MOSIN-GAFLAN-ÖZÜRCÜLER ÇIZGISINDE BITMEYEN HAYAL: BÜYÜK ERMENISTAN

“MOSIN”    NEDIR?  - turkiye ermenistan 350

“MOSIN”    NEDIR? 

Ermeni  Tasnak çetelerinin 1893 ten sonra kullanmaga basladiklari bir Rus tufegiydi.  [1] Cok insanimizi, kadin, çoluk, çocuk demeden haince öldürmüstü.  2700m menzilliydi.  Turklerde bulunan Martin,  Kapakli, ve  Berdan tipi tufekler  ise 1200m menzilliydi. 

Mosin kisaydi;  tasimasi, kullanmasi, nakletmesi, ogrenmesi ve ogretmesi kolaydi.  Daha sessiz atis yapar ve duman cikarmazdi.  O zamanlar bizdeki tufekler cikardigi gurultu ve duman ile askerimizin mevzisini  belli eder, menzil disindan Ermeni ceteler tarafindan Mosinlerle avlanmasina neden olurdu. 

Bugunku Turk-Iran sinirindaki Derik Manastiri bolgesinde, Tasnaklarin yaptigi korkunc katliamdaki basarilarinin sirri iste bu Mosin tufeklerinde saklidir.   Yirmi-yirmibes Ermeni komitacisi, stratejik noktalarda pusuya yattiklarinda, yuz kisilik bir Türk ve Kürt  kuvvetini  dudurabiliyorlardi.  1914 Sarikamis felaketindea Tasnaklar iste bu Mosinlerle ordularimizin ikmal ve gecis yollari uzerinde hakim noktalarda pusuya yatarak bizlere cok kayip verdirmisti ve bud a Rus’larin cok isine yaramisti.  1915 Van isyaninda da yine bu Mosinler onbinlerce Muslumanin canini aldi. Bir o kadari da sakat kaldi.   [2]

Ermeni komitacilarinin kurdugu cetelerden sadece birisi olan EDF  (Ermeni Devrimcileri Federasyonu  ya da daha yaygin adiyla Tasnak ceteleri) Osmanli’dan ne istedigi ve onu nasil alacagi konularinda hic bir zaman tereddut icinde degildi. Onlara gore Bati Ermenistan (yani Dogu Anadolumuz) isyanlarla ele gecirilecek ve bunu basarmak icin de Ermeniler yaygin olarak orgutlenip  Osmanli ile surekli silahli catismalara girecekti.  Plan buydu ve aynen uygulandi.  [3, 4]

Osmanli-Rus ve Osmanli-Iran sinirlarinda tam 16 gizli noktadan ulkeye bu Mosinler sokuldu.  Sadece Tasnaklar 1890-1895 arasinda 13 kalkisma cikarildi.  Hinçak, Ramgavar, Armenakan ve diger Ermeni cetelerini unutmayin.  1895-1989 arasinda bu kalkismalarin hem sayisi hem de siddeti  artti.  1896 koca Osmanli Imparatorlugunun baskentinde gupe gunduz Osmanli Bankasi basildi.  [1]  (Washington DC’de  Hazine binasini basmaya kalkan bir cetenin bugun basina neler gelebilecegini tahmin edebiliyor musunuz?  Acaba bir teki sag kalabilir mi?  Bu isyancilarin hepsi Ingiltere, Fransa ve Rusya’nin tehdik ve baskilari sayesinde gemiyle Avrupa’ya kacabilidiler.)

Curet o kadar artmisti ki, artik isyan ve baskinlar Osmanli’nin gozu onunde olabiliyordu.  Serob  (1891-1899 arasinda 15 isyan,) Gurgen (1896-1899 arasinda 8 isyan,) Mushegh (1890-1898 arasinda 8 catisma, Simon (nam-I diger “Azrayil”), Makar, Gevorg Cavus, Khan, gibi yuzlerce Tasnak cete reisi Mosinleriyle tum Dogu Anadolu’da, ama ozellikle de Kars-Van-Mus ucgeninde, Turk, Kurt, Cerkez ve diger Muslumanlara kan kusturuyordu.  [1]

1900-1914 arasinda isyan ve baskin sarmali daha da buyudu ve vahsilesti.  Oyle ki, 1915 e gelindiginde, Ermeni komitacilari artik koskoca Van kentini Osmanli’nin kisitli askeri gucunden ve cogu Musluman halkindan kanla koparmayi basaracak hale geldiler.  [2, 5]  Mosinlerle Muhsinlerimizi vurup Van’i aldilar ve Rus’a teslim ettiler.  Bundan sonra da GECYER  (Gecici Yerlestirme)  yasasi gecikmedi tabii (27 Mayis 1915.) 

Bin yillik beraberligi bozan bizler degildik; Mosinleriyle Tasnak’lardi, Hincak’lardi, Armenakan’cilar, Ramgavar’cilardi, ve bunlara acik ye da gizli destek veren digerleriydi… GECYER, kendini bir olum kalim savasi icinde buldugu anda arkasindan hancerlendigini goren bir ulkenin o kosullarda alabilecegi belki de en akilci bir savas onlemiydi. (ABD’nin onyillar sonra bile Japon-Amerikalilara ve daha sonra Nagasaki ve Hirosima sakinlerine yaptiklarini hatirlayiniz. Ingilizlerin kendi Almanlarina, Fransizlarin Alsas-Loren Almanlarina, Sovyetlerin Kirim Turklerine ve onlarca diger milletlere yaptiklarini hatirlayiniz.)

Biz yine Mosine donelim.

Turk Tarih Kurumunun arastirmalarina gore Ermeni komitacilarinin Musluman sayisi yarim milyonu gecmektedir.  Bu rakam, Dogu Anadoluda tum nedenlerle olen Musluman sayisi olan 1,2 milyonun icinde ve bu 1,2 milyon da, Birinci Dunya Savasinda olen tum Muslumanlarin sayisi olan 3 milyonun icindedir (Justin McCarthy.)    Sehit, gazi, olu, yarali, hasta, kayip vermeyen tek  Musluman ailesi yoktur.   Bu 3 milyon icinde, orantiya vurulunca gorulmektedir ki, en buyuk kayiplari Turkler vermistir.  Acilarimiz bu kadar derin, bu kadar yaygindir, ve bu kadar korkunctur.  Buradan da anlasiliyor ki, Birinci Dunya Savasinda Turklerin cektigi acilarin ve verdigi kayiplarin neredeyse altida biri, yani cok buyuk bir kismi, “Buyuk Ermenistan” hayali pesinde kosan Ermeni cetelerin acimasizca kullandigi Mosinler yuzundendir. 

O halde Mosin, hem Buyuk Ermenistan hayalini ve hem de onun getirdigi acilarin, kayiplarin bir semboludur. 

ZAMANINDA YANITLANMAYAN TASNAK  PROPAGANDALARI BIZI BUGUNLERE TASIDI

Icerde Tasnak-Mosinleri Muslumanlari vururken, disarida  Tasnak-sozculeri bambaska bir telden caliyorlardi.   Dunyaya yayilmis otuz Tasnak propaganda merkezinden surekli “ fakir, acliktan olen, vergiden ezilen, zulumden katledilen, Hristiyan Ermeniler”  mesaji pompalaniyordu.   Boylece Hristiyan aleminin gonul telleri titretiliyordu. 

Erivan, Batum, Tiflis, Baku,  Gence, Karabag, Tebriz,  Kars, Erzurum, Van, Mus, Bitlis, Ahlat, Hatay, Iskenderiye, Trabzon,  istanbul,  Izmir, Kirim,  St. Petersburg, Moskova, Sofya, Bukres, Lefkosa, Cenevre,  Paris, Boston  ve bugun isimleri degismis olan uc de Kafkas kentinden dunyaya yayilan bu yalanlar maalesef hemen alici buluyordu, cunku Turk’e, Musluman’a karsi zaten muthis bir onyargi vardi.   Boylece Tasnaklar icerde Mosinlerle, disarida mikrofonlarla acimasizca vuruyorlardi.  [6, 7,8,9]

Abartili ve/veya saptirilmis Tasnak hikayelerini dinleyenler, “Turktur, Muslumandir, yapmistir” onyargisiyla hic sorgu sual etmeden bunlari gazete ve dergilerine tasiyorlardi.  Bazilari oyle inanmisti ki, bu yalanlari romantize eden, yok satan romanlar yazdi.  Bunlardan biri olan Franz Werfel, gercekleri maalesef gec gordugunu , yalanlara alet olup ‘Musa Daginda Kirk Gun” kitabini yazdigi icin pismanlik duydugunu yakin dostu Albert Amateau’ya olum doseginde soylemis ve bir sekilde af dilemisti. Ama “buyuk yalan” coktan basini almis gitmisti.  [10, 11, 12, 13]

Bizdeki romancilar gerceklerin ortaya cikmasinda belki yardimci olabilirlerdi, dogduklari ve yasadiklari ulkeye, kendi halkina, kulturune, tarihe, insanliga kucuk bir hizmette bulunabilirlerdi, ama maalesef onlarin da bir kismi bu yalanlara sempatiyle bakmaya basladilar.  Hatta bazilari bu yalanlarin uzerine roman yazdilar.  Turk acilarini yok sayip Turk’e karsi onyargili cevrerlerde hic utanmadan prim yapmaya calistilar.  Bugun bile boyle dusunen ve ozur icin imza toplamaya kalkisan bazi  aydinlarimizin oldugunu uzuntuyle gormekteyiz.  Onlar da  Tasnak propagandalarina esir dustuler.  Veya Turkiye’ye karsi olan onyargili tutumlarinda asilsiz Ermeni iddialarini bir arac olarak kullandilar. 

Turk’e hala kimse fikrini sormak geregini duymuyor cunku Ermeni yalanlari artik bir yalan kulturu haline geldi.  [13]  “ Ermeni Hristiyan’dir, yalan soylemes; Turk Musluman’dir, yapmistir” seklinde ozetlenebilecek bir yalan kulturu. 

Iste bu Tasnak kampanyalari ve yalanlari bizi bugunlere tasidi.  Bizler  “ Artik savaslar bitsin, kan ve kin dursun, yeni  kurdugumuz ulkemiz kalkinsin, baris icinde hep beraber refaha ve mutluluga ulasalim”  gibi asil dusuncelerle hep sustuk.  Konusmadik.  Cevap vermedik.  Anlatmadik.  Bosverin, nasilsa gecer, gider dedik.  Halbuki dunya kamuoyu “Turk sustuguna gore herhalde suclu” diye dusunmeye egilimliydi.  Ermenilerin curetleri arttikca artti.  Yalanlar aradan gecen zamanda dallandi, budaklandi.   Oyle ki, olulerin rakamlari bile ikiye, uce, dorde, bese katlandi.   Artik kimse “ 1919 Paris Baris Konferansi raporlarinda 200,000 olarak gosterilen Ermeni olu sayisi, nasil olur da 2008 de birbucuk milyona ulasir?  Oluler hic cogalir mi?” diye bile sormuyordu.   Mantik hislere, gercekler yalanlara teslim bayragini cekmis sanki.  En basta da ozurcu aydinlarimiz teslim bayragini cekmis gorunyor. 

Mosin, “Buyuk Ermenistan” hayali ile girisilen kanli bir kalkismayi en iyi temsil eden bir siddet semboludur.

Mosin, son nefeslerini kanli Tasnak ceteleri ellerinde iskence ile veren yarim milyondan fazla Muslumani temsil eden ironik bir insani aci semboludur. 

“GAFLAN”   NEDIR ?

Simdi teybi 1915 ten ileriye saralim ve 1992 yilina gelelim.  Sovyetler Birligi cokmus ve Ermenistan daha yeni  bagimsizligini kazanmistir. Heryerde heyecan, sevinc ve umut vardir.  Artik  soguk savas, yokluklar, iskenceler, zulumler geride kalmis, refah, mutluluk ve baris kapilari acilmistir.

Ulkelerini imar edecegi, halkini kalkindiracagi ve vatandaslarina refah ve mutluluk getirecegi yerde, yine o “Buyuk Ermenistan” hastaligi ve hayali ile yanip tutusan Ermeni liderler ne yapiyor, biliyor musunuz?  Once Karabag’a arkasindan da Azerbaycan’in diger bolgelerine saldiriyor.

Bu sefer ellerinde Rus Mosinler yerine Rus tanklari ve Rus danismanlari vardir.  Azeri halkini kirip gecirirler.  Bircogunu oldururler.  Bir milyon kadarini ise silah zoru ile evlerinden kacmak zorunda birakirlar.  Ama tum dunyaya propaganda yapmayi  gene unutmazlar.   Iste tam bu siralarda karsimiza, insanin kanin donduran yepyeni bir terim ile yuzyuze geliriz: Gaflan!

Gaflan,  Ermeni askerlerinin henuz oldurdugu Azeri sivillerin, kadinlarin, cocuklarin, yasli erkeklerin, savasci olamayan silahsizlarin, cesetlerini, arkada iz birakmasinlar diye yakip yok eden ekiplere verilen bir addir. 

Hitler’in Nazileri gaz firinlarinda Yahudileri canli canli yakiyorlardi; Gaflan Ermenileri ise odun  firinlarinda Azeri kadin, cocuk ve yasli erkekleri hemen vurulduktan sonra.

Hitler’in Nazileri diri diri yakti, oldurdu; Gaflan Ermenileri once oldurdu, sonra yakti. 

Hitler’in Nazileri ile Gaflan Ermenileri arasindaki eylem farki verilen son nefestedir.

Hitler’in Nazileri son nefesten once, Gaflan Ermenileri ise son nefesten hemen sonra yaktilar.

Ikisi de firin kullandilar.  

Ikisi de yaktilar. 

Ikisi de ozur dilemediler. 

Bizler Gaflancilarin tum insanliktan ozur dilemesini beklerken, bir de baktik ki bizim bazi  “aydinlarimiz” bu Gaflancilardan ozur dilemeye kalkiyorlar.  Biz bu ozurculerimiz adina utandik… 

Sunu da hemen hatirlatalim ki, daha Ermenistan’in toprak talepleri henuz bitmemistir:  Azerbaycan’dan Karabag ve Bati Azerbaycan’i, Turkiye’den Dogu Anadoluyu, Gurcistan’dan Javakheti bolgesini,  Iran’dan Kuzeybati bolgesini, ve yine Azerbaycan’dan Nahcivan bolgesini alip “Buyuk Ermenistan”i kurmak istemektedirler.  Gaflan, iste “Buyuk Ermenistan” hayalinin en korkunc ve guncel sembolu haline gelmistir.

Boylece Mosin’den Gaflan’a uzanan bu trajik cizgide, “Buyuk Ermenistan” kurma ihtirasinin hic bir zaman dinmediginiz, tam aksine, tekrar parladigini uzulerek gozlemlemekteyiz. 

Buyuk Ermenistan bir “niyet” ve “saik” (güdü, neden) dir, Mosin ve Gaflan ise hedefe varmak icin kullanilan “araç”lardir. 

TURK OZURCULER ISTE BU MOSIN-GAFLAN ZINCIRININ SON HALKASIDIR

Bilerek ya da bilmeyerek, bazi Turk aydinlari, garip bir yaklasimla Ermenilerden ozur dilemek icin imza toplamaya kalkmaktadirlar.  Dusunce ve ifade hurriyeti var tabii, isteyen istediginden herhangi bir nedenle  icin ozur dileyebilir.  Ama sehitlerimzi, olulerimizi yok sayarak,  yukarida acikladigimiz bu Mosin-Gaflan cizgisine hizmet ettiklerini goremeyerek, ya da onemsemeyerek, ve hepimizi ima ederek ozur dilemeleri, Turkiye Cumhuriyeti’nin vatandaslarini vet um dunyaya yayilmis olan Turkleri incitir.

Yarin dunya basini “Turkiye’de bazi aydinlar ozur diledi” yerine “Turkiye’de aydinlar ozur diledi” gibi saptiran basliklar atarlar ve dunya kamuoyunu yaniltirlarsa, bu yalanlarin vicdani sorumlusu bu imzacilar olur ki bu sorumluluktan yasamlari boyunca kacamazlar (Ayni Franz Werfel’in olum doseginde bile olsa Musa Dagi kitabi icin ozur dilemesi gibi.)  

Halbuki konu, birinci dunya savasi nedeniyle tum aci ceken insanlardan, kadin-erkek, yasli-genc, coluk-cocuk, din, dil, milliyet, bolge ayirmadan  ozur dilemek olsaydi, bunda hicbir sorun olmazdi.  Biz de boyle bir humanist acilima imzalarimizi gonul rahatligi ile koyardik.  Ama amac Turkiye’mizin elini zorlamak, dunya kamuoyu onunde Turkiye’mizi zor duruma sokmak,ve bu sekilde Mosin-Gaflan cizgizine bir sekilde hizmet etmekse, biz, yani benim gibi dusunenler, yokuz.

Ille de ozur dilemek istiyorlarsa, bu aydinlarimiz kendi adlarina ozur dileyebilirler. Konu istiyorlarsa, ornegin, Turkiye’mizi dunya kamuoyu onunde surekli hedef tahtasina cevirmis olmaktan baslayabilirler.  Turkiye’mize yardim ve hizmetleri dokunmadigina gecebilirler.  Oradan katma deger uretemeyip hep huzur ve moral bozduklarina ugrayabilirler.  Orada belki   tarihimizin mirasini har vurup harman savurmus olduklarini hatirlayabilirler. 

Ama belki de en anlamlisi, Mosinlerin vurdugu Muhsin’lerden, Gaflanlarin yaktigi Aslan’lardan ozur dilemeleri olur…

Tum dunyadaki Turk varligina en buyuk sevgi, saygi, ve selmalarimla,

Ergün KIRLIKOVALI

Baba tarafi tamamen yok edilmis, anne tarafinin ise yarisi oldurulmus olan,

Okumaya devam et  Ermenistan’dan iddialı ‘Türkiye’ açıklaması

Balkan Turklerinden Ratip ile Münire’nin en kücük oglu

………………………………..

Yararlanilan kaynaklar:

[1]  Houshamatyan of the Armenian Revolutionary Federation, Centennial, Album-Atlas, Volume I, Epic Battles, 1890-1914 (The Next Day Color Printing, Inc., Glendale, CA, U.S.A., 2006)  sayfalar 30 ve 241.

[2]  The Armenian Rebellion at Van, Justin McCarthy, Esat Arslan, Cemaletting Taskiran, Omer Turan (The University of Utah Press, Salt lake City, USA, 2006)

[3]  The Armenians in History and the Armenian Question, Esat Uras (Documentary Publications, Istanbul, Turkey, 1988)

[4]  The Armenian File, Kamuran Gurun (Rustem Bookshop, Mersin, Turkey, 1985)

[5]  History of the Ottoman Empire and Modern Turkey, Vol I & II, Stanford Shaw (Cambridge University Press, London, New York, Melbourne, 1976)

[6]  The Story Behind Ambassador Morgenthau’s Story, Heath W. Lowry ( The Isis Press, Istanbul, Turkey, 1990)

[7]  The Ottoman Peoples and the End of Empire, Justin McCarthy (Arnold, London, U.K., 2001

[8]  Declaration Signed by 69 Prominent North American Academicians, New York Times and Washington Post, may 19, 1985 (for a copy:

[9]  Ermeniler:  Sürgün ve Göç, Türk Tarih Kurumu (Ankara, Turkey, 2004)

[10]  Free E-Book : “Genocide Of Truth” by Sukru Server Aya, Based On Neutral or Anti-Turkish Sources ( Istanbul Commerce University, Turkey, 2008)  For a copy:

[11] “Pursuing the Just Cause of Their People”, Michael M. Gunter (Greenwood Press, New York, USA, 1986)

[12]  “Ermenilerin Zorunlu Göçü, 1915-1917, Kemal Cicek (Turk tarih Kurumu, Ankara, Turkey, 2005)

[13]     Article 6, Convention on the Prevention and Punishment of the Crime of Genocide, Adopted by Resolution 260 (III) A of the United Nations General Assembly on 9 December 1948:


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir