BAK ŞU KONUŞANA

<p>BAK ŞU KONUŞANA
Recep Tayyip Erdoğan;
“18 Mart 1915’i yaşamadınız. Bunu okuyorsunuz ama 15 Temmuz’u yaşadık. Dolayısıyla bu bizim için 15 Temmuz çok daha anlamlı.” dedi.
Haklı......Beyefendi yerden göğe kadar haklı.
Sezarın hakkı Sezara / Right to see the sight                                                                                                     Elbetteki 18 Mart 1915 Çanakkale savaşıyla 15 Temmuz darbe girişimi arasında kıyaslama dahi yapmak abesle istigalden başka birşey değildir.
Mesela;
《》18.Mart 1915 tarihinde android işletim sistemi olan cep telefonları yoktu. Manyetolu ve yan kısımdaki kolu çevrildiğinde sinyal gönderen telefonlar vardı. Bu yüzden komutanlar Üç buçuk atan bir yürekle 3G bağlantısı kurarak düşmana yem olsun diye askeri cepheye süremediler. Son damla kanları toprağa düşünceye kadar savaştılar.
《》 18.Mart 1915 tarihinde Mert'ce vuruştular. Esir düşenlerin ellerini arkadan, bağlamadılar. Çırılçıplak soyundurup fotoğraflarını çekmediler. Diz çöktürüp Annesine, eşine, 10 aylık masum yavrusuna küfretmediler. Bir tümsek kenarına götürüp boğazlayarak başsız cesetlerini uçurumdan aşağı atmadılar. Bunların tam aksine her aksam güneş batarken  ateşkes ilan ederek, birbirlerinin yaralılarını taşıdılar. Ayrım yapmaksızın ölülerini toprağa gömdüler. Esirleri ile ekmeklerini bölüştüler.
《》 18.Mart 1915 tarihinde düşman askerlerinin annelerine mezar yeri dahi vermeyen bir Başkomutan veya ona dalkavukluk yapan astları yoktu. Aksine onlara şu şekilde seslenen ASİL bir kan, gerçek bir asker, onurlu bir KOMUTAN vardı.
"Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır."
《》 18.Mart 1915 tarihinde Düşman vardı. Adı belliydi. Gücü belliydi. Destekleyeni belli, askeri ve komutanı belliydi. Enişte yoktu. Damat yoktu. Kendi askerini kesen yobaz yoktu. Hain yoktu. Korkusuz korkakları saatlerce havada taşıyan bir uçak, Yunan hava sahasından iniş izini isteyen Başkomutan da yoktu. Neferleri ile birlikte bu vatan uğruna ölmeye ant içmiş bir babayiğit, bir cesur yürek vardı.</p>
<p>AKP nin Genel Baskanı doğru söylüyor. Kesinlikle katılıyorum. 18.Mart 1915 yazılmış bir destandır. Bizler o destanı ancak okuma şansına sahip olabiliriz.
İhanetler ise yaşamımızın sıradan bir parçasıdır. Küçük yada büyük her gün yaşanır.
Hiç bir kıymet-i harbiyesi yoktur.                                                                                                                    TEMEL SAĞIROĞLU</p> - balkans

BAK ŞU KONUŞANA
Recep Tayyip Erdoğan;
“18 Mart 1915’i yaşamadınız. Bunu okuyorsunuz ama 15 Temmuz’u yaşadık. Dolayısıyla bu bizim için 15 Temmuz çok daha anlamlı.” dedi.
Haklı……Beyefendi yerden göğe kadar haklı.
Sezarın hakkı Sezara / Right to see the sight                                                                                                     Elbetteki 18 Mart 1915 Çanakkale savaşıyla 15 Temmuz darbe girişimi arasında kıyaslama dahi yapmak abesle istigalden başka birşey değildir.
Mesela;
《》18.Mart 1915 tarihinde android işletim sistemi olan cep telefonları yoktu. Manyetolu ve yan kısımdaki kolu çevrildiğinde sinyal gönderen telefonlar vardı. Bu yüzden komutanlar Üç buçuk atan bir yürekle 3G bağlantısı kurarak düşmana yem olsun diye askeri cepheye süremediler. Son damla kanları toprağa düşünceye kadar savaştılar.
《》 18.Mart 1915 tarihinde Mert’ce vuruştular. Esir düşenlerin ellerini arkadan, bağlamadılar. Çırılçıplak soyundurup fotoğraflarını çekmediler. Diz çöktürüp Annesine, eşine, 10 aylık masum yavrusuna küfretmediler. Bir tümsek kenarına götürüp boğazlayarak başsız cesetlerini uçurumdan aşağı atmadılar. Bunların tam aksine her aksam güneş batarken  ateşkes ilan ederek, birbirlerinin yaralılarını taşıdılar. Ayrım yapmaksızın ölülerini toprağa gömdüler. Esirleri ile ekmeklerini bölüştüler.
《》 18.Mart 1915 tarihinde düşman askerlerinin annelerine mezar yeri dahi vermeyen bir Başkomutan veya ona dalkavukluk yapan astları yoktu. Aksine onlara şu şekilde seslenen ASİL bir kan, gerçek bir asker, onurlu bir KOMUTAN vardı.
“Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlâtlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.”
《》 18.Mart 1915 tarihinde Düşman vardı. Adı belliydi. Gücü belliydi. Destekleyeni belli, askeri ve komutanı belliydi. Enişte yoktu. Damat yoktu. Kendi askerini kesen yobaz yoktu. Hain yoktu. Korkusuz korkakları saatlerce havada taşıyan bir uçak, Yunan hava sahasından iniş izini isteyen Başkomutan da yoktu. Neferleri ile birlikte bu vatan uğruna ölmeye ant içmiş bir babayiğit, bir cesur yürek vardı.

AKP nin Genel Baskanı doğru söylüyor. Kesinlikle katılıyorum. 18.Mart 1915 yazılmış bir destandır. Bizler o destanı ancak okuma şansına sahip olabiliriz.
İhanetler ise yaşamımızın sıradan bir parçasıdır. Küçük yada büyük her gün yaşanır.
Hiç bir kıymet-i harbiyesi yoktur.                                                                                                                    TEMEL SAĞIROĞLU


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir