TÜRK TOPLULUKLARINDAN HABERLER

İÇİNDEKİLER: - Turkler Olmeyi Biliyorlar

İÇİNDEKİLER:

-ALMANYA
-TÜRK İNİSİYATİF GRUBU BAŞKANI DENİZHAN:
“AMACIMIZ, SİYASİ, SOSYAL VE EKONOMİK ALANLARDA
ETKİN BİR LOBİ OLUŞTURULMASI”

KOCH HÜKÜMETİ SINIFTA KALDI

TÜRKLER SADECE TÖRE CİNAYETİ İŞLEYEN BİR TOPLUM DEĞİL

MİLYONLUK PROJEYİ PROF. BİLGİÇ YÖNETECEK

-ALMANYA’DAN 2008 YILINDA 1408 TÜRK
İLTİCA TALEBİNDE BULUNDU

AYRIMCILIĞA “DUR”

HATİPOĞLU ‘NU 2 BİN KİŞİ DİNLEDİ

DAĞDELEN DESTEK İSTEDİ

OBAMA’NIN KÜLTÜR DANIŞMANI TÜRK

ÜÇ MAYMUN, OSCAR’DA İLK 9’A GİRDİ

DAŞNAKLAR ARŞİVDE ÇALIŞMA İZNİ VERMEDİ

***
-ALMANYA
-TÜRK İNİSİYATİF GRUBU BAŞKANI DENİZHAN:
“AMACIMIZ, SİYASİ, SOSYAL VE EKONOMİK ALANLARDA
ETKİN BİR LOBİ OLUŞTURULMASI”

ESSEN (A.A) – 13.01.2009 – Türkiye’nin Essen Başkonsolosluğu’nun katkılarıyla geçen yılın ekim ayında faaliyete başlayan Türk İnisiyatif Grubu (TİG), yeni yıldaki hedeflerini açıkladı.
TİG Yönetim Kurulu Başkanı Atilla Denizhan, Essen kentindeki bir Türk restoranında düzenlediği basın toplantısında, “Amacımız, siyasi, sosyal ve ekonomik alanlarda etkin bir lobi oluşturulması” dedi.
Denizhan, belirledikleri 14 maddeden oluşan basın açıklamasını okurken, TİG’in 170 derneği bir araya getirmeyi başardığını belirterek, “Çalışma bölgemiz bu aşamada Ansberg Valiliği sınırları içinde kalan bölgeler ile Mülheim an der Ruhr ve Essen kentlerini kapsamaktadır. Bu bölgelerde 2009 yerel seçimleri de dahil olmak üzere Türk ve Türk kökenli Alman vatandaşlarımızı ilgilendiren her konuda TİG çalışmalarda bulunmaktadır” diye konuştu.
Almanya’da Türk ve Alman toplumları arasındaki ön yargıları kırmak, yakınlaşmalarına destek sağlamak, Türk-Alman dostluğuna katkı sağlayarak, her iki toplumun kamu oyunu çeşitli konularda bilgilendirmek ve TİG olarak Almanya’da yaşayan vatandaşların uyumuna katkı sağlamak istediklerini ifade eden Denizhan, ayrıca karar mekanizmalarıyla irtibata geçmek, Türk kökenli Alman vatandaşlarının siyasi katılımlarına destek vermek, seçimlere katılmalarını teşvik etmek ve her türlü ayrımcılığa karşı çıkmak istediklerini kaydetti.
Başkan Yardımcısı Erdal Koç ile eğitim konularından sorumlu Mehmet Kekeç ve teknik konulardan sorumlu Anıl Mengi’den oluşan TİG yönetim kurulu üyeleri de Türk sivil toplum örgütlerinin Almanya’da çok kültürlü toplumun oluşturulmasına katkı sağlamasını istediklerini bildirdi.
(CA-EA-SRP)

***

Isa DEVEÇEKEN/ HERBORN | 13.01.2009

KOCH HÜKÜMETİ SINIFTA KALDI

Hessen Eyaleti seçimlerinde milletvekili adayı Mürvet Öztürk’e destek için Herborn’daki yeni yıl resepsiyonuna katılan Yeşiller Eşbaşkanı Cem Özdemir “Koch hükümeti sınıfta kaldı. Koch’un göçmenler politikasındaki suskunluğu geçicidir. Sandıklar açıldıktan sonra eski Koch tekrar dönecektir” dedi.

Almanya’nın Hessen Eyaleti’nde 18 Ocak Pazar günü yapılacak parlamento seçimlerinde partisi Yeşiller’in Türk kökenli adayı Mürvet Öztürk’e destek vermek amacıyla Herborn’a gelen Yeşiller Eşbaşkanı Cem Özdemir, “Koch hükümeti sınıfta kaldı” dedi.

Yeşiller Partisi’nin yeni yıl resepsiyonuna katılan Cem Özdemir, CDU Başkanı ve Hessen Eyaleti Başbakan Adayı Roland Koch’un göçmenlere yönelik suskunluğunun geçici olduğunu belirtirken “Koch’un göçmenler politikasında suskunluğu geçicidir. Huylu huyundan vazgeçmez. Seçim günü sandıklar açıldıktan sonra eski Koch tekrar dönecektir. Yani 18 Ocak saat 18.00’de Koch’un yabancılar politikası üzerindeki suskunluğu da sona erecektir” diye konuştu.

Satın alma gücü artmalı

Almanya’nın yurt dışındaki enerji kaynaklarına olan bağımlılığının azaltılmasını isteyen Özdemir “Yıllar önce söylediğimiz konuları şimdi diğer partiler gündemine alıyor. Hessen Eyaleti son dokuz yılda yenilenebilir enerji teknolojisiniden uzak, yabancı kökenli insanlara yürüttüğü ayırımcı politikasıyla sınıfta kalmıştır. Ekonomik kriz nedeniyle vergilerin azaltılması değil, vergi ödemeyenlerin satın alma gücünün artırılması gerekir. Ayrıca ekonomik kriz nedeniyle iklimin korunması konusu ön planda tutulmalıdır” dedi.

Mutlaka oyunuzu kullanın

Hessen Eyaleti’nde tekrarlanacak seçimde Yeşiller’in oylarını artıracağını da belirten Cem Özdemir şu açıklamayı yaptı: “Parlamentodaki göçmen kökenli milletvekili sayısının artması, bir çok gelişimi de beraberinde getirecektir. İçimizden birisi olan Mürvet Öztürk ve Yeşiller’i destekleyelim. Almanya’da pekçok vatandaşımız oy gücünün farkında değil ve sandığa gitmiyor. Bu kişileri motive edip oylarını kullanmaya teşvik etmeliyiz, gerekirse oylarını nasıl kullanacaklarını öğretmeliyiz.”

Kadın erkek eşitliğini savunuyoruz

Yeşiller Partisi’den 9.sırada aday olan Mürvet Östürk ise “Biz Yeşiller Partisi olarak sözde değil özde eşitliği savunuyoruz. Kadın erkek eşitliğini savunan ve hayata geçiren partiyiz. Fosil enerjiden uzak, yenilenebilir enerjiyi savunan partiyiz. Ayrıca Almanya tarihinde bir ilki gerçekleştirip Cem Özdemir’i partinin eş başkanlığına getirerek göçmenlere verdiği değeri gösteren tek partiyiz” diye konuştu.

Hürriyet’e ziyaret

Dün Hürriyet Gazetesini ziyaret eden Mürvet Öztürk, Hürriyet Gazetesi Avrupa Yayın koordinatörü Halit Çelikbudak’a seçim çalışmaları hakkında bilgi verdi. Öztürk, ilk kez bir Türk kökenli bayan milletvekili olarak Hessen Parlamentosu’na girmeyi başardığını vurgularken “Tekrar parlamentoya gireceğimi umuyorum” derken herkese “Oy kullanın” çağrısı yaptı.

***

A.A. | 13.01.2009

TÜRKLER SADECE TÖRE CİNAYETİ İŞLEYEN BİR TOPLUM DEĞİL

Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi Selahattin Alpar, Hollanda ile Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin 2008 yılında her alanda önemli aşama kaydettiğini, yıl içinde yapılacak çalışmalarla bunun daha ileri götürüleceğini söyledi.

Hollanda’daki Türk toplumunun da Hollanda ile bütünleşme ve katılım açısından kaydettiği aşamanın memnuniyet verici bir noktada olduğunu kaydeden Büyükelçi Alpar, Lahey’de düzenlediği basın toplantısında, 2008 yılı çalışmalarını değerlendirdi ve yeni dönemde yapılacak çalışmalar hakkında bilgi verdi.

Geçen yıl iki ülke arasında, hükümet yetkilileri başta olmak üzere siyasi ekonomik, kültürel, sosyal alanda bir dizi temas ve görüşme yapıldığını anımsatan Büyükelçi, “Bütün bu yoğun temas ve görüşmeler, iki ülke arasındaki ilişkilerin oldukça yoğun ve iyi bir düzeyde bulunduğunun göstergesidir” dedi.

Büyükelçi Alpar, giderek yoğunlaşan siyasi temasların, ekonomik ve ticari ilişkilere olumlu yansımasının memnuniyetle izlendiğini vurguladı. Alpar, Türk toplumunun birlik ve beraberlik içinde olmasının kimi sorunların daha kolay aşılmasını sağlayacağını belirterek, şöyle devam etti:

“Türk toplumu tarafından kurulmuş meslek ve diğer sivil toplum örgütleri, hem Türk toplumunun Hollanda’ya uyum sağlaması, hem de toplumumuzun gereksinimlerinin yerine getirilmesi konusunda başarılı çalışmalar yürütmektedir.

Yükseköğrenim gören meslek ve vizyon sahibi Türk gençlerinin sayısının her geçen yıl artmasını ve Türk kökenli Hollanda vatandaşlarının giderek artan ölçüde siyaset içerisinde sorumluluk almalarını sevindirici ve önemli bir gelişme olanak gözlemliyorum. Bu gelişmelerin orta vadede toplumunun çıkarlarına siyasi çözümler de getirebileceğine inanıyorum.”

Büyükelçi Alpar, Hollanda’daki yabancı gruplar içinde Türk toplumunun konumunun da takdir edilecek düzeyde bulunduğunu ve bundan kıvanç duyduğunu ifade etti. Büyükelçi, bütün bu olumlu görünüme rağmen, bu ülkede yaşayan Türk toplumunun, aile birleşimi, Türkçe dil öğrenimi, vize, diplomaların denkliği gibi konularda önemli sıkıntıları da bulunduğunu, ancak bu sorunların çözümü konusundaki çabaların aralıksız sürdürüldüğünü, kimi konuların teknik düzeyde görüşmeler yoluyla çözümlenebileceğini anlattı.

Büyükelçi Alpar, 2009 yılında yapılacak çalışmalara ilişkin bilgi verirken de, Türk toplumuyla büyükelçilik olarak daha sık temas ve toplantıların süreceğini, ikili ilişkilerdeki siyasi trafiğin aynı hızla devam edeceğini, bu çerçevede bir hafta sonra Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in Hollanda’yı ziyaret edeceğini söyledi.

Siyasi ve kültürel düzeyde yapılacak kimi faaliyetlerle de Hollanda toplumuna Türk toplumunun daha iyi anlatılmasına çalışılacağını belirten Büyükelçi Alpar, “Türklerin yalnızca töre cinayetleri işleyen bir toplum olmadığını iyi anlatmamız gerekir” dedi.

***

Yunus ÜLGER / BOCHUM | 13.01.2009

MİLYONLUK PROJEYİ PROF. BİLGİÇ YÖNETECEK

Bilgisayarlar kadar güçlü olması amaçlanan yeni kuşak mobil telefon geliştirme projesinin koordinatörlüğünü bir Türk profesör üstlendi. Bochum Ruhr Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Attila Bilgiç (40), toplam bütçesi 4,6 Milyon Euro olan uluslararası projeyi yönetecek.

Avrupa Birliği, 2,9 Milyon Euro ile projeyi finanse ediyor. Ruhr Üniversitesi, Dresden Teknik Üniversitesi, İngiltere’den York Üniversitesi, Romanya’dan Politehnica Timisoara Üniversitesi ile Alman İnfineon, İsveç Telelogic ile İngiliz ARM şirketleri, iki yıllık projeyi ortaklaşa yürütüyorlar.

Mini bilgisayar olacak

Dortmund Üniversitesinde Fizik öğrenimi ve ardından doktora yapan Prof. Attila Bilgiç, proje hakkında şu bilgileri verdi: ‘Biz, smartphone olarak adlandırılan mobil telefonların daha güçlüsünü ve enerji tasarruflusunu geliştirmek istiyoruz. Geliştireceğimiz mobil telefonlar, aynı zamanda birer mini bilgisayar olacak. Hedeflediğimiz yeni mobil telefonu 2012 yılında piyasaya sunmayı planlıyoruz.’

Ruhr Bölgesinde Marl şehrinde doğup büyüyen Prof. Bilgiç, yüksek öğrenim ve doktoradan sonra İnfineon’da çalışmaya başladı. Ruhr Üniversitesi ile İnfineon arasındaki işbirliği dolayısıyla 2007 yılından bu yanda Ruhr Üniversitesinde görev yapıyor.

***

-ALMANYA’DAN 2008 YILINDA 1408 TÜRK
İLTİCA TALEBİNDE BULUNDU

BERLİN (A.A) – 13.01.2009 – Almanya’dan 2008 yılında 1408 Türkün iltica talebinde bulunduğu bildirildi.
Almanya İçişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, 2008 yılında 22 bin 85 kişinin iltica talebinde bulunduğu, bu kişilerin başında 6 bin 836’yla Iraklıların ilk sırada, 1408 kişiyle de Türklerin ikinci sırada yer aldığı ifade edildi.
Türkleri sırasıyla 1042 kişiyle Vietnamlıların, 879 kişiyle Kosovalıların, 815 kişiyle İranlıların, 792’yle Rusların, 775 kişiyle Suriyelilerin, 729 kişiyle Sırpların, 657 kişiyle Afganların ve 561 kişiyle Nijeryalıların izlediği ifade edildi.
Nürnberg kentindeki Göç ve İltica Dairesinin 2008 yılında toplam 20 bin 817 başvuruyu sonuçlandırdığı ve 7 bin 291 kişinin başvurusunu kabul ettiği kaydedildi.
İltica talebinde bulunan Iraklıların yüzde 77,5’inin, Türklerin yüzde 8,5’inin başvurusunun kabul edildiği bildirildi. Vietnamlıların ise sadece yüzde 0,4’ünün iltica talebine olumlu yanıt verildiği ifade edildi.
Açıklamada, iltica talebinde bulunanların sayılarının 2001 yılından bu yana ilk kez arttığı, bu artışın Iraklıların daha yoğun olarak iltica talebinde bulunmalarından kaynaklandığı belirtildi.
(ERB-EA-ALŞ)

***

AYRIMCILIĞA “DUR”

Mehmet UZUN / HANNOVER | 13.01.09

Hannover’de bazı diskoteklere göçmenlerin alınmaması üzerine harekete geçen Hannover Belediyesi, ırkçılığı önlemek için kartlar bastırdı. Belediye Başkanı “Ayrımcılığa karşıyız” dedi.

Almanya’nın Hannover kentinde geçtiğimiz haftalarda diskoteklere alınmayan göçmenlerin sayısı artması üzerine harekete geçen belediye “Ayrımcılığa hayır” diye kampanya başlattı. Kampanya çerçevesinde hazırlanan kartları tanıtan Hannover Büyükşehir Belediye Başkanı SPD’li Stephan Weil, “Kartlar diskoteklerde dağıtılacak” dedi.

Üzerinde “Hannover open’ yazan kartlar ile ayrımcılık sorununa dikkat çekmek isteyen Weil “Geçtiğimiz göçmen oldukları gerekçesiyle diskoteğe alınmadıklarını söyleyen 13 kişinin şikayeti geldi. Bu Hannover için yüz kızartıcı bir durum” diye konuştu.

Şikayet telefonu

Dağıtılan kartların arkasında, ayrımcılık yapılması halinde şikayetin bildirileceği telefon numarası ve kişilerin yasal hakları yazıyor. Yetkililer “Diskotek sahipleri, insanları dış görünümü hoşlarına gitmediği için kapıdan çevirerek “Ayrımcılığa Karşı Yasaya” aykırı davranıyorlar. Kampanya, bu tür olaylarla karşılaşan kişileri yetkili yerlere şikayette bulunmaya cesaretlendirmeyi hedefliyor” dediler.

MECLİS ELE ALDI

Hannover Büyükşehir Belediye Meclis üyesi avukat Alptekin Kırcı (SPD), meclise konuyla ilgili bir önerge verdiğini söylerken “Geçen hafta toplanan belediye meclisi aldığı kararla diskotek kapılarında yaşanan ayrımcılığın son bulması gerekti sonucuna vardı. Hannover’de birkaç ay önce Bedri Özdemir isimli bir Türk’ün diskoteğe alınmaması üzerine harekete geçildi. Başlatılan kampanya çok olumlu. Artık herkes istediği diskoteğe girebilir’ diye konuştu.

***

HATİPOĞLU ‘NU 2 BİN KİŞİ DİNLEDİ

Taner TÜZÜN – NÜRNBERG | 13.01.09

Nürnberg Ditib Gençlik Kolu’nun kuruluşunun 18.yılı nedeniyle düzenlenen etkinlikte konuşan Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu ‘na büyük sevgi gösterisi yapıldı

Almanya ’nın Nürnberg kentinde faaliyet gösteren Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin (DİTİB) Gençlik Kolu, kuruluşunun 18.yılını görkemli bir etkinlikle kutladı. Bu nedenle Nürnberg’e davet edilen Doç.Dr. Nihat Hatipoğlu, Meistersingerhalle ’de 2 bin kişiye hitap ederek büyük alkış aldı.

Etkinlik İstiklal marşımızın okunması ile başladı. Konuşmaların ardından, sine vizyon gösterisi yapıldı. Diyanet İşleri Türk Tasavvuf Musiki Korosu Şefi Fatih Koca’dan Ney dinlendi. Daha sonra güldürü Sanatçısı Bekir Develi salonu dolduranları gülmekten kırdı geçirdi. Sıra Nihat Hatipoğlu’na geldiğinde salon alkışdan yıkıldı.

Hatipoğlu bir saatlik dini sohbetinde, Muharrem ayı ve aşure gününü anlattı. Hatipoğlu, Hz. Muhammed’in kızı Hz.Fatima’nın Hz. Ali ile evlenişini dile getirdi. Hz. Osman’ nın hayatından kesitler sunan Hatipoğlu, Hz. İsa ’nın göğe yükseldiğini vurguladı. Hatipoğlu daha sonra kitabını imzaladı

***

DAĞDELEN DESTEK İSTEDİ

13.01.09

Almanya’nın Hessen Eyaleti’nde 18 Aralık’ta yapılacak seçimde Sol Parti adayı Samina Khan, beraberinde Sol Parti Federal Milletvekili Sevim Dağdelen ve Sol Parti Hessen Eyalet Teşkilatı Başkanı Ulrike Eifler ile Hürriyet’i ziyaret etti.

Mali krizin çalışanları son derece vurduğunu işaret eden Khan ve Dağdelen, parti olarak devletin firmalar yerine çalışanlarını destekleyen, yeni iş yerleri yaratacak politikalar üreteceklerini belirterek Türk kökenlilerin desteklerini istediler.

Bunun yanısıra göçmenlerin geldikleri ülkelerde aldıkları diplomaların tanınarak kalifiye eleman sıkıntısının giderilmesi, üçlü eğitim sisteminin terk edilip İsveç’te başarı ile uygulanan ortak eğitim sistemine geçilmesi, göçmenlere çifte vatandaşlık, yerel seçimlere katılma hakkı verilmesi gibi politikaları da gündeme getireceklerin işaret eden Khan ve Dağdelen, ayrıca asgari ücret politikasının her sektörde uygulanmasını, sosya yardımın artırılması ve çevreci bir ulaşım planının yürürlüğe konulmasını da istediklerini belirttiler.

***

OBAMA’NIN KÜLTÜR DANIŞMANI TÜRK

Avrupa ve dünyanın çeşitli ülkelerinde “Riccon” adıyla tanınan beden dili ve iletişim uzmanı İlhan Doğan, Obama’nın kültürlerarası iletişim danışmanlığını yapacak

BERN
Geliştirdiği beden dili tekniğiyle İsviçre ve Avrupalı birçok yönetici, sanatçı ve siyasetçiye iletişim dersleri sunan, George Clooney gibi sanatçılara eğitim veren İlhan Doğan, ABD’nin seçilmiş başkanı Barack Obama’ya danışmanlık yapacağını kaydetti. ABD Dış Politika Danışmanlar Kurulu’nun yüzde 80’nin Amerikalı ve yüzde 20’nin İsviçre, Çin ve Güney Afrikalı üyelerden oluştuğunu söyleyen Doğan, kendisinin bu görevde tek Türk ve Müslüman asıllı kültürlerarası iletişim danışmanı olduğunu açıkladı. Bu görevi her iki yıl da bir yeni anlaşma ile 4 yıl boyunca yürütecek olan Dogan, yazıları istek üzerine yazılı ve gizli olarak gönderecek.
‘YILIN ADAMI’ SEÇİLMİŞTİ
Üç ayda bir ABD’ye gidecek olan Doğan, UNICEF ve Kızılhaç önderliğinde gerçekleşen yardım projelerini başarıyla üstlendi. Afrika’daki eğitim seferberliği çalışmalarıyla Lüksemburg, İsviçre ve Güney Afrika’da “Yılın Adamı” seçildi. Türkiye’de ise kimsesiz çocuklar adına projeler yürütüyor.
14.01.2009

***

ÜÇ MAYMUN, OSCAR’DA İLK 9’A GİRDİ

14 Ocak 2009

Ömür GEDİK

Üç Maymun, Oscar’da ilk 9’a girdi Cannes Film Festivali’nde Nuri Bilge Ceylan’a En İyi Yönetmen ödülünü kazandıran Üç Maymun, 81. Akademi Ödülleri’nde, Yabancı Film Oscar’ı için yarışan 65 film arasından ilk dokuza girmeyi başardı.

FİLMİN FRAGMANI

Üç Maymun’un beş aday film arasına girip giremeyeceği ise 22 Ocak’ta belli olacak. Yapımcı Zeynep Özbatur, bu başarıyı şöyle değerlendirdi: “65 film arasında bu aşamaya gelmek çok önemli. Ekip olarak çok mutluyuz. Amerika’da son derece profesyonel bir çalışma yaptık. Yabancı film Oscar yarışı büyük bir PR savaşı olsa da aslında finalde her şey filmin kendinde bitiyor. Biz Üç Maymun’a güvendiğimiz için filmin kendisinden güç alan bir tanıtıma yöneldik ve başarılı olduk.” Film, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (SESAM), Film Yapımcıları Derneği (FİYAP), Sinema Yazarları Derneği (SİYAD), Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği (ÇASOD) ve Sinema Oyuncuları Derneği’nin (SODER) de bulunduğu Oscar Türkiye Komitesi tarafından, Türkiye adına yarışması için oy birliğiyle seçilmişti. Filmin başrollerinde Yavuz Bingöl, Hatice Aslan, Ahmet Rıfat Sungar ve Ercan Kesal yer alıyor. 81. Akademi Ödül töreni, 22 Şubat’ta yapılacak.
Oscar adayı 9 film ve ülkeleri
Avusturya: “Revanche”, Gotz Spielmann
Kanada: “The Necessities of Life”, Benoit Pilon
Fransa: “The Class”, Laurent Cantet
Almanya: “The Baader Meinhof Complex” Uli Edel
İsrail: “Waltz with Bashir”, Ari Folman
Japonya: “Departures”, Yojiro Takita
Meksika: “Tear This Heart Out”, Roberto Sneider
İsveç: “Everlasting Moments”, Jan Troell
Türkiye: “3 Monkeys”(3 Maymun) Nuri Bilge Ceylan

***

DAŞNAKLAR ARŞİVDE ÇALIŞMA İZNİ VERMEDİ

14 Ocak 2009

Sefa KAPLAN

İttihat-Terakki Cemiyeti’ni ve o dönemde yaşanan siyasi gelişmeleri en iyi bilen isimlerden biri olan Prof. Şükrü Hanioğlu’na, Daşnaksutyun arşivinde çalışma izni verilmedi. Halen Princeton Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Bölümü Başkanı olan Prof. Hanioğlu, Ermeni araştırmacıların da bundan şikáyetçi olduğunu belirterek, “Anlayabildiğim kadarıyla, sadece partiye yakın siyasetleri benimseyenlere izin veriyorlar” dedi.

İTTİHAT ve Terakki Cemiyeti ile II. Meşrutiyet dönemine ilişkin nitelikli çalışmalarıyla tanınan ve “Bir Siyasal Örgüt Olarak Osmanlı İttihad ve Terakki Cemiyeti ve Jön Türklük” isimli kitabı başta olmak üzere pek çok kitabı uluslararası bilim çevreleri tarafından referans olarak görülen Prof. Şükrü Hanioğlu, Daşnaktsutyun (Armenian Revolutionary Federation) arşivinde çalışmak üzere yaptığı başvuruya cevap bile verilmediğini söyledi. Prof. Hanioğlu, “Parti, arşivini kamuya açmak yerine, dilediği şahıslara izin veriyor” dedi.

ABD’nin ünlü üniversitelerinden Princeton’da Ortadoğu Araştırmaları Bölümü Başkanı olan Prof. Şükrü Hanioğlu, “Ben birkaç sene önce inceleme yapmak için başvuruda bulundum. Konu üzerinde yaptığım çalışmalar nedeniyle izin verilebileceği kanaatindeydim. Cevap bile verilmedi” dedi. Prof. Hanioğlu, şunları söyledi:

“Daşnaktsutyun arşivi, bu arşive dayanılarak yapılan bazı çalışmaların gösterdiği gibi iyi şekilde tasnif edilmiş durumda. Gene bu kaynaklarda dayanarak arşivde ciddi miktarda Osmanlıca ve Fransızca vesika olduğunu tahmin etmek mümkün. Ancak parti bunu kamuya açmak yerine, dilediği şahıslara araştırma izni veriyor. Buna itiraz pek mümkün değil, neticede bu halen aktif bir partinin arşivi.

Anlayabildiğim kadarıyla, sadece partiye yakın siyasetleri benimseyen kimselere izin veriyorlar. Ermeni araştırmacılar da durumdan şikáyetçi. Onlar arasında da araştırma yapmasına izin verilen çok az kişi var. Tabii izin verdikleri şahıslara da her şeyi gösterip gostermedikleri bilinmiyor. Benim mektubuma cevap bile vermediler, ki bu biraz tuhaf. Bu memlekette en azından müracaatlara bir cevap verilir. Ama dediğim gibi bu bir ülkenin arşivi değil; aktif bir siyasi partinin arşivi. Bu açıdan biz arşivimizi açıyoruz, siz de açın demek zor. Bunu ancak Ermenistan arşivleri için demek mümkün.”

Prof. Hanioğlu, “Daşnaktsutyun 1915’te olup bitenlerin açıklığa kavuşturulmasını gerçekten istiyorsa bu arşivi araştırmacılara açmalı” dedi.

Hani açıktı

Hürriyet’te daha önce yayımlanan bir haber üzerine New York’ta yayımlanan The Armenian Reporter’ın sorularını cevaplandıran Armenian Revolutionary Federation (Daşnaksutyun) arşivi sorumlusu Tatul Sonetz-Papazian, tasnif ve mikrofilm işlemlerinin 1995 yılında tamamlandığını ve arşivin o günden itibaren bütün araştırmacılara açık olduğunu iddia etmişti. Ermeni tarihçi Ara Sarafian ise arşivden sadece uygun görülen isimlerin faydalanabildiğini vurgulayarak, “Türkiye’de yetkililer Ermeni Soykırımı’nı inkár etmeye çalışırlarken, Ermeni lobiciler de kontrolü elde tutmaya çalışıyorlar ve soykırımın korkunç gerçeğini kendi politik amaçları için abartılı bir şekilde yansıtıyorlar. Sonuçta her şey bu iki kamp arasındaki bir politika oyununa dönüştürülüyor. Doğru tarihsel yaklaşım ikinci planda kalıyor” demişti.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir