TURKIYE CUMHURIYETINE BU DEGERI KAZANDIRAN OGE VE OZELLIKLERI

Turk Devrimine ve Turkiye Cumhuriyeti'ne bu degeri kazandiran oge ve ozellikleri nelerdir?

Cagdas bir toplum olarak yasayabilmek icin, temel onlem tasiyan kimi islevler vardir ki, bunlarin uygarligin isterlerine uygun olarak ve kurumlasmis, yani etkin bicimde yerine getirilmesi zorunludur. Toplumda soyun surmesini saglamak temel islevini ustlenen aile kurumudur. Toplum icinde ozgurluk, adalet ve guvenligi, baska toplumlara karsi bagimsizligi saglamak islevi devlet ve hukumet kurumunundur. Yeni kusaklari ve genellikle toplum uyelerini toplumun kulturune, bu kulturdeki ilerleme ve degismeleri de icerecek bicimde hazirlama islevini asil olarak egitim kurumu yerine getirir. Toplumda gerek duyulan turlu mal ve hizmetlerin uretilmesi ve dagitilmasi islevi asil olarak ekonomi kurumunundur. Insanlarin yasama bir anlam vererek baglanmalarini ve icinde bulunduklari toplum kosullarini ictenlikle yasanmaya deger sayabilmelerini saglamak islevi, toplumda "ustun degerleri" anlatima kavusturan "ozgur ve orgutlu komuoyu" kurumunca yerine getirilir. Ve tum bu kurumlarin birbiriyle uyum ve esgudum icinde bulunmalari gerekir ki, saglam bir toplumsal yapinin varligindan soz edilebilsin.

Iste Turk Devrimi, bu temel toplumsal kurumlara yani devlete, aileye, egitime, ekonomiye ve ustun degerler alanina temel yaptigi olculer acisindan bir uygarlik projesi degerindedir.

19. yuzyildan beri insanlik, bu alanlari duzenlemek uzere birbirine karsit iki uygarlik tasarimi deneyegeldi. Bunlardan birincisi, derebeylik, kirallik, hanedan duzenine karsi tepki sonucu ortaya cikan kapitalist uygarlik tasarimidir; ikincisi ise kapitalizma karsi duyulan tepkilerin urunu olan sosyalist ya da marksist tasarimdir. Iste Ataturk ilkeleri ve Turk Devrimi, temel toplumsal islevleri demokrasinin belirgin niteliklerine uygun olarak yerine getirme konusunda kapitalizmi de, marksizmi de asan olculer getirmesi ve tutarli olarak bu olculere bagli kalmanin onlemlerini icermesi bakimindan uygar insanligin ozlemlerine uygun bir uygarlik tasarimi ozelligindedir, diyoruz. Nitekim Kurtulus Savasinin daha baslarinda Mustafa Kemal, kendisini "Adimizi koyalim, adimizi bilelim; kapitalist miyiz, sosyalist miyiz, bolsevik miyiz, adimizi bilelim" diye sikistiranlara karsi, bir yeni uygarlik tasariminin gereginin bilinciyle su yaniti veriyordu: "Efendiler; degismelerin durgun ve degismez kurallari olmaz; onun icin biz benzememekle ve benzetmemekle ovunmeliyiz; kendimiz olmaliyiz."

Mayasi ve hamuru bu bilincle yogrulan Turkiye Cumhuriyeti, temel aldigi devlet, yurt, ve ulus kavramlariyla bir uygarlik projesi degerindedir. Aile, egitim, ekonomi kurumlarina verdigi icerikle bir uygarlik projesi degerindedir. Ulku olarak onerdigi ustun degerler disgesiyle bir uygarlik tasarimi degerindedir. Ve tum bu temel alanlardaki devrimleri yaparken izledigi devrim muhendisligindeki ustaligi ile bir uygarlik projesi degerindedir. Bunlari kitabimiz boyunca birer birer ele alip aciklayacagiz. Simdilik sonuncu nokta, yani Ataturk'un sergiledigi demokratik devrim muhendisligi ve ustaligi uzerinde duracagiz.

Fransiz Devriminin, bolsevik devrimin ve daha bircok sosyalist devrimlerin ic savaslardan gecen kipkizil kanliyollari animsanacak olursa, Turk Devriminin insan sevgisini, demokratik mesrulugu tutarli olarak temel alan yonetimiyle de yepyeni bir yaklasim oldugu anlasilir. Bu yaklasimin ozu, Turk Devriminin baska devrimlerden farkli olarak "amac icin her turlu arac mesrudur" dememesi, tam tersine, amac ile aracin birbirini etkilediginin bilinciyle davranmis olmasidir. Turk Devriminin amaci demokrasi oldugu icin, basvurdugu yol ve yontemlerin de, asil amac olan demokrasiye ulasilmasini guclestirecek, geciktirecek, olanaksizlastiracak nitelikte olmamasina en buyuk ozeni gostermistir. Ornegin Rusya'daki Bolsevik Devriminde "demokratik mesruluk" kavrami bulunmadigindan, bir ic savastan halki sakinmak kaygisi bulunmamis, kimi tarihcilere gore 5 milyon, kimilerine gore onbes milyon insanin olumune yol acan Beyaz-Kizil savasi yasanmistir. Ayrica Komunist Parti icindeki gorus ayriliklari da hep kanli bastirma ve aritma (tasfiye) yollariyla susturulmustur. Demokrasi de Rusya'ya gelememistir. Turk Devriminin ise demokratik mesruluk ilkesinden sapmayan ozelliginin toplumu ne buyuk yikimlardan sakindigini ve demokrasi duzenine gecmeyi nasil basardigini biliyoruz. Bu onemli ozelligi gozlemleyen bilim ve dusun adamlari vardir. Ornegin Ismail Habib Sevuk bu konuda sunlari yazmistir:

"Ataturk, devrim karsiti eski guclerle doguserek devrim yapmadi. Devrime karsi dogusecek olanlara dogusme firsati birakmayan devrim ustaligiyla ulusunun aziz kanini esirgemesini de bildi. Bunun icin O'na minnettariz."

Bunun gibi Fransa Basbakani Prof. Edouard Herriot, hem de laiklik devrimiyle ilgili olarak Ataturk'e sunlari soylemisti:

"-Pasa, size nasil hayran olmayayim? Ben Fransa'da laik bir hukumet kurmustum. Bu hukumeti, Papa'nin Fransa'daki temsilcisinin yardimiyla papazlar devirdi. Siz ise bir halifeyi kovdunuz ve gercek anlaminda laik bir devlet kurdunuz. Siz bu bagnazlik icinde laikligi bu topluma nasil kabul ettirdiniz?"

Herriot'un bu gozlemi, Turk devriminin laiklik anlayisi ile de Bati'yi asan bir deger tasidigini ortaya koymakta ve Prof. Melzig'in "Turkiyee yanlniz islami anlayisi degil, Avrupa'nin dusunme bicimini de asmistir" gozlemini dogrulamaktadir.

Turk Devriminin yapilis bicimiyle de bir uygarlik tasarimi degerinde oldugunu gozlemleyen bir baska kaynak da Birlesmis Milletler Egitim, Bilim ve Kultur Kurulusu olan UNESCO'dur. UNESCO, Ataturk'un yuzuncu dogum yildonumunu tum uye ulkelerde kutlama karari alirken gerekce olarak O'nun Devrimciligini soyle nitelemistir:

"Uluslararasi anlayis, isbirligi ve baris yolunda caba gostermis, gelecek kusaklar icin ornek olacak; egitim, bilim ve kultur alanlarinda olaganustu bir devrimci."

Gercekten de Ataturk'un yaklasimi kendisinin de vurguladigi gibi soyledir:

"Insanlari mutlu edecegim diye onlari birbirinin bogazina saldirtmak, insanlik disi ve son derece uzuntu verici bir sistemdir. Insanlari mutlu edecek tek amac, onlari birbirine yaklastirarak, onlara birbirlerini sevdirerek, akrsilikli maddi ve manevi gereksinimlerini gidermege yarayan davranis ve guctur. Dunya barisi icinde insanligin gercek mutlulugu, ancak bu yuksek ulku yolcularinin cogalmasina ve basarili olmasina baglidir."