HÜK(Ü)MET

HÜK(Ü)MET - 33587

33587

HÜK(Ü)MET

HÜSEYİN MÜMTAZ

 

Şu satırların yazıldığı sırada Lefkoşa’dan yeni hük(ü)metin Akıncı’ya sunulduğu haberi geldi.

Hükmedebilecek mi, hükümet edebilecek mi yoksa dar alanda kısa paslaşmalarla vakit mi geçirecek pek emin değilim.

“Büyük” koalisyon, sağ ve solun karikatürü iki partiden oluştu. Genel Başkanlar “dışarıda”n ayar verecekleri için “dışarıda” kalmışlar. Talât zaten vekil bile değil. Sağ yakasında “eski Cumhurbaşkanı”, sol yakasında “CTP Genel Başkanı” kartviziti. Bir ayağı bir ofisinde, diğer ayağı diğerinde.

“Teknokrat bakanlar” palavrasına da aldanmayın.. “Bakanlar”ın dışarıdan “bakması”, CTP içi bakanlık arzularını küstürmeme/kontrol etme çabasının bildik ürünü..Politbüro mantığı.

Önce DP’nin neden hükümetten ayrılmadığını; sonra UBP’nin neden Kalyoncu ile görüştüğünü merak ettim. Öyle ya her iki halde de CTP hükümeti kuramayınca görev UBP’ye verilecek ve son seçimin sandığa yansıyan kamuoyu tercihi, yâni UBP-DP koalisyonu kurulmuş olacaktı..

KKTC’de hiç 26 sandalyeyle hükümet kurulmadı mı?

Kimse kendini kandırmasın bu hükümet Türkiye’den para isteme ve CTP’de Talât’ın, UBP’de “başkan adaylarının” yeni kongrelere kadar delegeye kendini kabul ettirme hükümetidir.

“2A”nın (Akıncı-Anastasiadis); Türkiye’de hükümetsizlik, Yunanistan’da Merkel darbesi şaşkınlığı/boşluğu sürerken “kıprıslılık” çatısı altında yangından mal kaçırma, malı götürme telaşını örtme çabasıdır.

UBP’nin şu veya bu nedenle bu oyuna âlet olması da şaşkınlığımın da son perdesidir.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide, Politis’e verdiği demeçte; “Kıbrıs sorununun çözümü müzakerelerinde liderler tarafından alınan bir gizlilik kararı olduğunu ve kendisinin de buna uyması gerektiğini belirtirken, buna karşın kamuoyunun bilgilendirilmesi bakımından en kısa sürede şeffaflığın gerekli olduğunu” vurgulamış.

Eide bile “gizlilik”ten şikayetçi.

Biz ufak tefek “sızıntıları” bile yine her zamanki gibi Rum basınından öğreniyoruz.

Öyle ya sonunda “anlaşma” iki halkın oyuna sunulacak..

Okumaya devam et  Eshabil Üstündağ: Paralı Adalet ve Şeytanı Besiye Çekme!

Halk neyi oylayacak?

Annanlarının planındaki gibi son tayka önümüze 40.000 sayfalık, “boşluklarını” Ban’ın doldurduğu “Kıbrıs Sevri” mi konulacak?

Lâfı hiç uzatmadan “sızan” yahut nabzımızı ölçmek/alıştırmak için bilinçli olarak “sızdırılan” küçük kırıntılara bir bakalım..

İyi de Kıbrıs Türkü’nün “kurbağa” olduğunu kim söyledi de kaynamakta olan suyun sıcaklığını hissetmeyeceğiz?

Örneğin Eide söyleşisinde “çözüm sonrasında federal devletin ekonomisinin istikrarlı ve yaşayabilir olması gerektiğini”n altını çizmiş..

“Yaşayabilir ekonomik istikrar”..

Bakalım..

Haravgi gazetesi, Avrupa İstatistik Enstitüsü’nün yayınladığı “AB ülkelerindeki 2013 yılı fakirlik düzeyleri”ne yer veriyor.

Avrupa İstatistik Enstitüsü’nün 2013 verilerine göre Güney Kıbrıs’ta yaşayan 240 bin kişinin fakirlik sınırında olduğu, memorandum imzalamış diğer AB ülkelerinde de durumun benzer özellikler gösterdiği belirtiliyor.

Enstitünün açıkladığı bir diğer dikkat çekici veriye göre, “her üç Kıbrıslı Rum’dan birisi temel yaşam maddelerinden yoksun”muş.

Şimdi, işte bunlarla “birleşeceğiz”..

“Onlar” ne düşünüyor?

PanSendikal Forum tarafından Rum Solcu İşçi Sendikaları Federasyonu (PEO) binasında düzenlenen “Öngörülen Birleşik Kıbrıs’ta Maaşların Şekillendirilmesi ve Korunması Mekanizması” konulu konferansta, çözüm sonrası ekonomi konusu ele alınmış. ILO İşçi Faaliyetleri Bürosu sözcüsü Frank Hoffer, iki taraftaki asgari ücretler arasındaki fark büyükse 1-2 yıllık geçiş dönemi önermiş.

Alithia’nın haberine göre konferansta konuşan Frank Hoffer, Kıbrıs’ın birleşmesinin hemen ardından KKTC’deki asgari ücretin hemen Güney’dekinin seviyesine çıkartılmaması, 1-2 yıl geçiş dönemi olması önerisinde bulunmuş. Konferansa ILO-Actrav (Uluslararası Çalışma Örgütü İşçi Faaliyetleri Bürosu adına katılan Hoffer, yeniden birleşmiş bir Kıbrıs’ta öncelikle Kuzey’de ve Güney’de farklı düzeylerde maaşlar olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirterek “Kuzey’de maaşlar hemen artırılmaya kalkılırsa ekonomide bir şok yaşanır” vurgusunu yaptı.

Almanya’nın birleşmesinin hemen ardından Doğu Almanya’da maaşların yüzde 50-60 oranında artırıldığını, bunun da birçok işletmenin iflasına ve Doğu Almanya’dan büyük miktarda işgücünün Batı Almanya’ya kayarak işçi piyasasında büyük sorun yaşanmasına sebep olduğunu kaydeden Frank Hoffer, iki taraftaki asgari ücretler arasındaki fark büyükse 1-2 yıllık geçiş dönemi önermiş..

Okumaya devam et  FIFA’nın açılımı

“Birleşik Kıbrıs”ta, “birleşen kuzey”deki memurların 2/3’ünün; “Güvenlik Kuvvetleri”ne lüzum kalmayacağı için de polis ve uzman onbaşıların neredeyse tamamının işine son verileceğini, elektrik/telefon/yol/su/internet dahil her şeyin özelleşeceğini bilmezden geliyor, hiç söylemiyor sendikal faşistler ve linobambakiler.

Yunanistan Merkel’in son paketine “Düyunu Umumiye”, “Manda yönetimi” benzetmesi yapıyor.

“Bizimkiler” Türkiye’ye “ne paranı isteriz, ne askerini” diyor.

Öteden beri iddia eder, kimseye lâf anlatamam.. Rum’un kucağında AB vatandaşı olmayı düşleyen Türk azınlığa en iyi örnek; 30 yıldır AB üyesi Yunanistan’ın vatandaşı olan Batı Trakya ve Adalar Türkleri’nin hâlidir.

Yrd. Doç. Dr. Ali Hüseyinoğlu, Al Jazeera’de şöyle yazıyor;

“Yunanistan’ın Batı Trakya bölgesinde yaşayan Müslüman Türk azınlığı, son beş yıldır yaşanan ekonomik krizden oldukça fazla etkilenen ülkedeki azınlık gruplarının başında geliyor. Jeostratejik konumuna rağmen 2015 itibariyle Yunanistan’ın kalkınma anlamında en geri kalmış ve işsizlik oranlarının en yüksek bölgelerinden birini oluşturan Batı Trakya’da yaklaşık 150 bin civarında Müslüman Türk nüfus yaşıyor ve ezici çoğunluğu tarım ve hayvancılıkla hayatlarını idame ettiriyor. Batı Trakya Türkleri, Yunanistan’ın Avrupa normlarına tam anlamıyla uymasını geçmişten günümüze arzu etmiş bir toplum. Çünkü ülkenin tek resmi azınlığı statüsüne sahip bu toplumun, özellikle insan ve azınlık hakları bağlamında birçok temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasını geçmişten günümüze yaşamaya devam etmesi, Türk nüfusun Avrupa Birliği’nden ve diğer Avrupa kurumlarından beklentilerini üst düzeyde tutuyor… Son dönemde yaşanmakta olan ekonomik kriz nedeniyle bölgedeki varlığı bilhassa çiftçilik ve hayvancılık üzerinden derinden etkilenmeye devam eden Batı Trakya Türkleri, emekli maaşlarındaki kesintiler, fabrikaların-işyerlerinin kapanması ve ek vergilerden dolayı da zor günler geçiriyor. Son gelişmeler ışığında tasarruf tedbirleri arttırıldığı takdirde, özellikle genç ve orta yaş Türk azınlık bireylerinin mevsimlik veya daimi işçi olarak Almanya, Hollanda ve Türkiye başta olmak üzere son yıllarda artarak devam eden göçlerinin önü daha fazla açılmış olacak. Batı Trakya Türklerinin yanı sıra Rodos ve İstanköy’de yaşayan Türklerin de Yunanistan’ın en turistik adalarından birinde yaşamalarından dolayı diğer ada sakinleri gibi son tasarruf tedbirlerinden olumsuz etkilenmeleri bekleniyor. Bu tür gelişmeler, rakamları 5 bini geçmeyen ve kendi anadilinde (Türkçe) eğitim gibi birçok azınlık hakkından mahrum yaşamaya devam eden Oniki Ada Türkleri’nin varlığını yakından ilgilendiriyor”.

Okumaya devam et  BAŞSAĞLIĞI

Lefkoşa’da “Ne paranı isteriz, ne askerini!” diye bağırmak kolaydır.

Ama Serdar Denktaş’ın, CTP-BG ile UBP arasında kurulan koalisyon hükümetini “telkin hükümeti” şeklinde nitelemesine de kulak vermek gerekir. Denktaş’a göre Talat, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği ile TC Yardım Heyeti’nin kendisinin hükümette istenmediği doğrultusunda bilinen telkinleri karşısında dayanıksız davranmış.

Denktaş “telkin”den kastının, “coğrafya olarak Türkiye değil, adadaki Türkiye kurumları” olduğunun altını çiziyor.

Ne dediğini, neden dediğini bir daha düşünmek gerek.

Lefkoşa’ya yeni atanan Büyükelçi’nin, 1571 mecburî göçünün yol göstericisi İdris-i Bitlisi kılığında ortalıkta dolaşan görevlilere, görev tanımlarını ve görev sınırlarını hatırlatması; 1571-1974 göçmenleri ile Anavatan ahalisinin ilişkilerinin tekrar düzelmesi açısından yaşamsal önemde olacaktır.

Ortaköy Köprüsü’nün altından çok sular akmıştır ve daha çok sular akacaktır.. 15 Temmuz 2015

 

57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir