“ZİHİN CÖKERTME TUZAKLARI”NA YENİLEN AYDINLAR!

Mustafa Kemal Atatürk

                                                                                                                      Bedri Baykam

      Geçtiğimiz hafta yayınlanan bir haber “Aydınlar Ergenekon Çağrısı Yaptı” başlığını taşıyordu.  “Ergenekon”un tüm tutarsızlıklarını gözardı eden bu imzacılar, şu cümleleri kullanıyordu:

            “Türkiye demokrasi güçlerinin, karşılarında bir siyasal kanadın değil, devlet içine yuvalanmış çetelerin ve darbeci zihniyetin bulunduğunun bilinciyle Ergenekon davasının derinleşmesi ve öze varması için ortak mücadele vermeleri gereğine inanıyoruz”.

      İmzalar arasında Atatürk Cumhuriyeti hakkında önyargılardan öte, neredeyse düşmanca fikirlere sahip “malum” kişiler var. Sözüm onlara değil. Sözüm “Demokratik ve barışçı bir hedef uğruna bu imzayı iyi niyetle atıyorum” diyen biraz aceleci veya derine inmeye zaman bulamamış isimlere.

Adlarını tekrarlamak istemiyorum. Onlar her zaman barış ve demokrasi için bir araya geldiğimiz sanatçı, yazar, sivil toplumcu dostlar. İyi niyetinden şüphe etmediğim bu arkadaşlarıma hatırlatılacak çok şey var: “Delil” diye sunulan “geyik muhabbetleri”, MİT gibi en üst kurumlar tarafından yalanlanan belgeler, suçmuş gibi konu edilen legal Atatürkçü kavram ve kurumlar… O konuların hiçbirine girmeyeceğim. Bugün Mahiye Morgül’ün muhteşem bir internet yazısından bazı bölümleri aynen aktaracağım: “Bir Eğitimci Gözüyle Ergenekon İddianamesi” ya da “Zihin Çökertme Tuzaklarının Deşifre Edilmesi” diyebileceğiniz sade ve iddialı bir beyin açıcı metin. Belki bu arkadaşlarımızdan bazıları, Morgül sayesinde uyanıp, başka bir açıdan konuya bakmayı becerirler:

            Bu iddianame ile toplumsal-tarihsel belleğimizde kaos yaratılmaktadır. İddianamenin bizzat kendisi bir tür zihinsel kaos yaratma silahıdır. Sadece tutuklananlar değil, toplum olarak hepimiz aynı zihinsel saldırı altındayız. İnsan beyni olaylar arasında mantıklı matematiksel denklemler kurarak, eşleştirme yaparak zihinsel faaliyet yapar. Bu iddianamede ise, bütünsel olan hiç bir şey yok, paragraflar arasında bile bağlantı yoktur, parçalar orda burda uçuşuyor! Yani bütün iddialar beyni dağıtmak üzere kurgulanmış!… İddianamedeki tutarsızlıklara düzgün bir mantıkla cevap vermek mümkün değildir. Parçaları asla diğerleriyle yan yana gelemeyecek bir “pazıl” konulmuştur önümüze ve acaba düzeltmeyi başarır mıyım diye oynadıkça zihinde yaptığı tahribat derinleşecektir. Bence, bu bozuk “pazıl” aylarca sürdürülerek en zihni açık insanların bile bundan zarar görmesi, bu iddianamenin arkasındaki güçlerin istediğidir. Hedefleri, ne olup bittiğini anlamakta zorlanan bir toplum yaratmak, algılama seviyesini altının altına çekmektir… Önerim şudur: Böyle bir kitlesel zihin çökertme silahı ilk kez Türkiye’de bir tarihi hesaplaşmada kullanılmaktadır. Bu silahı ters teptirmek üzere; bu iddianameye cevap vermeyi reddetmek ve gerekçesini kamuoyuna açıklamak. Çünkü, zihinsel saldırı silahını tesirsiz hale getirmenin tek yolu, düşmana bu silahı fark ettiğini yüksek sesle söylemektir. Ancak o zaman beynimiz bunu önümüze konulmuş zehirli yiyecek olarak görür ve kendini korumaya alır. Yani bulmacanın bozuk olduğunu bilirsen, üzerinde hiç kafa yormazsın ve böylece beynini de tehlikeden korumuş olursun… Bu gerekçeyle iddianameyi reddetme ve üzerinde konuşmama yolunu öneriyorum. Bir şey daha yapılabilir: İddianameyi ‘Yanlışları bul’ oyununa çevirmek, birbiriyle zıt olan, tarihleri örtüşmeyen, yazımsal kuralsızlıklar gibi cümle bozuklukları gibi denge bozukluklarını bulmak. İşte o zaman bu bir zeka geliştirici oyuna dönüşür…

Asimetri beynin düşmanıdır, beyne uyumsuzluk gönderirsen matematiksel dengeler kırılır! Negatif çağrışımlı sözcük, bellekteki ilgili pozitif kavramı siler. İnsan beyni ışıkla çalışan bir mekanizmadır. Bu ışığı karartan karanlık renk ve simgeler beyne gönderilirse beynin ışığı karartılabilir. Evrende var olan ışık içerisinde insanda olan her şey vardır, ışık zararlı titreşimlerin taşıyıcısı olarak kullanılabilir!… Kullanılan taktikler: -Bilgiyi o kadar ufak parçalara ayır ki parçalar birbiri ile buluşamasın! Bozuk Boz-Yap oyunları kullan!-Tarih kavramını boz, hem dikey hem yatay olarak asimetriler yarat ki tarihsel süreç algılanamasın! Değişik tarihlerde yaşanmış olayları aynı ünite içerisinde anlat ki zaman mefhumu kalmasın. (Zamanda sınırsızlık beyni dağıtır.) Dil; beynin zihinsel faaliyet aracıdır, dili boz-parçala-kır…  Şimdi dönelim Agartacılar’ın iddianamesine… İlk bölümde çokça kafa karıştırıcı,  anlamsız gibi duran cümleler, hakaret ve aşağılama sözcükleri bulunmaktadır. Bu bölümde akılda kalması istenen sözcükler bunlar olsun istenmektedir ki, bundan sonra okuyucu bu sözcüklere dikkatini vermiş olacak, bu sözcüklerle kişileri eşleştirmiş olarak iddiaları okuyacaktır. İddianameyi okuyan herkes, bir çok asimetri bombardımanına tabi tutulmuş olacaktır. İşte bu nedenlerle, emperyalizmin son keşfettiği zihin çökertme tuzaklarını herkesin bilmesi gerekir; bu silahı ters teptirmenin tek yolu bu silahı tanımaktır”.

      Morgül’ün bu müthiş “deşifraj”ının tam metnini, hem bu kafası epey karıştığı anlaşılan bazı aydın dostlarıma, hem de metni yaymak isteyen her yurtsevere talep edilirse yollayacağım…


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir