GAY

<p>GAY
HÜSEYİN MÜMTAZ</p>
<p>Çok kötüsünüz.
Aklınız fikriniz hep fena(ya) çalışıyor.
Başlığı okuyunca aklınıza ilk gelecek olan, daima gelen “şey”i katiyen kastetmiyorum.
Benim dediğim, “GÜVEN ARTTIRICI YÖNELİMLER”in kısaltılmışı.
Rum, Annan Plânı’ndaki “HAYIR” dahil; bizim için 40 yıldır yapabildiği, yapacağı en iyi şeyi gerçekleştirdi.
Geçen Pazar AP seçimi için güneyde kurulan sandıklarda oy kullanma hakkı olan 65 (kimine göre 100) bin “kıbrıslıtürkün” çoğunun oy kullanmasını engelledi.
“Oy kullanma hakkı” derken, Rum kimliği/pasaportu alanlara; alırken de ev adresini kaydettirenlere tanıdığı haktan bahsediyorum.
İşin kötüsü, aslında en güzel tarafı; şu veya bu bahane ile oy kullandırtmadığı gumbaroları, en başından beri Rum’un kayığına binip/kucağına oturup onun türküsünü çağıranlar.
“Hıyarım var” dediği zaman tuz alıp Rum’a koşanlar, Rum tarafından aldığı hıyarı METEHAN’da övünerek sallayanlar, Türk Devleti’nden maaş alıp çocuğunu Rum’da okutanlar, Türk Devleti’nden maaş aldığı halde Rum’un kendi okullarının yönetim kurulu üyeliğine atamasını yaptığı maruf, muteber ve mutena şahsiyetler, Türk Devleti’nden maaş aldığı halde Türk Devleti’nin yolluk ve harcırahıyla yurt dışına gidip devlet aleyhine çalışanlar..
İki taraflı, çok taraflı etkinlik düzenlemeye pek meraklı olanlar;
Defalarca embedilmiş olanlar;
Karen Fogg-Sorosçu çocukları;
AB-D ve PRİO’nun ilgili “center”leri tarafından sürekli “design-manage” edilenler…
İşte onların, bütün bunların, “hıyar”a inanılmaz bir sevda ile bağlı olanların kâffesinin akıllarına elbette yukarıdaki başlığı görünce ilk olarak bunun bir kısaltma olmadığı gelecekti.
Sonuçta neresinden bakarsanız bakın Rum “çok hayırlı” bir iş yapmıştır.
Bizim yıllardır anlatamadığımız gerçeği şırrak diye kendi yalakalarının suratına çarpmıştır.
Bunlar her fırsatta Elçilik önünde gösteri yaparlar, Türk askerine ve Türkiye’ye olmadık hakaretlerde bulunurlar, küfür ederler.
Ve Rum, “BUNLARA BİLE” güvenmediğini, adam yerine koymadığını, GAY bile uygulamayacağını göstermiştir geçen Pazar..
Hâlbuki “başlangıç olarak” bundan basit, tehlikesiz GÜVEN ARTTIRICI YÖNELİM/YÖNTEM olabilir miydi?
Yok; varsa da yoksa da, ille de MARAŞ’ı verin..
Öyleyse “Al Sana Maraş”..
Güneydeki “devlet”; daha doğrusu devlet olduğunu iddia eden garabet; AP seçimi ile ilgili olarak KKTC gazetelerine verdiği ilanda aynen şu ifadeyi kullanmıştı;
“Avrupa Milletvekilliği seçimlerinde sadece, Kıbrıs Cumhuriyeti kimlik başvurusu sırasında, daimi ikametgâhının, Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından etkili biçimde denetlenemeyen bölgelerde bulunduğunu beyan eden, onsekiz yaş üstündeki Kıbrıslıtürkler oy kullanma hakkına sahiptir”.
İşte bu üç satırlık ilan çok önemli noktaları açıklamamıza olanak sağlıyor.
1;Bazıları, Rum kimliği almadıklarını zaten eskiden, 60 anlaşması ile edindikleri kimlik/pasaportlarını kullandıklarını söylüyorlardı. Rum’un açıkça kullandığı; “Kıbrıs Cumhuriyeti kimlik başvurusu sırasında” ifadesi; bu 63 ve sonrası doğumlu hıyarseverlerin mumlarını yatsıya bile varmadan söndürmüştür.2; Rum diyor ki; “ikametgâhının, Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından etkili biçimde denetlenemeyen bölgelerde bulunduğunu beyan eden”ler… Hani sen devlettin?. Devletsen, denetle. Gönderebiliyorsan askerini, polisini gönder adresi kontrol et. Muhtarına sor.. Demek ki göstermelik farfaralarla devlet olunmuyor. “Etkili biçimde denetleyemediğin” bölgelere vatandaşların neden ellerini-kollarını sallayarak giremiyor, “etkili biçimde denetleyemediğin” bölgelerden vergi toplayabiliyor musun? Paran oralarda geçiyor mu? Göstermelik belediye başkanı seçmekle olmuyormuş demek ki. Ve bu ifade bile tek başına devlet ol(a)madığının göstergesidir.3; Saçma, dil/yazım kurallarına aykırı ve uyduruk “Kıbrıslıtürkler” tanımının, hangi aklıevvelin icadı olduğunu merak ediyordum. Demek bizim linobambakilere Rumlar öğretmiş. Hâttâ bizimkiler Rum’u bile geçerek “kıbrıslıtürkler” diye, ikisini de küçük harfle yazıyorlar..
Yeni sürece de dikkatinizi çekmek isterim.
Ahmet Tolgay bir başkasına atfen; “Köpek balıkları kan kokusuna, Amerikalılar da petrol kokusuna dayanamaz” diyor.
Öyleyse petrolü dikkatle koklamakta fayda var.. 30 Mayıs 2014</p>
<p>57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ</p> - soros

33335

GAY
HÜSEYİN MÜMTAZ

Çok kötüsünüz.
Aklınız fikriniz hep fena(ya) çalışıyor.
Başlığı okuyunca aklınıza ilk gelecek olan, daima gelen “şey”i katiyen kastetmiyorum.
Benim dediğim, “GÜVEN ARTTIRICI YÖNELİMLER”in kısaltılmışı.
Rum, Annan Plânı’ndaki “HAYIR” dahil; bizim için 40 yıldır yapabildiği, yapacağı en iyi şeyi gerçekleştirdi.
Geçen Pazar AP seçimi için güneyde kurulan sandıklarda oy kullanma hakkı olan 65 (kimine göre 100) bin “kıbrıslıtürkün” çoğunun oy kullanmasını engelledi.
“Oy kullanma hakkı” derken, Rum kimliği/pasaportu alanlara; alırken de ev adresini kaydettirenlere tanıdığı haktan bahsediyorum.
İşin kötüsü, aslında en güzel tarafı; şu veya bu bahane ile oy kullandırtmadığı gumbaroları, en başından beri Rum’un kayığına binip/kucağına oturup onun türküsünü çağıranlar.
“Hıyarım var” dediği zaman tuz alıp Rum’a koşanlar, Rum tarafından aldığı hıyarı METEHAN’da övünerek sallayanlar, Türk Devleti’nden maaş alıp çocuğunu Rum’da okutanlar, Türk Devleti’nden maaş aldığı halde Rum’un kendi okullarının yönetim kurulu üyeliğine atamasını yaptığı maruf, muteber ve mutena şahsiyetler, Türk Devleti’nden maaş aldığı halde Türk Devleti’nin yolluk ve harcırahıyla yurt dışına gidip devlet aleyhine çalışanlar..
İki taraflı, çok taraflı etkinlik düzenlemeye pek meraklı olanlar;
Defalarca embedilmiş olanlar;
Karen Fogg-Sorosçu çocukları;
AB-D ve PRİO’nun ilgili “center”leri tarafından sürekli “design-manage” edilenler…
İşte onların, bütün bunların, “hıyar”a inanılmaz bir sevda ile bağlı olanların kâffesinin akıllarına elbette yukarıdaki başlığı görünce ilk olarak bunun bir kısaltma olmadığı gelecekti.
Sonuçta neresinden bakarsanız bakın Rum “çok hayırlı” bir iş yapmıştır.
Bizim yıllardır anlatamadığımız gerçeği şırrak diye kendi yalakalarının suratına çarpmıştır.
Bunlar her fırsatta Elçilik önünde gösteri yaparlar, Türk askerine ve Türkiye’ye olmadık hakaretlerde bulunurlar, küfür ederler.
Ve Rum, “BUNLARA BİLE” güvenmediğini, adam yerine koymadığını, GAY bile uygulamayacağını göstermiştir geçen Pazar..
Hâlbuki “başlangıç olarak” bundan basit, tehlikesiz GÜVEN ARTTIRICI YÖNELİM/YÖNTEM olabilir miydi?
Yok; varsa da yoksa da, ille de MARAŞ’ı verin..
Öyleyse “Al Sana Maraş”..
Güneydeki “devlet”; daha doğrusu devlet olduğunu iddia eden garabet; AP seçimi ile ilgili olarak KKTC gazetelerine verdiği ilanda aynen şu ifadeyi kullanmıştı;
“Avrupa Milletvekilliği seçimlerinde sadece, Kıbrıs Cumhuriyeti kimlik başvurusu sırasında, daimi ikametgâhının, Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından etkili biçimde denetlenemeyen bölgelerde bulunduğunu beyan eden, onsekiz yaş üstündeki Kıbrıslıtürkler oy kullanma hakkına sahiptir”.
İşte bu üç satırlık ilan çok önemli noktaları açıklamamıza olanak sağlıyor.
1;Bazıları, Rum kimliği almadıklarını zaten eskiden, 60 anlaşması ile edindikleri kimlik/pasaportlarını kullandıklarını söylüyorlardı. Rum’un açıkça kullandığı; “Kıbrıs Cumhuriyeti kimlik başvurusu sırasında” ifadesi; bu 63 ve sonrası doğumlu hıyarseverlerin mumlarını yatsıya bile varmadan söndürmüştür.2; Rum diyor ki; “ikametgâhının, Kıbrıs Cumhuriyeti tarafından etkili biçimde denetlenemeyen bölgelerde bulunduğunu beyan eden”ler… Hani sen devlettin?. Devletsen, denetle. Gönderebiliyorsan askerini, polisini gönder adresi kontrol et. Muhtarına sor.. Demek ki göstermelik farfaralarla devlet olunmuyor. “Etkili biçimde denetleyemediğin” bölgelere vatandaşların neden ellerini-kollarını sallayarak giremiyor, “etkili biçimde denetleyemediğin” bölgelerden vergi toplayabiliyor musun? Paran oralarda geçiyor mu? Göstermelik belediye başkanı seçmekle olmuyormuş demek ki. Ve bu ifade bile tek başına devlet ol(a)madığının göstergesidir.3; Saçma, dil/yazım kurallarına aykırı ve uyduruk “Kıbrıslıtürkler” tanımının, hangi aklıevvelin icadı olduğunu merak ediyordum. Demek bizim linobambakilere Rumlar öğretmiş. Hâttâ bizimkiler Rum’u bile geçerek “kıbrıslıtürkler” diye, ikisini de küçük harfle yazıyorlar..
Yeni sürece de dikkatinizi çekmek isterim.
Ahmet Tolgay bir başkasına atfen; “Köpek balıkları kan kokusuna, Amerikalılar da petrol kokusuna dayanamaz” diyor.
Öyleyse petrolü dikkatle koklamakta fayda var.. 30 Mayıs 2014

Okumaya devam et  Karanfillerin Ağladığı Gece

57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ


Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir