Kanada Bülbülü Tuncay Güney

Tuncay Güney, 2001 yılında İstanbul Emniyeti’nde vermiş olduğu ifade ile ilgili olarak diyor ki;  - omer saglam

Tuncay Güney, 2001 yılında İstanbul Emniyeti’nde vermiş olduğu ifade ile ilgili olarak diyor ki; 

 

“Ben o dönemde (2001 yılında) 9 gün Emniyet’te tutuldum. Verdiğim ifadenin hepsi sallama olmayabilir ama ben hiçbirini kabul etmiyorum. Çünkü ifadeler baskıyla alındı. Copu kıçınızın kenarında dolaştırırlarsa her şeyi kabul edersiniz. Benim yıllar önce verdiğim o ifadeler, şimdi gazetelerde sürmanşet oluyor. Oysa ben o gün verdiğim ifadelerimi kabul etmiyorum… İfadelerde geçen iddiaları Emniyet mensupları yazdı, ben de ağır işkenceler görünce ‘Ne diyorsanız tamam. Roma’yı da ben yaktım. Yazın imzalayacağım’ dedim. Onlar soruları da benim bunlara verdiğim sözde cevapları da yazıp bana imzalattırdılar… Bir şeye dikkat etmenizi isterim, Emniyet’teki ifadem işkence, dayak altında alındı. Emniyet ifademi ben kabul etmiyorum. Ayrıca benim videokasete alınan ifadem mahkemeye de intikal etmedi. İfadelerimi gazetelerden okuyorum ve sağlıklı bulmuyorum. 7 yıl geçti fakat ifadeyi kabul etmiyorum. Bugüne kadar hiç bir savcı, hakim bana Ergenekon ya da Veli Küçük’le ilişkilerimiz konusunda bir şey sormadı…”(1).

 

Evet, yukarıdaki sözler, tarihi olarak nitelendirilen Ergenekon Soruşturması’nın fitilini ateşleyen (iddialara göre) eski Nur Tarikatı Mensubu Fethullahçı Müslüman, yeni Yahudi Hahamı(2) Tuncay Güney’e aittir. Tuncay Güney, bu sözleri, gazeteci Saygı Öztürk’e yazmış olduğu elektronik postada dile getirmiş.

 

Yukarıdaki sözleri gerçek olabileceği gibi, gerçek dışı, yani 2001 yılında ifadesini alan polislere iftira niteleğinde sözler de olabilir. Tuncay Güney’in yukarıdaki sözleri eğer doğru ise, Türkiye’ye gelip bu sözlerinin doğruluğunu paşa paşa ispat etmek zorundadır. Yani Tuncay Güney, 2001 yılında ifadesi alınırken kıçının kenarında cop gezdiren polisleri ele vermek ve hakkında suçlamalar yaptığı adamları aklamak zorundadır. Aksi takdirde, en yakın arkadaşı tarafından gay olduğu iddia edilen(3) Haham Tuncay Güney, bütün ömrü boyunca hep “Gay olan birisi, kıçının kenarında gezinen coptan korkmaz, bilakis bundan sadistçe bir zevk alır! Dolayısıyla vermiş olduğu ifadeler kendisine aittir. İfadesini alan polislere iftira atıyor” gibi bir suçlamayla yaşamak zorundadır…

 

Öte yandan Tuncay Güney’in yukarıdaki sözleri yanlış ise ve polislere iftira niteliğinde sözler ise bu takdirde Tuncay Güney büyük bir pişmanlık yaşıyor demektir. Demek ki; 2001 yılında vermiş olduğu ifadede geçen iddiaların ve evinde yakalanan bilgi ve belgelerin, aradak yedi yıl geçtikten sonra Türkiye’yi bir kaosun ve çıkmazın içine sürükleyebileceğini iyi hesap edememiş durumda. Yaşamış olduğu pişmanlık bunu göstermektedir.

 

Adı geçen, Silivri’ye getirilip hâkim karşısında çıkarılmadığı sürece, onun 2001 yılında vermiş olduğu ifadesinde geçen iddialar ve evinde bulunan sözüm ona belgeler, sürekli şaibe altında olacaktır. Zaten Silivri’deki savunma ve itirazların temelini de bu şaibe oluşturmaktadır. Müdafiler haklı olarak soruyorlar; “İfadelerini ve evinde bulunduğunu söylediğiniz belgeleri madem suçlamanın merkezine oturttunuz. O zaman bu adam neden burada yoktur?”

 

Bizim şahsi kanaatimizce de; Tuncay Güney’i yargılama dışında bırakan bir dava süreci topal, çıkacak karar ise kör olmasa bile en azından şaşı olacaktır! Bu bakımdan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, BMGK geçici üyeliğiyle de desteklenme fırsatı yakalayan uluslar arası siyasi gücünü kullanarak bu adamı Türkiye’ye getirmeli ve hâkim karşısına çıkarmalıdır. Aksi takdirde Ergenekon konusu net bir şekilde milletin önüne hiçbir zaman serilemeyecek ve hukuk tam olarak tecelli edemeyecektir. Bu takdirde devlet adına hüküm verenler, hassaten de hükümet;

 

“… ‘Kürtlere soykırım yapıldı’ diyen Ahmet Türk ortalıkta dolaşıyor. ‘Kürtlerle Türkler artık beraber yaşayamaz’ deyip PKK’yı silahlı Kürt muhalefeti diye sunan ve her fırsatta devlete meydan okuyan Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir fink atıyor. PKK’nın  Eruh ve Şemdinli’de ilk kurşun sıktığı gün için ‘15 Ağustos zafer bayramınız kutlu olsun’ diyen PKK’lı, pardon DTP’li  Emine Ayna caka satıyor. ’Kimse bize PKK’lı kardeşlerimizi terörist ilan etmemizi beklemesin’ diyen Sebahat Tuncel meydan okuyor. Ama bu ve benzeri PKK’lıların, pardon DTP’lilerin hiçbirinin kılına bile dokunulmaz ve içeri alınmazken orgeneraller yaka paça hapse atılıyor. Şu manzaraya bakar mısınız; PKK eylemcisi olmaktan hapis olan Sebahat Tuncel salıverilip densizliklerine devam için yeni imkânlar sunulurken, hayatlarını Türkiye düşmanlarına  mücadeleye veren  Hurşit Tolon gibi generaller içeri alınmaya başlanıyor…”(4)

 

Şeklindeki haklı serzenişlerden asla kurtulamayacaktır. Bu bakımdan davayı görüşen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, tıpkı tutuklu ve tutuksuz sanıkların ayrı ayrı yargılanması şeklindeki yanlış kararını düzelttiği gibi, Tuncay Güney’in Türkiye’ye getirilmesi gerektiği şeklinde Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunarak hukuki görevini yapmak ve topu hükümete atmak zorundadır. Eğer Türk Yargısı, denildiği gibi bağımsız ise (ki; biz öyle olduğuna inanıyoruz), işte bunu göstermek için en güzel fırsat.   

 

***

Tuncay Güney senin yaptığını Çorumlu bile yapmaz!

 

İddiaya göre Eski tarikatçı (Fethullahçı) Müslüman, yeni Musevî Hahamı(5) Tuncay Güney Ergenekon Soruşturması’na dayanak teşkil eden ifade ve evinde bulunduğu söylenen belgelerle Türkiye’de öyle bir olaya imza tamıştır ki; demeyin gitsin! Tam da “Senin yaptığını Çorumlu bile yapmaz” deyimini haklı çıkaracak cinsten bir şeydir yaptığı. Çünkü çiçeği burnunda haham olan ve iddialara göre; eski Fethullahçı olan Tuncay Güney, Çorum’un Kargı İlçesi nüfusuna kayıtlı olup, Ali’den olma, Ayşe’den doğma 1972 doğumlu bir vatandaşımızdır(6). “Vatandaşımız” diyorum, çünkü o henüz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. O, tıpkı terörist başı Apo gibi, henüz vatandaşlıktan çıkarılmamıştır ve bu bakımdan Türkiye Cumhuriyeti’nin, interpol başta olmak üzere; çeşitli kanalları kullanarak onu Kanada’dan isteme ve Türkiye’ye getirme hakkı bulunmaktadır. Tabi adı geçen, uluslar arası bir kumpasın oyuncağı değil ise!

 

Kanada Bülbülü Haham Tuncay Güney diyor ki;

 

“Bana belden aşağı cinsellikle ve gay diye saldıran herkese ‘Karını bir gece gönder koçum; istersen sen de gel’ diyorum. İtiraf ediyorum, erkeklerle yatmayı seviyorum!”(7).

 

Belki de gerçekten dediği gibidir! Ancak bu sözlerinden erkeklerle ilişki anında aldığı pozisyon yeterince net anlaşılamıyor ve şu anda içinde bulunduğu durum, arkaya geçip iki puan aldığını değil, sürekli iki puan verdiğini gösteriyor! Dolayısıyla Tuncay Güney’in, Kanada’dan şakımayı bırakıp, gelip Silivri’de aldığı pozisyonu göstermesi gerekiyor. Bu gerçekleşmediği sürece, bağımsız Türk yargısının, pozisyonu belli olmayan bir adamın söyledikleriyle amel etmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Ya gerçekten işin içinde bir i…lik varsa…

 

24.10.2008

Ömer Sağlam

[email protected]

______________

 

1- Saygı Öztürk, Belgelerle Ergenekon, s.53, 58, Doğan Kitap Yayını,6. Baskı, İstanbul, 2008.

2- Age, s. 55, 67.

3- Age, s. 56, 67,

4- Sebahattin Önkibar, “Baydemir ve Ahmet Türk gibiler meydanlarda, Tolon Paşa gibiler zindanlarda!” başlıklı yazısı, Yeni Çağ, 24.10.2008.

5- Saygı Öztürk; age, s. 55, 67.

6- Age, s, 126.

7- Age, s. 56.

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir