TÜRK TOPLULUKLARINDAN HABERLER

İÇİNDEKİLER: - Turkler Olmeyi Biliyorlar

İÇİNDEKİLER:

DİNÇER’DEN SEÇİME KATILIN ÇAĞRISI

-ALMANYA
-BATI TRAKYA TÜRKLERİ ARAŞTIRMA MERKEZİNİN
3. ULUSLARARASI KONGRESİ MÜNİH’TE YAPILACAK

-ALMANYA
-BERLİN’DE DÜZENLENEN 2. ULUSLARARASI UYUM SEMPOZYUMU
-PROF. DR. ZÜMRÜT GÜLBAY-PEISCHARD:
-”GÖÇMEN GENÇLERE, ÖRNEK ALABİLECEKLERİ KİŞİLERİN YOL
GÖSTERMELERİ LAZIM”

GÖRÜCÜ USULÜNE VİZE ENGELİ

-ALMANYA
-MECLİS BAŞKAN YARDIMCISI THIERSE, IRKÇILIĞA KARŞI ÜLKE ÇAPINDA
GÖSTERİ YAPILMASI ÇAĞRISINDA BULUNDU

-ALMANYA BAŞBAKANI MERKEL:
-”MİSAFİR İŞÇİLER ALMANYA’YA ZENGİNLİK KATTI”

“İSLAMOFOBİ” ARAŞTIRMASI POLİTİKACILARI HAREKETE GEÇİRDİ

BELÇİKA’YA İLTİCA TALEBİ AZALDI

KADINLARA ÇAĞRI

-ALMAN MECLİSİ ÜYESİ LALE AKGÜN:
-”TOPLUMUMUZUN TEMEL DEĞERLERİ SÖZ KONUSU
OLDUĞUNDA GÖÇMENLERİ ANLAYIŞLA KARŞILAMAMA
CESARETİNİ DE GÖSTEREBİLMELİYİZ”

27’İNCİ TURİZM FUARINDA GÖZLER TÜRKİYE’DEYDİ

-ALMANYA TÜRKİYE KÖKENLİ VATANDAŞLAR KONSEYİ HEYETİ,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER BAKANI SCHOLZ’U ZİYARET ETTİ

-ALMANYA
-FAHRİ CAMİ REHBERLERİ SERTİFİKALARINI ALDI

-AVRUPA KONSEYİ, ERMENİSTAN’A YAPTIRIM UYGULAMAYACAK

NABUCCO’DA TÜRKİYE BAĞIMLILIĞI

DİNÇER’DEN SEÇİME KATILIN ÇAĞRISI

26 Ocak 2009 / Yusuf BENLİ

Avusturya’nın Vorarlberg Eayalet’nde beş yılda bir yapılan İşçi Odaları (AK) seçimleri için oy verme işlemi bugün başlıyor.

Oy verme işlemi 5 Şubat’ta sona erecek. Gelecek İçin Yeni Hareket Partisi (NBZ) Başkanı Adnan Dinçer destek gezilerini sürdürüyor. Önceki akşam katıldığı bir resepsiyonda bayanlardan destek isteyen Dinçer, “Seçimlerden umutluyum” dedi. Hurişah Demirer ve Gülşah Özolur’la (Sağda) bir süre sohbet eden Dinçer, Türk bayanlara İşçi Odaları seçimlerinde katılmaya çağırdı,

***

-ALMANYA
-BATI TRAKYA TÜRKLERİ ARAŞTIRMA MERKEZİNİN
3. ULUSLARARASI KONGRESİ MÜNİH’TE YAPILACAK

MÜNİH (A.A) – 27.01.2009 – Batı Trakya Türkleri Araştırma Merkezinin (BATTAM) 3. Uluslararası Kongresi, 31 Ocak ve 1 Şubat tarihlerinde Almanya’nın Münih kentinde yapılacak.
Kongreyle ilgili olarak açıklama yapan BATTAM Başkanı Özkan Hüseyin, 1955 yılında kurulan BATTAM’ın yaptığı bilimsel araştırmaların yer aldığı yayın ve kitaplarla Batı Trakya sorununu bir insan hakları meselesi olarak ortaya koyduğunu belirterek, bu yıl üçüncüsü yapılacak kongrede de seçkin araştırmacı ve bilim adamları tarafından 20 tebliğin sunulacağını söyledi.
Hüseyin, Yunan Anayasası ve Lozan Antlaşması’nın tanıdığı haklarla ilgili olarak yapılan araştırmalarda bugüne kadar gözden kaçırılan bazı gerçeklerin ortaya çıkarıldığını ve bunların belgelenmesi için dünya çapında 610 bilim adamıyla iş birliği yaptıklarını kaydetti.
(OT-HA-MCT)

***

-ALMANYA
-BERLİN’DE DÜZENLENEN 2. ULUSLARARASI UYUM SEMPOZYUMU
-PROF. DR. ZÜMRÜT GÜLBAY-PEISCHARD:
-”GÖÇMEN GENÇLERE, ÖRNEK ALABİLECEKLERİ KİŞİLERİN YOL
GÖSTERMELERİ LAZIM”

BERLİN (A.A) – 26.01.2009 – Almanya’nın en genç profesörlerinden olan ve Dessau kenti yakınlarındaki Anhalt Yüksek Okulu’nda ekonomi hukuku alanında ders veren Prof. Dr. Zümrüt Gülbay-Peischard, Almanya’daki göçmen gençlere, örnek alabilecekleri kişilerin yol göstermeleri gerektiğini söyledi.
Gülbay-Peischard, bugün başkent Berlin’de yapılan ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’in de katıldığı 2. Uluslararası Uyum Sempozyumu çerçevesinde düzenlenen paneldeki konuşmasında, göçmen gençlerin geleceklerini şekillendirecek sosyal bir ağa sahip olmaları gerektiğini belirtti. Gülbay-Peischard, ”Göçmen gençlere, örnek alabilecekleri kişilerin yol göstermeleri lazım. Bu kişilerin onları heyecanlandırması gerekir” dedi.
Uyum konusunda yapılan projelerin ne ölçüde başarılı olduklarını ölçebilen kriterlerin bulunması gerektiğini ifade eden Gülbay-Peischard, dil öğrenmenin ve eğitimin önemli olduğunun herkes tarafından bilindiğini, bu nedenle başarılı projelerin desteklenmesi gerektiğini kaydetti.
Gülbay-Peischard, Türkiye’den Almanya’ya evlenerek gelen ve daha sonra çocuk sahibi olan annelerin Almanca öğrenmeleri için cazip projelerin yapılması, bu projelerin siyasi ve dini örgütlere bırakılmaması gerektiğini ifade etti.
Panele katılan Solitem Group’un CEO’su Ahmet Lokurlu da iki toplum arasında sinerji yaratmak için çeşitli yerlerde konuşmalar yaptığını ve böylece uyuma katkıda bulunmaya çalıştığını söyledi. Lokurlu, bu süreç içinde yatırımların doğru bir şekilde yapılmasının önemine dikkati çekti.
Sempozyuma, aralarında Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) diyalog sorumlusu Bekir Alboğa, DİTİB Yönetim Kurulu üyesi Ayten Kılıçarslan, Avrupa Türk İşadamları Derneği (ATİAD) Başkanı Recep Keskin, Türk-Alman Öğrenciler ve Akademisyenler Platformu (TD-Plattform) Başkanı Saadettin Tüzün’ün de bulunduğu çok sayıda Türk dernek temsilcisi, Türk ve Alman bilim adamları ile Berlin eyaletinin göç ve uyum sorumlusu Günter Piening katıldı.
(ERB-HA-EMR-MOC)

***

GÖRÜCÜ USULÜNE VİZE ENGELİ

27 Ocak 2009

Almanya, sahte evlilikleri önlemek amacıyla aile birleşimi vizesi için başvuran eşleri eş zamanlı olarak sorguladığını doğruladı.

Alman Dışişleri Bakanlığı, “Birbirini pek veya hiç tanımayan eşlere, vize vermiyoruz” dedi. Böylece görücü usulü evlenenlerin Almanya’ya gelme şansı çok zor.

Sahte evlilikleri önlemek amacıyla aile birleşimi başvurusunda bulunan eşleri eş zamanlı olarak sorgulayan Almanya, yapılan sorgulamada birbirini pek veya hiç tanımayan eşlere aile birleşimi vizesi verilmediğini açıkladı. Almanya Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Hürriyet’in konuyla ilgili sorularına yanıt verirken, “Sahte evlilik sorgulaması herkese ve sistematik bir şekilde yapılmıyor. Sadece sahte evlilik yaptıklarından şüphelendiğimiz kişileri, eş zamanlı olarak sorguluyoruz” dediler.

Sorgulamanın hukuki temeli

Açıklamada, “Sorgulamanın hukuki temeli, oturma İzni Yasası’nın 27. maddesinin 1. bendi ile aynı maddenin 1a bendinin 1. fıkrasında düzenlenmiştir. İlgili kanun maddeleri, evlilik ve aile birliğine ilişkin Anayasa’nın 6. maddesine dayanarak, yabancı aile fertlerinin aile birliğinin tesisi ve korunması için oturma izninin verilmesini öngörür. Ancak evlilik veya akrabalık ilişkisi sadece Almanya’ya gelmek amacıyla kullanıldığı edilirse, aile birleşimi yoluyla gelecek eşe oturma izni verilmez” denildi.

Soru kataloğu yok

Oturma İzni Yasası’nın, sadece oturma izni almak amacıyla yapılan evliliklerin yasaklanmasını öngördüğüne işaret edilen Alman Dışişleri açıklamasında, şunlar dile getirildi: “Dış temsilciliklerimiz, ilgili yabancılar dairesi bu tür evlilikleri önlemek için sıkı bir temas içindeler. Eş zamanlı sorgulamada, önceden hazırlanmış bir soru kataloğu yok.

Her başvuru ayrı ayrı ve 600 yabancılar dairesi tarafından değerlendirilmektedir. Eğer yapılan sorgulamada, eşlerin birbirini az veya hiç tanımadıkları anlaşılır veya evlilik birliğinin oluşmayacağına dair şüpheler ortaya çıkarsa, aile birleşimi başvurusu reddedilir.” “Şimdiye kadar kaç kişiye, eş zamanlı sorgulamadan sonra aile birleşimi başvurusu ret cevabı verildi” sorusuna, “Bu konuda sayısal tespitimiz yok” diyen Alman Dışişleri yetkilileri, eş zamanlı sorgulamanın sadece Türkiye’den gelecekler için değil, diğer tüm Alman dış temsilciliklerde uygulandığına işaret ettiler.

***

-ALMANYA
-MECLİS BAŞKAN YARDIMCISI THIERSE, IRKÇILIĞA KARŞI ÜLKE ÇAPINDA
GÖSTERİ YAPILMASI ÇAĞRISINDA BULUNDU

BERLİN (A.A) – 26.01.2009 – Alman Meclis (Bundestag) Başkan Yardımcısı Wolfgang Thierse, Nasyonalsosyalizm döneminde katledilenler için yarın düzenlenecek ”Kurbanları Anma Günü” öncesinde vatandaşlara, ırkçılığa karşı ülke çapında gösteri yapmaları çağrısında bulundu.
Thierse bugün Berlin’de yaptığı açıklamada, 27 Ocak gibi önemli bir günde Almanların sorumluluklarını hatırlamaları gerektiğini belirtti.
Öte yandan, Berlin İdare Mahkemesi, aşırı sağcı Almanya’nın Milliyetçi Demokratik Partisi’nin (NPD) yarın ”Gazze’deki soykırımı durdurun” sloganıyla düzenlemek istediği gösteriye ”Kurbanları Anma Günü”nün yapılacağı gerekçesiyle izin vermedi.
(EA-HA-ÇA)

***

-ALMANYA BAŞBAKANI MERKEL:
-”MİSAFİR İŞÇİLER ALMANYA’YA ZENGİNLİK KATTI”

BERLİN (A.A) – 26.01.2009 – Almanya Başbakanı Angela Merkel, çalışmak için gelen ”misafir işçilerin” (Gastarbeiter) Almanya’ya zenginlik kattıklarını söyledi.
Merkel, Almanya’nın başkenti Berlin’de Göç ve Uyum Bakanlığıyla Mercator Vakfı ve Vodafone Vakfı tarafından düzenlenen 2. Uluslararası Uyum Sempozyumunda yaptığı konuşmada, ”İşçiler çağırdık, insanlar geldi. Bunu Max Frisch yazdı. Ben de şunu ekliyorum: Misafir işçiler Almanya’ya zenginlik kattı. Almanlarla birlikte ülkemizde yaşadılar ve ülkemiz için çalıştılar” dedi.
Almanya’ya gelen ilk kuşak misafir işçileri başbakanlığa davet ederek, teşekkür ettiklerini hatırlatan Merkel, insanların bu davete çok sevindiklerini belirtti.
Almanya’ya gelen misafir işçilerin önceleri ülkelerine dönmelerinin beklendiğini ifade eden Merkel, başkanlığını yaptığı Hristiyan Demokrat Birlik Partisi’nin (CDU) de bunu önceleri bu şekilde değerlendirdiğini, ancak daha sonra bu insanların ülkede kalıcı olduklarının anlaşıldığını kaydetti.
Uyum konusunda çok sayıda adım atıldığını belirten Merkel, ancak her sorunun çözüldüğünü söylemenin de yanlış olacağını, göç konusundaki olumsuz araştırmaların teşvik olarak algılanması gerektiğini ifade etti.
Almanya’nın göçmenlerdeki potansiyeli kaybetmemesi gerektiğini, bu potansiyeli ortaya çıkartmanın herkesin çıkarına olduğunu söyleyen Merkel, genç kuşaklara bakıldığında Almanya’da 6 yaşından küçük her 3 çocuktan birinin göçmen kökenli olduğuna dikkati çekti.
Merkel, bu çocuklara iyi bir gelecek hazırlamak istediklerini, demografik değişim yaşayacak Almanya’nın göçmen çocuklara eşit şans, eşit perspektifler ve eşit olanaklar sunması gerektiğini, göçmen çocukların daha az yaratıcı, daha az zeki ve daha az çalışkan olmadıklarını kaydetti.
Alman hükümetinin göç ve uyumdan sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer de yaptığı konuşmada, eğitimde 2012 yılına kadar göçmen kökenli çocukların seviyelerini Alman çocukların seviyesine ulaştırmayı hedeflediklerini söyledi.
Almanya’da çok sayıda göçmenin iş yeri açtığını ve başarılı olduğunu ifade eden Böhmer, iş hayatına atılan göçmenlerin başarılı olduklarını ve kendilerine tüm kapıların açık olduğunu, göçmenlerin iş hayatına atılabilmesi için de eğitimin önemli olduğunu bildirdi.
Yaklaşık 500 bin yabancının Almanya’da kabul edilmeyen diplomalara sahip olduğunu ve bu insanların vasıflı insanlar olduklarını belirten Böhmer, ”Bu, kaynakların boşa harcanmasıdır. Bu durumun değişmesi için çaba harcayacağım” dedi.
Demografik gelişme ve en iyi beyinler için küresel rekabet içinde olduklarını ifade eden Böhmer, özellikle kriz dönemlerinde ekonomik ve toplumsal politikaların birlikte yapılması gerektiğini, kriz dönemlerinde göçmenlerin daha fazla etkilendiklerini ve bu dönemde uyum konusunun da özellikle ele alınması gerektiğini belirtti.
Böhmer, uyum konusunda ABD Başkanı Barack Obama’yı örnek göstererek, ”Çeşitlilik bir şanstır. Amerikan rüyası, bizim de rüyamız olmalıdır” diye konuştu.
Toplantıya katılan eski Meclis Başkanı Rita Süssmuth da göçmenler konusunda geçen yıllarda önemli gelişmeler sağlandığını ve Türk göçmenlerin büyük bölümünün başarılı olduğunu belirterek, bu insanlara sadece demografik, sağlık ve vasıflı eleman açısından değil, bilimsel alanda da ihtiyaç duyduklarını söyledi.
Sempozyuma Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Genel Sekreteri Angel Gurria da katıldı.
(ERB-HA-ÇA)

***

“İSLAMOFOBİ” ARAŞTIRMASI POLİTİKACILARI HAREKETE GEÇİRDİ

27 Ocak 2009 / A.A.

Belçika’nın Flaman bölgesinde “İslamofobi”nin yükselişe geçtiğini ortaya koyan kamuoyu araştırmasını şaşkınlıkla karşılayan politikacılar, önlem almak için harekete geçti.

Federe yapılı Belçika’da nüfusun yüzde 58’inin yaşadığı otonom Flaman bölgesinin Entegrasyon Bakanı Marino Keulen, Katolik Leuven Üniversitesi’nin araştırmasında, Flamanların yarıya yakınında “İslamofobi” görülmesini “şaşırtıcı” bulduğunu belirterek, özellikle terör olaylarında Müslümanları olumsuz yansıtan basını suçladı.

Flaman Liberal Keulen, “Müslümanları 40 yıldır görmezlikten geldiğimizi inkar edemeyiz. Fakat şimdi camileri tanımak gibi önlemler alarak elimizden geleni yapıyoruz” dedi. Müslümanların Belçika’da yaşadığı dil sorununun da çözülmesi gerektiğini vurgulayan Keulen, “Bu kapsamda eğitimin önemini vurgulamak istiyorum. İş fırsatları, gelir ve toplumda yer edinmek için dil çok önemli bir araç” şeklinde konuştu.

Belçika Mülteciler ve Göçmen Bakanı Annemie Turtelboom ise entegrasyonu ilerletmek ve “İslamofobi”yi geriletmek için çözümün Müslümanların Belçika dillerini iyi öğrenmesinden geçtiğini belirterek, yaşlanan nüfusu da göz önünde bulundurarak ekonomik entegrasyona ağırlık vereceklerini dile getirdi.

Flaman Yeşiller Başkanı Mieke Vogels, Belçika’da “İslamofobi”ye genç nüfusta daha az rastlanmasının kendisini umutlandırdığını ifade ederek, bunda gençlerin okullarda birbirlerini yakından tanıma fırsatı bulmalarının etkili olduğunu bildirdi. Vogels, toplumda bu konunun genişçe tartışılmasını ve insanların birbirini daha iyi tanımasının sağlanmasını istedi.

Flaman Sosyalist Partisi Başkanı Caroline Gennez de “İslamofobi” araştırmasının sonuçlarını “trajik” olarak nitelendirerek, bunun İslam ve terörizm arasında kurulmaya çalışılan ilişkiden kaynaklandığını ifade etti.

Gennez, Müslümanlar arasındaki “gerçek sorunların” varlığına da işaret ederek, kadın haklarında daha hızlı ilerleme sağlanmasını talep etti. Bu arada Flaman hükümeti, Flaman bölgesindeki “İslamofobi” ile ilgili daha detaylı bilgi almak için Katolik Leuven Üniversitesi’nden araştırmacılar Jaak Billiet ve Marc Swyngedouw’ı toplantıya davet etti.

“İSLAMOFOBİ” ARAŞTIRMASI

Katolik Leuven Üniversitesince Belçika’nın Hollandaca konuşulan Flaman bölgesinde 2007-2008 yıllarında bin 84 kişiyle görüşülerek yapılan araştırmaya katılanların yüzde 42’si “İslam tarihi ve kültürünün diğer kültürlerden daha fazla şiddet içerdiğine inandığını” belirtmişti.

Flamanların yüzde 81’i, “Müslüman erkeklerin eşleri üzerinde çok fazla hakimiyet kurduğuna” inanırken, yüzde 53’ü, “kamu görevlilerine başörtüsünün yasaklanmasına” destek vermişti. Belçikalı Flamanların yüzde 50’si, göçmenler nedeniyle işlerini kaybedecekleri korkusunu yaşarken, istihdam ihtiyacının Belçika içinde karşılanamaması halinde bile yabancı işçi alınmasına karşı çıkanların oranı yüzde 47 ve destek verenlerin oranı yüzde 38 olarak hesaplanmıştı.

Araştırmada, 1990’lı yıllarda göçmenleri sadece ekonomik tehdit olarak gören Belçika toplumundaki algının 11 Eylül 2001 saldırılarıyla değiştiği ve kültürel tehdit algısının yükselişe geçtiği ortaya çıkmıştı. Katolik Leuven Üniversitesinin araştırmasında, göçmenlere en olumlu bakış 18-34 yaş grubundan gelmiş, ileri yaşlarda olumsuz bakışın arttığı belirtilmişti.

***

BELÇİKA’YA İLTİCA TALEBİ AZALDI

26 Ocak 2009 / A.A.

Belçika’ya siyasi iltica talebinde bulunanların sayısının önemli oranda azaldığı, geçen yıl bu taleplerin yüzde 75’inin reddedildiği açıklandı.

Mülteciler Komiserliği’nin (CGRA) verilerine göre Belçika’ya 2008’de 12 bin 252 kişi iltica talebiyle girdi. Bu rakamın 2000 yılında 43 bin kadar olduğu hatırlatıldı. CGRA, 2008;de 3 bin kişiye iltica hakkı tanındığını, bunların 900 kadarının çocuk olduğunu belirtti.

Belçika’ya iltica talebiyle gelen yabancıların başında Ruslar (yüzde 13), Iraklılar (yüzde 8) ve Afganlar (yüzde 7) bulunuyor. Bunları İranlılar, Sırplar, Ermeniler ve Kosovalılar izliyor. Belçika son yıllarda ilticacılara karşı uyguladığı caydırıcı yöntemlerle başvuru oranını düşürdü. İlticacı adaylarını kapalı merkezlerde, uzun yıllar bekleten, çocuklarıyla birlikte özgürlüklerinden mahrum eden Belçika, bu insanlara maddi yardımları da kesti.

***

KADINLARA ÇAĞRI

26 Ocak 2009, Pazartesi

ALMANYA’DA kadınları seçme ve seçilme hakkının verilişinin 90’ıncı yılına girdik Aslında kadınlara seçim hakkı talebi 1790’lı yıllara dayanır. ALMANYA’DA kadınları seçme ve seçilme hakkının verilişinin 90’ıncı yılına girdik Aslında kadınlara seçim hakkı talebi 1790’lı yıllara dayanır. 1798 yılında gerçekleştirilen Fransız Devrimi’nden kısa bir süre sonra Fransız bayan yazar Olympe de Gouges, 1791 yılında ilk kez kadınlara seçim hakkı verilmesini gündeme getirdi. Ancak bunun gerçekleşmesi yıllar aldı. Weimar Cumhuriyeti döneminde Almanya’da kadınlara seçim hakkı 19 Ocak 1919 tarihinde verildi. Aynı yıl yapılan seçimlerde 421 sandalyeli parlamentoya 41 kadın milletvekili girdi. Almanya’dan önce 1906 yılında Finlandiya’da, 1913 yılında Norveç’te, 1915 yılında Danimarka’da kadınlara seçim hakkı verildi. Özgürlükler ülkesi ABD’de 1920, İngiltere ve İrlanda’da 1928, Türkiye’de 1930, Fransa, İtalya ve Belçika’da 1945 yılında kadınlar seçim hakkına kavuştu. İsviçreli kadınlar ise seçme ve seçilme hakkına sahip olabilmek için 1971 yılına kadar beklemek zorunda kaldı. Başbakan Angela Merkel, kadınlara seçme ve seçme hakkının verilmesinin 90’ıncı yılı vesilesiyle yaptığı konuşmasında, Alman kadınlara politik katılım ve angajman gösterme çağrısında bulundu. Almanya’daki tabloya bakıldığında kadınların politik katılımı gerçekten gelişmiş bir sanayi ülkesine yakışmamaktadır. 2005 yılında yapılan genel seçimlerde Federal meclis’e 613 milletvekili girmiştir. Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) 225, Sosyal Demokrat Parti (SPD) 222, Hür Demokrat Parti (FDP) 61, Sol Parti 54 ve Yeşiller 51 milletvekili çıkarmıştır. Parlamentodaki toplam kadın milletvekili oranı yüzde 31.8’de kalmıştır. SPD’li kadın milletvekili sayısı 80’dir. CDU/CSU’da 44, Sol Parti’de 26 kadın milletvekili vardır. Liberal olarak nitelenen FDP’deki kadın milletvekili sayısı ise sadece 16’dır. Kadın-erkek eşitliği yalnız Yeşiller’de kağıt üzerinde kalmamaktadır. Yeşiller’in 51 milletvekilinin 29’u, yani yarıdan fazlası kadındır. Başbakan Angela Merkel’in genel başkanlığını yaptığı CDU ile “kardeş parti” olarak nitelenen CSU’da ise kadın milletvekili sayısı yıllardır yerinde saymaktadır. Başbakan Merkel’in kadınlara politik katılım ve angajman gösterme çağrısında bulunması tabii önemlidir. Ancak, bu partilerde “erkekler hakimiyeti” yıkılmadığı veya Yeşiller’de olduğu gibi “kadın kotası” hayata geçirilmediği sürece Federal Meclis’te kadın parlamenter sayısının artmasını beklemek hayal olur. O nedenle çağrıda bulunmak yerine Başbakan Merkel, partinin ilgili birimlerinde bu yönde adım atmalıdır.

***

-ALMAN MECLİSİ ÜYESİ LALE AKGÜN:
-”TOPLUMUMUZUN TEMEL DEĞERLERİ SÖZ KONUSU
OLDUĞUNDA GÖÇMENLERİ ANLAYIŞLA KARŞILAMAMA
CESARETİNİ DE GÖSTEREBİLMELİYİZ”

BERLİN (A.A) – 27.01.2009 – Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) Federal Meclis (Bundestag) üyesi Lale Akgün, toplumun temel değerlerinin sorgulandığı durumlarda, göçmenlerin anlayışla karşılanmaması cesaretinin de gösterilebilmesini istedi.
Akgün, Die Welt gazetesine verdiği demeçte, Müslüman kızların yüzme derslerine gidip gidemeyeceklerinin ciddi bir şekilde tartışılmasının kabul edilemeyeceğini belirterek, ”Toplumumuzun temel değerleri söz konusu olduğunda göçmenleri anlayışla karşılamama cesaretini de gösterebilmeliyiz. Bu, çok ileri gidiyor. Böyle bir şeyin tartışılması, toplumumuz içinde yerini bulan, değerlerimizi kabul eden ve iş yaşamında her gün büyük emek veren göçmenlerin cesaretini de kıracaktır” şeklinde görüş belirtti.
Almanya’da yaşamak isteyen göçmenlerin, haklarını savunabilmeleri için Alman toplumunun içine girmeleri gerektiğini ifade eden Akgün, ”Göçmenlerin sürekli bir şekilde Almanya’dan beklentilerini dile getirmeleri, ancak diğer yandan sadece oturarak, durumları çok kötü olduğu gerekçesiyle şikayet etmeleri kabul edilemez” dedi.
Politikacıların da binlerce uyum projesi finanse etmek yerine göçmenlere yönelik açık sözler bulmaları gerektiğini kaydeden Akgün, göçmen çocukların küçük yaşlardan itibaren iyi bir şekilde Almanca öğrenmeleri ve topluma uyum sağlamaları için okul ve eğitim sisteminin de yenilenmesi talebini dile getirdi.
Akgün, Almanya’nın önceleri eğitimsiz göçmenleri ülkeye çağırdığını, bu insanlar için başlangıçta eğitim konusunda hiçbir şey yapılmadığını ve bu insanların çocuklarını da kendi geleneklerine göre yetiştirdiklerini belirterek, bu durumun değişmesi için eğitimin gerekli olduğunu, çocuklara sadece eğitim ve dil bilgisi verilmesinin önemli olmadığını, toplumsal değerlerin de aktarılması gerektiğini ifade etti.
(EA-HA-MCT)

***

27’İNCİ TURİZM FUARINDA GÖZLER TÜRKİYE’DEYDİ

26 Ocak 2009 / Ünsal TURAN

Fuarda Türkiye’yi, Turizm ve Kültür Müşüavirliği, THY, Scanway-Tyrkiet Eksperten, Nazar gibi büyük kuruluşlar yanısıra Türkiye’den gelen tur operatörleri ve oteller temsil ettiler.

Büyükelçi Mehmet Akat, elçilik Müşteşar yardımcısı Fatma Ünlü ile birlikte fuarı ziyaret ederek Türk yetkililerden bilgi aldı. Danimarka’dan Türkiye’ye en çok turist taşıyan Scanway-Tyrkietesperten seyahat acentesi sahipleri Gündüz ve Zeynep Doğusoy „Ekonomik krize rağmen geçtiğimiz yıl Türkiye’ye 100 bin’in üzerinde turist taşıdık. Bu yıl yüzde 5 lik bir gerileme olabilir. Bu yıl aynı sayıya ulaşırsak çok iyi. Bizim haftada 36 sfere kadar çıtığımız oluyor. Başta Antalya Alanya, Marmaris, Bodnum, Kuşadası , Çeşme, Fethiye, Side, Danimarkalıların en çok tercih ettikleri bölgeler”dedi. Turizm ve Kültür Müşaviri Hasan Hüseyin Kınıklıoğlu, Danimarka’dan Türkiye’ye 2008 yılı kasım ayı itibariyle 271 bin 500 turist gittiğini belirterek, bu yıl sayının 300 bin civarında olmasını beklediklerini söyledi. Kınıklıoğlu, Fuarda Türkiye’yi 120 metre karelik bir alanda tanıttıklarını belirterek, yaz öncesinde, TV, Gazete, Metro ve Otobüslerde Türkiye’nin tanıtımlarına başlayacaklarını, tanıtım için 1 milyon kronluk bütçeleri bulunduğunu söyledi. THY Müdürü İbrahim Şimşek de THY’nın Danimarka’dan yolcu taşımacılığında büyük ilerlemeler kaydedildiğini 2008’de 75 bin yolcu taşıdıklarını söyledi. İbrahim Şimşek “Danimarkalı acentelerle konuşarak sıkıntıları aştık. Yolcu profilimiz değişti. Danimarka’dan ortadoğu ve uzak doğu ülkelerine gidecek yolcuları da taşımaya başladık. Bizim sayemizde hem yolculuk süreleri kısaldı hemde fiyatlar ucuzladı. Bu yıl Türkiye’de Golf turizmini tanıtmak için girişimlerimiz olacak. Diş, Göz, Kaplıca gibi sağlık tedavisi için de çok yolcu taşımaya başladık » dedi Büyükelçi Mehmet akat da « Danimarkalıların seyahat alışkanlıklarını ve beklentilerini biliyoruz ve karşılayabiliyoruz. Türkiye’de Gayri menkul satın alanların sayıları 5 bini aştı »dedi.Türkiye standını gezen ziyaretçiler golf oynayıp, Türk şaraplarının tadına baktılar.

***

-ALMANYA TÜRKİYE KÖKENLİ VATANDAŞLAR KONSEYİ HEYETİ,
ÇALIŞMA VE SOSYAL İŞLER BAKANI SCHOLZ’U ZİYARET ETTİ

BERLİN (A.A) – 27.01.2009 – Almanya Türkiye Kökenli Vatandaşlar Konseyi (RTS) adlı çatı kuruluşundan bir heyet, Almanya Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı Olaf Scholz’u ziyaret etti.
Hür-Türk adlı Türk-Alman dostluk derneğinin Başkanı ve RTS’nin Başkan Yardımcısı Hasan Tekin, görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, Bakan Scholz ile ağırlıklı olarak uyum, işsizlik ve istihdam konularını konuştuklarını belirtti.
Tekin, son dönemlerde Türk çocuklarına yönelik çalışmalar yaptıklarını ve bu çocuklara sahip çıktıklarını anlattıklarını, bakanın da bu konuda aynı düşüncelere sahip olduğunu söylediğini ifade etti.
Türk iş adamlarına yönelik vize uygulamasında yaşanan sorunları da dile getirdiklerini belirten Tekin, bu konuda düzeltmelerin yapılmasını talep ettiklerini kaydetti.
Türkler arasında artan işsizlik oranının da görüşmede ele alındığını ifade eden Tekin, Scholz’un Almanya’da meslek eğitimi olmadan bir iş bulmanın zor olduğunu söyleyerek, Almancanın önemine dikkat çektiğini sözlerine ekledi.
Tekin, Bakan Scholz’un ayrıca RTS’nin projeler yapmasını ve bunun için kendilerine baş vurmasını istediğini söyledi.
Ziyarete, Tekin’in yanı sıra RTS’ye bağlı Türk İşadamları Dernekleri Avrupa Federasyonu’nun (TİDAF) Genel Başkanı Ahmet Serdar Yenice, TİDAF Yönetim Kurulu üyeleri Osman Sirkeci, Nesrullah Karaca, TİDAF Denetleme Kurulu üyesi Nevber Kılıççıoğlu, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği MÜSİAD Berlin’in Başkanı Ali Uzun ve MÜSİAD Berlin Yönetim Kurulu üyesi Şevki Karasu da katıldı.
(ERB-HA-MCT)

***

-ALMANYA
-FAHRİ CAMİ REHBERLERİ SERTİFİKALARINI ALDI

DIETZENBACH (A.A) – 27.01.2009 – Türkiye’nin Frankfurt Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşeliği ve Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) işbirliğiyle düzenlenen ”Fahri Cami Rehberleri Yetiştirme Semineri”nde başarılı olan kursiyerler, düzenlenen törenle sertifikalarını aldı.

Dietzenbach DİTİB Fatih Camii’nde düzenlenen sertifika törenine Frankfurt Başkonsolosu İlhan Saygılı, Berlin Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri ve DİTİB Genel Başkanı Sadi Arslan, Frankfurt Din Hizmetleri Ataşesi Galip Akın, DİTİB Dinler ve Kültürler Arası İlişkiler Müdürü Bekir Alboğa, Dietzenbach Belediye Başkanı Rainer Engel Hardt ve kursiyerlerin aileleriyle çok sayıda davetli katıldı.

İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programda seminer hakkında bilgi veren Alboğa, 120 kursiyerin fedakarlık yaparak bu seminerlere katıldığını ve başarılı olduklarını söyledi. Alboğa, ”İçinde yaşadığımız toplumda Müslümanlara ve İslamiyet’e karşı oluşan ön yargılar, bu gönüllü kardeşlerimizin katkılarıyla ortadan kaldırılacaktır” dedi.

Başkonsolos Saygılı da böyle bir etkinliğin düzenlenmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, ”Burada yapacağımız en önemli hizmet, gençlerimizin tarihine, kültürüne, anadil olarak Türkçeyi iyi öğrenmelerine ve dini iyi şekilde anlamalarına destek ve yardımcı olmaktır. Bunun yanında dinimizin özelliklerini ve güzelliklerini yaşadığımız toplumdaki insanlara aktarmamız gerekiyor. Hep birlikte el birliğiyle elimizden geleni yapacağız. Kursa katılarak başarı gösteren arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Başarılarının devamını diliyorum” diye konuştu.

Ataşe Galip Akın, yaptığı konuşmanda, ”Bu faaliyetimizi çok önemsiyorum. Çünkü camilerimizde hizmetlerimizi profesyonelce yapabilecek fahri arkadaşlara ihtiyacımız vardı, bu eksikliğimizi de büyük ölçüde gidermiş olduk. Kursu başarıyla tamamlayan arkadaşlarıma başarılar diliyorum” dedi.

Arslan da, bu tür programları Almanya’nın çeşitli yerlerinde uygulamaya devam ettiklerini belirterek, ”Bu programların önemi ortadadır. Dinimizin tanıtılması konusunda hepimize görevler düşüyor. Bu sebeple DİTİB dernekleri Cami Rehberlik Kursları’nı her bölgede hayata geçiriyoruz. Bu hizmetimize devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

Program, kursiyerler tarafından ilahiler okunmasının ve tiyatro gösterileri sunulmasının ardından kursiyerlere sertifikalarının verilmesiyle sona erdi.
(KAR-HA-MCT)

***
-AVRUPA KONSEYİ, ERMENİSTAN’A YAPTIRIM UYGULAMAYACAK

STRASBOURG (A.A) – 27.01.2009 – Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM), üyesi olan Ermeni parlamenterlerin, AKPM çalışmalarındaki oy haklarının askıya alınmamasını kararlaştırdı.
AKPM Genel Kurulu, Ermenistan’daki insan hakları ihlalleriyle ilgili rapor ve buna bağlı karar tasarısını tartışarak kabul etti.
AKPM, Ermenistan’daki insan hakları ihlallerinden ”ciddi endişe duyduğunu” bildirdi, ancak üyesi bulunan bu ülke parlamenterlerinin AKPM’de oy haklarının ”şimdilik” askıya alınmasından yana tavır aldı.
Ermenistan’da özellikle siyasal tutukluların durumunun kaygı verici olduğunu belirten AKPM, bu tutuklularını serbest bırakılması çağrısında bulundu.
AKPM, denetleme komitesinden, nisan ayında düzenlenecek genel kuruldan önce Ermenistan’daki gelişmeleri yakından izlemesi çağrısında bulundu.
(RG-OK-İN)

***

NABUCCO’DA TÜRKİYE BAĞIMLILIĞI

Nabucco Zirvesi’nden dönen Enerji Bakanı Güler, “Türkiyesiz bu projenin hayata geçirilemeyeceğinin anlaşıldığını gördük” dedi

Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de toplanan Nabucco Zirvesi sona erdi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, toplantıda Türkiyesiz bu projenin hayata geçirilemeyeceğinin herkes tarafından anlaşıldığını gördüğünü belirtti. Hilmi Güler, toplantının, Nabucco projesinin can damarının Türkiye olduğunu katılımcılara açık bir şekilde anlattığını, Türkiyesiz bu projenin hayata geçirilemeyeceğinin herkes tarafından anlaşıldığını gördüğünü söyledi.
BUNCA ZAMANA YAZIK
Bakan Güler, “Artık boşa giden zamana yazık. Şimdiye dek biz bu projeyi hayata geçirmiştik. Bir an önce, başta AB olmak üzere, gereken bütçenin ortaya çıkarılarak projenin hayata geçirilmesi şart” şeklinde konuştu. Macaristan Başbakanı Ferenc Gyurcsany ise “Türkiye bizim için çok önemli. ” dedi.
Hat Türkiye’den geçiyor
Ortadoğu ve Hazar bölgesi doğalgaz rezervlerini Avrupa pazarlarına bağlamayı öngören Nabucco hattı, Türkiye-Bulgaristan-Romanya-Macaristan-Avusturya güzergahında inşa edilecek. Uzunluğu, besleme hatları dahil 3 bin 282 kilometre olan Nabucco boru hattının, bin 998 kilometresi (besleme hatları dahil) Türkiye’den geçecek.
Anlaşmaya uyulacak
Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yuşçenko, Rusya ile imzalanan doğalgaz anlaşmasında Kiev’in memnun kalmadığı noktaların bulunduğunu, buna karşın anlaşmada belirtilen yükümlülüklere ve Rus doğal gazının Avrupalı müşterilere ulaştırılması için verilen garantilere uyacaklarını vurguladı.
28.01.2009


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir