Irak Çalışma Grubu ve emperyalizmin Ortadoğu’yu yeniden şekillendirmesi

Amerika'nın derin devletini temsil eden James Baker ve Lee Hamilton önderliğinde Irak'ta yapılan yanlışlıkların düzeltilmesini içeren Irak Çalışma Grubu Raporu(1) 6 Aralık günü Washington'da açıklandı(2). Bu rapor, genel bağlamda Irak'ta işlerin yolunda gitmediğini, bu yüzden bazı değişikliklerin yapılması gerektiğini içeren bir anlayış ile hazırlandıysa da, planda Bush yonetimi ile amaçlanan nokta arasında hiçbir farkın olmadığı gözden kaçan en önemli ayrıntı olsa gerek. Bush'un Irak planı ile Baker/Hamilton önderliğindeki çalışma grubu raporu arasındaki tek fark, amaca ulaşılması için farklı yolların tercih edilmiş olması. - think tank dusunce kurulus
, ,
Milli Gazete – 23.12.2006
 

Amerika’nın derin devletini temsil eden James Baker ve Lee Hamilton önderliğinde Irak’ta yapılan yanlışlıkların düzeltilmesini içeren Irak Çalışma Grubu Raporu(1) 6 Aralık günü Washington’da açıklandı(2). Bu rapor, genel bağlamda Irak’ta işlerin yolunda gitmediğini, bu yüzden bazı değişikliklerin yapılması gerektiğini içeren bir anlayış ile hazırlandıysa da, planda Bush yonetimi ile amaçlanan nokta arasında hiçbir farkın olmadığı gözden kaçan en önemli ayrıntı olsa gerek. Bush’un Irak planı ile Baker/Hamilton önderliğindeki çalışma grubu raporu arasındaki tek fark, amaca ulaşılması için farklı yolların tercih edilmiş olması.

Irak Çalışma Grubu; Virginia senatoru ve senato askeri komisyon üyesi John Warner’in öncülüğünde 15 Mart 2006 tarihinde ABD senatosunda Demokrat ve Cumhuriyetçilerin desteği ile kuruldu. Çalışma Grubu raporunu yazarken, Bush ve Dick Cheney de dahil olmak üzere, yüzün üzerinde Amerikalı ve diğer ülkelerden milletvekili, asker, elçi, gazeteci, din ve bilim adamları ile görüştüler(3).

Raporu analiz etmeden önce, bu raporu hazırlayan grubun sadece Baker ve Hamilton’dan ibaret olmadığını, çok daha geniş bir katılımı içerdiğini gözden kaçırmamakta fayda var. Çünkü raporu hazırlayanlar ile “demokrasi” adı altında Irak ve Ortadoğu’yu işgal planına destek verenlerin aynı kişiler olduğunu unutmamak gerekiyor. Baker/Hamilton’ın Irak Çalışma Grubu aslında on kişilik bir ana gruptan oluşmaktadır. Bu grubun üyeleri James Baker ve Lee Hamilton’ın dışında, geri kalan sekiz kişi şunlardır: Musevi asıllı eski ABD Dışisleri Bakanı, Yahudi soykırımından zarar görenlerin sigorta şirketleri tarafından maddi zararlarının karşılanması için oluşturulan şirketin başkanı olan(4), çesitli petrol şirketlerinde ve Dick Cheney’in Haliburton şirketinde de çalışmış bulunan Lawrence S. Eagleburger(5), Clinton’ın danışmanlarından Lazard finansal danışmanlık şirketinin(6) başkanı Vernon E. Jordan, Reagan dönemi Adalet Bakanı Edwin Meese, Amerikan Yüksek Mahkemesi üyesi Sandra Day O’Connor, Beyaz Saray eski Yönetim Müdürü Leon E. Panetta, ABD eski Savunma Bakanı William J. Perry(7), eski Virginia Valisi ve Senatörü Charles S. Robb ve eski Wyoming Senatörü Alan K. Simpson. 

Irak Çalışma Grubu sadece bu on kişilik ana yönetim komitesinden oluşmamaktadır. Çalışma Grubu 44 uzmanın bulunduğu dört ayrı alt grup tarafından da desteklenmiştir. Bu gruplar sırasıyla ekonomi ve yeniden yapılandırma (Economy and Reconstruction); asker ve güvenlik (Military and Security); siyasi gelişme (Political Development) ve stratejik çevreden (Strategic Enviornment) oluşmaktadır(8).

Rapor niçin yazıldı?

Bu çalışma grupları içinde yer alan, Bush yönetiminin başlattığı Irak savaşını destekleyen bazı isimler aslında bu raporun perde arkasını yansıtması açısından önemlidir. Bu isimlerden bazıları şunlardır: Irak savaşının Washington’daki en büyük destekçisi olan muhafazakar Musevi düşünce kuruluşlarından Washington Enstitüsü’nden Michael Eisenstadt ve Jeffrey A. White; Irak savaşının merkezi konumundaki neoconların yönetiminde bulunan American Enterprise Enstitüsünden eski CIA “İslam uzmanı” Reuel Marc Gerecht; Irak savaşını destekleyenlerden Ulusal Savunma Universitesinden Phebe A. Marr ve Judith S. Yaphe; Rand şirketinin eski baskanı Bruce Hoffman.  

Okumaya devam et  Londra: Yunus Emre Kültür Merkezine ve Türk Diyanet Vakfına saldırı

Aslında raporu hazırlayan 44 uzmandan kaç tanesinin Irak savaşını desteklediği göz önüne alınırsa, bu raporun ne kadar Irak veya Amerikan halkının çıkarlarına hizmet ettiği daha iyi anlaşılabilir. Amerika’da yaklaşan 2008 başkanlık seçimleri öncesi, kendilerini Irak çıkmazından Bush yönetimine karşı gelerek temizleyebileceklerini zannedenlerden oluşan bu grubun hazırladığı rapor, iç politika unsuru olarak 2008 seçimleri öncesinde kullanılacak bir seçim malzemesinden öteye geçemez. Savunma Bakanı Rumsfield’in de belirttigi gibi, bu rapordaki bütün opsiyonlar zaten ABD Savunma Bakanlığı tarafından ayrıntıları ile incelenmiştir.

Eğer bu raporu yazanlar Irak savaşına destek verenler ise, “o zaman rapor niçin yazılmıştır” sorusu akla gelmektedir. İşte bu sorunun yanıtı da Irak’ta işlerin iyi gitmemesi ile 2008 seçimleri öncesi, kendilerini, daha evvel destekledikleri Bush yönetimine mesafeli ve eleştirel göstererek bu büyük emperyalist bataklıktan kurtarabileceklerini zannederek raporu yazanlar aslında kısa vadeli çıkarların arkasına saklanarak ne Irak halkını, ne de yüzde 12.6’si fakirlik sınırının altında(9) yaşayan Amerikan halkını düşünenlerdir. Bu gruplar, Washington’da düşünce kuruluşlarında ve Amerikan hükümetinde Cumhuriyetçi ve Demokrat yönetimlerin iş başına gelmesi ile sistemin musluğundan en fazla çıkar elde eden, bu maddi ve siyasi çıkarı kendi etnik, dinsel ve sınıf çıkarı için kullanan nüfusun geneline ise vatanseverlik nutukları atan elitsel uluslararası sermaye çetesidir.

Irak Çalışma Grubunun hazırladığı Irak’ta ABD stratejisinin değişmesi gerektiği üzerine kurulu bu raporda(10), en büyük etik eksiklik, Amerikan işgali sonucu Irak’da ölenlerden bahsedilmemesidir. 84 sayfalık bu rapor; Değerlendirme (Assessment) ve İleriye Doğru Yeni Bir Yaklaşım (The Way Forward: A New Approach) başlıklı iki ana bölümden oluşmaktadır.

Raporun “Değerlendirme” başlıklı ilk bölümünde Irak’taki durumu özetleyen bir yaklaşım ile güvenlik, siyaset, ekonomi, ve uluslararası destek “analiz” bölümlerinde genel bir sunuş yapılmıştır. Bu bölümün “Irak’ta devam eden düşüşün sonuçları” başlıklı bölümünde ise Irak’taki gidişatın Amerikan çıkarlarına zarar verdiği tezi çeşitli örnekler verilerek uzun vadede daha da zararlı olabileceği konusu işlenmektedir. Değerlendirme” bölümün “Irak’ta bazı alternatifler” (Some Alternative Courses in Iraq) başlıklı çalışmasında dört ayrı tavsiyede bulunulmuştur: Acil çekilme, Staying the course [Mevcut durumu sürdürme. KŞ], Irak’a daha fazla asker ve üç ayrı bölgeden vazgeçilmesi konuları işlenmiştir. “Değerlendirme“nin son bölümü ise “Amaçlarımıza Ulaşmak” (Achieving Our Goals) konusu ayrıntılarıyla işlenmektedir.  

Irak Çalışma Grubu’nun hazırladığı bu raporun “İleriye Doğru: Yeni Bir Yaklaşım” (The Way Forward: A New Approach) başlıklı ikinci bölümü ise iki ana alt bölümden oluşmaktadır: Dış Yaklaşım: Ulusararası İşbirliğinin Yeniden Oluşturulması (The External Approach: Building an International Consensus) ve Irak İçi Yaklaşım: Iraklılara Yardım (The Internal Approach: Helping Iraqis Help Themselves).Raporun İleriye Doğru: Yeni Bir Yaklaşım” bölümü ise dört ayrı alt başlıkta toplanmıştır. Bu bölümde daha çok ABD’nin Irak’taki stratejisinin değişmesi için yapılması gerekenler alt başlıklar halinde sıralanmıştır.

Okumaya devam et  Başkan Obama hoş geldi ama…

Aslında rapor genel bağlamda Irak savaşını başlatan Bush/Cheney ve neocon politikalarından ve stratejisinden farklı olmamakla birlikte, Irak konusunda Uluslararası ve bölgesel işbirliğinin ve desteğin arttırılmasının ABD’nin uzun vadedeki ulusal çıkarlarına faydası olacağı tezi ile ön plana çıkmakta, sanki genel politikadan farklı bir yol  çiziyormuş veya öneriyormuş izlenimi doğurmaktadır. Oysa tavsiye edilen bütün öneri ve çalışmalar Pentagon’daki Rumsfield yönetimi ve askerler tarafından zaten üzerinde konuşulmuş ve tartışılmış konulardan oluşmaktadır.

Raporda Türkiye açısından yeni bir husus olmamakla birlikte, bu raporda Türkiye çok düşük bağlamda 8 ayrı sayfada ufak notlar ile incelenmiştir. Bu yaklaşım tarzının aslında Türkiye’nin Irak konusunda ne kadar dikkate alındığının güzel bir örneklemi olarak algılanabilir. Çalışma grubu Türkiye ile ilgili konuda da Washington elçisi Nabi Şensoy ile de bir görüşme yapmıştır. Raporun 26. sayfasında Türkiye’nin Irak politikasının Irak’taki Kürt milliyetciliğini pasifize etme üzerine kurulduğunu, fakat bunun yanında da Irak Kürdistan’ında Türk şirketlerin yaptığı yatırımların Türk/Kürt işbirliğini artttırdığından bahsedilmektedir. Türkiye’nin Irak’ta bulunan Türkmenleri desteklemesinin Kerkük’ün Irak Kürdistan’ına katılmasını engelleyici siyasi bir malzeme olarak kullandığı görüşüne yer verilmektedir. Ana hatları ile doğru olarak kabul edilebilecek olan Türkiye’nin bu siyasi “stratejisi” ne yazık ki Ankara’yı eline geçirmiş, Irak’a bakışı ancak PKK ve Kürt milliyetciliği ile sınırlı, Türkmenleri Irak’a “göç etmiş işçiler” olarak gören bir zihniyet tarafından idare edildiğinden başarısızlığa mahkumdur. Her ne kadar Mesut Barzani raporu eleştirerek(11),  bu raporun gerçekçi olmadığını iddia etse de, rapor özünde her ne kadar Bağdat’ı merkez içeren ve bölgesel otonomileri merkeze bağlayan bir yapıda da olsa, uzun vadede bölgesel özerklikler ile var olan bağımsız Kürdistan fikrine karşı bir tavır sergilememektedir. Zaten Birinci Körfez Savaşı ile oluşmuş Kuzey Irak bölgesel hükümeti bu aşamadan sonra Bağdat’a bağlanmayı içeren hiçbir planı kabul edemez.

Barzani ve Kürt siyasiler ne yazık ki Ankara’da bulunan devekuşlarından daha entellektüel ve dünyada gelişen global siyaseti daha iyi özümsemiş ve anlayabilen, küreselleşme ile gelişen ve değişen siyasete daha kıvrak ve ulusalcı bir zihniyet ile yanıt veren ve strateji oluşturan bir Kürt siyasi entelijensyası oluşturduklarından başarı şansları Ankara’ya nazaran daha fazladır. Ankara, Çankaya ile Dışışleri bürokrasisi arasında 1940’larda kalmış bir siyasi yapı ile 21. yüzyıldaki siyasi gelişmelere yanıt verecek bir durumda değildir. İste bu siyasi çıkmazın negatif sonucu ise uzun vadede Türkiye’nin bölünmesi ile noktalanabilir.

Raporun 31’inci sayfasında belirtildiği üzere, raporu yazanların, George W. Bush ile Irak’taki Amerikan çıkarları konusunda aynı görüşleri paylaştıklarını açıklıkla dile getirmeleri, aslında raporun bir itiraftan öte, bir samimiyet göstergesi olduğunu ortaya koymuştur. Yine raporda belirtildiği üzere, her ay Irak’ta yüzün üzerinde Amerikan askeri ölmekte ve ABD her hafta Irak’a iki milyar dolar harcamaktadır. Bu rapor ile değişimi isteyenler, aslında bu iki önemli noktanın değişmesini istemektedirler.

79 adet tavsiyenin sonuç bölümünde sunulduğu raporda, aslında yapılan tavsiyelerin bir çoğunun zaten ABD Savunma Bakanlığı ve hükümeti tarafından gözden geçirilen görüşler olduğunu unutmamakta fayda var. “Tavsiyeler”in “Petrol Sektörü” başlıklı bölümünün “Uzun Dönem” alt başlığında Irak’ın petrol zenginliği gözönüne alınarak, ülkede modern bir işletim tarzı oluşturacak kapitalist yönetim yapısına ait kişi ve kurumların oluşturulması için gerekli yardımların ABD tarafindan yapılması öngörülmektedir. Bu çalışmanın bir diğer ilgi çekici yönü ise Savunma Bakanı Donald Rumsfield’ın Pentagon’dan ayrılışı ile aynı döneme denk gelmesidir. Çalışma grubu ayrıca yeni Savunma Bakanı Robert Gates’e de çeşitli tavsiyelerde bulunurken, Gates’in de bu çalışma grubu içinde yer aldığı ve Gates’in görüşlerine de raporda yer verildiği belirtilmektedir.  

Okumaya devam et  PKK’nın gövde gösterisi başarılı, ancak …

Sonuç olarak; Baker ve Hamilton önderliğinde hazırlanan Irak Çalışma Grubu raporu esasında işgali haklı kılmakla birlikte, dünyada erozyona uğrayan Amerikan imajının yeni bir pazarlama stratejisi (New Marketing Strategy) ile piyasaya sürülmesi olarak algılanabilir. Fakat rapordaki en önemli ve yeni bir açılımı içeren nokta, ABD’de uzun süredir var olan İran ve Suriye ile ilişkilerin geliştirilmesi planını içeren bir yaklaşımın ilk defa bu kadar yüksek bağlamda konuşulmaya başlanmasıdır. Bu yeni yaklaşım, Türkiye’nin bölgedeki gücünü de kırmaya yönelik bir yapı ortaya çıkarabilir. Çünkü İran ve Suriye’nin bölgede güçlenmesi demek, Türkiye’nin “olmayan” gücünün zayıflaması olarak algılanabilir. Suriye ve İran, Irak’taki olumsuz gelişmelerden Türkiye kadar zarar görmeyeceklerdir. İran’ın, Irak’taki Şiilere olan yakınlığı ve politikası, Suriye’nin Filistin sorununda yeni açılımlar kazanarak yeni bir imaj oluşturma çabasında kazançları, Irak’taki kayıplarından daha fazladır. Zaten raporun 28. sayfasında Türkiye’nin bağımsız Kürdistan’ın ilanı ile Kuzey Irak’a asker gönderebileceği işlenmekte, oysa aynı yaklaşımı İran ve Suriye’nin gösterebileceği tezi işlenmemiştir. Bu rapor bazı kesimler tarafından ABD’nin Irak’tan çekilmesinin başlangıcı olarak algılanması, aslında yanıltıcı bir görüş açısıdır, çünkü dünyanın en büyük elçiliği(12) olan ABD’nin Bağdat elçiliği, 21 binası ve binden fazla çalışanı ile 2007 Haziran ayında açılmayı beklemektedir.

 

DİPNOTLAR

1- Irak Çalışma Grubu Raporu 

2-

3- The Iraq Study Groups Report, sayfa 64.

4- The International Commission on Holocaust-Era Insurance Claims 

5- Lawrence S. Eagleburger: Former U.S. Secretary of State Chairman, International Commission on Holocaust Era Insurance Claims. Lawrence S. Eagleburger served as the 62nd U.S. Secretary of State under President George H.W. Bush.

6-

7- William J. Perry’in biyografisi için şu an bulunduğu Stanford Üniversitesi’ne bağlı Hoover İnstitüsü internet sayfasından daha ayrıntılı bilgi alınabilir:

8-

9- Census Bureau Report, Income, Poverty and Health Insurance Coverage in the United States: 2005, August 2006.  

10- Irak Çalışma Grubu’nun hazırladığı bu raporu şu sayfadan okuyabilirsiniz: 

11- Massoud Barzani says the US Iraq Study Group report is “unrealistic and inappropriate” Kurds brand report ‘unrealistic’ BBC December 8 2006.

12- Giant U.S. embassy rising in Baghdad, USA Today, April 19, 2006.

 


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir