Türkiye’de ahlâk düşüklüğü ayyuka çıkmıştır!

Ben bu kadar değişik toplum içinde bulundum, çalıştım, gezdim; ahlâk seviyesi Türkiye’deki kadar düşük bir toplum görmedim. Ahlaksızlık özellikle Özal’labirlikte yukarı doğru hızlanmış, AKP döneminde adeta dikineyükselişe geçmiştir. - 6632
,

6632

Ben bu kadar değişik toplum içinde bulundum, çalıştım, gezdim; ahlâk seviyesi Türkiye’deki kadar düşük bir toplum görmedim. Ahlaksızlık özellikle Özal’labirlikte yukarı doğru hızlanmış, AKP döneminde adeta dikineyükselişe geçmiştir.

Cehaletin Eserleri

Bu toplumun hemen hiçbir değeri kalmadı: Tek değer, kişilerinve/veya grupların hak etmedikleri şeylere uzanmak için olabilen heryolu denemesinin en makbul marifet sayılmasıdır. Türkiye rüşvet vehırsızlıkta Avrupa birincisi, dünya dördüncüsüdür. Dünya ülkeleriarasında cahillik düzeyiyle en ön saflarda yer alıyor, dünya üniversiteleri arasında adı anılabilecek ilk 500 arasında hiçbir üniversitesi yoktur.Başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmaküzere devleti yönetenlerin hakkında bulunan suç dosyaları nedeniyledünya birincisidir (Kemal Baytaş, Sözcü 13 Şubat 2011). İçeri atılan gazetecilerin sayısıyla dile gelen aykırı fikre tahammülde, nihayet İran ve Çin’in bile gerisine düşerek sondan birinciliği kaptı.

Gün geçmiyor ki ırzına geçilen kadın, cinsiyet nedeniyle veya töre denen ahlaksızlıklar yüzünden öldürülen kız ve kadın haberleri gazetelerimizde, televizyonlarımızda yer almasın. En son öğrencilerimizi hatta devlete ait kurumlar ve devletin memurları eliyle harcamak, onların hayatlarını karartmak sıradan olay oldu, bunları yapan ve kötü niyetleri artık her gün dile gelen akıl ve beceri fakirleri devletin ve hükümetin güvencesi altına alındı. MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural Bey bu konuda devlet görevlilerinin «tatmin olduk» sözlerinde suç ortaklığının dile geldiğini televizyonlardan haykırdı.

Tüm bunlar ne zaman oluyor? Muhafazakâr değerlerimizin şahlandığı, Atatürk’ün getirdiği akılcılıktan hızla uzaklaştığımız bir dönemde; bunun öncülerinin üç ay sonra halktan %40’ın üzerinde oy alacağıiddia ediliyor. Türkiye halkı tamamen keçileri kaçırdı mı, yoksa buahlaksızlıklar zümresi onun gerçek değerlerini mi yansıtıyor? Bence ne biri ne diğeri…

Halk o kadar cahilleşti ki, yaptığı şeylerin veyakendisine yapılanların çoğunun ahlâksızlık olduğunu, buahlâksızlıkların er veya geç kendisini zarara uğratacağını,
çoluk-çocuğunu süründüreceğini göremez hale geldi, safsataylauyutulmayı tercih eder oldu.

Okumaya devam et  AKP Hükümeti’ne MUHTIRA!

Türkiye halkı kravat takar, lüks otomobillerde dolaşır, bikinili hatunları sosyetik plajları doldurur veya şehirlerini şekilsiz gökdelenlerle doldurup oraları «modernize» ederek yaşanmaz hale getirir ama tüm bu halk zenginiyle fakiriyle, şehirlisiyle köylüsüyle zır cahildir. Kendi tarihinden habersizdir. Aslında ne dilini, ne dinini bilir, ne geleneklerini tanır, ne de toplumsal değerlerinin evriminden haberdardır. Muhteşem Yüzyıl diye televizyonlarda alkışladığı dönemde, devletinde Amerika’dan gelen gümüşün ilk enflâsyonu başlattığını bilmez (çünkü Avrupalı «gâvur» dünyayı keşfederken, muhteşem [!] padişahları hareminde gönül eğlendirmekte, dünyayı öğrenelim diyen Pirî Reis‘in kafasını vurdurmaktadır).

Muhteşem (!) yüzyılda Anadolu’da medrese o kadar ayağa düşmüştür ki, öğrenci haydutluğa başlamıştır (buna “softa şekâveti” denir). Avrupa’da ilk yenilgimizi Muhteşem (!) Süleyman devrinde aldığımız gibi (I. Viyana bozgunu: 1529), Hint Okyanusuna her çıkışımızda mini mini Portekiz’den sopayı yeyip Kızıldeniz’e veya Basra Körfezi’ne tıkılışımız da bu büyük (!) padişah efendimizin devrindedir. Gene onun zamanında dünya keşfedilirken, Hint Okyanusu’na kadırga denen sandallarla açılan ve 1554’te Hindistan’da karaya vuran büyük (!) bir amiralimiz, yürüyerek üç senede Hindistan’dan Edirne’ye gelmiş ve meşhur bir kitap (Mirât-ül Memâlik) yazmıştı. Elâlemin dünyayı öğrendiği bu dönemde Seydî Ali Reis gazel söyleyip, eğlence partilerini anlatmaktan başka tek bir detaylı coğrafya bilgisi toplamayı gerekli bulmamıştı! Büyük (!) Sultanımız Süleyman’ın Fransa kralı I. François’yı hapisten bir mektupla kurtardığını okurduk mektepte. O François’nın kurduğu Collège de France bugün dünyanın en önemli araştırma kurumlarından biridir. Bizimkinin hangi kurumu ayakta kaldı? Hangi kurumunun insanlığa beş paralık bir faydası oldu?

Tek becerdiği kalıcı şey, aklı başında öz oğlu Şehzade Mustafa‘yıHürrem uğruna katlettirip, devleti bir ayyaşa teslim ederek halkınıngeleceğini karartmak oldu. Artık yeter!

Okumaya devam et  Bir Ayakkabı’nın Anotomisi, “ayakkab-i şerif” (حذاء الشريف)

Bu ve benzeri rezillikleri yalanlarla bezeyip yücelten, buna karşılık bize bütün dünyada saygınlık kazandıran, aklımızı kullanıp onurlu insanlar olmamızı sağlayan Atatürk’ü aşağılayan âlim pozlu, ukalâ tavırlı zır cahilleri her gün halkın karşısına diken televizyon kanallarından ve gazetelerden gına geldi. Yükselen ahlaksızlık grafiğimiz kimin eseridir sanıyorsunuz? Cehalet tüm fenalıkların anasıdır. Biz de o anayıbesleyip duruyor, onun tosuncuklarına oylar veriyoruz. Artık yeter!

Memleketimde her elimi attığım yerde cehalet çirkefine bulaşmaktan bıktım.

***

1. Kanuni’nin torunu kadın düşkünü III. Murat’ın devrinde Osmanlı akçesi birdenbire değerinin yarısını yitirmişti. Yani devlet aniden yarı yarıya fakirleşmişti (1593 enflasyonu).


2.
Kadırga nedir bilmiyorsanız, yakında Deniz Müzesi gene açılacak, gidin görün. Fatih’in kadırgalardan oluşan 140 parça muhteşem (!) Osmanlı Donanması, 4 tane Ceneviz gemisini İstanbul muhasarasında Marmara’da durduramamıştı!

Prof. Dr. Celâl ŞENGÖR


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir