Ergenekon Savcısını Tanıyor muyuz? – Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ün gizlenen 4 yılı!

  - ergenekon1

Ergenekon Savcısını Tanıyor muyuz?
Vural Savaş
Onursal Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı

 

5 Ekim 2008 günü sabahın erken saatlerinde bir dostum kapımızı çalıyor.
“Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz, tam tahmin ettiğim gibi bir kişi,
bugün çıkan Aydınlık Dergisi’ni al ve acele oku” diyor.
Dergi’yi alıp okuyunca dehşet içersinde kalıyorum.  İşte verilen
bilgilerden bazı satırlar:
“…Teyze oğlu Seyfullah Vatansever, Zekeriya Öz’ün İmam Hatip’te
(İHL) okuduğu yıllarda Fetullah tarikatı tarafından ‘devşirildiğini’
anlatıyor.  Zekeriya Öz, o yıllarda Fetullah Gülen’in finanse ettiği
Yeşilırmak Dershanesi’nde eğitim gördü.  Kurban Bayramı’nda
vatandaşlardan kurban derilerini toplar, Fetullahçıların vakfına
verirdi.

* * * * * * *
…Zekeriya Öz’ün savcılık görevine başlama tarihi 1994.  Bursa
Barosu’ndaki kaydı ise 18.12.1997 tarihinde siliniyor.  Buna göre Öz,
üç yıl boyunca hem savcı hem de avukat.  Yasalarımıza göre, bir
Cumhuriyet Savcısı’nın iki kimliği olamaz.
Ergenekon savcısı, attığı her adımda bir skandal yaratmış!”

* * * * * * *
İktidar yanlısı medya, Zekeriya Öz’ün ilk görev yeri olarak Mutki
İlçesi’ni gösteriyorlar.  Aydınlık Dergisi’nde yayımlanan 2 Temmuz
1998 tarihli Resmi Gazete’nin fotokopisinden açıkça anlaşıldığı gibi;
Zekeriya Öz’ün ilk görev yeri Çine İlçesi.  Söz konusu dergide,
“Ergenekon Savcısı’nın gizlenen dört yılı” başlığıyla yazılanlar çok
ilginç:

* * * * * * *
Yıl 1994, Aydın ilimizin Çine İlçesi.
…Yeni Savcı, önce, eşinin kara çarşafıyla Çineliler’in dikkatini
çekti.  Savcı Öz’ün evine gelen misafirler ise haremlik-selamlık
olarak ayrılan odalarda konuk ediliyordu.  Kadınlar haremlikte,
erkekler selamlıkta… Savcı Zekeriya Öz halktan gelen tepkiler
üzerine kara çarşafı çıkarttırıp eşine türban ve pardesü giydirdi.
Eşi kara çarşafı çıkardı ama Savcı Öz’ün adı Çine’de hiç gündemden
düşmedi.  Zira Savcı^’nın adının karıştığı skandalın biri bitmeden
diğeri başlıyordu.

* * * * * * *
Yıl 1995, Çine Adliyesi.
Bütün adliyelerde olduğu gibi, faks ve adli sicil kaydı yaptıran
yurttaşların ödediği parala, Çine Adliyesi’nde de Adaleti Güçlendirme
Vakfı’na aktarılıyordu.
Zekeriya Öz, bir gün, dönemin kıdemli savcısı Ayhan Uğurdan’ın kapısını çaldı.
Savcı Öz, Vakfa aktarılan paranın bir bölümünü ‘paylaşma’ teklifinde
bulunuyordu!
Kıdemli Savcı, çirkin teklife büyük tepki gösterdi.  Kıdemli Savcı
Ayhan Uğurdan, Zekeriya Öz’ü Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na
şikayet etmeyi de ihmal etmedi. Sonunda… Zekeriya Öz, Çine’den
Bitlis Mutki’ye sürüldü.
…Zekeriya Öz’ün vukuatları bununla bitmiyor.

* * * * * * *
…Yıl 1998, Çine girişindeki Türkiye Şöförler ve Otomobilciler Odası
Kıraathanesi’nin önü.
Savcı Öz oğlu ve babasıyla oradan geçiyordu.
Mehmet Ocak adlı bir işadamı, silahını çekip Savcı Öz’ün ensesine dayadı!
İşadamı Ocak, Savcı Öz’ün kolundan tutup sürükleyerek kıraathaneye soktu.
İşadamı Mehmet Ocak kıraathanede bulunan Çinelileri dışarı çıkarırken,
Savcı Öz’ü rehin aldığını bildirdi.
Çineliler eylemi hayretler içinde izliyorlardı.
Zira Mehmet Ocak, aynı yıl Çine vergi rekortmeni olmuş,
Çinelilerin yakından tanıdığı bir işadamıydı!
Yirmi kadar polis kıraathanenin etrafını çevirdi, Ocak’a Savcı’yı
bırakmasını söylediler, bırakmadı…
Daha sonra dönemin kaymakamı, savcısı ve komiseri araya girdiler.
İşadamı Mehmet Ocak yatıştırıldı.
Mehmet Ocak, tam ikibuçuk saat Zekeriya Öz’ü rehin tutmuştu…
Olaya tanık olan Çineliler, ertesi gün gazetelerde bu olayı bulamadılar.
Ne işadamı Ocak hakkında ne de Savcı Zekeriya Öz hakkında soruşturma açılmıştı.
Bu durum Çinelilerin merakını daha da artırdı.
Neden sonra öğrendiler ki; Savcı Zekeriya Öz, işadamı Mehmet Ocak’ı
haraç vermeye zorluyordu.
Savcı Öz, arabasının benzinini de, yine Ocak’ın benzin istasyonundan
bedava doldurtuyordu…
Savcı Zekeriya Öz’ün kendisini ikibuçuk saat rehin tutan işadamı
Mehmet Ocak hakkında neden şikayetçi olmadığı da böylece
anlaşılıyordu!…
Çinelilerin, Savcı Zekeriya Öz hakkında kullandıkları iddia edilen
sıfatları yazmak dahi istemiyorum.

* * * * * * *
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin izin vermediği için hakkında soruşturma
yapılamayan Savcı Zekeriya Öz’ün, Aydınlık Dergisi’nde yazılanların
doğru olup olmadığını derhal açıklığa kavuşturması gerekiyor. İddialar
çok vahim ve Zekeriya Öz’ün bu iddialara karşı ne diyeceğini gerçekten
merak ediyorum.
Sözcü Gazetesi – 6 Ekim 2008

 

=======================

Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ün gizlenen 4 yılı!

Yıl 1994, Aydın ilimizin Çine ilçesi. Savcı Zekeriya Öz, eşi ve
çocuğuyla birlikte ilk görev yeri olan Çine’ye taşındı. Yeni Savcı,
önce, eşinin kara çarşafıyla Çinelilerin dikkatini çekti. Savcı Öz’ün
evine gelen misafirler ise haremlik ve selamlık olarak ayrılan
odalarda konuk ediliyordu. Kadınlar haremlikte, erkekler selamlıkta…

Savcı Zekeriya Öz halktan gelen tepkiler üzerine kara çarşafı
çıkarttırıp eşine türban ve pardösü giydirdi. Eşi kara çarşafı çıkardı
ama Savcı Öz’ün adı Çine’de hiç gündemden düşmedi. Zira Savcı’nın
adının karıştığı skandalın biri bitmeden diğeri başlıyordu.

Okumaya devam et  Öcalan’dan Erdoğan’a tehdit

KIDEMLİ SAVCIYA ÇİRKİN TEKLİF

Yıl 1995, Çine Adliyesi. Bütün adliyelerde olduğu gibi, faks ve adli
sicil kaydı yaptıran yurttaşların ödediği paralar Çine Adliyesi’nde de
Adaleti Güçlendirme Vakfı’na aktarılıyordu. Zekeriya Öz, bir gün,
dönemin kıdemli savcısı Ayhan Uğurdan’ın kapısını çaldı. Savcı Öz,
Vakfa aktarılan paranın bir bölümünü “paylaşma”, teklifinde
bulunuyordu!

Kıdemli Savcı, çirkin teklife büyük tepki gösterdi. Kıdemli Savcı
Ayhan Uğurdan, Zekeriya Öz’ü Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na
şikâyet etmeyi de ihmal etmedi. Sonunda, hem Zekeriya Öz hem de
Kıdemli Savcı Ayhan Uğurdan soruşturma geçirdi. Zekeriya Öz, Çine’den
Bitlis Mutki’ye sürüldü. Ayhan Uğurdan ise uğradığı haksızlığa
dayanamayıp görevinden istifa etti.

Zekeriya Öz’ün vukuatları bununla bitmiyor. Hakkındaki soruşturma
tamamlanıp sürgün cezası yiyene kadar Savcı Öz, yeni skandallarla
Çine’yi sarsmaya devam etti…

SAVCI ÖZ, REHİN ALINIYOR

Yıl 1998, Çine girişindeki Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Odası
kıraathanesinin önü. Savcı Öz, oğlu ve babasıyla birlikte oradan
geçiyordu. Mehmet Ocak adlı bir işadamı, silahını çekip Savcı Öz’ün
ensesine dayadı! İşadamı Ocak, Savcı Öz’ü kolundan tutup sürükleyerek
kıraathaneye soktu. İşadamı Mehmet Ocak, kıraathanede bulunan
Çinelileri dışarı çıkarırken, Savcı Öz’ü rehin aldığını bildirdi.
Çineliler eylemi hayretler içinde izliyorlardı. Zira, Mehmet Ocak,
aynı yıl Çine vergi rekortmeni olmuş, Çinelilerin yakından tanıdığı
bir işadamıydı! Yirmi kadar polis kıraathanenin etrafını çevirdi,
Ocak’a Savcı’yı bırakmasını söylediler, bırakmadı…

Daha sonra dönemin kaymakamı, savcısı ve komiseri araya girdiler.
İşadamı Mehmet Ocak yatıştırıldı… Mehmet Ocak, tam iki buçuk saat
Zekeriya Öz’ü rehin tutmuştu… Olaya tanık olan Çineliler, ertesi gün
gazetelerde bu haberi bulamadılar. Ne işadamı Ocak hakkında, ne de
savcı Zekeriya Öz hakkında soruşturma açılmıştı. Bu durum Çinelilerin
merakını daha da artırdı.

Neden sonra öğrendiler ki; Savcı Zekeriya Öz, işadamı Mehmet Ocak’ı
haraç vermeye zorluyordu. Savcı Öz, arabasının benzinini de, yine
Ocak’ın benzin istasyonundan bedava doldurtuyordu… Savcı Zekeriya
Öz’ün, kendisini iki buçuk saat rehin tutan işadamı Mehmet Ocak
hakkında neden şikâyetçi olmadığı da böylece anlaşılıyordu!

Ergenekon Savcısı’nın Çine skandallarını Aydınlık’a anlatan emniyet
yetkilileri, işadamları, politikacılar ve yurttaşlar, “İşadamı Mehmet
Ocak, haklı olarak isyan etti” diyorlar…

RESMİ GAZETEDE DE YAZILI

Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz’ün savcılıkta ilk dört yılı böyle geçti.
Fethullahçı medya tarafından titizlikle sürdürülen “İlk görev yerim
Mutki” yalanıyla örtülmek istenen gerçekleri, böylece açığa çıkarmış
oluyoruz.

Zekeriya Öz, Mutki’ye tayin olmadı, Çine’den sürgün gitti! Mutki’nin
Zekeriya Öz’ün ilk görev yeri olmadığı, Mutki’ye Çine’den gittiği, 2
Temmuz 1998 tarihli ve 23390 sayılı Resmi Gazete’de de yazılı.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanlığı tarafından yapılan atama
kararlarının beşinci sayfasında şöyle yazıyor: “Mutki Cumhuriyet
Savcılığına, Çine Cumhuriyet Savcısı 35837 Zekeriya Öz”.

ADALET BAKANLIĞI’NIN AYDINLIK’A YANITI

Aydınlık, 28 Temmuz’da Adalet Bakanlığı’na savcı Zekeriya Öz’ün “hangi
tarihte, nerede göreve başladığını ve nerelerde görev yaptığını”
sordu. Adalet Bakanlığı da “kamusal gizlilik ve kişisel gizlilik”
gerekçesiyle sorularımızı yanıtsız bıraktı.

ÇİNELİLER: PARAYA ZAAFI VAR

Zekeriye Öz, aradan 10 yıl geçmesine rağmen Çine’nin adliye, polis ve
işadamları çevreleri tarafından çok iyi hatırlanıyor.

Çineliler bu olayları Aydınlık’a anlatırken, Ergenekon Savcısı
Zekeriya Öz hakkında şu sıfatları kullanıyorlar:

-“Doğru adam değildir.”

-“Paraya zaafı vardır.”

-“Para Zekeriya Öz’ün her şeyidir!”

Çinelilerin anlattığına göre, Zekeriya Öz Çine savcısıyken, kanuna
aykırı olduğu halde ticaretle de uğraştı. Merkezi Çine’de bulunan
“İstanbullular Nakliyat” isimli bir firma ile araba alım satım
işlerine girdi…

“ATATÜRK’TEN ‘BETON KEMAL’ DİYE SÖZ EDERDİ”

Öz, 1951’de Bulgaristan’dan Bursa’ya göç eden 8 çocuklu mutaassıp bir
ailenin tek erkek çocuğu. 1968 doğumlu. Teyze oğlu Seyfullah
Vatansever, Zekeriya Öz’ün İmam Hatip (İHL)’te okuduğu yıllarda
Fethullah tarikatı tarafından “devşirildiğini” anlatıyor. Zekeriya Öz,
o yıllarda Fethullah Gülen’in finanse ettiği Yeşilırmak Dershanesi’nde
eğitim gördü. Kurban Bayramı’nda vatandaşlardan kurban derilerini
toplar, Fethullahçıların vakfına verirdi.

Öz’ün çocukluğu ve gençliği, Bursa-Yalova-İstanbul hattında geçti.

Zekeriya Öz, 1997’de Hakimlik ve Savcılık Sınavı’nı kazandıktan sonra,
Aktüel Dergisine verdiği bilgiye göre, Bursa Barosu’ndaki kaydını
sildirip 35837 sicil numarasıyla savcı oldu. Mutki’de 2 yıl görev
yaptıktan sonra, Balıkesir Bigadiç’e atanıyor. 2004’ten sonra da
İstanbul Ümraniye’ye ve sonra da Beşiktaş’ta eski adıyla Devlet
Güvenlik Mahkemeleri, yeni adıyla özel yetkilendirilmiş Ağır Ceza
Mahkemeleri’ne “özel olarak” tayin ediliyor. Teyzesinin oğlu Seyfullah
Vatansever, Zekeriya Öz için “Atatürk ve Cumhuriyet düşmanıdır” diyor,
“Atatürk adını ağzına almaz, ‘beton Kemal’ ifadesini kullanırdı…
Savcı olduğunu duyunca çok şaşırdım. Hâlâ da şaşkınım.”

Okumaya devam et  İstihbaratçıdan şok iddia: Apo Ergenekon üyesidir

ZEKERİYA ÖZ, BURSA BAROSU’NDAN ATILDI MI?

Zekeriya Öz, okulu bitirince Bursa Barosu’na kaydolur. Avukatlık
stajını da Avukat Mustafa Noyan’ın yanında yapar. Bursa Barosu’na
giriş tarihi 18 Şubat 1993. 18 Aralık 1997 tarihinde Baro’daki kaydı
silinir. Ancak basının yazdığının aksine kendi isteğiyle değil,
dönemin Bursa Barosu başkanı eski milletvekili Av. Yahya Şimşek’in
verdiği bilgiye göre “aidatlarını ödemediği gerekçesiyle.”

Zekeriya Öz’ün savcılık görevine başlama tarihi 1994. Bursa
Barosu’ndaki kaydı ise 18.12.1997 tarihinde siliniyor.

Buna göre Öz, üç yıl boyunca hem savcı hem de avukat. Yasalarımıza
göre bir Cumhuriyet Savcısı’nın iki kimliği olamaz. Ergenekon Savcısı,
attığı her adımda bir skandal yaratmış!

BİGADİÇ’TE DE SORUŞTURMA GEÇİRDİ

Zekeriya Öz’ün, 2003 yılında görev yaptığı Bigadiç’te Balıkesir Barosu
avukatlarından avukat Dilek Özkayıhan tarafından Adalet Bakanlığı’na
şikâyet edildiği de ortaya çıktı. Şikâyet üzerine bakanlık
müfettişleri olayı soruşturuyor ve Öz’ün cezalandırılması için rapor
hazırlayıp dosyayı üst kurula gönderiyor. Ancak Zekeriya Öz, o dönemde
çıkan disiplin affı ile ceza almaktan kurtuluyor.

ZEKERİYA ÖZ, 4 CIA AJANINI SAKKA İLE GÖRÜŞTÜRDÜ

Savcı Öz’ün Ergenekon’dan önce baktığı en önemli soruşturma, El
Kaide’nin Avrupa, Türkiye, İran, Suriye, Pakistan sorumlusu “Louai
Sakka” davasıydı. Zekeriya Öz, İsrail gemisine saldırı hazırlığı
yaparken yakalanan El Kaide’ci Sakka hakkında hazırladığı iddianameyle
dikkatleri üzerine çekti. Savcı Öz, HSBC Bank, İstanbul’daki İngiliz
Başkonsolosluğu ve sinagogları bombalayan eylemciler Azad Ekinci ve
Abdülkadir Karakuş’un, Suriye’ye Sakka’nın yanına gittiğini belirledi.
Öz, Sakka’ya müebbet hapis talep etti. Zekeriya Öz, eski Lübnan
Başbakanı Refik Hariri suikastıyla Sakka’nın bağlantısını araştıran
Birleşmiş Milletler Soruşturma Komisyonu’na da bilgi verdi. Louai
Sakka, ABD’deki ünlü ikiz kulelere yönelik büyük eylemi gerçekleştiren
militanları Yalova’daki terörist kamplarında eğittiğini de daha sonra
açıklamıştı.

Tarih: 15 Kasım 2005.

Yer: İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı.

CIA uçağı Türkiye’ye Louai Sakka için geldi. Bu uçağın geliş nedeni
sonradan ortaya çıktı.

Sakka’nın avukatı Osman Karahan’ın verdiği bilgiye göre, “4 CIA ajanı
Kandıra F Tipi Cezaevi’nde Sakka ile görüğtü.” CIA ajanlarının
cezaevine girişleri için izni veren de Savcı Zekeriya Öz.

Ayrıntıları Avukat Karahan’dan dinleyelim: “Uçak olayından önce 2 defa
müvekkilimle görüşen yabancılar, Sakka’ya Suriye aleyhinde ifade
vermesi halinde o dönemde havalimanında bekleyen uçakla dünyanın
istediği yerine götürme vaadinde bulundular. İlk görüşmeden kısa bir
süre sonra 2’si Türk 4 kişinin Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nde
görevli Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’den aldıkları yazılı bir belge
ile cezaevine geldiler. Sakka ile 4 saat süren bir görüşme olmuş.
Gelenlerden Türkçe konuşan 2’si kendilerini emniyet görevlisi olarak
tanıtmış. Benzer önerileri sıralamışlar.

Sakka, hiç konuşmayan diğer 2 kişiden şüphelenerek ‘Bunlar Türk değil
mi?’ diye sormuş. Diğerleri ‘Onlar da Türk’ diye cevaplamışlar. Ancak,
bu kişilerin konuşmaları diğerlerinin kulağına aktardığını görünce
sinirlenmiş ‘Bunlar CIA ajanı’ diye bağırmış. Gerginlik yaşanması
üzerine bu kişiler ‘Seninle nasıl burada görüşüyorsak, gücümüzü
biliyorsun. Ay’a da gitsen seni infaz ederiz’ diye tehdit etmişler.”

Aydınlık, 9 Aralık 2007’de “4 CIA Ajanı El Sakka’yla F Tipinde”
görüştü başlığıyla çıkmıştı. Sakka’nın avukatı olayın tüm
ayrıntılarını Aydınlık’a açıklamıştı.

………………………………………………………………………………

Doğu Perinçek tertibin içyüzünü ortaya çıkarmaya devam ediyor:

‘ARANAN SAVCI’ NASIL BULUNDU?

Ergenekon tertibini anlayabilmek için, savcının bulunuş hikâyesini
tertip merkezinden yazdırılan yazılarla özetleyeceğiz.

Anlatılanlara göre, Savcı Öz, 17 Mayıs 2006 Danıştay suikastından beri
aranıyordu. Olaydan hemen sonra Abdullah Gül, Başbakan Yardımcısı ve
Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Başkanı sıfatıyla Emniyet ve MİT
yöneticilerini topluyor. Bu bilgilendirme toplantısında (brifing
diyorlar) Abdullah Gül’ün önüne bir şema konuyor. İsmet Berkan’ın
yazdığına göre, Abdullah Gül, şu “açık talimatı” veriyor:

ABDULLAH GÜL’ÜN TALİMATI

“Bana anlattıklarınızı delillendirip savcıya da anlatın, hepsi
yakalansın, yargılansın.”1

“Açık talimat” terimi İsmet Berkan’a ait.

“Açık talimat”ın içeriği ise, Ergenekon Operasyonu’nun bütün sırlarını
ortaya döküyor:

– “Delillendirin”,
– “Savcıya anlatın”,
– “Hepsi yakalansın”,
– “Hepsi yargılansın”.

Okumaya devam et  Türkiye’de Kriz

Bunları, savcı veya polis müdürü söylemiyor, o sırada Başbakan
Yardımcısı koltuğunu işgal eden Abdullah Gül söylüyor.

Başbakan Yardımcısı “Delillendirip savcıya anlatın” diyorsa, bunun
“delil uydurun” anlamına geldiğini, yine İsmet Berkan’ın yazılarından
öğreniyoruz:

DANIŞTAY SALDIRISIYLA BAĞLANTI KURULAMIYOR

Ergenekon şeması, sözü geçen toplantıda Abdullah Gül’ün önüne konduğu
zaman, “Danıştay saldırısı ile çok sonra İstanbul’da başlayacak olan
Ergenekon soruşturması arasında somut bir bağlantı kurulamıyor.
Emniyet ilk gün getirip Abdullah Gül’e sunduğu istihbari bağlantıları
savcıya sunamıyor, delillendiremiyor.”2

Uydurma bir “şema” var!

Fethullahçı Gladyo’nun uydurduğu “istihbari bağlantılar” var.

Ancak delil yok!

İşte o delilleri imal etme talimatını Abdullah Gül veriyor.

Ancak talimat yalnız delil bulmaya yönelik değil, aynı zamanda savcı
bulmayı da içeriyor.

Burada hayli zorluk çekilmiş. Fethullahçı “güvenlik yetkilileri”
Gazeteci Murat Yetkin’e “savcı bulunamıyor” diye yakınıyorlar. 3

“NASIL OLDUYSA” ZEKERİYA ÖZ

En sonunda delili olmayan uydurulmuş suçlamalarla soruşturma yürütecek
o “savcı” da bulunuyor. İsmet Berkan’dan dinleyelim:
“Nasıl olduysa İstanbul’da Zekeriya Öz isimli bir savcı bulundu. (…)
Bütün bunların 2003 sonu 2004 başında yaşanan darbe girişimleriyle
bağını keşfetti.”4

“Nasıl olduysa” deyişi yine İsmet Berkan’dan.

Evet “Nasıl olduysa!”

İşte Savcı Zekeriya Öz’ün bulunmasını anlatan anlamlı sözcükler:
“Nasıl olduysa!”
Nasıl olduğunu, olanlardan anlıyoruz. Savcı Öz, “uydurduğu delillerle”
kendi bulunuş nedenini de ortaya koyuyor. Ve İsmet Berkan’ın yazdığı
gibi, 2006 yılında gerçekleşen Danıştay suikastı ile iki yıl önce
2003-2004 yıllarındaki “darbe girişimleri” arasındaki “bağı
keşfediyor”.

Darbe 2003, 2004’te!

Oysa Danıştay suikastı 2006’da.5

Bağlantıyı “keşfeden” savcının yeteneği işte burada. İki yıl
sonrasının suikastıyla
iki yıl önceki darbe girişimi arasında bağlantı kurabiliyor.

Danıştay suikastı, kurguya göre niçin yapılmış?
– “Darbe ortamı hazırlamak” amacıyla.

Ancak darbe girişimi iki yıl öncesinde kalmış. Suçlanan komutanlar,
Org. Yalman, Org. Eruygur, Org. Fırtına, Org. Tolon hepsi emekli
olmuş.

Mantık yok. Ama Fethullahçı Gladyo’nun 1998’den beri uydurduğu
kurguları yargı önüne getirme cüreti var.

BOP EŞSAVCILIĞI

“Aranan savcı” bulunmuştur.

“Bulunan savcı”nın CIA ile buluşturulduğu haberi de yine basında yer
aldı. Fatih Altaylı, Savcı Zekeriya Öz’ün El Kaide soruşturmasında CIA
ekibiyle görüşmeler yaptığını belirtti ve bu görüşmeden sonra
Ergenekon savcılığına getirildiğine dikkat çekti. Altaylı, yorumu
izleyiciye bırakıyordu.6

Böylece Ankara’daki BOP Eşbaşkanlığı’ndan sonra İstanbul’da da BOP
Eşsavcılığı kuruldu. Bu BOP Eşsavcılığı’nın İstanbul C.
Başsavcılığı’nın denetimi dışında çalıştığı haberleri gazetelerde sık
sık yayımlandı.

SUÇ İŞLEME AYRICALIĞI

Örneğin İşçi Partisi yöneticilerinin gözaltına alınması konusu Savcı
Zekeriya Öz tarafından üç kez İstanbul Başsavcısı Aykut Cengiz
Engin’in önüne götürülmüş, ancak reddedilmişti.7

Ne var ki, Savcı Zekeriya Öz’ün arkasındaki kuvvet büyüktü. Bulunan
savcı, beğenilmeyen Başsavcı’dan daha güçlüydü. Arkasında ABD vardı;
Fethullah Hoca vardı; AB vardı; Tayyip Erdoğan vardı; Abdullah Gül
vardı; Mehmet Ali Şahin vardı. PKK ve DTP ve bilcümle Türkiye ve ordu
düşmanı örgüt ve çevreler de, açıkça ve üstün bir gayretle Zekeriya
Öz’ü destekliyor ve alkışlıyordu.

Bulunan savcının Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan farkı, Ergenekon
İddianamesi kamuoyuna açıklandığı zaman da ortaya çıktı. Başsavcı
Aykut Cengiz Engin, İddianame’nin sorumluluğunu üç savcıya yüklüyor,
basına sızdırılan bilgi ve belgelerin “gerçek dışı” olduğunu
vurguluyordu. Basına sızdırılan yalan haberlerle “bilgi kirliliği”
yaratılmış ve “şüphelilerin özel yaşamları ve temel hakları ihlal
edilmişti”.8

Bütün bunlar, suçtu!

Savcı Zekeriya Öz ve ekibi suç işlemişti.

Ama o “bulunan” savcı idi.

Suç işleme ayrıcalığı vardı.

DİPNOTLAR:
1 İsmet Berkan, Radikal, 4 Temmuz 2008.
2 İsmet Berkan, “Ergenekon’un Yakın Tarihi (5)”, Radikal, 9 Nisan 2008.
3 İsmet Berkan, Radikal, 4 Temmuz 2008.
4 İsmet Berkan, aynı yerde.
5 Abdullah Gül ve ismi belirtilmeyen bir “hükümet yetkilisi”, Danıştay
suikastı ile 2003-2004 yıllarındaki askeri darbe girişimleri arasında
bağ kurduklarını, Hasan Cemal’e de anlatmışlar: “Hükümet olarak
vakıfız ne olup bittiğine… Tabii sivil ayağı da var cuntasal
kalıntıların… Birkaç emekli büyükelçi, akademisyen.” Hasan Cemal,
Milliyet, 4 Mayıs 2007.
6 www.haberturk’te yer alan bu haberi, Fatih Altaylı Haber Türk
televizyonunda Sevilay Yükselir ile söyleşisinde de vurguladı (Eylül
2008).
7 Hürriyet, 22 Mart 2008, s.26.
8 Başsavcı Aykut Cengiz Engin’in İddianame’yi kamuoyuna açıklaması
konusunda bkz. gazeteler, 15 Temmuz 2008 ve özlü bir yorum için bkz.
Aydınlık, 20 Temmuz 2008, sayı 1096, s.17.

www.aydinlik.com.tr


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir