TÜRK TOPLULUKLARINDAN HABERLER

İÇİNDEKİLER: - Turkler Olmeyi Biliyorlar

İÇİNDEKİLER:

MÜRVET’E BAŞKAN AL-WAZİR DESTEĞİ

CDU GÖÇMENLERE AÇILIYOR

E-KONSOLOSLUĞA İLGİ YOK

İTHAL GELİN VE DAMATLARA KOLAYLLIK

ÖNERGE ŞAMPİYONU MUTLU

-ALMANYA
-BAVYERA EYALETİ ÇALIŞMA, SOSYAL DÜZEN, AİLE VE KADIN BAKANI HADERTHAUER:
-“TÜRKLERİN SAĞLAM AİLE YAPISINI BİLDİĞİM İÇİN BUNUN ÇOCUKLARDA DA
AYNI KÜLTÜREL DEĞERLERLE DEVAM ETMESİNİ ARZU EDİYORUM”

-SİLİVRİ’DE TÜRK-ALMAN ÜNİVERSİTESİ KURULACAK

EN KARIŞIK DAVA DHKP-C

***

MÜRVET’E BAŞKAN AL-WAZİR DESTEĞİ

Isa DEVEÇEKEN / WETZLAR | 08.01.2009

Hessen’de 18 Ocak’ta yapılacak erken seçimlerde, Yeşiller’in 9. sıradan millletvekili adayı gösterdiği Mürvet Öztürk’e Yeşiller Hessen Eyaleti Başkanı Tarek Al-Wazir’dan destek geldi. Al-Wazir, “Son 9 yılda Koch Hükümeti enerji ve ekonomi politikasıyla sınıfta kalmıştır” dedi.

Almanya’da Hessen Eyaleti’nde 18 Ocak Pazar günü yapılacak seçimlerde Yeşiller’in 9. sıradan millletvekili adayı gösterdiği Türk kökenli Mürvet Öztürk’e, Yeşiller Partisi Hessen Eyaleti Başkanı Tarek Al Wazir’den destek geldi. Wetzlar’daki “Yeşil Koltuk Sohbeti’ne” katılan iki yabancı kökenli politikacı, seçim çalışmaları hakkında bilgi verirken Al Wazir “Oyunuzu Mürvet’e verin” diye konuştu. Wetzlar Stadthaus am Dom Salonu’nda yapılan toplantıda konuşan Al Wazir, “9 yıllık Koch iktidarı döneminde uygulanan enerji ve ekonomi politikası eyalete büyük zarar verdi” dedi.

Koch hükümeti sınıfta kaldı

Ekonomik krizin yenilenebilir enerji üretilmesiyle çözüleceğini söyleyen Yemen kökenli Al-Wazir “Doğal kaynaklarla kazanılan bağımsız enerji projelerinin gelişmesini istiyoruz. Doğalgaz, nükleer enerjiyi ve petrolü temel alan enerji üretimi pahalıdır. Geçmiş yüzyılın eski teknolojisini temsil etmektedir. Son 9 yılda Hessen Eyalati’nde Koch hükümeti yenilebilir teknoloji kuşağından uzak, gelecek kuşağı borçlandıran ve yabancı kökenlilere yönelik ayırımcı polikasıyla sınıfta kalmıştır” diye konuştu.

Türk gençlerine eşit eğitim şansı

Son Hessen seçiminde ilk kez bir Türk kökenli bayan milletvekili olarak Hessen Parlamentosu’na girmeyi başaran Mürvet Öztürk, “Hessen’de eşit eğitim politikası ve farklılıkları zenginlik sayan bir siyasi anlayışı, ancak biz Yeşillerin güçlenmesiyle hayata geçecektir. Tekrar seçilirsem ilk başta Türk gençlerinin adil ortamlarda yaşıtlarıyla eğitim şansı almaları için çalışacağım” diye konuştu. Öztürk, başta Türk kökenliler olmak üzere eyalette seçmen hakkı bulunan göçmenlerin mutlaka seçim sandığına gidip oylarını kullanmalarını istedi.

***

CDU GÖÇMENLERE AÇILIYOR

08.01.09

CDU Hessen Eyalet Parti Teşkilatı Entegrasyon Komisyonu, partinin Türk ve diğer göçmen kökenli üyelere açılmasını kolaylaştırmak için Çalışma Grubu oluşturdu. CDU Hessen Teşkilatı Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Yaşar Bilgin başkanlığında oluşturulan Çalışma Grubu, ilk toplantısını önceki akşam Mörfelden-Walldorf’daki Albatros Otel’de yaptı.

CDU’nun Avrupa Parlamentosu üyesi Michael Gahler, Hessen Belediyeler Birliği Genel Müdürü Dietrich E. Backhaus, Wiesbaden Anakent Belediye Başkanı Dr. Helmuth Georg Müller, Behring-Röntgen Vakfı Başkanı Prof. Joachim Felix Leonhard, CDU Entegrasyon Komisyonu Başkan Yardımcısı ve CDU’nun Gençlik Teşkilatı Başkanı Dr. Peter Tauber, Offenbach İlçeler Meclisi Üyesi ve CDU’nun 18 Ocak’da yapılacak Eyalet Parlamentosu Seçimleri’nde milletvekili adayı olarak listeye aldığı İsmail Tipi’nin yanı sıra Türk kökenli CDU’lu üyelerin katıldığı toplantıda, Almanya’da en büyük halk partisi olan CDU’ya yabancı kökenli üyelerin kazanılması konusu görüşüldü.

Özellikle Türk kökenli göçmenlere dönük açılımını sürdüren ve bu yönde önemli atılımlar başlatan CDU’nun Hessen Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Bilgin, 2000 ile 2006 yılları arasında Almanya’da yaklaşık 1.1 milyon yabancının Alman vatandaşlığına geçtiğine işaret etti. Hessen Eyaleti’nde halkın yüzde 20’sinin göçmen kökenli olduğunu vurgulayan Dr. Bilgin, bunların çok önemli bir bölümünün Alman vatandaşı ve aynı zamanda seçmen olduğunu kaydetti.
‘CDU, Türk ve diğer göçmen kökenlileri partiye üye olarak kazanmak istiyor. Bu yönde çok samimi ve olumlu çalışmalar var’ şeklinde konuşan Bilgin, bu çalışmalar ve sonuçlarının yakında kamuoyuna açıklanacağını söyledi.

***

Mehmet UZUN / HANNOVER | 08.01.2009

E-KONSOLOSLUĞA İLGİ YOK

Yurt dışındaki Türkler’in konsolosluk işlemleriniiçin iki yıl önce hizmete sokulan e-konsolosluk uygulamasının ilgi çekici olmasına çalışılıyor.

Yurt dışındaki Türkler’in konsolosluk işlemlerini kolaylaştırmak, konsolosluk binaları önünde kuyrukları azaltmak amacıyla iki yıl önce hizmete giren e-konsolosluk uygulamasına talebi artırmak için çalışmalar yapılıyor.
Hannover Başkonsolosu Aydın İlhan Durusoy, ‘Aşağı Saksonya Eyaleti’nde 200 bini aşkın Türk yaşıyor. Ancak bu hizmetinden faydalananların sayısı oldukça düşük. İşlem için çok uzaktan gelenler var. Güvenli olan ve tüm işlemlerin yapılabildiği bu uygulamadan daha çok vatandaşımızın faydalanmasını bekliyoruz’ dedi.
Öte yandan bu uygulamayı cazip kılmak için konsoloslukların derneklerle ilişkiye geçip daha fazla tanıtım toplantıların düzenlemesi, e-konsolosluk işlemlerinde daha az ücret alınması veya buraya üye olanlara konsolosluklarda öncelik tanınması gibi çeşitli alternatif çözüm arayışlarının da sürdüğü öğrenildi.

(www.e-konsolosluk.net) internet adresine girip üye olan vatandaşlar tüm konsolosluk hizmetlerinden faydalanabilir.

***

IZMIR | 08.01.2009

İTHAL GELİN VE DAMATLARA KOLAYLLIK

Milli Eğitim Bakanlığı ile Alman Telc Dil Testleri Kurumu arasında imzalanan işbirliği çerçeve mutabakatı kapsamında, Alman vatandaşıyla evlenen ve vize alabilmek için Almanca bildiğini belgelemek zorunda olan Türk gelin ve damatlar, artık halk ağitim merkezlerindeki dil kursları sayesinde geçerli sertifikayı alabilecek.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ile Alman Halk Eğitimi Merkezleri Birliği’nin yan kuruluşu Telc Dil Testleri Kurumu arasında imzalanan işbirliği çerçeve mutabakatı kapsamında, pilot iller olarak seçilen İstanbul, Ankara, Antalya, Bursa ve İzmir’deki 5 halk eğitim merkezinde Almanca dil sertifikası verilebilecek.
Yaygın Eğitimden sorumlu İzmir İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Adnan Atakav, 2008 yılının aralık ayında imzalanan mutabakat kapsamında, İzmir’de Gaziemir Halk Eğitim Merkezi’nde Avrupa dil kriterlerine göre Almanca lisan sertifikası verileceğini söyledi.

Almanya’da yaşayan biriyle evlenen Türkler’in Almanya’ya gidebilmek için ‘Aile Birleşimi’ vizesi alması gerektiğini, bu vizeyi alabilmek için de en azından anlaşabilecekleri kadar Almanca bildiklerini belgelemek zorunda olduklarını ifade eden Atakav, kişinin Almanca bildiğini gösteren sertifikanın daha önce yalnızca Alman Kültür Merkezleri tarafından verildiğini belirtti.

Atakav, daha önce dil sertifikası almak isteyenlerin, halk eğitim merkezlerinde düzenlenen Almanca kursuna katılmış olsalar bile Alman Kültür Merkezi’nin sınavından başarılı olması gerektiğinin altını çizdi.
Atakav, Gaziemir Halk Eğitim Merkezi’nde Avrupa dil kriterlerine uygun olarak sınav yapılacağını, adaylarla Almanca sohbet edileceğini, sınav sonuçlarını ve videoya kaydedilen konuşma görüntülerinin Almanya’ya gönderileceğini anlatarak, Almanya’da yapılacak değerlendirmelere göre de adaylara sertifikalarının verileceğini belirtti.

15 OCAKTA BAŞLAYACAĞIZ

Atakav, uygulamayla ilgili altyapı çalışmalarını sürdürdüklerini ifade ederek, Gaziemir Halk Eğitim Merkezi’nde görevli 2 Almanca öğretmeninin yapılacak sınavlar hakkında bilgilendirilmesi, sınavlarda yapılması ve dikkat edilmesi gerek noktaları öğrenmesi amacıyla İstanbul’da düzenlenen ‘Sınav Lisansı Semineri’ne katılacağını kaydetti. Atakav, ’15 Ocak’ta MEB Çıraklık ve Yaygın Eğitim Genel Müdürü Mehmet Can ile Alman Halk Eğitimi Merkezleri Birliği Müdürü Ulrich Aengenvoort’un da katılımıyla çalışmanın İzmir başlangıcı yapılacak’ dedi.

***

Ali VARLI / BERLIN | 08.01.2009

ÖNERGE ŞAMPİYONU MUTLU

Berlin Eyalet Meclis milletvekillerinin performansı parlamentonun resmi internet adresinde yayınlandı.

Berlin Eyalet Meclis milletvekilleri arasında eyalet hükümetini verdiği soru önergeleri ile adeta sorguya çeken Yeşiller Berlin Eyalet Meclis milletvekili Özcan Mutlu, 16. dönemde en çok soru önergesi hazırlayan vekil oldu. www.parlament-berlin.de adlı internet adresinde milletvekillerinin performans değerlendirmesi yapılırken, Mutlu önerge verme konusunda ilk sırayı aldı. Hükümete farklı konularda verdiği tam 165 önerge ile adeta hesap soran Mutlu ‘Muhalefet partisi olarak hükümeti denetleme görevimiz var. hükümeti rahat bırakmak yok. Bu önergelerle hem hesap soruyoruz, hem de yön gösteriyoruz’ dedi. Önerge verme konusunda ikinci sırayı ise143 önergeyle Andreas Statzkowski alırken üçüncü sırada Claudia Hämmerling 133 önergeyle yer aldı. Muhalefette bulunan Yeşiller partisi üyesi Mutlu’nun parti arkadaşı Bilkay Öney ise 50 önerge sundu. Muhalefetteki Hristiyan Demokrat Birliği CDU’lu Emine Demirbüken Wegner de verdiği 48 önerge ile hükümeti sorguladı. İktidarın büyük ortağı Sosyal Demokrat Parti SPD üyesi ve partisinin Meclis Grup Başkan Vekili Dilek Kolat hiç önerge vermezken aynı partinin diğer iki üyesi Üker Radziwill 8 önerge ve Canan Bayram ise 4 önerge sundu. İktidarın küçük ortağı Sol Parti mensubu Giyassetin Sayan 17 önerge ile hükümetin icraatları hakkında bilgi talebinde bulunurken Sol Partili Evrim Baba ise 16. dönemde 25 soru önergesi hazırladı.

***

-ALMANYA
-BAVYERA EYALETİ ÇALIŞMA, SOSYAL DÜZEN, AİLE VE KADIN BAKANI HADERTHAUER:
-“TÜRKLERİN SAĞLAM AİLE YAPISINI BİLDİĞİM İÇİN BUNUN ÇOCUKLARDA DA
AYNI KÜLTÜREL DEĞERLERLE DEVAM ETMESİNİ ARZU EDİYORUM”
MÜNİH (A.A) – 08.01.2009 – Almanya’nın Bavyera Eyaleti Çalışma, Sosyal Düzen, Aile ve Kadın Bakanı Christine Haderthauer, Türklerin sağlam bir aile yapısına sahip olduklarını, bunun devam etmesini dilediğini söyledi.
Haderthauer, Münih kentinde görev yapan bazı Türk basın mensuplarını kabul ederek, çeşitli konulara ilişkin sorularını yanıtladı.
Yaşadığı Ingolstadt kentinde avukatlık yaparken tatillerini Türkiye’de geçirdiği için Türkleri tanıma imkanı bulduğunu belirten Haderthauer, “Bavyera’da Türk kökenlilerin topluma fevkalade uyum sağlamış olmasından memnuniyet duyuyorum. Türklerin sağlam aile yapısını bildiğim için bunun çocuklarda da aynı kültürel değerlerle devam etmesini arzu ediyorum” dedi.
Bakanlığının uyumdan da sorumlu olduğunu ifade eden Alman Bakan, uyum için ilk planda düşünülmesi gereken konunun Almanca öğrenilmesi olduğunu, bunun için de Türk çocukların Almanlarla birlikte ana okullardan itibaren eğitilmeleri gerektiğini kaydetti.
Bazı Alman ailelerinin buna sıcak bakmadığını, Almanların da uyum konusuna olumlu yaklaşmalarını arzu ettiğini belirten Haderthauer, 12 Ocakta Bavyera eyalet hükümetinin yapacağı kabine toplantısında bir uyum sorumlusunun belirlenmesi konusunun da gündeme geleceğini, bu kişinin eyalet meclisi dışından bir kişi olmasını istediklerini ve bu konuda koalisyon ortağı olan Hür Demokrat Parti’yle (FDP) de anlaşma sağlamaları gerektiğini söyledi.
İş hayatında fırsat eşitliği sağlanması prensibine de bağlı olduklarını ifade eden Haderthauer, yaşanan küresel mali krizin özellikle vasıfsız işçilerin işsiz kalmasına yol açtığını, bunun örneklerinin de 2008 yılının aralık ayına ait dün açıklanan rakamlarda görülebileceğini belirtti.
Aile içindeki şiddet olaylarıyla ilgili görüşlerinin sorulması üzerine de Haderthauer, bu tür olayların geçmiş yıllara göre azaldığını, bunların çoğunlukla ailelerin yaşadıkları ekonomik krizlerden kaynaklandığını söyledi.
(OT-HA-SRP)
***
-SİLİVRİ’DE TÜRK-ALMAN ÜNİVERSİTESİ KURULACAK
İSTANBUL (A.A) – 08.01.2009 – Silivri’de, Türk-Alman Üniversitesi kurulacağı bildirildi.
Silivri Belediyesinden yapılan yazılı açıklamada, Türkiye’de bir Türk-Alman üniversitesi kurulmasına dair anlaşmanın, 30 Mayıs 2008’de Berlin’de, Federal Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ile Dışişleri Bakanı Ali Babacan tarafından imzalandığı anımsatıldı.
Anlaşmaya göre, İstanbul’da hukuk, fen, iktisadi, idari, kültür ve sosyal bilimler, mühendislik fakültelerini kapsayacak bir Türk-Alman üniversitesi kurulmasının öngörüldüğü belirtilen açıklamada, Silivri Belediye Başkanı Hüseyin Turan’ın, Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığı görüşmeler neticesinde üniversitenin yerinin Silivri olarak belirlendiği kaydedildi.
Turan’ın, üniversitenin kurulacağı yer konusunda Bakanlığa Fener Köyü’ndeki bir araziyi önerdiği ve olumlu yanıt aldığı aktarılan açıklamada, yeni üniversitede özellikle Türkiye’de Almanca eğitim veren ya da Almanca ders programları uygulayan liselerden mezun Türk öğrenciler ile Almanya’daki liselerden mezun Türk ve Alman öğrencilerin eğitiminin hedeflendiği belirtildi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Silivri Belediye Başkanı Turan, kurulacak üniversitenin, Silivri’nin gelişim hamlesine önemli katkı sağlayacağını kaydederek, Silivri halkına verdikleri bir sözü daha yerine getirmenin mutluluğunu yaşadıklarını ifade etti.
Türk-Alman vakıf üniversitesinin kurulmasıyla ilgili tasarının, TBMM gündeminin ön sıralarında yer aldığını kaydeden Turan, tasarının yasalaşmasıyla üniversitenin kurulacağını bildirdi.
(SM-TUR-SK)

***

EN KARIŞIK DAVA DHKP-C
08.01.2009
Brüksel Temyiz Mahkemesi, geçen yıl başında serbest bırakılan terör örgütü DHKP-C üyelerinin yeniden yargılanması sürecini başlatırken, ülke basını ve hukuk çevreleri, “Belçika tarihinin en karmaşık adli dosyasının bir kere daha gündeme yerleştiğini” ifade ediyor

Sabancı Holding Otomotiv Grubu Başkanı Özdemir Sabancı, Toyota-Sa Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe’nin 9 Ocak 1996 tarihinde öldürülmesi olayının zanlılarından olan terörist Fehriye Erdal, 26 Eylül 1999’da, Belçika’da, Neşe Yıldırım adına düzenlenen sahte pasaportla yakalanmıştı. Belçika, Türkiye’nin iade talebini, idam cezasının yasalardaki varlığı nedeniyle reddetmiş ve bu arada teröristin siyasi sığınma başvurusunu da geri çevirmişti. Erdal, bir yıl kadar hapis yattıktan sonra bir evde gözaltına alınmış, ardından
firar etmişti.

Fehriye Erdal ve terör örgütünün geçen yıl ölen başı Dursun Karataş ile Musa Asoğlu, Bahar Kimyongür, Zerrin Sarı, Şükriye Akar Özordulu gibi, çoğunluğu firarda olan sanıkların yıllarca “Belçika usulü” yargılanmaları büyük “adli skandalları” beraberinde getirdi.

Teröristleri Belçika’da işledikleri suçlardan yargılayan Bruges Ceza Mahkemesi, 28 Şubat 2006’da açıkladığı kararda, Fehriye Erdal’a 4, örgütün başı Dursun Karataş’a 5, sözcüsü Musa Asoğlu’na 6, Kaya Saz, Bahar Kimyongür, Zerrin Sarı ve Şükriye Akar’a 4’er yıl hapis cezası verdi. Gent Temyiz Mahkemesi, 7 Kasım 2006’da bu cezaları onadı.

Terör örgütü üyelerinden Musa Asoğlu, Kaya Saz, Şükriye Akar ve Bahar Kimyongür cezaevinde bulunurken, Belçika’da bir ikamette göz hapsinde bulunduğu var sayılan ve karardan 2 gün önce “izini kaybettiren” Fehriye Erdal ile Dursun Karataş ve Zerrin Sarı isimli teröristler firarda sayılıyordu. Mahkeme, sanıkları 10 yıl boyunca kamu haklarından mahrum etmeyi de kararlaştırdı, Asoğlu’nu 5 bin 500, diğerlerini 2 bin 500’er avro para cezasına çarptırdı.

Bruges Mahkemesi, ayrıca DHKP-C’yi “terör örgütü” olarak nitelendirdi ve Belçika’da adli alanda örgütün bu sıfatına resmiyet kazandırdı. Bu kararlar üzerine Yargıtay’a başvuran sanıkların Belçika’da işlediği
suçlar arasında, sahte kimlik kullanmak, silah ve patlayıcı madde bulundurmak, terör örgütü üyesi olmak, terör eylemleri planlamak ve haraç toplamak gibi suçlar yer alıyordu.

Belçika’da bazıları 1999 yılında suçüstü yakalanan örgüt üyeleri hakkında verilen kararların tümü, 2007’de Yargıtay tarafından bir tek gerekçeyle bozuldu. Yargıtay kararının ardından tutuklu ve hükümlü teröristlerin tümü serbest bırakıldı, firardakiler hakkındaki kararlar da “adli bir hata yapıldığı” gerekçesiyle iptal edildi. Bu “hata” ise Termondo Mahkemesi Yargıcı Freddy Troch’un, Bruges Ceza Mahkemesi başkanlığına atanması olarak ortaya çıktı.

Yargıtay kararında, daha önce Türk asıllı teröristleri yargılayan ve sert kararlar vermesiyle tanınan bu yargıcın Bruges’e atanmasını “tarafsızlığın yitirilmesi” olarak değerlendirildi. Yargıtay, sanıklar hakkında verilen kararlara yönelik hiçbir eleştiri ve itirazda bulunmadı ancak tüm kararları iptal etti. Belçika’nın Anvers Temyiz Mahkemesi, Yargıtay’ı izleyerek, 7 Şubat 2008 tarihli kararında, terör örgütü DHKP-C üyesi sanıkları tamamen serbest bırakırken, bu kişilerin ve bağlı bulundukları örgütün Belçika dışındaki
eylemlerini dikkate almayı da reddetti.

Anvers Temyiz Mahkemesi, gıyaben yargılanan terör örgütünün başı Dursun Karataş ile Zerrin Sarı, Şükriye Akar ve Bahar Kimyongür’ü beraat ettirdi. Firarda bulunan terörist Fehriye Erdal 2 yıl tecilli hapis ve bin 230 avro para, Musa Asoğlu 3 yıl tecilli hapis ve bin 230 avro para, Kaya Saz da 21 ay tecilli hapis ve bin 230 avro para cezasına çarptırıldı. Anvers Mahkemesi, daha önceki kararların aksine, DHKP-C’yi “terör örgütü” olarak nitelemeyi de reddetti. Cezaya çarptırılan sanıklara yönelik ithamlar arasında, sadece silah ve sahte belge bulundurmakla kullanmak yer aldı. Mahkemenin gerekçeli kararında, savcılığın, DHKP-C’nin bir terör örgütü,
sanıklarınsa terör örgütü üyesi olduklarını, bir çete veya suç örgütünün söz konusu olduğunu somut verilerle kanıtlayamadığı ifade edildi. Kararda, “müdahil taraf olan Türk Devletinin iddia ve kanıtlarının yetersiz bulunduğu” yer aldı.

Bundan sonraki aşamada, Federal Savcılığın itirazı üzerine Anvers Temyiz Mahkemesi’nin bu kararını bozarak, DHKP-C’yi “terör örgütü, suç örgütü ve çete” olarak niteleyen Yargıtay, terör örgütünün ve üyelerinin Belçika dışında işlediği suçlardan da bu ülkede yargılanabileceğini de belirtti. Yargıtay, sanıkların tekrar yargılanmasını Brüksel Temyiz Mahkemesi’ne bıraktı ve bugüne kadar alınan kararlar geçerliğini yitirdiği için sanıkların daha farklı cezalara çarptırılabileceği belirtildi. Brüksel Temyiz Mahkemesi’nde bugünkü oturumun ardından sanıkların yargılanmasına 25 Mayısta tekrar başlanacağı ve oturumların aralıksız süreceği açıklandı.

***


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir