TÜRK TOPLULUKLARINDAN HABERLER

İsrail'in Rus Çarı'nın oğluna ait Kudüs'teki bir toprağı iade etmesi Türk mülklerini gündeme getirdi. Filistin'in Ankara Büyükelçisi Nebil Maruf, "Türkler de aynı hakka sahip olmalı" dedi. - Turkler Olmeyi Biliyorlar
, , , , ,

-TÜRKLER DE KUDÜS’TEKİ MÜLKLERİNİ ALABİLMELİ
BERLİN’DEKİ TÜRK GİRİŞİMCİ, TELEFONLA ÇALIŞAN  YENİ ŞEHİR REHBERİNİ TANITTI
– OTURUM HARÇLARI YARGITAY’DA
İLK İKİ DİLLİ ÇOCUK KİTABI
-AİLEMİ YAZDIM, ALMANLAR ŞAŞIRDI
– HAKKIMIZI GERİ İSTİYORUZ
HOLLANDA İŞ KADINLARI FEDERASYONU TARAFINDAN DÜZENLENEN GELENEKSEL ‘YILIN İŞ KADINI’ YARIŞMASINA BU YIL BİR BAYAN GİRİŞİMCİMİZ DE ADAY GÖSTERİLDİ İKA
– VATANDAŞLIK KAMPANYASI BAŞL ATILMALI
-EYVAH TÜRKLER GELİYOR
-WASHİNGTON TİMES’TAN PKK İSYANI
-YUNANİSTAN’A GÜLABİ NOTASI HAZIRLANIYOR
BELÇİKA, 1996’DA SPUTNİK OPERASYONU’YLA EL KOYDUĞU 10 MİLYON EURO’NUN PKK’YA İADESİ SÜRECİNİ BAŞLATTI.

İsrail’in Rus Çarı’nın oğluna ait Kudüs’teki bir toprağı iade etmesi Türk mülklerini gündeme getirdi. Filistin’in Ankara Büyükelçisi Nebil Maruf, “Türkler de aynı hakka sahip olmalı” dedi.

 

 

Kudüs’e dair binlerce Türk tapusu var.

İsrail’in, Kudüs’te Rus Çarı 2. Aleksander’in oğlu Sergey Aleksandroviç’e ait mülkü Moskova’ya iade etme kararı, bölgede Türklere ait benzer durumdaki toprakları da gündeme getirdi. Filistin Ekonomik ve Sosyal İşler Koordinatörü Vehbi Dinçerler, İsrail ve Filistin’deki on binlerce dönüm toprağın mülkiyetinin hâlâ Türklere ait olduğunu söyledi. Zaman’a konuşan Dinçerler, Meclis’te görev yaptığı yıllarda 130 bin sayfalık tapu kaydından oluşan arazilerin uluslararası hukuka göre halen Türk vatandaşlarına ait olduğunu tespit ettiklerini açıkladı. Dinçerler, Dışişleri Bakanlığı’nın, bu toprakları talep etmesi gerektiğini belirtti. Filistin’in Ankara Büyükelçisi Nebil Maruf ise prensip olarak herhangi bir mülkün tapu belgesi olan herkesin onu alma hakkı bulunduğunu vurgulayarak, “Rusya bunu yapabiliyorsa herkesin buna hakkı olmalı. Türkiye’nin Kudüs ile tarihi bağları var. Bölgede çok sayıda Türk mülkü var. Türklerin de bunları alma hakkı olmalı.” şeklinde konuştu.

Vehbi Dinçerler, bölgedeki Türk mülkleri konusunda şunları söyledi: “Bunlar Sultan 2. Abdülhamid’e, Hazine-i Hassa’ya, mirasçıları halen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan kişilere ait tapular. Türk mirasçılara iadesi gerekiyor. Ramallah, Gazze ve Batı Şeria’da on binlerce dönüm arazinin mülkiyeti halen Türklere ait. Bunlar kişisel mülk olduğu için devletler el koyamıyor, hukuken mülkiyet hakkı tapu sahibi mirasçılarda. Biz böyle İsrail ve Filistin’de 130 bin sayfalık tapu kaydı çıkardık. Tapuların bir nüshası Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı’nda (TİKA), bir nüshası Filistin Büyükelçiliği’nde, bir nüshası Tapu Genel Müdürlüğü’nde.”

Filistin Koordinatörü Dinçerler’in yaptığı açıklamaya göre 130 bin sayfalık tapudan sadece Sultan 2. Abdülhamid’in şahsına, günümüzde de mirasçılarına ait Filistin’deki tek bir tapuya ait tarım arazisinin büyüklüğü on bin dönüm. 130 bin sayfalık tapu kaydını Filistin Büyükelçiliği’ne ilettiğinde, toprakların genişliği karşısında elçilik yetkililerinin şaşırdığını aktaran Dinçerler, “Biz sefarete, durumu belli olsun biz size hediye edelim, dedik. Dışişleri Bakanlığı’nın bu toprakları talep etmesi gerekiyor.” dedi.

İsrail, Başbakan Ehud Olmert’in Moskova ziyareti öncesi adım atarak, 1890’da Rus Çarı 2. Aleksander’in oğlu Sergey Aleksandroviç adına inşa edilen ve Rus hacıların uğrak yeri olan kutsal ‘Sergei Avlusu’ adlı mülkü iade etme kararı aldı. Moskova uzun süredir 1964 yılında İsrail’in Sovyetler Birliği’nden 3,5 milyon dolara satın aldığı iki katlı kervansarayın iade edilmesi için çabalarını sürdürüyordu. İsrail’deki sertlik yanlıları arazinin Rusya’ya iade edilmesine sert tepki gösterirken İsrail Televizyonu da iadeyi ‘Kudüs’ün merkezinde Rusya’ya otonomi’ şeklinde verdi. İade edilen arazi üzerinde her iki ülkenin de onayı olmadan değişiklik yapılamayacak.

İbrahim Balta

08 Ekim 2008, Çarşamba

 

 

-ALMANYA

-BERLİN’DEKİ TÜRK GİRİŞİMCİ, TELEFONLA ÇALIŞAN 

YENİ ŞEHİR REHBERİNİ TANITTI

BERLİN (A.A) – 09.10.2008 – Almanya’nın başkenti Berlin’de yaşayan Türk iş adamı Gürsan Acar, şirketinin tasarlayarak piyasaya sürdüğü ”CityTourbyCall” adlı telefonla çalışan yeni şehir rehberini tanıttı.

Acar, Berlin’deki Bergama müzesinde düzenlediği tanıtım toplantısında, kendisi tarafından geliştirilen ”CitytourbyCall” adlı sistemle turistlerin kendi cep telefonlarıyla Berlin’in önemli ve tarihi yerleri hakkında bilgi alabileceklerini söyledi.

Bu sistemi ilk kez Berlin’de faaliyete geçirdiklerini ifade eden Acar, yaklaşık 250 bin avroya mal olan sistemin Berlin’de piyasaya çıkmasını özellikle istediklerini, bunun, kendi yaşadığı kentin tanıtımına katkı sağlayacağını kaydetti.

Projeyi çok yakında Hamburg, Münih ve Fransa’nın başkenti Paris’te de uygulamaya koyacaklarını belirten Acar, Türkiye’de gelecek yıl İstanbul, Antlaya ve İzmir’in yanı sıra antik Lidya bölgesini de bu sistemin içine dahil ederek hizmet vereceklerini ifade etti.

Acar, buna benzer projeleri daha önce sadece müze gibi kapalı yerler için yaptıklarını hatırlatarak, yeni sistemde ilk aşamada İngilizce, Almanca, İspanyolca ve İtalyanca anlatımın mümkün olduğunu sözlerine ekledi.

Sistem hakkında bilgi veren Acar, Berlin’in görülmeye değer yerlerini ziyaret etmek isteyen kişilerin, içinde Berlin haritası ve üzerinde farklı yerlerin fotoğraflarının yer aldığı yelpaze şeklinde numaralı kartlardan oluşan bir paketi 9,95 avroya turistik eşya satan dükkanlardan alabileceklerini söyledi.

Kullanıcıların kendi cep telefonlarıyla paket içinde bulunan bir telefon numarasını arayarak, daha sonra giriş şifresini tuşlayacaklarını anlatan Acar, kullanıcıların bundan sonra, kartların üzerinde yer alan istedikleri numaraları tuşlayarak, bulundukları yer hakkında bilgi alabileceklerini kaydetti.

Acar, bu sistemin en önemli yanının, kullanıcının, kendi yapacağı şehir keşif turu için yerel tarifeye göre telefon ücreti dışında başka ücret ödememesi olduğunu ifade ederek, ABD gibi cep telefon sistemi farklı olan ülkelerin vatandaşları için de yakında, içinde cep telefonu ve SIM kartı bulunan paketleri de piyasaya çıkartacaklarını sözlerine ekledi.

(ERB-EA-ŞP)

09.10.2008 15:08:50

 

HÜRRİYET.DEGÜNDEM – OTURUM HARÇLARI YARGITAY’DA
OTURUM HARÇLARI YARGITAY’DA
ÜNAL ÖZTÜRK / LAHEY | 09.10.2008 15:15:23

 

 

 

HTİB Genel Başkanı Mustafa Ayrancı, oturum harçlarıyla ilgili olarak Türkleri haklı bulan mahkeme kararlarını ve Avrupa Komisyonu’nun uyarılarını dikkate almayan Hollanda hükümetinin, “kararın bozulması” istemiyle Yargıtay’a başvurduğunu duyurdu

 

YABANCI akımını önlemek amacıyla önceki hükümetlerin oturum harçlarına yaptığı zamlara karşı açılan davaların vatandaşlarımız lehine sonuçlanmasına ve Avrupa Konseyi’nin de ‘Türkiye-AB Ortaklık Anlaşması çerçevesinde Türklerden yüksek oturum harcı talep edilemez’ yönündeki uyarılarına rağmen, Hollanda hükümeti ‘kararın bozulması’ istemiyle Yargıtay’a başvurdu.

Oturum harçlarına yüzde 300 ile yüzde 1150 arasında yapılan zamlara masrafların gerekçe olarak gösterilmesini hem Lahey İdari Mahkemesi’nin hem de Lahey Yüksek Mahkemesi’nin inandırıcı bulmadığını hatırlatan Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği (HTİB) Genel Başkanı Mustafa Ayrancı, ‘Lahey İdari Mahkemesi’nin, harçlara yapılan zamların Ortaklık Anlaşması çerçevesinde Türkleri kapsayamayacağı yönünde aldığı karar, yaz tatili öncesi Lahey Yüksek Mahkemesi tarafından da onaylandı.

2004 yılında bu konudaki dosya Avrupa Sosyal Şartı Bağımsız Uzmanlar Komitesi’ne teslim edildi. Hollanda, Avrupa Komisyonu tarafından Türkiye-AB Ortaklık Anlaşması çerçevesinde Türklerden yüksek oturum harcı talep edilemeyeceği yönünde birkaç kez uyarıldı. Ortadaki bu tabloya rağmen Adalet Bakanlığı ‘kararının bozulması’ istemiyle Yargıtay’a başvurdu’ diye konuştu.

Avrupa Komisyonu’nun, ‘Türklerden AB üyesi ülkelerin vatandaşlarına uygulanan harçtan daha yüksek bir meblağın talep edilemeyeceği’ yönündeki uyarılarına Hollanda’nın verdiği yanıtları tatmin edici bulmadığına işaret eden Ayrancı, konunun Avrupa Komisyonu tarafından Adalet Divanı’na taşındığını anımsattı.

Mustafa Ayrancı, ‘Oturum harçlarıyla ilgili mahkeme kararlarını ve Avrupa Komisyonu’nun uyarılarını dikkate almayan hükümetin bu tavrını anlayabilmek mümkün değil. Yıllardır ortadaki haksızlığın giderilmesi yönünde mücadele veriyoruz. Bu mücadeledeki haklılığımız, hem mahkemeler, hem de Avrupa Komisyonu tarafından onaylanmış durumda. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi artık bu ayıba son verilmesini istiyoruz’ dedi.

 

 

HÜRRİYET.DEGÜNDEM – İLK İKİ DİLLİ ÇOCUK KİTABI
İLK İKİ DİLLİ ÇOCUK KİTABI
KÖLN | 09.10.2008 12:12:24

 

 

Almanya’nın Köln kentindeki Lingen yayınevi, Türkçe ve Almanca olarak iki dilli çocuk kitabı yayınlayacağını açıkladı.

Yayınevi tarafından yapılan açıklamada, çocuk kitabı dizisi ‘Lingoli’ ile çocukları kitap okumaya teşvik etmeye yönelik çalışmalar çerçevesinde ilk olarak, Lingoli dizisinin sevilen karakteri ‘Leo Lausemaus’un Türkçe ve Almanca iki hikayesini içeren bir kitap yayınlanacağı bildirildi.
Kitapta ana karakter olan Leo Lausemaus adlı afacan farenin, küçük çocuklar gibi sorunları olduğu ve bu sorunların üstesinden nasıl geldiği anlatılarak, çocuklara yardımcı olunmasının hedeflendiği belirtildi. Lingen yayınevi Müdürü Werner Schulte, Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası’nda (TATSO) düzenlenen basın toplantısında, ‘İki dilli çocuk kitabı, çocukların erken dönemlerde kültür çeşitliliğine ilgi duymalarına ve iki dili
paralel olarak tanımalarına imkan sağlayacak’ dedi. Schulte, bu şekilde çok dilliliğe ve uyuma katkı sağlamayı
hedeflediklerini kaydetti.
        
Kitabı Frankfurt Kitap Fuarı’nda da tanıtacaklarını ifade eden Schulte, ‘Frankfurt Kitap Fuarı için Türkiye’nin ’onursal ülke’ seçilmesi bizi harekete geçirdi. Bu kitapta biz tüm çocukların ortak karakterlerini yansıtan bir karakter oluşturduk. O da tüm çocuklar gibi dişlerini fırçalamak istemiyor, uyumak istemiyor. Ancak bunları yapmak zorunda. Bunlar biz büyükler için basit, ancak çocuklar için çok önemli konular. Almanca ve Türkçe olarak hazırladığımız bu hikaye kitabının barış içinde birlikte yaşama katkı sağlayacağını umuyoruz. Talep yüksek olursa belki ikincisini ve benzer kitapları da hazırlarız’ dedi.

Çift dilli kitabın proje müdürü Martina Hatzler de ‘Daha çok 2 ile 4 yaş arasındaki, yani anaokulu yaşlarındaki çocuklar için olan kitapla anaokulu öğretmenlerini de desteklemiş oluyoruz. Kitapta oyunla öğretme yolunu izliyoruz. Alman dilinde mevcut olan kitabımızı çift dilli hale getirdik. Nasıl bir tepki alacağımızı, ne kadar ilgi göreceğini merak ediyoruz. Bir de Türkçe ve Almanca hafıza oyunu hazırlamayı düşünüyoruz’ açıklamasında bulundu.

Kitaba destek veren TATSO’nun Genel Müdürü Holger Hey de Almanya’daki Türk gençlerinin sahip olduğu doğal çift dilliliğin çok önemli bir potansiyel oluşturduğuna işaret ederek, TATSO olarak bu potansiyelden faydalanmaya gayret ettiklerini söyledi. 64 sayfalık çocuk kitabının fiyatı 12,95 Avro olacak.

Hürriyet.dePolitika – Ailemi yazdım, Almanlar şaşırdı
Ailemi yazdım, Almanlar şaşırdı
Aydin ULUN / BERLIN | 09.10.08 14:45

 

 

 

Almanya Sosyal Demokrat Parti (SPD) Federal Milletvekili Lale Akgün’ün pazartesi günü raflara girecek olan ‘Tante Semra im Leberkaeseland’ adlı kitabı Alman eleştirmenler tarafından ilgiyle karşılandı.

Akgün, yayınevinin gönderdiği kitabı okuyan Alman eleştirmenlerin ve bazı ünlü gazetecilerin kendisini aradığını belirterek ‘Türkler’in böyle mizahı da mı var, böyle Türkler de mi varmış diyorlar. Sanırım bu kitapla bazı ön yargıları da kırmış olacağız.’dedi

MİZAH ZENGİNLİĞİMİZİ YAZDIM

254 sayfalık Almanca kitabı geçtiğimiz yaz Çeşme’de yazmaya başladığını belirten Lale Akgün, ‘Bu kitabı her şeyiyle ben kaleme aldım. Ağırlıklı olarak halam Semra hanımın mizah dolu yaşantısını yazmakla beraber, ailemin hemen hemen tüm fertlerini de, güldürürken düşündüren bu mizah şölenine katarak yazdım. Türk insanının yüz yıllardan süzülüp gelen ve kültüre dönüşmüş bir mizah anlayışı var. Benim Türkiye’de ve buradaki ailemin fertleri de bu kültürle yoğruldukları için yaşadığımız mizah dolusu hayatı  kitaplaştırmak istedim. Kitabımı okuyan eleştirmenler ve röportaj yapan Alman gazeteciler bu mizah karşısında çok etkilendiklerini ve ‘Türklerin böyle yanları da mı var, nefis bir mizahınız varmış’ filan diyorlar. Türkleri hala prototip, tek düze  olarak görmeye devam ediyorlar. Arık şaşırmıyorum üzülüyorum. Umarım bu kitapla da böyle düşünenleri, 40 yıldır yanlarındaki Türklere karşı ön yargılı insanları bir nebze de olsa mahcup ederiz’ dedi.
resimaltı

KEYİFLİ BİR KİTAP OLDU

Politikacı yanıyla tanıdığımız Lale Akgün, yazdığı kitapla edebiyatçı yanını da gösterdi. Güldürürken düşündüren kitabıyla ailesini yazan Akgün ‘Türk insanın nefis mizah anlayışına örnektir. Keyifli bir mizah kitabı oldu’ dedi.

 

HÜRRİYET.DEPOLİTİKA – HAKKIMIZI GERİ İSTİYORUZ
HAKKIMIZI GERİ İSTİYORUZ
MEHMET UZUN / HANNOVER | 08.10.08 15:07

 

 

 

Aşağı Saksonya Eyaleti Yeşiller Milletvekili Filiz Polat, çifte vatandaşlık için kampanya başlattı. Polat, “Almanya’da yaşayan göçmenlere çifte vatandaşlık hakkı verilmelidir” dedi.

 

Almanya’nın Aşağı Saksonya Eyaleti Yeşiller Milletvekili ve Meclis Dilekçe Komisyonu üyesi Filiz Polat, 2000 yılında yürürlükten kaldırılan çifte vatandaşlık hakkının tekrar yürürlüğe girmesi için kampanya başlattı.

Almanya’da yaşayan ve Almanya’da doğup büyüyen her göçmenin çifte vatandaşlık hakkı olması gerektiğini savunan ve bunun için kampanya başlatan Filiz Polat, ‘2000 yılından önce Almanya’da doğan her çocuğun çifte vatandaşlık hakkı vardı. Bu hak elimizden alındı. Burada büyüyen, buranın kültürünü alan bir Türk genci 18 yaşına geldiğinde ya Alman vatandaşlığını veya Türk vatandaşlığını seçmek zorunda. Bu adil bir durum değil’ dedi.

Seçim göçmlerin kozudur

Genel seçimlerin yaklaştığını, bunu koz olarak kullanmaları halinde göçmenlerin tekrar çifte vatandaşlık hakkı elde edebileceklerini savunan Polat, ‘Biz Yeşiller Partisi olarak çifte vatandaşlığın tekrar yürürlüğe girmesi için kampanya başlattık. Çifte vatandaşlık hakkının tekrar elde edilmesi için sivil toplum örgütlerini harekete geçirmek için çalışmalar yapıyoruz. Derneklerle biraraya gelip konuyu onlara anlatacağız. Eğer seçim döneminde el ele verilirse bir sonuç alınır’ diye konuştu.

HÜRRİYET.DEPOLİTİKA – VATANDAŞLIK KAMPANYASI BAŞLATILMALI
VATANDAŞLIK KAMPANYASI BAŞLATILMALI
KEMAL DOGAN / HAMBURG | 08.10.08 15:04

 

  

Hamburg SPD teşlikatı tarafından belediye sarayında verilen bayram resepsiyonunda milletvekili Bülent Çiftlik senatoyu Alman vatandaşlığa geçişteki gerilemeye karşı önlem almaya ve Müslüman din cemaatları ile devlet anlaşması görüşmelerini hızlandırmaya çağırdı.

 

Sosyal Demokrat Parti (SPD) Hamburg teşkilatı Ramazan Bayramı nedeniyle kentteki Müslümanlara resepsiyon verdi. Tarihi belediye sarayında verilen resepsiyona Hamburg Eyalet Parlamentosu Başkanı Bernd Röder, vekili Nebahat Güçlü ve tüm parti temsilcilerinin yanı sıra cami dernekleri, Müslüman cemaat grupları ve çeşitli dernek ve kuruluş temsilcileri katıldılar.

Hamburg Eyalet Parlamentosu SPD Grup Başkanı Michael Neumann’ın selamlama konuşmasından sonra milletvekili ve SPD’nin göç politikası sözcüsü Bülent Çiftlik bir konuşma yaptı. Çiftlik, İslam dininin artık Alman toplumunun bir parçası olduğu ifade etti.

Vatandaşlığa ilgi azaldı

Çiftlik, göçmenlerin uyumu için Alman vatandaşlığına geçişin büyük önem taşıdığını söyleyerek, „2008 yılı içinde şu ana kadar sadece iki bin kadar göçmen Alman vatandaşlığına geçti. 2007’de bu rakam dört bin, 2006 hatta 4 bin 600 kadardı. Senato Alman vatandaşlığına geçişteki bu gerilemeyi inceleyip, önlem almalıdır. Hatta bir vatandaşlık kampanyası başlatılmalıdır’ dedi.

 

 

 

 

 

 

HÜRRİYET.DEKARİYER VE MESLEK – YILIN İŞ KADINLIĞINA ADAY
YILIN İŞ KADINLIĞINA ADAY
ÜNAL ÖZTÜRK / ROTTERDAM | 22.09.2008 22:46:07

 

 

 Hollanda İş Kadınları Federasyonu tarafından düzenlenen geleneksel ‘Yılın iş kadını’ yarışmasına bu yıl bir bayan girişimcimiz de aday gösterildi.

Sahibi olduğu Sezer Danışmanlık şirketi aracılığıyla 2000 yılından bu yana sosyal ve kültürel alanlarda, bakanlıklara ve yerel yönetimlere projeler hazırlayan ve Demokratlar66 Partisi’nin (D66) Rotterdam İl Başkanlığı görevini yürüten Cemile Sezer, sonuçları 10 Kasım tarihinde açıklanacak olan ‘Yılın İş Kadını’ ödülüne sahip olabilmek için Anke Beauty Center’in sahibi Anke Slegtenhorst ve Ars Bene Laborandi şirketinin sahibi Joke van der Ven ile yarışacak.
Şirketinin Rotterdam ile Vlaardingen kentlerinde büroları bulunduğunu belirten Cemile Sezer, bu yıl dördüncüsü düzenlenen yarışmada ön elemeleri geçerek ilk üçe girmenin de önemli bir başarı olduğunu ifade etti. Sezer, yarışmada ilk kez Türk kökenli bir bayan girişimcinin yer aldığını vurguladı. Cemile  Sezer, ülke genelinde verilen en iyi işveren ödülünü alan Türk kökenli ilk bayan olmayı arzu ettiğini belirtti.

 

Sonraki Haber

HÜRRİYET.DEMAGAZİN – EYVAH TÜRKLER GELİYOR
EYVAH TÜRKLER GELİYOR
METİN ES / DUISBURG | 09.10.2008 15:47:06

 

 

Duisburg’da Yurtdışı Ordulular Kültür ve Dayanışma Derneği’nin düzenlediği tiyatro gününde Theater Ulüm’ün “Eyvah Türkler geliyor” oyunu beğeniyle izlendi.

 

Almanya’nın Duisburg kentindeki Yurtdışı Ordulular Kültür ve Dayanışma Derneği’nin organize ettiği tiyatro gününde Theater Ulüm’ün sahnelediği ‘Eyvah Türkler geliyor’ oyunu büyük ilgi gördü. 1998 yılından beri faaliyet gösteren ‘Theater Ulüm’ grubunun ‘Eyvah Türkler geliyor’ oyununu Getrud-Bauemer Okulu’nda izlemeye gelenler kahkahaya boğuldu.

Theater Ulüm oyuncuları Atilla Cansever, Hatice Onar, Kamer Kartalbaş ve Ceyhun Polat başarıyla oynadıkları oyun 1960 yılından beri Avrupa Birliği’ne (AB) girmek için bekleyen Türkiye’nin üyelik sürecinde yaşadığı ilginç gelişmeli komik bir üslupla işliyor.

İzleyenlerden sürekli alkış alan oyunu Duisburg’a getirmekten mutlu olduklarını söyleyen Yurtdışı Ordulular Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Cihan Akyazı, tiyatronun önemine değinerek alışıla gelişmiş faaliyetlerin yanında sanatsal çalışmaları da dernek üyelerine ve vatandaşlara sunmayı hedeflediklerini belirtti.

 

 

 

 

WASHİNGTON TİMES’TAN PKK İSYANI

 

ABD’nin Türkiye’ye itidal çağrılarını yaparken Afganistan’da saldırılar düzenlenen teröristlere karşı Pakistan topraklarında operasyonlar düzenlediğine dikkat çekildi.

Washington Times gazetesinde yayınlanan bir yorumda ABD’nin yaklaşımı için “Bu inanılmaz bir çifte standart. ABD için Irak topraklarındaki PKK teröristlerinin peşinden gitmek akıllıca olurdu” denildi. Washington Times gazetesince Tülin Daloğlu imzası ile yayınlanan yorumda Aktütün saldırısına dikkat çekilirken “NATO müttefiki Türkiye’ye saldıran Kürt ayrılıkçı teröristlerinin Irak’ta güvenli bir barınak bulduğu” kaydedildi. Şehitler için düzenlenen cenaze törenlerine değinildiği yorumda “Türkler artık bıktı” ifadesi de kullanıldı. Batılı güçlerin Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinde bir Kürt devleti kurmayı arzuladıklarının kaydedildiği yorumda, AKP’li Vahit Erdem’in açıklamalarına da yer verildi. Vahit Erdem, ilk başta ABD’nin niyetinin bağımsız bir Kürt devleti oluşturmak olduğunu, ancak zamanla bunun bölgede İsrail-Filistin ihtilafından daha çok sorun yaratacağını görerek tutumunu değiştirdiğini söyledi. Erdem “Şimdi (ABD), samimi bir biçimde Irak’ın toprak bütünlüğünü destekliyor. İlk başta – açıkça söyleyim – desteklemiyorlardı” şeklinde konuştu.

-BÜYÜK OPERASYON OLASILIĞI-

Washington Times’deki yazıda terör örgütü PKK’nın, Irak’tan sızarak Türkiye’de gerçekleştirdiği saldırıların devam etmesinin, Türkiye’nin büyük bir sınır ötesi operasyonu düzenlemesi olasılığının gündeme getirdiği belirtilmesinden sonra şu değerlendirmesi yapıldı: “ABD, itidal çağrılarını yaparken aynı nedenle, yani Afganistan’ın içerisinde saldıralar gerçekleştiren teröristleri yakalamak amacıyla Pakistan’ın aşiret bölgesinde operasyonlar düzenliyor. Bu inanılmaz bir çifte standart. ABD için Irak topraklarında PKK teröristlerinin peşinden gitmek, akıllıca olurdu.” Yorumda bağımsız bir Kürdistan devletinin bir Kürt terörist grubu tarafından tesis edilmeyeceği vurgulanırken de, sadece hava gücü ile sınırlı kalmayan olası bir Türk sınır ötesi operasyonunun, Türkiye’nin AB müzakere sürecini durduracağı ve ABD ile ilişkilerini gerginleştireceği öne sürüldü. Yorumda Irak’ı istikrarlaştırmanın yılları alacağı belirtilerek “ABD’nin, görünürdeki gelecekte ulusal çıkarlarını korumak amacıyla Türkiye’ye ihtiyacı var” denildi. (ANKA)

07 Ekim 2008, Salı

 

 

 

 

YUNANİSTAN’A GÜLABİ NOTASI HAZIRLANIYOR

10 Ekim 2008

 

 

Uğur ERGAN / ANKARA

 

 

 

Türkiye, PKK’nın dış ilişkiler sorumlusu Ahmet Gülabi Dere’ye ikamet belgesi veren Yunanistan’ı sert bir nota ile uyarmaya hazırlanıyor.

Dışişleri, Yunanistan’ın Dere’ye oturma izni verdiğinin dünkü Hürriyet’te belgelenmesinden sonra harekete geçti. Ankara, Atina Büyükelçisi Oğuz Çelikkol’a konunun yakından takip edilmesi ve gereken girişimlerin yapılması talimatını verdi. Atina Büyükelçiliği’nin gereken resmi değerlendirmeyi yaptıktan sonra kısa süre içinde Yunanistan’a sert ifadeler içeren bir nota vereceği vurgulandı. Dışişleri Sözcüsü Burak Özügergin de, dünkü basın toplantısında Hürriyet’teki haberin, PKK elebaşlarının bazı AB üyesi ülkelerde ellerini kollarını sallayarak rahatça gezdiklerinin bir örneği olduğunu söyledi. Özügergin, “Uzunca bir süreden beri terörle mücadelede Avrupa’dan daha fazla etkin somut önlem ve işbirliği istiyoruz” dedi.

Dere, geçen mayıs ayında Brüksel’de AB-Türkiye Karma Parlamentosu’na da katılmak isteyince, Dışişleri Ali Babacan bu toplantıya katılmaktan vazgeçmişti. Dere’nin salondan çıkarılması sonrası Babacan’ın gelmesiyle toplantı başlamıştı. Babacan, önceki gün de Almanya Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier ile yaptığı telefon görüşmesinde, PKK’nın AB üyesi ülkelerdeki faaliyetlerinden yakındı ve birçok somut belge gönderilmesine rağmen, PKK elebaşlarının Türkiye’ye iade edilmemesine de sitem etti.

 

 

 

PKK’YA 10 MİLYON EURO İADE

10 Ekim 2008

 

 

Zeynel LÜLE / BRÜKSEL

 

 

 

Belçika, 1996’da Sputnik Operasyonu’yla el koyduğu 10 milyon Euro’nun PKK’ya iadesi sürecini başlattı.

Türkiye’nin tüm uyarılarına rağmen, yargılama süreci zamanaşımına uğradığından, Lüksemburg’da alıkonulan uyuşturucu ve silah kaçakçılığından elde edilen para, PKK’nın yayın organı Roj TV’ye verilecek.

BELÇİKA makamları, 1996’da el koyduğu ve PKK’ya ait olan 10 milyon Euro’nun örgüte iadesiyle ilgili süreci başlattı. Roj TV’nin finanse edilmesi, PKK’nın kara para aklaması ve uyuşturucu kaçakçılığı üzerine başlatılan Sputnik Operasyonu’nun ’hukuki süreci’ zaman aşımına uğradı. Bu para 1996’da Lüksemburg’da hesaba yatırılırken ele geçirilmiş ve Belçika makamlarının talebiyle Lüksemburg’da bloke edilmişti.

Zamanaşımına uğradı

Daha sonra Belçika makamları, Brüksel’de bulunan ve o tarihte MED-TV yayınlarını yürüten Roj Yayıncılık şirketinin Belçika’da kara para akladığını belirterek örgüt üyelerine yönelik ’Sputnik Operasyonu’ başlatmıştı. Ancak sanık konumunda olan 17 kişinin yargılanma süreci, zaman aşımına uğradı. PKK adına haraç toplayanların tespit edilmesine rağmen mahkeme yetkisizlik kararı aldı. Böylece Lüksemburg’da alıkonulan paranın yeniden Roj TV yönetimine iadesi gündeme geldi. Belçika’da yayınlanan De Morgen gazetesi, geçen ayki sayısında bu paranın, Roj TV’ye, dolayısıyla PKK’ya iadesinin gerekli olduğunu, Belçika makamlarının bu parayı Lüksemburg’da alıkoyamayacağını belirtti.

Ankara alarmda

Ankara ise bu gelişme üzerine hem Belçika, hem de Lüksemburg makamları nezdinde girişim yaparak, bu paranın PKK’ya iadesinin engellenmesini talep etti. Ankara, bu paranın örgüte iade edilmesinin, Türkiye’de yürütülen terörle mücadeleye büyük darbe olacağını, paranın her kuruşunun ’silah’ olarak PKK’ya döneceğini belirtti ve terör örgütlerinin finans olanaklarının kurutulması için bu ülkelerin desteğini istedi.

Ancak Belçika makamları, hukuki sürecin sonuna gelinmesi nedeniyle 12 yıldır Lüksemburg’da alıkonulan paranın iadesi sürecinin devam ettiğini belirtti.

Öcalan sorgulanmıştı

Sputnik Operasyonu çerçevesinde Brüksel 1. Asliye Ceza Mahkemesi Sorgu Hakimliği, bizzat İmralı’ya giderek Abdullah Öcalan’ı da sorgulamıştı. Belçikalı Sorgu Hakimi Jeroen Burm başkanlığındaki 8 kişilik heyet Mudanya Başsavcısı ile Öcalan’ı ’tanık’ sıfatıyla dinlemişti.

Erdoğan da uyarmıştı

Geçen mart ayında Ankara’daki AB büyükelçilerine yemek veren Başbakan Tayyip Erdoğan da, paranın PKK’ya iadesi endişesini dile getirmişti. Ancak Erdoğan, paranın 50 milyon Euro olduğunu ve ayrıca değerli taşların da bulunduğunu belirterek şöyle demişti: “Sputnik Operasyonu, PKK’nın MED TV aracılığıyla uyuşturucu ve silah kaçakçılığından elde edilen kara parayı çeşitli yollarla aklamasına ilişkin bir operasyondur. Para 50 milyon Euro’dur ve bunun yanında külliyetli miktarda değerli taşlar vardır. Şu anda bu paranın terör örgütüne hangi yollarla

verileceğinin hesapları yapılıyor.”


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir