HARİTAYA TEKRAR BAKIN

---

 

HARİTAYA TEKRAR BAKIN

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

ABD Dışişleri Bakanlığı Türkiye’de ikamet eden ya da Türkiye’ye giden Amerikan vatandaşlarına yönelik seyahat uyarısı yayımlayarak, bu kişilerin “şiddet potansiyeline karşı uyanık olmaları gerektiğini” kaydetmiş.

Açıklamada, “Türkiye’nin güneydoğusunda Amerikalı hükümet çalışanları üzerindeki seyahat kısıtlamalarının devam ettiği, çalışanların Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Şırnak, Diyarbakır, Van, Siirt, Muş, Mardin, Batman, Bingöl, Tunceli, Hakkari, Bitlis ve Elazığ’a resmi ya da gayriresmi seyahatleri öncesinde ön onay almaları gerektiği” belirtilmiş.

Bakanlık açıklamasında, ABD Büyükelçiliği’nin Amerikan vatandaşlarının Suriye sınırına yakın bölgelerden uzak durmasını şiddetle tavsiye ettiği de aktarılmış..

TOMBALA..

Şaşırdınız mı?

Son iki genel seçimden sonra “Haritaya Bakın” yazıları yazmıştık.

Memleketin batısı ile ortası ve doğu/güneydoğusu gittikçe belirginleşen renklerde farklılaşıyor, ayrışıyordu.

Şimdi..

Önce 2003 yılında ABD Dışişleri bakanı Condoleezza Rice: “BOP ile Türkiye dahil 22 Ülkenin Sınırları Değişecek” (7.8.2003 – Washington Post Gazetesi “Transforming The Middle East–Ortadoğu’yu Dönüştürmek.”) demişti.

Arkadan 2006 yılında ABD Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde Yarbay Ralph Peters imzalı ve “Daha iyi bir Ortadoğu nasıl olabilir?” başlıklı bir makale/harita yayınlandı. Yarbay yazısında “Azınlıkların durumu gözetilerek yeni sınırlar çizilmeli” uyarısında bulunuyordu.

Ve bugün, 2015’de Amerikan Dışişleri vatandaşlarına resmî sınır çizip “Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Şırnak, Diyarbakır, Van, Siirt, Muş, Mardin, Batman, Bingöl, Tunceli, Hakkari, Bitlis ve Elazığ” uyarısı yapıyor..

Demek ki “proce” adım adım uygulanmış ve sonuca yaklaşıldığı için Rice, Peters, “genel seçim” ve ABD Dışişlerinin uyarı haritaları artık iyice belirginleşmiştir efendiler.

Memleketin haricinde…

Musul, Kerkük, Süleymaniye, Halep Türkmenleri/Yörükleri perişan, ağlayanı yok..

Kıbrıs’ta; “fırsat bu fırsattır, boşluktan yararlanıp malı götürelim” diyen leş kargaları saman altından su yürütüyor. “Rauf Denktaş 1983’de Ulusu-Özal hükümetleri arasındaki geçiş sürecini fırsat bilip nasıl KKTC’yi ilan ettiyse biz de şimdi –Türkiye’deki seçim hükümeti- boşluğundan yararlanıp Rum’un kucağına oturalım” diyenler faaliyettedir.

Ege’de 16 ada ve 1 kayalığımız Yunan işgali altında. Batı Trakya ve Ege Türkleri bitmiş..

Memleketin dâhilinde…

Son beş seçim sonucuna göre haritanın artık farklı renkle tamamen farklılaş(tırıl)an bölümünde dur/durak yok düzen/intizam kalmamış..

Yollar kesiliyor, roketatarlı siviller gündüz vakti sokaklarda dolaşıyor, hendekler kazılıp kimliği belirsiz eşkıya kimlik soruyor.

Kantonlar, özerk bölgeler ilan ediyor. İller arası ulaşım durmuş. Ağrı ve Tendürek’e gidilemiyor.

Memleket bölünüyor.

Her gün her yere şehit haberi değil, şehitlerin kendileri geliyor.

Geçiş Hükümeti/Seçim Hükümeti, Geçiş Dönemi’ni geçiştirmeye çalışıyor.

İçerideki yangını bırakıp, Esat’la, Mısırla, Barzani ile uğraşıyoruz.

Kandil-İmralı-Erbil üçgeninde savruluyoruz.

Putin diyor ki; “Esat giderse IŞİD gelir”..

7 Haziran Seçimleri için, “Tanzimat/Meşrutiyet’ten bu yana en önemli seçim, belki de son seçimdir” diyorduk.

İşte WSJ muhabiri Ayla Albayrak Silopi izlenimini şöyle aktarıyor;

“Türkiye’deki savaş uzak Güneydoğu şehri Silopi’ye geri döndü. Her gün Türk özel kuvvetleri Kürt gençlerle ölümcül bir kedi fare oyunu oynuyor. PKK’nın gençlik hareketinin üyeleri, hapisteki lider Abdullah Öcalan ile hükümet barış müzakereleri yaparken, onlarca şehirde örgütlendiklerini söylüyor. Sadece 120 bin nüfusluk bu şehirde militanlar 31 birimleri olduğunu ve her bir birimde 20 üye bulunduğunu öne sürüyor”.

Dikkat buyurun;

“Abdullah Öcalan ile hükümet barış müzakereleri yaparken, onlarca şehirde örgütlendiklerini söylüyorlar” diyor.

Sonra Emniyet’in raporu yayınlanıyor;

“Emniyet Genel Müdürlüğü’ne sunulan istihbarat raporlarında, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki 12 ilçenin ‘yüksek risk’ oluşturduğu uyarısı yapıldı. Raporda PKK’nın ‘kurtarılmış bölgeler’ oluşturmak için halka baskı yaptığı, bağımsız alanlar ve kanton bölgeler kurmaya çalıştığına dikkat çekildi.

İSTİHBARAT birimleri, terör saldırıları ve çatışmaların arttığı Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da ‘sokağa çıkma yasağı’nın uygulandığı il ve ve bölgelerle ilgili rapor hazırladı. Çarpıcı tespitlere yer verilen raporda, terör örgütünün bölgede kontrol noktaları oluşturduğu, sözde bağımsız alanlar ve kanton bölgeler kurmaya çalıştığı belirtildi”.

Ve…final sahnesi..

“Tunceli’de ailesi tarafından dün alınan PKK’lı terörist Sıdıka Yıldız’ın cenazesi bugün Başkale’deki Merkez Camii’ne getirildi. Burada yapılan cenaze törenine, HDP Van Milletvekili Tuba Hezer, DBP’li Başkale Belediye Eş Başkanı Aynur Tarhan, partililer ve yaklaşık 2 bin kişi katıldı. Camiden alınan kadın teröristin cenazesi, daha sonra da Milletvekili Hezer’in de aralarında bulunduğu kalabalık tarafından bir süre omuzlarda taşınarak belediye binası önüne kadar getirildi. Cenaze buradan da yaklaşık 150 araçlık konvoyla merkeze 23 kilometre uzaklıkta bulunan Esenyamaç Mahallesi’ne götürülerek burada toprağa verildi”.

Yazının başındaki fotoğraf işte o fotoğraftır muhterem seyirciler.. İyi bakın.. O fotoğraf Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde ve güpe gündüz çekilmiştir.

“Okuyucu” demiyorum “seyirci” diyorum, çünkü cümbür cemaat seyrediyor(sun)uz.

Demek ki neymiş; 7 Haziran seçimleri “en önemli” seçim değilmiş.

Daha önemlisi varmış.

1 Kasım’dan öte yol yokmuş.

Lâfın tamamı deliye söylendiğine göre kısa keseceğiz; Amerikan Dışişleri’nin kendi vatandaşları için son yayınladığı duyurudaki haritaya bakın diyeceğiz..

“Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Şırnak, Diyarbakır, Van, Siirt, Muş, Mardin, Batman, Bingöl, Tunceli, Hakkari, Bitlis ve Elazığ”….. 5 Eylül 2015

 

 

 

NOT 1. Bunca gürültü arasında gözden kaçmaması gereken çok önemli bir olay var; Mersin Nükleer Santralı ile ilgili mide bulandırıcı dedikodular basında nedense yer almıyor. Bir bakmanızda fayda var;

NOT 2. Aziz Yıldırım Fenerbahçe’yi bıraktı, milli takıma ve basketbola da bulaştı. Milli takımın hocasını beğenmiyor, oyuncu vermem diyor. Futbolda da milli takıma kaleci öneriyor. Takım kuruyor.

Aslında Emre ve Volkan’ın gidişinden sonra Milli Takım bir parça seyredilir hâle gelmişti. Ama Letonya maçı son zevk kırıntılarımızı da aldı götürdü. Terim’in basın toplantısına gazetecilerin neden gittiğini anlamakta zorluk çekiyorum.

Emre ve Volkan’dan sonra sıranın Terim’e geldiğini düşünüyorum. Dünya futbolunda, Avrupa futbolunda, grubumuzda bizi getirdikleri yer ortadadır. Demirören ve Yıldırım’la beraber hepsinin futboldan emekli olmalarının zamanı gelmemiş midir?

 

57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ