Siyasi Partiler İktidar Olmak İçin Vardır, Hokkabazlık İçin Değil…

Meral Akşener, İYİ Parti

Önce şu gerçeği bir teslim edelim: - 5 300x283 1

Önce şu gerçeği bir teslim edelim:

AKP referandumla ağır bir yenilgiye uğramıştır… Gücünden çok şeyler kaybetmiştir…

Bundan sonra istese de eski görkemli günlerine yeniden dönemeyecektir…

Çünkü görüntüsü çizilmiştir, bozulmuştur…

Bilgisayarların ve sandıkların sıkı denetlenmesi karşısında bu seçimde o, YSK’yı kendi istekleri doğrultusunda yönlendirme yolunu seçmiştir…

YSK Başkanını da bu amaç doğrultusunda bir araç gibi kullanmıştır…

“Atı alan Üsküdar’ı geçti” falan gibi laflar etse de, gerçekte at onu bir kez daha üstünden atmıştır ve o, bunun ezikliğini yaşamaktadır…

Hele hele, üç beş Arap ülkesi dışında, seçim sonuçlarına dünya devletlerinin kuşkulu bir gözle bakması, AKP’yi iyice perişan bir duruma düşürmüştür…

O, bu kötü seçim sonucu ve olaylar karşısında şimdi yine eski yöntemini seçmiştir…

Yani zamana sığınmıştır…

Zamanla her şeyin unutulup, düzeleceğine inanmaktadır…

Yani demek istemektedir ki, “Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür…”

Yani “İnsan hafızası (belleği) unutur… İnsan hafızası hastalıklıdır…

Peki, AKP’nin aldığı bu önlem karşısında milli güçlere, muhalefete, özellikle CHP’ye düşen görev nedir?

Unutturmamak… Gerçekleştirilen hilelerin peşini bırakmamak…

Beyinlerde hep canlı kalmasını, diri tutulmasını sağlamak…

Bunun için ne gerekiyorsa onu yapmak…

Mitingse miting, yürüyüşse yürüyüş, toplantıysa toplantı, konferanssa konferans…

Yani kısaca direniş…

Gerekiyorsa “Sine-i millete dönmek…”

Ama bütün bu söylediklerimiz, seçim meydanlarında esip yağarak, en ağır suçlamaları yöneltip   , seçim sonrasında da Başbakanla, Meclis başkanı ile yan yan gelip, pişmiş kelle gibi sırıtarak, “Uzlaşma ve uyum içinde olduklarını” halka gösterme çabaları ile gerçekleşmez…

Çünkü haramilere karşı halkın yanında muhalefet yapmak, halkın haklarını ve geleceğini korumak ciddi bir iştir…

Çünkü siyasi partilerin aslolan görevi iktidar mücadelesidir, iktidarı elde etmektir…

Hokkabazlık değildir…

Muhalefet görevini yerine getirmek  “Al takke ver külah oyunu” ile gerçekleşmez…

Ama ne yazık ki bizde, ülkemizde, muhalefet denilince iktidarla muhalefetin kardeş kardeş, uyum içerisinde geçinmeleri, makam ve mevkilerini korumaları anlaşılmaktadır…

AKP 2002’de iktidar olduktan sonra CHP yerel, genel, başkanlık seçimlerinde, tam 8 kez seçim kaybetmiştir…

Peki, bunun hesabını kim verecektir? Yurtseverler bunun hesabını sormayacak mıdır?

Bu, bu bizim en doğal hakkımız ve görevimiz değil midir?

Böyle bir muhalefet çizgisi izleyerek, eşkıyaların vatanımızı talan etmelerine göz yummak, bin yıl daha başımızda kalmasına sağlamak, sorumlu bir partili anlayışına sığar mı?

Siz şimdiye dek Devlet Bahçeli’nin iktidar olmak için çalıştığını, mücadele verdiğini gördünüz mü? Böyle bir çalışma yaptığına tanık oldunuz mu?

Zaman geliyor muhaliflerine hakaret derecesine varan, en ağır sözlerle saldırıyor, zaman geliyor idam ipi atıyor, zaman geliyor kurt olmaktan vazgeçip, kuzu postuna bürünüyor, kapalı kapılar arkasında anlaşmalar, sözleşmeler gerçekleştiriyor…

Bu mudur vatanseverlik? Bu mudur sorumlu muhalefet anlayışı?

Son sözüm şu:

İktidar mücadelesi uzun, ince, zahmetli bir yoldur. Dikenlerle, çalılıklarla kaplıdır. Baskılar karşısında boyun eğmek, gerilemek çözüm değildir. Zorluklar, engeller ancak aktif mücadele ile aşılabilir.

İşte Mustafa Kemal’i, Mustafa Kemal yapan bu devrimci pratik, eylem anlayışıdır.

Her makalemde tekrarlıyorum, bir kez daha söyleyeyim: Biz, muhalefete bu eleştirileri yöneltmekle bir tek amacın peşinde koşuyoruz: VATANIN KURTULUŞU…

Kimsenin kuyruğuna takılmış değiliz.

Bizim tek önderimiz Atatürk’tür… Onun yolunu izleyen ve vatanın kurtuluşu için çalışan her kim olursa olsun; (bu Ahmet olur, Mehmet olur, şu olur, bu olur… Bu, bizim için fark etmez) yeter ki ADAM OLSUN… Yandaşlık, yalakalık yapmasın… Ulu önderimizin izinden gitsin… Atatürk’e duyduğumuz saygıyı, sevgiyi ona da duyarız… Onu da önder biliriz…

Bundan sonra fazla söze gerek yok…

Artık birilerinin, bir şeylerin değişme vakti gelmiştir, hatta geçmektedir…

([email protected])


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir