BARSELONA

Bu kez İspanya, Barselona'da bir minibüs kalabalığın arasına daldı.
Katalan yönetimi saldırıda 13 kişinin öldüğünü, 80 kişinin yaralandığını açıkladı. 
İŞİD, koalisyona katılmaya teşebbüs eden ülkelerin hedef alındığını ve yaşanan saldırının "İslam Emirliği askerleri" tarafından gerçekleştirildiğini açıkladı...
 
*
İŞİD​, Irak ve Suriye coğrafyalarında yayıldıktan sonra şimdi Güneydoğu Asya topraklarına giriyor.
​Bir taraftan da ​Avrupa'da​ ​​neredeyse  her ülke bu​ suç​ organizasyonun​ cihatçı​ teröründen nasib​ini​ alıyor...
 
​*​
​Ancak​ dünyadaki önemli jeopolitik çıkarlarıyla bir küresel güç olan ABD'nin;
Yaşamsal olarak kabul ettiği sahalarda egemenliğini ve iradesini her türlü rakibe dayatma yeteneğini pekiştirmek,
Bunu teminen savaş alanında sosyal bir tabana dayanarak verimli bir sonuç almak üzere  İŞİD İslam Emirliği'nin doğuşunu teşvik ettiğini bir an olsun unutmamak gerekiyor...
 
*
Suriye'nin yıkılması projesi şimdilerde;  Şam'ın nükleer silahlardan arındırılması, Moskova ve Pekin'e yaklaşarak Washington'dan uzaklaşan Irak'ın yeniden işgali karşılığında, Rusya'nın arabuluculuğu sonrasında engellenmiş görünüyor...​​
Ama ABD'nin Afganistan'a Ekim 2001'de "Enduring Freedom- Kalıcı Özgürlük" harekâtıyla başlattığı savaşın da onaltıncı yılı yaşanıyor...
 
*
Harekâtın resmi gerekçesi: Taliban'ın koruması altında Afganistan'da bir mağarada saklanan 11 Eylül'ün örgütleyicisi Usame bin Ladin'in yakalanmasıydı.
Ne ki,harekâtın tohumları 39.Başkan Jimmy Carter döneminde, Rusları Afganistan tuzağına çekmek üzere Afgan mücahitlerinden oluşan bir grup oluşturmasıyla atılmıştı.
Ekim 2001'deki harekât planı ise daha 11 Eylül öncesinde Başkan Bush'un masasındaydı.
Çünkü harekâtın asıl nedeni, ABD'nin; hem Rusya'ya göre jeostratejik konumu  hem de Çin'e göre komşu Hazar Denizindeki hidrokarbon rezervleri nedeniyle önemli bir alan olan Orta Asya'da,
Çin ile Rusya arasındaki yakınlaşmayı Asya'daki  emperyalist çıkarlarına bir meydan okuma olarak değerlendirmesiydi... 
 
*
ABD, Afganistan'daki Sovyet güçleriyle savaşmak amacıyla Pakistan gizli servisleri üzerinden binlerce mücahitten oluşan bir savaşçı grubuna finansman sağladı, eğitim verdi...
1980'de Usame Bin Ladin, Suudi finansmanı ve  binlerce savaşçıyla Afganistan'da operasyonlara katıldı.
1989'da başlayan savaş ise Sovyet birliklerinin çekilmesi ve mücahit güçlerin Kabil'i 1992'de işgal etmesiyle sona erdi. 
1994'te Washington zımnen onay vererek Afganistan'daki yönetimi ele geçirmek amacıyla Pakistan'da eğitim verdiği Taliban organizasyonları Afganistan'a taşıdı.
Bir süre sonra CIA bunları; askeri güç yığınağı yapmak ve savaş alanında sosyal bir tabana dayanarak verimli bir sonuç almak üzere İslam Emirliği olarak organize etti...
 
*
Ancak ABD hâlâ Afganistan'da olmasının nedeni olarak kamuoyuna kendi eliyle bizzat yetiştirdiği İslam Emirliği'ni devirme amacını gösteriyor...
Sonra da Barselona'da bir minibüsün kalabalığın arasına dalmasıyla ortaya çıkan  katliama timsah gözyaşları döküyor...
 
*
Eski başkan B. Obama, 2008'de Afganistan'daki savaşı sona erdirme sözü vermiş fakat Afganistan'dan erken bir geri çekilme ve ardından doğacak boşluğun sonuçlarını karşılayamamıştı.
D.Trump ise 2016 kampanyasında ABD'nin Afganistan savaşını, Libya'dan başlayarak, 2011'de Esat'ı devirmek ve ardından Irak'a saldırmak için Suriye'ye geçen IŞİD organizasyonunu nasıl finanse ettiğini, silahlandırıldığını ve operasyonlara nasıl görevlendirildiklerine ilişkin herşeyi çözdü.
 
*
Başlangıçta son 8 yıllık Amerikan dış politikasını neredeyse tamamen aksattığını gösterir bir görüntü verdi.
Ama "Önce Amerika" korumacı politikasıyla ülkeyi kontrol eden kapitalistlerin yozlaşmasını, acımasızlığını, asalaklığını ve  faşizan zihniyetini de kişiliğinde cisimleştirdi.
 
*
Sonra Obama ve H. Clinton'a  verip-veriştirmeye, ağır eleştirilerde bulunmaya başladı.
"IŞİD'i Obama kurdu. IŞİD'in kurucusu o. Yardımcılığını da ezik Hillary Clinton yaptı. IŞİD Obama'yı onurlandırıyor" diyor,
ABD'nin  yurtdışı savaşlar yüzünden güç ve prestij kaybettiğini, Amerikalıların çok yorulduğunu ileri sürüyor ve bu savaşları sona erdirmekten söz ediyordu.
 
*
Şimdilerde Ortadoğu'nun yok edilmesi sürecinin failleri olarak eski Başkan B.Obama ve Dişişleri Bakanı H.Clinton ile destekleyicileri,  
Suçlanmaktan yırtmak için Başkan D.Trump'ın otoritesini ve saygınlığını yıkmak üzere geniş kapsamlı profesyonel bir ajitasyon ve propaganda kampanyası yürütüyor.
 
*
Bu çerçevede Donald Trump ise kendisinin ve öncülünün karşılaştığı temel ikilemle yüzleşiyor:
Amerika'nın Afganistan'da güç ve kaynaklarını boşa harcayan ve  denizaşırı taahhütlerin sona ereceği sinyalini veren çözüm halini düşünüyor...
 
*
ABD'de bu profesyonel ajitasyon ve propaganda kampanyası sürerken,
Pentagon'da  Obamacı generaller Afgan güçlerinin ülkenin yüzde 60'ından az bir kısmını kontrol ettiğinden,
Sayısı 13 bin olan yabancı birliklerin dahi ülkeyi istikrara kavuşturamadığından ve ağırlaşan kayıpları durdurmaya kifayet edemediklerinden söz ediyor.
 
*
ABD'nin hâlâ Afganistan'da Rusya'nın karşı çıkmasına rağmen düzenli ordu birliklerinin yerine Blackwater adlı çok kütü bir ünü olan şirket vasıtasıyla temin edeceği paralı askerlerle görev yapmasını öngörüyorlar...
Rusya ise "Afganistan uluslararası terörün küresel kuluçkasıdır" diyor.
ABD'nin askeri harekatının başarısız olduğuna ve Afganistan'daki birliklerini çekmesine yönelik çağrılar yapıyor...
 
*
Afganistan'daki İslamcı Cihad örgütlerinin bütün dünyada neden oldukları sorunlara cevap verilemiyor.
Kabil'deki ulusal hükümet meşruiyetten yoksundur, gücü ve yetkisi yolsuzluk ve yerel savaş ağaları tarafından boşaltılıyor.
Afgan Ordusu şekilleniyor ancak eğitim ve kaynaklara yardıma ihtiyacı vardır.
Daha sorunlu olan şey ise Afganistan'ı kendi ulusal güvenliğine tehdit olarak gören Pakistan'ın  Kabil'deki siyasi sonuçlara  karışıyor olmasıdır.
 
*
Bu durumda ABD'nin Afganistan'a yönelik politikası ilerleyecek ve İslamcı Cihat  terörü kaldığı yerden devam edecek gibi görünüyor...
 
*
Bir başka açıdan Türkiye'de AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın, İslamcı Cihad ideolojisinde olan Müslüman Kardeşler örgütünün hamisi olduğundan da söz etmek gerekiyor.
Böyleyse Erdoğan'da Barselona'da bir minibüsün kalabalığın arasına dalması ardından timsah gözyaşları dökmüştür diye düşünülüyor.
 
*
Çünkü Washington Post gazetesinde Nicholas Danfhort imzası taşıyan bir analizde,
"Erdoğan, iç isyan olasılıklarını ortadan kaldırmak için iyi silahlandırılmış ve kendisine sadık yeni örgütler kurmaya çalışıyor. Hükümet, darbe girişiminin yaşandığı gecede olduğu gibi orduyla sorun yaşanması durumuna karşı polis ve istihbarat içindeki özel kuvvetlere daha iyi silahlar tahsis ediyor. Erdoğan, parti üyeleri ve Osmanlı Ocakları gibi örgütlerdeki sivillerin silahlandırılması ve organizasyonu için çaba gösteriyor" ifadesi;
İŞİD terör örgütünden bir başka tehlikeye;
Türkiye ile birlikte Batı'nın da karşı karşıya kaldığı bir diğer büyük siyasi, askeri ve ekonomik İslamcı Cihad tehditlerine işaret ediyor. 19. 8. 2017 - Allah cihad cihad jihad
Bu kez İspanya, Barselona’da bir minibüs kalabalığın arasına daldı.
Katalan yönetimi saldırıda 13 kişinin öldüğünü, 80 kişinin yaralandığını açıkladı. 
İŞİD, koalisyona katılmaya teşebbüs eden ülkelerin hedef alındığını ve yaşanan saldırının “İslam Emirliği askerleri” tarafından gerçekleştirildiğini açıkladı…
 
*
İŞİD​, Irak ve Suriye coğrafyalarında yayıldıktan sonra şimdi Güneydoğu Asya topraklarına giriyor.
​Bir taraftan da ​Avrupa’da​ ​​neredeyse  her ülke bu​ suç​ organizasyonun​ cihatçı​ teröründen nasib​ini​ alıyor…
 
​*​
​Ancak​ dünyadaki önemli jeopolitik çıkarlarıyla bir küresel güç olan ABD’nin;
Yaşamsal olarak kabul ettiği sahalarda egemenliğini ve iradesini her türlü rakibe dayatma yeteneğini pekiştirmek,
Bunu teminen savaş alanında sosyal bir tabana dayanarak verimli bir sonuç almak üzere  İŞİD İslam Emirliği’nin doğuşunu teşvik ettiğini bir an olsun unutmamak gerekiyor…
 
*
Suriye’nin yıkılması projesi şimdilerde;  Şam’ın nükleer silahlardan arındırılması, Moskova ve Pekin’e yaklaşarak Washington’dan uzaklaşan Irak’ın yeniden işgali karşılığında, Rusya’nın arabuluculuğu sonrasında engellenmiş görünüyor…​​
Ama ABD’nin Afganistan’a Ekim 2001’de “Enduring Freedom- Kalıcı Özgürlük” harekâtıyla başlattığı savaşın da onaltıncı yılı yaşanıyor…
 
*
Harekâtın resmi gerekçesi: Taliban’ın koruması altında Afganistan’da bir mağarada saklanan 11 Eylül’ün örgütleyicisi Usame bin Ladin’in yakalanmasıydı.
Ne ki,harekâtın tohumları 39.Başkan Jimmy Carter döneminde, Rusları Afganistan tuzağına çekmek üzere Afgan mücahitlerinden oluşan bir grup oluşturmasıyla atılmıştı.
Ekim 2001’deki harekât planı ise daha 11 Eylül öncesinde Başkan Bush’un masasındaydı.
Çünkü harekâtın asıl nedeni, ABD’nin; hem Rusya’ya göre jeostratejik konumu  hem de Çin’e göre komşu Hazar Denizindeki hidrokarbon rezervleri nedeniyle önemli bir alan olan Orta Asya’da,
Çin ile Rusya arasındaki yakınlaşmayı Asya’daki  emperyalist çıkarlarına bir meydan okuma olarak değerlendirmesiydi… 
 
*
ABD, Afganistan’daki Sovyet güçleriyle savaşmak amacıyla Pakistan gizli servisleri üzerinden binlerce mücahitten oluşan bir savaşçı grubuna finansman sağladı, eğitim verdi…
1980’de Usame Bin Ladin, Suudi finansmanı ve  binlerce savaşçıyla Afganistan’da operasyonlara katıldı.
1989’da başlayan savaş ise Sovyet birliklerinin çekilmesi ve mücahit güçlerin Kabil’i 1992’de işgal etmesiyle sona erdi. 
1994’te Washington zımnen onay vererek Afganistan’daki yönetimi ele geçirmek amacıyla Pakistan’da eğitim verdiği Taliban organizasyonları Afganistan’a taşıdı.
Bir süre sonra CIA bunları; askeri güç yığınağı yapmak ve savaş alanında sosyal bir tabana dayanarak verimli bir sonuç almak üzere İslam Emirliği olarak organize etti…
 
*
Ancak ABD hâlâ Afganistan’da olmasının nedeni olarak kamuoyuna kendi eliyle bizzat yetiştirdiği İslam Emirliği’ni devirme amacını gösteriyor…
Sonra da Barselona’da bir minibüsün kalabalığın arasına dalmasıyla ortaya çıkan  katliama timsah gözyaşları döküyor…
 
*
Eski başkan B. Obama, 2008’de Afganistan’daki savaşı sona erdirme sözü vermiş fakat Afganistan’dan erken bir geri çekilme ve ardından doğacak boşluğun sonuçlarını karşılayamamıştı.
D.Trump ise 2016 kampanyasında ABD’nin Afganistan savaşını, Libya’dan başlayarak, 2011’de Esat’ı devirmek ve ardından Irak’a saldırmak için Suriye’ye geçen IŞİD organizasyonunu nasıl finanse ettiğini, silahlandırıldığını ve operasyonlara nasıl görevlendirildiklerine ilişkin herşeyi çözdü.
 
*
Başlangıçta son 8 yıllık Amerikan dış politikasını neredeyse tamamen aksattığını gösterir bir görüntü verdi.
Ama “Önce Amerika” korumacı politikasıyla ülkeyi kontrol eden kapitalistlerin yozlaşmasını, acımasızlığını, asalaklığını ve  faşizan zihniyetini de kişiliğinde cisimleştirdi.
 
*
Sonra Obama ve H. Clinton’a  verip-veriştirmeye, ağır eleştirilerde bulunmaya başladı.
“IŞİD’i Obama kurdu. IŞİD’in kurucusu o. Yardımcılığını da ezik Hillary Clinton yaptı. IŞİD Obama’yı onurlandırıyor” diyor,
ABD’nin  yurtdışı savaşlar yüzünden güç ve prestij kaybettiğini, Amerikalıların çok yorulduğunu ileri sürüyor ve bu savaşları sona erdirmekten söz ediyordu.
 
*
Şimdilerde Ortadoğu’nun yok edilmesi sürecinin failleri olarak eski Başkan B.Obama ve Dişişleri Bakanı H.Clinton ile destekleyicileri,  
Suçlanmaktan yırtmak için Başkan D.Trump’ın otoritesini ve saygınlığını yıkmak üzere geniş kapsamlı profesyonel bir ajitasyon ve propaganda kampanyası yürütüyor.
 
*
Bu çerçevede Donald Trump ise kendisinin ve öncülünün karşılaştığı temel ikilemle yüzleşiyor:
Amerika’nın Afganistan’da güç ve kaynaklarını boşa harcayan ve  denizaşırı taahhütlerin sona ereceği sinyalini veren çözüm halini düşünüyor…
 
*
ABD’de bu profesyonel ajitasyon ve propaganda kampanyası sürerken,
Pentagon’da  Obamacı generaller Afgan güçlerinin ülkenin yüzde 60’ından az bir kısmını kontrol ettiğinden,
Sayısı 13 bin olan yabancı birliklerin dahi ülkeyi istikrara kavuşturamadığından ve ağırlaşan kayıpları durdurmaya kifayet edemediklerinden söz ediyor.
 
*
ABD’nin hâlâ Afganistan’da Rusya’nın karşı çıkmasına rağmen düzenli ordu birliklerinin yerine Blackwater adlı çok kütü bir ünü olan şirket vasıtasıyla temin edeceği paralı askerlerle görev yapmasını öngörüyorlar…
Rusya ise “Afganistan uluslararası terörün küresel kuluçkasıdır” diyor.
ABD’nin askeri harekatının başarısız olduğuna ve Afganistan’daki birliklerini çekmesine yönelik çağrılar yapıyor…
 
*
Afganistan’daki İslamcı Cihad örgütlerinin bütün dünyada neden oldukları sorunlara cevap verilemiyor.
Kabil’deki ulusal hükümet meşruiyetten yoksundur, gücü ve yetkisi yolsuzluk ve yerel savaş ağaları tarafından boşaltılıyor.
Afgan Ordusu şekilleniyor ancak eğitim ve kaynaklara yardıma ihtiyacı vardır.
Daha sorunlu olan şey ise Afganistan’ı kendi ulusal güvenliğine tehdit olarak gören Pakistan’ın  Kabil’deki siyasi sonuçlara  karışıyor olmasıdır.
 
*
Bu durumda ABD’nin Afganistan’a yönelik politikası ilerleyecek ve İslamcı Cihat  terörü kaldığı yerden devam edecek gibi görünüyor…
 
*
Bir başka açıdan Türkiye’de AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın, İslamcı Cihad ideolojisinde olan Müslüman Kardeşler örgütünün hamisi olduğundan da söz etmek gerekiyor.
Böyleyse Erdoğan’da Barselona’da bir minibüsün kalabalığın arasına dalması ardından timsah gözyaşları dökmüştür diye düşünülüyor.
 
*
Çünkü Washington Post gazetesinde Nicholas Danfhort imzası taşıyan bir analizde,
“Erdoğan, iç isyan olasılıklarını ortadan kaldırmak için iyi silahlandırılmış ve kendisine sadık yeni örgütler kurmaya çalışıyor. Hükümet, darbe girişiminin yaşandığı gecede olduğu gibi orduyla sorun yaşanması durumuna karşı polis ve istihbarat içindeki özel kuvvetlere daha iyi silahlar tahsis ediyor. Erdoğan, parti üyeleri ve Osmanlı Ocakları gibi örgütlerdeki sivillerin silahlandırılması ve organizasyonu için çaba gösteriyor” ifadesi;
İŞİD terör örgütünden bir başka tehlikeye;
Türkiye ile birlikte Batı’nın da karşı karşıya kaldığı bir diğer büyük siyasi, askeri ve ekonomik İslamcı Cihad tehditlerine işaret ediyor.
19. 8. 2017

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir