LEFKE NE YANA DÜŞER USTA, GİRESUN NE YANA?

LEFKE NE YANA DÜŞER USTA, GİRESUN NE YANA? - untitled2

untitled2

 

LEFKE NE YANA DÜŞER USTA, GİRESUN NE YANA?

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

Lefke, hep söylerim; 1571’de ada fethedildiğinde Anadolu’nun Yörük/Türkmen yörelerinden padişah fermanıyla mecburî iskâna tâbi tutulan Türklerin ilk yerleştiği kasabadır.

Giresun ise… Evvelde ve ezelde Türk’tür. Anadolu’nun, hiçbir zaman “işgal”, düşman postalı görmediği için “Kurtuluş günü” olmayan/kutlanmayan çok az yöresinden biridir.

Şimdi; Karadeniz kıyısındaki Giresun ile Akdeniz’in ortasındaki Lefke’nin ne gibi bir bağlantısı olduğunu, lafı nereye getireceğimi elbette merak ediyorsunuz.

Hafta sonu Lefke’ye gitmiş, bir sürü söz söylemiş, Beratlı’ya da lâf atmıştık ya…

( Bakınız; https://www.turkishnews.com/tr/content/2016/04/04/turuncu-lefke/)

İki satır cevap geldi kendisinden;

“Böyle bir tarihi yaşamaya zorlandık biz… Bence dursunlar… (İngiliz aslanları ve taç giyme anıtı. HM) Bir zamanlar İstanbul’un bedelinin biz olduğumuzu ve her an AB’nin bedeli de olabileceğimizi hatırlamamıza yardımcı olur…”

O an söz bitti, saz bitti, ses bitti.

Beratlı 1877/78’i hatırlatıyor; 93 Harbi’nde İstanbul’u Ruslardan kurtarmak için (Padişah II’inci Abdülhamit’in özel mülklerinin bu satıştan muaf tutulması kaydıyla) Kıbrıs’ın İngiliz’e kiralandığını (siz bunu satılmak olarak okuyun lütfen); şimdi de, 63’den beri her yıl “alındığımız/alınacağımız” muhayyel bir AB rüyası uğruna masaya ilk sürülecek “rehin” olarak yine Kıbrıs’ın düşünüldüğünü söylüyor.

Kalemde mürekkep de bitti…

O an şükrettim ki Beratlı’nın Giresun’daki son felâketten haberi yok.

Ya bana şöyle söyleseydi;

“Mazur gör be birader… Bizi, bize sormadan İngiliz’e vermişsiniz, o da tacının, tahtının simgelerini sağa sola asmış, takmış… Cami avlusuna terk ettiğiniz çocuğun müstemleke idaresine hesap soracak hali, gücü yoktu ki… Ama siz; hiçbir yabancı gücün, bu arada Rum’un da idaresi altına girmemiş olmakla öğündüğünüz Giresun’unuza saat kulesi kılığında; milli kahraman[i]  Osman Ağa’nın yıktığı kilisenin çan kulesini dikiyorsunuz. Bu ne perhiz, ne lahana turşusu? Bize söz söyleyecek yüzünüz mü var?”

Okumaya devam et  Geçmişten bir yılbaşı gecesi … Prof. Dr. ATA ATUN

                Allah’tan haberi yoktu da diyemedi…

“Biz hiç olmazsa Kıbrıs’ın dağına taşına; camilerimize bile bayrak asıyoruz, gece de Rum tarafından görülecek şekilde ışıklandırıyoruz, her yere ‘Ne Mutlu Türküm Diyene-Atatürk’ yazıyoruz. Siz yapabiliyor musunuz? Dağdan-taştan, caddelerden sokaklardan Atatürk’ün bu sözünü kaldırdınız. Meselâ Van’daki sağlık ocaklarında yıllardır Türk bayrağı asılamıyor. Kıbrıs’a bayrak asmak kolay, oraya assanıza!” da demedi.

untitled1

Karar verdiniz mi; Giresun ne yana düşer, Lefke ne yana?

Bana da haber verin. 7 Nisan 2016

 

57’İNCİ ALAY HER YERDE/HEPİMİZ 57’İNCİ ALAY’IN EFRÂDIYIZ

 

 

 

 

[i] Osman Ağa’nın itibarı iade edilmemişmiş… Lâf! Mezarı kaleye, Atatürk’ün zamanında ve onun isteği ile taşınıp; mezar taşı kitabesindeki kavram ve ifadeler yine Atatürk zamanında yazılmamış mıydı?


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir