“Özür dileyenler için” özür dileriz!

Ruhat Mengi - ozur kampanya ermenileri mest etti o

Ruhat Mengi

Sadece ülkesinin değil dünyanın en saygın bilim adamlarından biri olan, sayısız araştırma, kitap ve makalenin sahibi (Türkiye hakkında da) İngiliz-Amerikalı tarihçi Bernard Lewis 1993 yılında Le Monde gazetesine çok önemli bir açıklama yapmıştı.

Demecinde “1915 yılında Osmanlı’nın yaptığı Ermeni tehcirinin ve bu sırada meydana gelen olayların ve ölümlerin bir soykırım olmadığını, savaşın bir yan ürünü olduğunu, ilgili tüm arşivlerde yaptığı araştırmalardan bu sonuca vardığını” söylüyordu.

Bunun üzerine Paris’te bir mahkeme Lewis’in açıklamasını “Ermeni soykırımının inkârı” olarak kabul etti ve ünlü tarihçiyi 1 Frank para cezasına çarptırdı.

Ama bu “ifade özgürlüğü”ne, “demokrasi”ye aykırı büyük haksızlık bile dürüst bilim adamlığından, gerçekleri anlatmaktan vazgeçiremedi Princeton Üniversitesi Profesörü’nü… Türk değildi ama Türkiye’ye “bundan sonraki kuşaklar boyunca ‘20. yüzyılın ilk soykırımcı ülkesi’ etiketinin yapıştırılmasına”, tarih kitaplarına bu yanlış bilginin alınmasına ve arkadan “tazminat ve toprak isteği” nin gelme ihtimaline karşı sessiz kalmıyordu.

Buna karşılık Türkiye’nin isimleri belli bir grup akademisyen ve gazetecisi Ermeni lobisi ile soykırım kürsülerinin ABD ve Avrupa üniversitelerinde düzenlediği konferanslara katılıyor, onların “Türkiye ile masaya oturup belgeleri incelemeyi asla kabul etmemesini” bile sorgulamadan, kendi ülkelerinin arşivini bile incelemeye gerek görmeden “Türk resmi tezi, inkârcı Türkiye” suçlamalarına katılarak onlara destek veriyorlardı. Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu “gelin belgeleri birlikte inceleyerek tartışalım” çağrısı yapıyor, Ermeni tarihçiler gelmiyor ama bu grup hâlâ papağan gibi “Türkiye tartışmadı, bu konu tabu” iddiasını tekrarlayıp duruyordu.

Bunlardan birkaçı “ABD’ye gidene kadar tehcir ve 1915 olayları hakkında hiçbir bilgisinin olmadığını, orada Ermenilerle karşılaşınca birden bilgileniverdiklerini ve Türkiye’nin ne kadar suçlu olduğunu gördüklerini” ABD’nin ünlü gazetelerine (her nasılsa ve her kim sağlamışsa) verdikleri röportajlarda anlatıyordu.

Okumaya devam et  ABD, Büyükelçi Tan’ın Ankara’ya Çağrılmasından Üzgün

Biri, Minnesota Üniversitesi’nde yaptığı konuşmaya “Ben tarihçi değilim, bu konulardan anlamam” diye başlayıp “Türkiye kesin Ermeni soykırımı yapmıştır” diye bitirebilmişti.

Bir başkası “gerçekleri ABD’deki yaşlı Ermeni teyzelerin anılarını dinleyince öğrenmiş” ve anında olayları tüm detaylarıyla kapıvermişti.

BUDALALIK!

Demek İngiliz, Alman, Rus, Türk arşivlerini karşılıklı olarak incelemek, Osmanlı Devleti’nde çoğu refah içinde yaşayan Ermeniler’in -Kaçaznuni’nin meclis konuşmasında kendi ağzıyla itiraf ettiği gibi- Batılı ülkelerin vaatlerine kanarak çıkardığı isyanları, düşman ordularıyla Osmanlı’ya karşı savaşmalarını, kadın çocuk demeden köy köy insanları yakıp katletmelerini, Osmanlı’nın “tehcirde suç işledi” diye idam ettiği Türkleri, İngilizler’in Malta’ya götürüp sorguladığı ve bıraktığı 143 kişiyi filan okumaya gerek yoktu.

Bu Bernard Lewis’ler, Andrew Mango’lar, Justin Mc Carthy’ler, Stanford Shaw’lar (bunların bazılarına utanmadan “Türkiye hesabına çalışıyor” bile dediler) ve Türk tarihçileri yıllarca birkaç ülkede tarihi araştırarak zaman kaybetmiş, budalalık yapmışlardı. Bizim akademisyen ve yazarlara sorsalar onlar “okumadan tarih öğrenme metodunu” anlatıverirdi.

Son günlerde nineleri, dedeleri, amcaları, teyzeleri Ermeni çeteleri tarafından camilere doldurulup yakılan, öldürülen ya da olayları gören dedelerinden dinleyenlerden mektup yağıyor.

Acaba ABD’de Ermenileri dinleyerek kendi ülkelerinin tarihini tek taraflı hatmeden bu beyler ve hanımlar şöyle bir doğuya uzanıp o insanları, mağdur Türklerin kurduğu dernekleri dinlemeyi hiç düşündüler mi? Sanmıyorum. Düşünseler tarafsız konuşabilirlerdi. En azından “vicdanı olanlar” rahatsız olurdu.

Bir okurumuz “Bir anda aydın kelimesi ne kadar da değersiz hal alabiliyor değil mi” diye sormuş. Benzer tepkiler çok…

Bu tarih bilmeyen ve rakamlara bakarak hesap yapmayanların “özür kampanyası” başlar başlamaz hemen “Özür dileyenler için özür diliyoruz” diye bir karşı kampanya başlatmak galiba zorunlu olacak. Bir düşünelim bunu!


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir