamda federasyonun olabileceğini düşünüyorum. Etnik federasyon değil.

“Sandığı halkın önüne koyarsan, ya gericiye ya bölücüye oy verir” deniyor. Demokrasiden kimse korkmasın.
Kürt sorununa Bediüzzaman’ın yaklaşımı ile yaklaşabilse idik, bugünkü sorunları yaşamazdık.
Milli Eğitim Bakanı ile bir sohbette sordum: Kürdoloji enstitüsü kurulmasının önündeki engel nedir,  Kürtçe’nin seçmeli ders olmasında sorun nedir diye sordum. Bana “MGK bir olur versin. Önünde hiçbir engel yok” dedi.

Yavuz Selim, İdrisi Bitlisi’ye boş fermanlar verdi. 300 yıl bunun hiçbir zararını görmedi. Bu ülke bize güvenmiyorsa, biz de lazın dediği gibi size güvenmiyoruz.

=========SONUÇ BİLDİRGESİ ————–

A A A A
Kürt Sorunu Toplantısı sonuç değerlendirme metni yayınlandı
Abant Platformu’nun düzenlediği “Kürt Sorunu: Geleceği ve Barışı Birlikte Aramak” konulu toplantısı sona erdi. Abant 17. kez bir toplantı düzenlemiş oldu. İki gün boyunca toplumun her kesiminden katılımcıların tebliğci ve müzakereci olarak katıldıkları toplantı gerek medyada ve gerekse toplumun çeşitli kesimlerinde ilgiyle takip edildi. 32 medya grubu tarafından takip edilen toplantı Mehtap Tv ve Kanal 21’den canlı olarak yayınlandı. İki gün boyunca hararetli tartışmaların yanması nasıl bir sonuç değerlendirme metninin çıkacağı konusunda merak uyandırdı.

“Tarihi Arka Plan, Ortak Miras ve Geleceğin Keşfi”, “Dünya Pratiği: Karşılaştırmalar ve Modeller”, “Geçmişin Muhasebesi”, “Arayışlar ve Çözümler.” oturum başlıkllarıyla iki gün boyunca dört oturum halinde tartışılan Kürt Sorunu’nda öne çıkan önemli konular arasında ana dilde eğitim meselesinin yer alması dikkatleri çekti. Toplantıda dile getirilen diğer ana konular ise şöyle: şiddettin terk edilmesi, hiçbir kişi ya da kuruluşun resmi olarak temsil etmediği, toplumun herhangi bir kesimi adına konuşmaması, birlikte yaşama dinamiklerinin hayata geçirilmesi, tarihte yaşanan acıların sadece ders almak amacıyla hatırlanması ama asla öç alma şekline dönüşmemesi istendi.

Toplantıda dile getirilen kimi konular sonuç değerlendirme metnine de yansıdı. Sonuç Değerlendirme metni Prof. Dr. Mete Tunçay, Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne ve Altan Tan tarafından katılımcılara açıklandı. Metnin okunmasından sonra değerlendirme ve müzakere edilen metne yer yer eklemeler yapılırken, iki adet de yeni madde eklendi. İşte sonuç değerlendirme metnin son hali:

Abant Platformu, “Kürt Sorunu: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak” toplantısı
4-5-6 Temmuz 2008, Abant

Sonuç Değerlendirmesi

Abant Platformu, 4-5-6 Temmuz tarihlerinde Abant’ta “Kürt Sorunu: Barışı ve Geleceği Birlikte Aramak” başlığı ile bir toplantı gerçekleştirmiştir.  Konunun her yönüyle ve özgürce tartışılması Abant ruhunu yansıtmaktadır. Abant Platformu toplantı sonunda aşağıdaki görüşlerin kamuoyuna duyurulmasını uygun görmüştür.

Türkiye’nin öncelikli ve en önemli sorunlarından biri olan Kürt Sorunu’nun çözüm yoluna girmesi, sağlıklı bir diyalog ortamının oluşmasına, önyargıların yıkılmasına ve karşılıklı güvenin tesis edilmesine bağlıdır. Çözüm dilinin oluşmasında medyanın sorumluluğu, hassasiyeti ve üslubu çok önemli katkı sağlayacaktır.  Platformun amacı çözüm için elverişli bir iklim, dil ve zeminin oluşmasına katkıda bulunmaktır. Bu doğrultuda;

Amaç bir çözüm programı etrafında tarafları mutabakata ikna etmekten ziyade, diyalogsuzluğu sona erdirmek için sağlıklı ve dinamik iletişim kanalları açmaktır. Temel prensip olarak, açık bir şiddet çağrısı içermedikçe her fikrin serbestçe ifade edilebilmesini ve tartışılmasını savunuyor; farklı düşünen bütün kişi ve grupların fikirlerini beyan etme hakkına herkesten saygı bekliyoruz.

Her türlü şiddetin ve şiddet içeren yöntemlerin mutlak olarak reddedilmesini, Kürt Sorunu’nun çözümü için vazgeçilmez bir ön şart addediyoruz. Kürtlere ve diğer unsurlara yönelik asimilasyon politikalarını reddediyoruz. Türk ve Kürt ayrımının karşılıklı olarak homojenleştirmek, ötekileştirmek ve yabancılaştırmak amacıyla kullanılmasına karşı çıkıyoruz.

İtiraf etmek gerekir ki, Kürt sorunu etrafında geçmişte çok acı olaylar yaşanmıştır. Bu acı olaylar, yenilerinin yaşanmaması için bir tecrübe olarak hatırlanmalı, bir kan davasına dönüştürülmemelidir.

Kimsenin elinde kitlelerin vekaleti yoktur. Bu nedenle bir toplum adına konuşmayı, bir temsil niteliği öne sürmeyi çözümü zorlaştıran bir üslup ve muhakeme tarzı olarak görüyoruz.

Barış içinde birlikte yaşama özlemimizin gerçekleşmesi için Kürtlerin yoğun oldukları doğu ve güneydoğu bölgelerimizde ekonomik kalkınma büyük önem taşımakla birlikte, yöre insanlarının şeref ve haysiyetlerinin hak ettikleri gibi yüceltilmesi de zorunludur.

Bu cümleden olmak üzere, temel insan haklarıyla ilgili tüm uluslar arası sözleşmelerde yer verilen sosyal, kültürel ve siyasi hakların eksiksiz ve çekincesiz kabulü elzemdir. Kapsamlı bir çözüm projesi içerisinde af kanunun koşullarının oluşturulması gereklidir.

Anadile saygı, insana saygıdır. Anadili konuşma, eğitim ve öğrenimde kullanma hakkının vazgeçilmez bir insan hakkı olduğunu ve bu hakka karşı çıkmanın hiçbir gerekçesi olamayacağını düşünüyoruz.

Kürt sorunu etrafında hukuk devleti sınırları dışına çıkan bütün uygulamaları reddediyoruz.

Irak’ta yaşayan tüm halklarla birlikte Kürtler de bizim kardeşimizdir. Kürt Federe Yönetimi ile her türlü dostane ilişkinin geliştirilmesini elzem görüyoruz.

Kürt sorunun çözümünde Türkiye’deki demokratikleşme sürecinin devamı elzemdir. Bu bağlamda Avrupa Birliği perspektifini muhafazası hem demokratikleşme sürecinin devamı, hem Kürt sorununun çözümünü kolaylaştıracaktır.

Abant Platformu olarak bu toplantının insan haklarına, hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye bağlı, güven verici bir ortamın oluşturulmasına ve sürdürülmesine katkıda bulunduğuna inanıyoruz.

Barışı ve geleceği hedefleyen çözüm arayışımız yüzyıllardır ortaya konan bütünlük içinde birlikte yaşama iradesinden güç almaktadır.

——–
Değerlendirme

Katılımcılar okunan sonuç değerlendirme metnini genel anlamda olumlu karşıladılar. Böyle bir toplantıdan bu kadar kapsayıcı bir metnin çıkmasını sevindirici buldurlar. Metinde yer alan “Kürtlere dönük asimilasyon” ifadesinin diğer Türkiye vatandaşlarını da ilgilendirmesi gerektiği konusunda istek yapıldı. Katılımcıların da onayıyla bu kısma “diğer unsurların da” ibaresi eklendi. Barın tesisi için gerek sivil toplum örgütlerinin ve gerekse gönüllü diğer teşekküllerin ellerinden geleni yapıyor olmalarına rağmen medyanın bazen sorumsuzca haberler yaptıklarına dikkat çekilerek ilk maddeye medyanın sorumlu davranmasıyla ilgili bir ek yapıldı.

Bir diğer eleştiri konusu ise barışın önünü açacak kapsamlı bir aftan bahsedilmediği konusuyla ilgiliydi. Bu nedenle metne gerekli kanuni alt yapının oluşturulması kararı alındı.

Sonuç değerlendirme metninin kaha kapsayıcı olması amacıyla taslak metne şu maddeler de eklendi:

— Irak’ta yaşayan tüm halklarla birlikte Kürtler de bizim kardeşimizdir. Kürt Federe yönetimi ile her türlü dostane ilişkinin geliştirilmesini elzem görüyoruz.

— Kürt sorunun çözümünde Türkiye’deki demokratikleşme sürecinin devamı elzemdir. Bu bağlamda Avrupa Birliği perspektifini muhafazası hem demokratikleşme sürecinin devamı, hem Kürt sorununun çözümünü kolaylaştıracaktır.

Okumaya devam et  KIBRIS’IN 400 YILLIK TARİHİ LONDRA’DA

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir