BAŞKA ÇÖZÜM YOK

Mustafa Kemal Atatürk
Türkiye kanlı ve siyasi çözümü çok zorlu olan bir süreçten geçiyor. 
Hükümet IŞİD çetesinin Suruç Katliam’ı ardından çözüm sürecine son vermiş, hedefe PKK terör örgütünü almıştır.
Onlarda  acımasız saldırılar düzenlemeye, masum insanların hayatını almaya devam ediyor.
PKK terör örgütü Kürt statüsünün kazanılması yolunda uluslararası camianın gözünde ateşkesin dahi meşruiyetten sayılacağı bir hesabı güdüyor.
 
*
‘Ne oluyor’ demeye kalmadan ve halâ hangi örgütün yaptığı üstlenilmeyen Ankara Katliamı’nda PKK’lı liderler, devleti Kürt vatandaşlarını koruyamamakla eleştiriyor.
Nitekim tetikçilerin son iki yıldır aranmasına ve en üst mercilere ihbar edilmesine rağmen ellerini kollarını sallayarak katliamı gerçekleştirdiğini gösterir bilgiler,
Doğrusu, hükümetin kimi şeylere göz yumduğu, ön açtığı ve yönlendirme faaliyetlerinde olduğunu gösteriyor…
 
*
Sonuçta,
Birincisi;Hükümet katliama suç ortağı olmakla suçlanıyor.
İkincisi; Herkes katliamı yapanın İŞİD  olduğunu kabul ediyor ama çete katliamı üstlenmeyince  devlet ile PKK terör örgütü arasındaki çatışma körükleniyor. 
Üçüncüsü; Bu suretle Türkiye’nin Suriye’de kendilerine koridor kurma savaşımı veren Kürtlere karşı caydırıcılığı zayıflıyor.
Dördüncüsü; Katliam üstlenilmeyince Türkiye ciddi bir güvenlik açığına ve  istikrarsızlığa sürükleniyor.
 
*
Çünkü IŞİD çetesi, bolca belgelendiği ancak nadiren haber raporlarında belirtildiği üzere bizzat ABD’nin, İsrail, İngiltere, Suudi Arabistan, Katar, Ürdün ve Türkiye’nin eseridir.
Dünyanın bir çok ülkesinden İslam dini düşmanı savaş artığı ya da meczup kiralık katillerden kuruludur.
Hiçbir Batılı ülkenin uluslararası hukuku ihlâl ederek, mesela Suriye ve Irak’a kara operasyonu düzenlemeyeceği bir sırada,
Doğu Akdeniz’e meşru olmayan yollardan girdiler, çok sayıda radikal terör örgütü ile birlikte yürüttükleri faaliyetlerde;
İslam dinini ılımlılaştırmak, İslam ülkelerini istikrarsızlaştırmak üzere İslam inanını,mesajını kültürünü, tarihsel kaynaklarını kurutuyor, İslamofobi yaratıyorlar.
İslam coğrafyasında özellikle  Suriye ve Irak’ta jeopolitik hedefleri peşinde hava harekâtları düzenleyen ABD koalisyon güçleri adına bölgede “kara harekâtı” düzenliyorlar.
 
*
PKK terör örgütü ise Suriye ve Irak’taki durumdan faydalanıyor.
Çünkü ABD’nin Kürt kimliğinin ve Kürtlerin alacakları pozisyonun Suriye ve Irak’ta kurulacak denklemin ayrılmaz parçası olduğunu gördüğü bir süreçten geçiliyor.
 
*
Nitekim ABD Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nde yer alan “Başka devletlerle ortaklıklarımızın yanı sıra ‘devlet olmayan gruplarla’ da işbirliği yapacağız” ifadesi,
PKK ve PYD gibi terör örgütlerinin de tıpkı  IŞİD  ve benzeri çeteler gibi ön cephede yer alan ‘devlet olmayan gruplar’ olduğunu gösteriyor.
Zaten bir süredir ABD; PKK, PYD  terör örgütlerine uluslararası alanda meşruiyet kazandırmak için zemin hazırlıyor.
Onlarda ABD’nin Suriye ve Irak’a yeniden dönmesinin sözkonusu olmadığı bir durumda, kendilerini Kürt bölgesi ve enerji kaynaklarını riske atacak hamlelere karşı arkasında bırakacağı bir kuvvet olduklarını düşünüyor…
 
*
Şimdi Rusya, tehdit kabul ettiği “ılımlı ya da IŞİD ve benzeri radikal terör örgütlerini” tasfiye etmek ve iç savaşa siyasal bir çözüm getirmek üzere Suriye’dedir.
ABD’nin stratejisini terse çevirmiş ve terör örgütlerinin tasfiyesi ardından düzenlenecek  Barış Konferansı’nda,  “birleşik, laik ve demokratik” kalması esasında yeni Suriye’nin kurulmasına ilişkin bağlayıcı kararın alınacağını öngörüyor.
 
*
Ama ABD; Rusya’nın elini zayıflatmak için onu çevreleyen ülke halklarını isyanını kışkırtmak üzere onlara çöken ekonomiler, düşük sosyal standartlar ve terörle karşı karşıya kalmaları yoluyla istikrarsızlık aşılıyor.
Bunlar PKK,PYD ve IŞİD benzeri örgütlerin yeni işleridir.
 
*
İşte Türkiye, Suruç-PKK  ya da Ankara-PKK çizgisinde ya da Suriye’de PYD ile helâk oluyor, siyasi çözümü çok zorlu bir süreçten geçiyor.
Bu noktada Suriye’de Esad’a muhalif ılımlı güçler işbirliği yapmış ve sözde düşmanları olan ABD yapımı İŞİD’e karşı taktik bir ittifak kurarak “Suriye Demokrat Ordusu” adında birleşmiştir.
 
*
Helâk içinde olduğu hesaplanan Türkiye’nin; şimdi silahlı kuvvetlerini Suriye Demokrat Ordusu’na fiili destek vermekten kaçamayacağı, 
Böylece Suriye Demokrat Ordusu, PYD/PKK, IŞİD çetesi ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin sözde zaferi ardından,
Rusya’nın Suriye’deki  başarısının bölüneceği, zaferin paylaşılacağı, “Esad’la mı,Esat’sız mı” ihtilafının sürüklenerek yeni bir küresel statünün oluşmasına engel olacağı gibi bir misyona yönelmesi öngörülüyor.
 
*
Avrupa’ya “Göçmen akışının” Türkiye’ye döndürülmesi de göçmenlerin sınırın Suriye tarafında güvenlikli bölge emsali bir tampon bölgeye yerleştirilmesi talebini doğuruyor.
Bu da ABD için Ortadoğu’yu bölme stratejisinin sürmesi ya da Suriye’de bir Kürt koridorunun oluşması anlamına geliyor…
7 Haziran seçimleri ardından TBMM’den yabancı ülkelere asker gönderme tezkeresinin bunun için mi çıkarıldığı sorusu baş ağrıtıyor.
 
*
PKK terör örgütü ise seçimle işbaşına gelinmiş büyükşehirlerde kendi yönetim biçimini bizzat belirleyen Demokratik Özerklik inşasının nezaretçiliğini yapıyor.
Devletin ulus bağlantısından koparılmış milyonlarca Kürt merkeziyetçi yönetime karşı ayaklanmış, Ulusal Beraberlik ve Bütünlük görülmedik bir çürümeye düşmüştür.
PKK bir yandan da Ağrı, Iğdır ve Ardahan gibi doğu vilayetlerinde etnik huzursuzluk çıkarmakta, Kürt gençliğini silahlandırmak benzeri etkinliklerini artırmaktadır.
PKK, Ağrı-Iğdır-Ardahan üçgeninde saldırıları da arttırarak Türkiye’nin Ermenistan ile sınır topraklarını kontrol altına almak ve bölgede yaşayan Azerbaycan kökenlileri göçe zorlamayı, Rusya’nın Kafkasya’daki istikrarını bozmaya çalışmaktadır.
 
AKP zihniyetinin bir parti-devlet oluşumu olan Yeni Türkiye ektiğini biçiyor.
Yeni Türkiye, mecburi taşeronları ABD’li IŞİD çetesi ile  PYD ve PKK terör örgütleri arasında bir voleybol topunu andırıyor.
 
*
Dünyanın çok kutuplu hâle dönüşmekte olduğu  şu sıralarda tek çıkar yol;
Türkiye’nin sahibinin Türkiyeliler değil, Atatürk’ün işaret ettiği Türk Milleti olduğunun süratle anlaşılması durumundan vaziyet çıkarılmasıdır ki,
Bu çözümü ne AKP, ne YCHP benimsiyor…
 
19.10.2015

Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir