Herkes Elini Taşın Altına Soksun

Başbakan ne diyordu geçenlerde bir konuşmasında; "Herkes elini taşın altına soksun." Ne kadar doğru söylemiş değil mi? Ve acaba kaç tane vekil veya devlet büyüğü uyuyor bu söylenene… Peki ellerini taşın altına koyacak olanlar arasında belediyeler veya diğer kamu kurum ve kuruluşları var mı? Hele ki yerel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde. - turizm

Başbakan ne diyordu geçenlerde bir konuşmasında; “Herkes elini taşın altına soksun.” Ne kadar doğru söylemiş değil mi? Ve acaba kaç tane vekil veya devlet büyüğü uyuyor bu söylenene… Peki ellerini taşın altına koyacak olanlar arasında belediyeler veya diğer kamu kurum ve kuruluşları var mı? Hele ki yerel seçimlerin yaklaştığı şu günlerde.

Özellikle bazı yörelerde insanlar Belediye Başkanlıklarına aday dahi olmak istemiyor. Nedeni ise borç batağındaki belediyeler. Hükümet ise bu konuda kendinden emin, kararlı. “Hele tüm belediyeleri alalım, gerisini hallederiz” zihniyetinde hareket ediyor. Yazıktır ki görünen manzara ve son anket sonuçları yine AKP’yi önde gösteriyor.

Hazine verilerine göre, 31 Ekim 2008 verilerine göre 8 milyar 36.6 milyar YTL’lik kamu alacağının yarısından fazlasına( %50.5) karşılık gelen 4 milyar 60.7 YTL’lik bölümünü Ankara Belediyesi borçları oluşturuyor. Bu borcun 2 milyar 423 milyon YTL’lik kısmı Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, geri kalanı ise belediye kuruluşu olan ve bir süre önce özelleştirilmesine rağmen alıcı firma tarafından taahhüt edilen bedelin ödenmediği EGO’nun, 255.8 milyon YTL’lik bölümü de yine belediye kuruluşu olan ASKİ’nin borçları oluşturuyor.

2009 yılı bütçesi için kuruluşlar için öngörülen bütçe ödenekleri göz önüne alındığında durum çok çarpıcı bir nitelik kazanmaktadır. Zira Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin borcu, neredeyse Türkiye’nin en büyük yatırımcı kuruluşu Karayolları Genel Müdürlüğü’nün bütçesine yaklaşırken, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Jandarma Genel Komutanlığı bütçe ödeneklerini geride bırakmıştır.Borcun büyüklüğü pek çok kişinin dudağını uçuklatacak cinstendir doğrusu.

Belediyelerin borçlarının hazineye para akışının kesilmesi yanında bir büyük zararı daha vardır. Zira belediyelerin yurt dışına olan borçları ödenmediği için Türkiye’nin itibarı zedelenmesin diye bu borçları kendi üzerine almaktadır. Yani belediyeler borçlarını ödemedikçe bunu Hazine ödüyor. Dolayısıyla bu sefer de ülkenin büyük bir krizin eşiğine gelmesi de kaçınılmaz oluyor.

Başbakan yaşadığımız ekonomik kriz için vatandaşa dönüp, “Elinizi taşın altına koyun” diyor şimdi. Peki neden bu belediyelere bir baskı unsuru getirip borçlarını ödetmiyor? Neden hala bu kadar çok borç yaratmış insanları Belediye Başkan Adayı olarak çıkarıyor? Yoksa İ.Melik Gökçek AKP Genel Merkezi’nden atık su parası almadığı için mi? Peki nu ödenmeyen atık su parası yine vatandaşımızın cebinden çıkmayacak mı?

“Elinizi taşın altına koyun” demek en kolayı. Ama Başbakan vatandaşın sadece elinin değil, tüm vücudunun zaten taşın altında olduğunun farkında değil. Vatandaşın elini oynatacak hali kalmamış. Devlet mekanizması içinde hesapsızca harcanan milyarların faturası altında zaten ezilmiş durumdalar. Belediyeler ise ödemedikleri borçları yüzünden doğalgaza, ulaşıma zam üzerine zam yaparken açlığa ve soğuktan donmaya mahkum ediliyor vatandaş. Daha nasıl koyacak elini taşın altına?

Ekonomistler ise durmadan uyarıyor: “Kriz esas 2009’un ilk çeyreğinde vuracak.” Başbakanımızın bulduğu yegane çözüm yolu vatandaşın elini taşın altına koyması. Peki bunu neden vekillerinden istemiyor? Neden devlet mekanizması içerisinde bulunan binlerce aracın satılması için emir vermiyor? Neden kendi veya vekil maaşlarının yarıya indirilmesi yönünde bir karar aldıramıyor? Neden belediyelere borçlarını bir an önce ödemeleri yönünde talimat vermiyor? Tabii bunlar işlerine gelmiyor. Onun yerine vatandaşı biraz daha ezmek, iyice muhtaç duruma getirip, sadaka ekonomisine biraz daha bağımlı kılmak çok daha doğru geliyor onlara.

Başbakan geçenlerde Hindistan ziyaretine gittiği zaman kendisine Mahatma Gandi’nin kabul ettiği ve ilke olarak benimsediği yedi ölümcül günahın listesini vermişler. İşte bu yedi günah: “İlkesiz Siyaset, Emeksiz Zenginlik, Vicdansız Haz, Niteliksiz Bilgi, Ahlaksız Ticaret, İnsaniyetsiz Bilim, Özverisiz İbadet”

Ne dersiniz Başbakan bu günahlardan kaçınıyor mu ya da bu kuralları çerçeveletip asacak mı makam odasının duvarına? Sayın Başbakan vatandaşın elini oynatacak hali kalmamıştır. Artık anlayın ve çözümü başka yerlerde arayın.

Arzu Kök
[email protected]
[email protected]


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir