MİT eski Müsteşarı: Ergenekon diye bir şey yoktu

Arslan, konuyla ilgili sorularımızı şöyle yanıtladı: - 8.2.2014 1

8.2.2014_-1

08 Şubat 2014 Cumartesi 10:10
Yazarımız Ayşenur Arslan, MİT eski Başkanı Emre Taner’in kendisiyle paylaştığı sırrı açıklıyor: “Ergenekon diye bir şey yoktu. Ama Erdoğan bu ‘örgütün’ suikast yapacağına inanmıştı. Taner’e göre Başbakan’ı buna inandırarak, TSK’da tasfiyeyi başlatan ‘Cemaat’ olmuştu. ‘Ergenekon Terör Örgütü’ böylece dizayn edildi. Şimdi ‘kumpas’ olduğu kabul ediliyor…”Paylaş  HABER MERKEZİ- Son dönemde Başbakan Erdoğan’a yönelik suikast iddiaları geldi. Erdoğan’ın 20’ye yakın suikasti atlattığı öne sürüldü. Konuyu “Başbakan’ın suikast korkusu” başlığıyla köşesine taşıyan Ayşenur Arslan, 2008 yılında MİT eski Başkanı Emre Taner’in kendisiyle paylaştığı sırrı açıkladı.

Arslan, konuyla ilgili sorularımızı şöyle yanıtladı:

Bir önceki yazınızda değindiğiniz bir konu var. MİT eski başkanı Emre Taner’e dayanarak dile getirdiğiniz bir konu. Erdoğan’a suikast söylentisi ve Ergenekon arasındaki ilişki. Bunu biraz daha açıp netleştirebilir misiniz?
Emre Taner ile 2008’de Ankara’da, MİT Müstaşarlığı’nda görüşmüştüm ve doğal olarak o dönemin en büyük sorusunu “Ergenekon Örgütü”nü sormuştum. Yanıtı bugüne kadar yazmadım. Ancak, son günlerde “Erdoğan’a suikast yapılabilir” söylentisi tedavüle sokulunca yazmaya karar verdim. Çünkü artık şunun bilinmesi gerekiyor. Emre Taner, Ergenekon için “beş on kişilik bir çete” demişti. Bir dönem devlet adına işlenen cinayetlerde kullanılan, daha sonra tasfiye veya emekli edilen insanlardan söz ediyordu. Ve açıkça söylediği gibi “ciddiye alınacak bir yanı olmadığını” düşünüyordu.

Sizce “Ergenekon Terör Örgütü” adı altında bir “örgüt heyulası” yaratılmasının ardında, Başbakan’a böyle bir örgütün suikast yapacağı dedikodusu ve ‘kumpası’ mı yatıyor?
Bu sadece benim değil, dönemin MİT Müsteşarı Emre Taner’in de tespiti. Tabii O, bu sözcükleri kullanmadı. Ancak benim “siz Ergenekon meselesindeki görüşünüzü Erdoğan’a söylemediniz, rapor etmediniz mi” soruma yanıtı bu kapıya çıkıyor. Şöyle demişti: “Elbette söylüyoruz, rapor veriyoruz, ancak Başbakan’ı ‘size suikast düzenleyecekler’ diye korkutmuş, inandırmışlar.”

Okumaya devam et  Demokrat Parti’nin Son Hamlesi: Tahkikat Komisyonu

Sizin aktardığınız şekliyle o dönemde Başbakan, MİT’i (Emre Taner’i) değil, daha çok Cemaat çevresini dinliyor. Onlara inanıyor. Böyle mi anlamalıyız?
Emre Taner “Cemaat” sözcüğünü kullanmadı. Fethullah Gülen ismini telaffuz etmedi. Ancak, aklın yolu bir. Ben de bu soruyu sorunca, en azından “ne münasebet, nereden çıktı Cemaat” demedi. Gülümsemekle yetindi.. Ki, bu benim için yeterli bir yanıttı.

Erdoğan anlaşılan MİT’in başına Hakan Fidan geldikten sonra, MİT’e daha çok güveniyor. Böyle bir tespit doğru mu?
Doğru. Çünkü Hakan Fidan, doğrudan Erdoğan’ın “adamı.” Ancak şunu da söylemem lâzım. Başbakan, MİT Müsteşarlığı döneminde Emre Taner’e de inanıyordu. Hatta bu nedenle, Taner’in görev süresini uzatmıştı. Ayrıca, bugün Erdoğan’ın “çözüm süreci” diye övündüğü projenin asıl mimarı, sahibi Emre Taner’di. Bu yüzden, “Emre Taner’e güvenmediği için Cemaat’in suikast iddiası ve kumpasına sarıldı” diyemeyiz. Şöyle düşünün: Emre Taner, haftada bir resmi toplantılarda gördüğü bir bürokrat. Yanındakiler ise 24 saat kuşatmış, suikast ve ölüm korkusunu büyütüp beslemiş insanlar. Başbakan doğal olarak onlara da inanmış. Ayrıca, muhtemelen “askeri vesayeti sona erdirme” adı altındaki operasyonun siyasi getirisini de hesaplamıştır.

Geçmişte Erdoğan kendisine suikast yapacağı iddiasına inandırılmıştı. Buna dayanarak Ergenekon Terör Örgütü (ETÖ) diye bazı kişiler birbiri ile ilintilendirilerek, kamuoyuna büyük bir dava lanse edilmişti. Şimdi bu dava ve örgütün dizayn edilmesine ‘kumpas’ deniliyor. Yine ‘Erdoğan’a suikast’ iddiası yayılıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
O zamanlar Ergenekon operasyonu üzerinden “darbe yapacaklardı, suikast düzenleyeceklerdi” diye mağduriyet üretmişlerdi. Bugün de yine mağduriyet yaratma peşindeler. Ayrıca, vaktiyle Balyoz, Ergenekon adı altında suçlananlar darbeye teşebbüs etmişler miydi, kimbilir? Ancak bugün Cemaat Erdoğan’a darbe üzerine darbe vuruyor. Suriye’ye silah götüren TIR’lar da, yolsuzluk dosyaları da ciddi darbeler.. Yani, sanıyorum bu kez gerçekten korkması gereken bir durum var!

Okumaya devam et  DAVETIYE: SAFİYE AYLA-ZEKİ MÜREN

BAŞBAKAN’IN SUİKAST KORKUSU’
Yazarımız Ayşenur Arslan, 2 Şubat’ta köşesinde ‘Başbakan’ın suikast korkusu’ başlıklı yazısında konuyu şöyle aktarmıştı:

(….) Şimdi yazacaklarım için Emre Taner’den izin almadım. Bu nedenle peşin peşin özür diliyorum kendisinden. Ancak; hem tarihe hem de mesleğime karşı sorumluluğum var. Bu nedenle bugün (‘off the record’ sınırlarını çok zorlamadan) bilgilerimi paylaşacağım.

MİT Müsteşarı Emre Taner’den, o sırada çalıştığım Kanal D Haber’in Ankara Bürosu vasıtasıyla randevu aldım. Uygun dozda (yani abartılmamış, yine de çok titiz) bir güvenlik çemberinden geçerek MİT’e gittim. Tabii ki cep telefonunun dışarda bırakıldığı, not tutulmayan bir görüşmeydi. Doğrusu not tutmaya da ihtiyaç yoktu. Çünkü sorum da, aldığım yanıtlar da kısa ve netti.

SORU: Ergenekon denilen oluşum hakkında ne düşünüyorsunuz? Sahiden, söylendiği gibi; devleti eline geçirmiş bir yapıdan mı söz ediyoruz?
YANIT:  Kesinlikle hayır. Aslı şu: Vaktiyle ‘memleket için’ bazı kirli işler yapmışlar, hatta cinayetlerde kullanılmışlar. Sonra emekli ya da tasfiye edilmişler. Ne yapar o insanlar? Yıllardır alıştıkları düzeni sürdürmeye çalışıyorlar. Ufak tefek çete işlerine giriyorlar. Sayıları da zaten 10’u bile aşmaz.

SORU: Peki Başbakan bunu bilmiyor mu? Söylemiyor, rapor vermiyor musunuz?
YANIT: Elbette rapor verdik, veriyoruz. Ancak etrafındaki bir grup Başbakan’ı inandırmış. Halen Türk Silahlı Kuvvetleri içinde varlığını sürdüren, muazzam bir yapı olduğuna ikna etmiş. “Bunlar size suikast düzenleyecek” diye gözünü korkutmuş.

SORU: Gülen Cemaati’nden mi söz ediyorsunuz?
MİT Müsteşarı Taner’in bu soruya yanıtını ‘net biçimde’ hatırlamıyorum. Yani, kendi sözcükleri ve tonlamasıyla aktaramayacağım. Bu yüzden yanıtı boş geçtim. Ancak şu kadarını söyleyebilirim. “Ne münasebet, nereden çıkartıyorsunuz Cemaat’i” demedi. Bundan eminim. (…)

Yurt