Sarkisyan’ın elindeki tarihî fırsat

Türkiye-Ermenistan ilişkileri, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü iki ülke milli takımları arasında 6 Eylül'de Erivan'da oynanacak futbol maçına davet etmesiyle birlikte tekrar tartışılmaya başlandı. - sarkisyan medyedev
, ,

DR. ADALET İBADOV – BAKÜ-KAFKAS ÜNİVERSİTESİ
08/08/2008

Türkiye-Ermenistan ilişkileri, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü iki ülke milli takımları arasında 6 Eylül’de Erivan’da oynanacak futbol maçına davet etmesiyle birlikte tekrar tartışılmaya başlandı.

Bu davete icabetin her bakımdan iki ülke ilişkileri açısından önemli bir fırsat olduğunu savunanlarla birlikte bunun tam karşıtını (daveti kabul etmenin önemli bir fırsat olmadığını) seslendirenler de bulunmaktadır. Bir de olaya fazla iyimser bir çerçeveden bakarak Cumhurbaşkanı Gül’ün daveti kabul ederek maçı izlemek için Erivan’a gitmesiyle birlikte iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin başlayacağını ve sınırların açılabileceğini umanlar da var. Şüphesiz Erivan’a gidip gitmeme konusundaki kararı Sayın Cumhurbaşkanı verecektir. Biz burada Sayın Gül Erivan’a gitmelidir veya gitmemelidir şeklinde bir telkinde bulunmaktan ziyade konuyu farklı açıdan değerlendirmeye çalışacağız.

Şunu söylemek gerekir ki, Ermenistan’daki son tartışmalı cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda iktidarı Koçaryan’dan devralan Sarkisyan muhalefetin uzun süren itirazlarını bastırarak ülke yönetimini ele almış görünüyor. Türkiye gibi önemli bir bölgesel güçle ilişkiler geliştirebilmek ve onun desteğini almak Sarkisyan iktidarı için olumlu katkılar sağlayabilir. Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından bağımsızlık elde ettikten sonra da Ermenistan, birliği bir arada tutan merkezî güç Rusya’nın uzantısı olmaktan kurtulamadı. Üstüne üstlük komşu devletlere karşı arazi iddiaları ve saldırgan tutum sergilemesi Ermenistan’ı bölgede ciddi sorunların kaynağı haline getirdi. Azerbaycan topraklarının yaklaşık %20’sini işgal altında tutan, Türkiye ve Gürcistan’a karşı sık sık toprak taleplerini gündeme getiren, Türkiye’ye karşı tüm dünyada aralıksız soykırım kampanyası yürüten Ermenistan bugüne kadar bölgede hep istikrarsızlığın kaynağı oldu. Bugüne kadarki iktidarlar Rusya’nın da desteğini alarak yürüttükleri bu hatalı dış politika sayesinde hep kazanacaklarını sandılar.

Rusya ile kurulan yoğun ilişkiler ilk yıllarda Azerbaycan’a karşı girişilen savaşta Ermenistan’a avantaj sağladıysa da Rusya’nın desteği bu ülkeyi Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan üçgeninde sıkışıp kalmaktan kurtaramadı. Uluslararası hukuka saygılı davranmayan, ülkelerin sınır dokunulmazlığı ve toprak bütünlüğü gibi uluslararası sistemin geliştirmiş olduğu kuralları çiğneyen Ermenistan bölge ülkelerinin gerçekleştirdiği önemli projelerin dışında kaldı. Bu durum bulunduğu coğrafi ve stratejik konumun getirdiği avantajların kaybıyla birlikte Ermenistan için ciddi ekonomik kayıpları da beraberinde getirdi. Bu kayıplar Ermenistan’ı bölgede önemli ve etkin bir devlet olma konumundan uzaklaştırırken Ermenistan halkını da maddi zorluklar ve ağır ekonomik sıkıntılarla baş başa bıraktı. Rusya bir taraftan ekonomik olarak Ermenistan’ı olabildiğine borçlandırarak kendine bağımlı hale getirirken diğer taraftan da bu ülke topraklarını kendi askerî üssüne çevirdi. Diaspora da durmadan Azerbaycan’la savaşı körükleyerek, sağda solda soykırım oyunları tezgâhlayarak varlık nedenleri olan düşmanlıkları pekiştirmeye çalıştılar. Yanı başlarında Azerbaycan, Türkiye ve Gürcistan beraberce Avrupa’yı, Ortadoğu’yu ve dünyayı ilgilendiren projeleri birer birer gerçekleştirirken Ermenistan sadece bakmakla yetinir oldu. Bu durumdan en büyük zararı Ermenistan ekonomisi ve Ermeni halkı gördü. Bölgede kendi çıkarlarını gerçekleştirmeye yönelik zemin oluşturma çabası içerisine girmiş bazı devletlerin kışkırtması ile komşu ülkelerin topraklarına göz dikmenin veya diaspora uydurması soykırım oyunlarının peşine takılmanın bugüne kadar Ermenistan’a hiçbir yarar sağlamadığı gün gibi ortada. Azerbaycan’a karşı işgal ve savaş durumunu sürdürmenin de hiç kimseye, özellikle Ermenistan’a hiçbir yarar sağlamayacağı da çok açıktır.

Okumaya devam et  24 NİSAN ALDATMACASI

Şimdi ülke yeni bir Cumhurbaşkanı yönetiminde. Genelde bir ülkede yönetim değişikliği kendi içerisinde halka bir umut kapısı olma potansiyelini de içinde barındırır. Ermenistan’ın yeni Cumhurbaşkanı Sarkisyan Ermenistan’ı içinde bulunduğu kıskaçtan kurtarma ve halkını refaha kavuşturma, ülkenin makus talihini değiştirme gibi tarihî bir fırsatı elinde bulunduruyor. Cumhurbaşkanı Gül’ü Erivan’a maç izlemeye davet etmek, Erivan’da Sayın Gül ile birlikte maç izlemek Sarkisyan’ın tarihe geçmesi için yeterli olmayacaktır. Tarihe geçmek ve tarihî fırsatı değerlendirmek için Sarkisyan’ın bunun ötesinde atması gereken adımlar bulunmaktadır. Türkiye gibi etkin ve güçlü bir uluslararası aktörle diplomatik ilişkiler kurmak, sınırları açmak ve ticari ilişkiler geliştirmek için uluslararası hukuka saygılı, başta Türkiye olmak üzere komşu devletlerin toprak bütünlüğünü ve sınır dokunulmazlığını tanıma, işgalci tutumdan vazgeçme gibi adımları atmak gerekiyor ki, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de bunları Kars’ta temel atma töreninde yüksek sesle tekrarladı. Ermenistan’ın bölgede diğer aktörlerle birlikte etkili bir devlet olabilmesi, Ermenistan halkının ekonomik zorluklardan kurtulup refah içinde yaşaması Sarkisyan’a bağlı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Erivan davetini kabulü Sarkisyan’ın atacağı adımlar konusunda bir anlamda destek olabilir. Ümit edelim ki, Sarkisyan bu tarihî fırsatı kaçırmasın.


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir