Önemli davet!

Rauf DENKTAŞ - rauf denktas1

Rauf DENKTAŞ

[email protected]

Basın haberlerine göre Avrupa Konseyi, Cumhurbaşkanı Talat ile Rum Yönetimi lideri Hristofyas’ı Konsey’de konuşmaya davet edecek ve liderler ayrı ayrı Konsey’e hitap edecek.
Haber yanlış verilmektedir. Keşke doğru olsa. Haber tamamen yanlıştır, çünkü Avrupa Konseyi “Cumhurbaşkanı Talat’ı” değil, “Türk cemaati lideri Talat’ı”, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Hristofyas ile birlikte davet ediyor. Hristofyas “Rum Yönetimi lideri” olarak davet edilmiyor, Kıbrıs’ın cumhurbaşkanı olarak davet ediliyor. Basının görevi bu acı haberi Türk ulusuna doğru dürüst verip bu aymasızlığın altını çizmesi ve halkı bunu protestoya davet etmesidir.
Biz bu davete güle oynaya icabet edersek Hristofyas’ın “Cumhurbaşkanlığını” ve kendi “cemaat liderliğimizi” tescil ettirmiş olacağız. Zaten, Gambari Anlaşması’ndan bugüne kadar devam eden gelişmeler bu “Kıbrıs Cumhurbaşkanı” ile “Türk cemaat lideri” fotoğrafını defalarca vurgulamıştır. Gidilmekte olan yol da budur! Annan Planı’na “Evet” demekle başlayan ve bazılarına göre bizi “manen yüceltmiş, dünya önünde uzlaşma isteyen taraf olarak haklı çıkarmış olan” tutumumuz dünyaca “KKTC’den, egemenlikten vazgeçmiş, Rum kardeşleriyle kaynaşmak, bütünleşmek isteyen Türk azınlığı” olarak tescil edilmiştir. Bu acı gerçeğin ya kimse farkında değildir, ya da umursamamaktadırlar, çünkü “azınlık olarak Rum’a yamalanmayı kaçınılmaz bir kader” olarak algılamaktadırlar. Bazılarına göre “kurucu devlet” statüsü kazanmakla dünyaca tanınmış olacağız! Bunlar da Rum çoğunluk idaresinde bir Kıbrıs’ta “kurucu eyalet” adı altında ve AB normlarına bağlı bir devlette böyle bir sonucun bizim de sonumuz olacağını görmek istememektedirler.
Hristofyas ve yandaşları “Görüşme zemininde anlaşma olmamıştır” demektedirler. Hristofyas “Talat ile aynı lisanı konuşmalıyız” diyor ve kendi “lisanını” (kırmızı çizgilerini) hiç çekinmeden açıklamaya devam ediyor. Bizden gelen sesler “Her şey iyi gitmektedir”, “Hristofyas samimi değildir”, “Hristofyas aksi sesler çıkarıyor, ama kendi muhaliflerine seslendiği içindir, yoksa yoldaş Hristofyas iyi niyetlidir”, “Hristofyas iyi niyetli değildir” şeklinde devam ederken “kırmızı çizgimizin”, “iki toplumlu federasyon” olduğunu dünya da bilmektedir. “Manevi yüceliğimiz” Sn. Talat’ın “Ben tanınma istemiyorum” sözlerinden kaynaklanmaktadır. ABD’nin yorumu BM Genel Sekreteri’nin raporuna da “Kıbrıs Türkleri ayrı egemenlikten, ayrı devletten vazgeçmişlerdir” diye geçmiştir. Buna itiraz etmediğimiz için “manevi yüceliklerdeyiz”. Ve İngiltere ile Hristofyas’ın imzaladığı memorandum da biz o “manevi yüceliklerde” seyrettiğimiz için imzalanabilmiştir.
Şimdi bu şartlarda ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımayan, Kıbrıs’ta işgal vardır düşüncesinde olan Rum tarafını tüm cinayetlerine rağmen “meşru hükümet”, bizi de “işgal altında yaşayan azınlık” olarak algılayan Avrupa Konseyi “cemaat temsilcisi” olarak Sn. Talat’ı “Kıbrıs Cumhurbaşkanı” ile birlikte Konsey’e davet ediyor diye basınımıza bunun tersini yansıtan haberler veriliyor ve “Cumhurbaşkanı Talat ile Rum lideri Hristofyas davet edildi” deniyor. Kendi kendimizi aldatmakta ün yaptık, “manevi yüceliklerde” uçmaya devam ediyoruz, ancak bu gidişle Kıbrıs, Girit oluyor. Gelecek nesillere, tarihe ve şehitlere kim cevap verecek. Bu “manevi yüceliklerden” düşüşümüz çok acı olacak. O zaman basın, suçu biraz da kendinde bulacak mı? Bulsa ne yazar, bulmasa ne yazar?
O halde ne yapılmalı? Avrupa Konseyi bu “iki lidere” veya “iki cumhurbaşkanına” bunu yapmayacaksa o zaman Sn. Talat Hristofyas ile aynı zamanda Konsey önüne çıkmamalı, ayrı bir gün istemelidir. “Kıbrıs Cumhurbaşkanı” ile “cemaat lideri” aynı ortamda bir araya gelmemelidir. Sn. Talat temsil ettiği devleti cemaat statüsüne düşürmemelidir.
Son Talat-Hristofyas toplantısında “tek egemenlik” üzerinde anlaşma olmuşsa ve Hristofyas’ın dediği gibi anlaşmanın hedefi Türk askerinden (yani garantilerden) kurtulmak için “mutabakat halinde” yapılmışsa böyle bir anlaşmayı AKP hükümeti desteklese de, Türk ulusunun asla kabul etmeyeceği aşikârdır. Sayın Talat’ı, Hristofyas’ı yalanlamaya davet ediyoruz!

Okumaya devam et  Türkiye Orta Doğu’nun Anahtar Oyuncusu

Yazı Tarihi: 05/07/2008


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir