Anayasanın İlk Dört Maddesi Kızılcahamam Kampında Yazılmadı…

Anayasanın “değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” denilen ilk üç maddesini değiştirmek istiyorlar. - 14079610 10154458409954691 688048294157345172 n 300x300 1

Anayasanın “değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” denilen ilk üç maddesini değiştirmek istiyorlar. - 14079610 10154458409954691 688048294157345172 n 300x300 1

Anayasanın “değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez” denilen ilk üç maddesini değiştirmek istiyorlar.

Yani, başkanlık sistemini getirmeye ek olarak bir de bu kez Kemalist Cumhuriyetin genleri ile oynamaya kalkışıyorlar…

Meclis Genel Kurul’unda anayasa değişiklik teklifinin birinci tur görüşmelerinde 12’nci madde üzerinde konuşmak üzere söz alan AKP Bursa Milletvekili ve Anayasa Komisyonu üyesi İsmail Aydın, “Ben de 1980 Anayasasının ilk 4 maddesinin mutlaka anayasamızda olmasının taraftarıyım. Ancak bir hukukçu olarak anayasanın değiştirilemez maddesini kabul etmek mümkün değildir. Gerekli nisabı, nisapla (yeter Sayı) anayasanın tüm maddeleri değiştirilebilir, hatta Meclis yeni bir anayasa yapabilir…

Peki, ne var o üç maddede?  “Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletinin tanımı” var.

Başka ne var? Türkiye Devletinin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün, dilinin Türkçe, bayrağının, beyaz ay yıldızlı al bayrak, Milli Marşının “İstiklal Marşı”, başkentinin Ankara olduğu yazılı.

Bunları “İstemezük” diyorlar.

Şeriatçının vatanı, ulusal bayrağı, ulusal marşı olur mu? Ümmetçinin ulusu, ulus devleti olur mu?

Bu adamların anayasaya konan “Atatürk Milliyetçiliği” yazısına bile tahammülleri yok.  Yakında İstiklal Marşının okunmasına yasak getirip, “Türk” sözcüğünü kullanım alanından kaldırırlarsa kimse şaşmasın.

Şimdi sıra şeriatçı İslam cumhuriyetine giden yolda bazı engellerin temizlenmesine geldi. Kamuda Yoklama yapıyorlar… Ortamı müsait bulurlarsa yeni bir yasa teklifi getirebilirler…

Şimdi kısa konuşalım. Öz konuşalım. Vakit doluyor:

Birleşme, bütünleşme zamanıdır. Güç birliği zamanıdır. Demokratik hakları sonuna kadar kullanma zamanıdır… Gerçekleri halka anlatma zamanıdır… Halkın arasına karışıp, bölünmeyi parçalanmayı, eyaletleri, federatif yapıyı, ihanetleri ve olacakları anlatma zamanıdır…

Çünkü kimse oynanan oyunun farkında değil… Yandaş medyayla, televizyonlarla, dizilerle, “vur patlasın çal oynasın” programları ile halk uyutulmak isteniyor. Türkiye’nin temel yapısı, genleri ile oynanmak isteniyor…

Öğrenelim, öğretelim. Bilinçlenelim, bilinçlendirelim. Anlayalım, anlatalım. Köylülerle, esnafla, işçiyle kaynaşalım. Bütünleşelim. Tek vücut olalım. Gerçekler gün ışığına çıksın…

Halktan ayrı düşmüş aydınların, devrimcilerin, demokratların devrimci mücadelede hiç yeri yoktur.  Onlar, kuşdiliyle söylevler veren papağanlar gibidirler…

Türkiye bugün, Namık Kemal’in deyişi ile

“Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,

Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini (anne)? ” diye sorma günlerine döndü yeniden.

Çünkü “Türk’ü, Türklüğü, Cumhuriyeti” silme, ortadan kaldırma seferberliği başlattılar.

Atatürk’e savaş açtılar…

Cumhuriyete savaş açtılar… Aydınlanmaya savaş açtılar… Laikliğe savaş açtılar…

Ama bu türden karşı koymalar, kalkışmalar, isyanlar bugüne değin kimseye hayır getirmedi…

Sonları hep hüsran oldu.

Bu şiiri “Kurtuluş Savaşı” yıllarında Millet Meclisi kürsüsünden okuyan bir milletvekiline Atatürk şöyle yanıt vermişti:

“Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,

Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini!”

ABD’yi, AB’yi emperyalist devlet olarak kabul eden, tam bağımsızlığı savunan,  emperyalizmle hiçbir alanda uzlaşmayan, sol olsun, sağ olsun tüm partiler, gruplar, bireyler güç birliği temelinde bir araya gelmelidirler.

Antifaşist, antiemperyalist cephede, ulusal çizgide birleşmeli, Namık Kemal’in deyişi ile “Kara bahtlı anneyi”, yani vatanı kurtarmak için çok geç kalmadan, gerektiğinde bir sıra neferi gibi mücadele etmesini bilmelidirler.

Bu vatan kolay kazanılmadı… Kanla, canla, gözyaşıyla kazanıldı…

Anayasanın bu dört maddesi Kızılcahamam kampında kaleme alınmadı…

Türk adını inkâr etmek demek, Türk milletini inkâr etmek demektir.

Türk milletini inkâr etmek demek, Türkiye Cumhuriyetini, Türk devletini inkâr etmek demektir…

Devletsiz millet olmaz, milletsiz devlet olmaz. Adsız hem devlet olmaz, hem millet olmaz…

Siz kimsiniz, necisiniz ki Türk adını, Türklüğü silmeye kalkarsınız?

Kimse Türk’le, Türklükle kavgaya kalkışmasın. Kimse yedi bin yıllık Türk adını silmeye kalkışmasın…

Kimse Anayasanın ilk üç maddesini değiştirmeye kalkmasın…

GÜCÜ YETMEZ…

([email protected])


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir