Almanya NRW’de yeni okul yasası

Degerli dostlar, - turkiye almanya iliskilerinde yeni donem 2195961

Degerli dostlar,

sizlere herseyden önce tesekkür etmek istiyorum. Yesiller esbaskani Cem Özdemir’in Welt am Sonntag gazetesindeki reportaji sonunda düzenlenen  “Alman okullarinda türkce okutulsunmu?” kampanyasindaki evet diyenlerin orani duyuru yaptigimiz ilk günde 3% iken bugün yaklasik 7bin oydan 53%’ü evet oyu kullanmis. Bu demek oluyorki yaklasik 7 bin kisi bu reportaji okumus.

Bizim egitim seferberligimiz elbette sadece Anadiliyle sinirli degildir. Biz egitim sorunlarini bir bütün olarak ele aliyor bu yönde girisimlerimiz ve calismalarimizi yapiyoruz. Bu baglamda sizlere NRW eyaletinde bir yillik gecmisi olan yeni okul yasasinin can alici üc noktasini göcmen kökenli cocuklarinin sorunlari cercevesinde degerlendirmeye aldigimiz ve bakanliga yolladigimiz yaziyi ekte sizlerinde ilginisine sunuyoruz. Ileriki günlerde yeni yönetmelik taslaginida benzer bir sekilde ele alacagiz.

Saygilarimizla

Elternverband Ruhr e.V.
Yönetim Kurulu adina

A. Sak                                                                                                             

———————– Türkçe Çeviri —————-

Yeni okul yasasi

Sayin bakanim Barbara Sommer,

asagida yeni okul yasasinin üc ana noktasini göcmen cocuklarina etkisi acisindan ele alacagiz.

Bireysel destek:

Göcmen kökenli olsun veya olmasin, toplumun alt kesimlerindeki cocuklar genelde cevresinde cok daha az tesvik edici ve destekleyici yardim görmekteler (daha az okuyan, daha az tesvik edilen, daha az kisisel ilgileri gelistirilen) ve bu nedenle gerek dilsel gerekse zihinsel gelismelerini gelistirememektedirler. Bunun sonucunda okulda daha az basarili olmaktalar (Tillmann 2001). Bu nedenle bireysel destegin birincil hedefi bu temel sosyal esitsizligi ortadan kaldirmayi hedeflemesi gerekmektedir (Baumert/Schubert 2001, Breen 1997).

Okumaya devam et  Türkçe’nin ikinci yabancı dil olarak okutulması

Bizzat toplumun alt kesimlerinden gelen cocuklar ve özelliklede göcmen kökenli cocuklarin bireysel destege ihtiyaclari vardir. Fakat bu cocuklar geldikleri yerden alinmalari, yani getirmis olduklari kültür, dil, din ve diger özellikleriyle kabul edilerek ve bu özelliklerininde bireysel destekleme programlari icerisine alinarak desteklenmeleri gerekmektedir. Bakanliginiz tarafindan gelistirilen destekleme taslagi göcmen cocuklarinin bu tür bireysel gelisme potansiyellerinide göz önünde bulunduruyormu?

Okul öncesi dil gelistirme destegi:

NRW eyalatinin gelistirmis oldugu okul öncesi cocuklarda dil destekleme programi örnek olarak gösterilebilecek bir girisimdir. Bu cercevede, cocuklarin yaslarina uygun dilsel gelisimi ve bu baglamda alman diline hakimiyetleri basarili bir egitim icin ön kosul oldugunu kabul ederek, okul öncesi cocuklarda hedefe uygun dil edinme programlari gelistirilmistir. Bu girisim yürünmesi gereken yolda atilmis olumlu bir adimdir. Fakat bu programa ayrilan maddi olanaklar oldukca yetersizdir. Bu program cercevesinde egitilmis profesyonel dil terapistler veya konuya hakim kalifiye egitmenler gerekmektedir. Ancak bu sekilde cocuklarda dilsel gelesim sorunlari zamaninda tanimlanir ve dil gelistirme programlarina alinarak desteklenir. Burada biz bakanliga bir kac soru sormak istiyoruz. Siz “yasa uygun” dil gelisimini nasil tanimliyorsunuz ve bunun altinda sadece cocuklarin yatersiz almanca gelisiminimi kast ediyorsunuz? Bakanliginiz genel dil gelisiminide, örnegin anadilinde, eksikligi olan cocuklarida tespit ediyormu ve bu konudada destekleme oluyormu?

İlkokul gecisleri ile ilgili uygulama:

Yeni yasaya göre ilkokullarin vermis oldugu ortaokullara (Hauptschule, Realschule, Gymnaisum, Gesamtschule) gecis raporlarinin niteligi “cocugun yararina” denilerek ilkokullarin lehine tavsiye nitelinden cikarilarak daha cok zorunlu hale getirilmistir. Bu uygulama, sonradan ortaokullarda basarisizliklari nedeniyle daha düsük bir okula geri gönderilme oranlarini düsürmeyi hedeflemekte idi. Yüksek düzeyde olan ortaokul degistirme oranlari veli iradesinin zayiflatilmasi icin bir neden olarak gösterilemez. Dr. Block (Essen Üniversitesi) Pisa arastirmalarina dayanarak ilkokul raporlarinin sadece sosyal ayrimcil olmadigini, ayni zamanda cok daha az güvenilir oldugunu kanitlamistir. Dr. Block’un verilerine göre ilkokul sonunda yanlis bir okula gönderilme riski ilkokulun vermis oldugu yanlis tavsiye nedeniyle velilerin asiri beklentilerinden kaynaklanan yanlislara nazaran 24 kat daha büyüktür. Daha ziyade, ilkokul raporlari daha cok sosyal ayrimcil olmaktadir, cünkü raporlar genelde ögrencileri basarilarina göre degil, daha cok gelmis olduklari sosyal gruplara göre verilmektedir. Bu nedenle cocuklar ayni basariya ragmen fakat farkli sosyal gruplardan gelmeleri nedeniyle farkli raporlar alabilmekteler. Benzeri sekilde Baumert ve Schümer (2001) tarafindan elde edilen verilere göre akademisyen cocuklarinin isci cocuklarina nazaran, ayni zeka seviyesi ve okuma basarilarina ragmen, 3 kat daha fazla Gymnasiuma gecme sanslari bulunmaktadir.

Okumaya devam et  Türkce, azınlık dili olarak, Sorbça ve Ost Frizce’nin yanı sıra, zorunlu ders olarak Alman okullarında okutulmalıdır.

Sonuc olarak, okul gecislerinde veli isteginin kisitlanmasi daha cok göcmen cocuklarini etkilemektedir. Bu da mevcut okul sistemindeki sosyal ayrisimi daha da güclendirmektedir. Burada bizim bakanliktan bilmek istedigimiz, bakanliginiz belirgin olan bu sosyal ayrimciligi asgariye indirmek icin ne gibi önlemler almaktadir?

Sonuc olarak bizim mütalaamiz:

Bireysel destek tüm cocuklara, sahip olduklari degerleride kapsayarak, uygulanmasi lazim. Okul öncesi cocuklarda dilsel gelisim eksikliklerin saptanmasi sadece almancayi degil, daha cok genel dilsel gelisimi, yani birincil dil, aile dili veya anadillerinide kapsamasi gerekmektedir. Sosyal egilimli okul gecis raporlari asgariye inmeli ve veli iradesinin niteligi tekrar güclendirilmesi gerekmektedir.

Saygilarimizla

Dr. Ali Sak


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir